İngilizce Türkçe Sözlük







3 Mart 2018 Cumartesi

Lewis Capaldi – Mercy (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 2

For every second you been talking

Konuştuğun her bir saniye için

I’ve been try’na count the lines around your face

Yüzündeki çizgileri saymaya çalışıyorum

‘Cause I don’t know if I’ll ever be this close again

Çünkü bir daha böyle yakın olur muyum bilmiyorum

I feel like I’m just wasting time

Zamanımı boşa harcağımı hissediyorum

Before you pull the trigger

Sen tetiği çekmeden önce

It’s the drawing of the line

Sınırı çizmek bu

It’s my ghost you’re gonna give up

Vazgeçeceğin şey benim hayaletim

Got your made up mind

Kararını verdin

It hurts to see you’re alright

İyi olduğunu görmek canımı yakıyor

When I’m not alright

Ben iyi değilken

So if you’re calling it a night

Bu gecelik bu kadar diyorsan eğer

Oh please have, have mercy

Lütfen, merhamet et

Have mercy on me, you’re breaking my heart

Merhamet göster bana, kalbimi kırıyorsun

Have mercy on me, I’m falling apart

Merhamet göster bana, parçalanıyorum

Have mercy, my heart

Merhamet et, kalbime

I felt you slip away so slowly

Yavaşça kayıp gittiğini hissettim

I lost my grip a little more each time we touched

Her dokunuşumuzda tutuşumu biraz daha kaybettiğim

I’ve got no hope I guess I’ll never get it back again

Hiç umudum yok, sanırım onu asla geri alamayacağım

Felt like I was just wasting time

Zamanımı boşa harcağımı hissettim

Before you pull the trigger

Sen tetiği çekmeden önce

It’s the drawing of the line

Sınırı çizmek bu

It’s my ghost you’re gonna give up

Vazgeçeceğin şey benim hayaletim

Got your made up mind

Kararını verdin

It hurts to see you’re alright

İyi olduğunu görmek canımı yakıyor

When I’m not alright

Ben iyi değilken

So if you’re calling it a night

Bu gecelik bu kadar diyorsan eğer

Oh please have, have mercy

Lütfen, merhamet et

Have mercy on me, you’re breaking my heart

Merhamet göster bana, kalbimi kırıyorsun

Oh please have, have mercy

Lütfen, merhamet et

Have mercy on me, I’m falling apart

Merhamet göster bana, parçalanıyorum

And I just don’t know how we got

Ve bilmiyorum nasıl biz

So wrong, for so long

Bu kadar yanlış olduk, bunca zamandır

Oh please have, have mercy

Lütfen, merhamet et

Have mercy on me, mercy my heart

Merhamet göster bana, merhamet et, kalbime

Somehow I can’t let go

Bir şekilde bırakamıyorum

But I know I’ve been holding on too long

Ama biliyorum uzun zamandır dayanıyorum

Somehow I can’t let go

Bir şekilde bırakamıyorum

But I know I’ve been holding on too long

Ama biliyorum uzun zamandır dayanıyorum

Oh please have, have mercy

Lütfen, merhamet et

Have mercy on me, you’re breaking my heart

Merhamet göster bana, kalbimi kırıyorsun

Oh please have, have mercy

Lütfen, merhamet et

Have mercy on me, I’m falling apart

Merhamet göster bana, parçalanıyorum

And I just don’t know how we got

Ve bilmiyorum nasıl biz

So wrong, for so long

Bu kadar yanlış olduk, bunca zamandır

Oh please have, have mercy

Lütfen, merhamet et

Have mercy on me, mercy my heart

Merhamet göster bana, merhamet et, kalbime

Lewis Capaldi – Bruises (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 5

Counting days, counting days

Günleri sayıyorum, günleri sayıyorum

Since my love up and got lost on me

Aşkım uçup içimde kaybolduğundan beri

And every breath that I’ve been taken

Ve aldığım her nefes

Since you left feels like a waste on me

Boşa harcanmış gibi geliyor sen gittiğinden beri

I’ve been holding on to hope

Umuda tutunuyorum

That you’ll come back when you can find some peace

Biraz huzur bulup geri geleceğine dair

‘Cause every word that I’ve heard spoken

Çünkü söylendiğini duyduğum her kelime

Since you left feels like a hollow street

Tenha bir sokak gibi hissettiriyor sen gittiğinden beri

I’ve been told, I’ve been told to get you off my mind

Dediler ki, dediler ki seni aklımdan çıkartmalıymışım

But I hope I never lose the bruises that you left behind

Ama umarım senin geride bıraktığın yaraları asla kaybetmem

Oh my lord, oh my lord, I need you by my side

Ah tanrım, tanrım, tanımda olmana ihtiyacım var

There must be something in the water

Su da bir şey olmalı

‘Cause every day it’s getting colder

Çünkü her gün daha da soğuyor

And if only I could hold you

Ve eğer sana tutunabilseydim

You’d keep my head from going under

Başımın suyun dibini boylamasını engellerdin

Maybe I, maybe I’m just being blinded

Belki ben, belki ben körleşiyorumdur

By the brighter side

Aydınlık taraftan

Of what we had because it’s over

Aramızdaki şeyin bitmesinden

Well, there must be something in the tide

Belki de bu akıntının içinde bir şey olmalı

I’ve been told, I’ve been told to get you off my mind

Dediler ki, dediler ki seni aklımdan çıkartmalıymışım

But I hope I never lose the bruises that you left behind

Ama umarım senin geride bıraktığın yaraları asla kaybetmem

Oh my lord, oh my lord, I need you by my side

Ah tanrım, tanrım, tanımda olmana ihtiyacım var

There must be something in the water

Su da bir şey olmalı

‘Cause every day it’s getting colder

Çünkü her gün daha da soğuyor

And if only I could hold you

Ve eğer sana tutunabilseydim

You’d keep my head from going under

Başımın suyun dibini boylamasını engellerdin

It’s your love I’m lost in

İçinde kaybolduğum şey senin aşkın

Your love I’m lost in

Senin aşkında kayboluyorum

Your love I’m lost in

Senin aşkında kayboluyorum

And I’m tired of being so exhausted

Ve bu kadar yorgun olmaktan bıktım

Your love I’m lost in

Senin aşkında kayboluyorum

Your love I’m lost in

Senin aşkında kayboluyorum

Your love I’m lost in

Senin aşkında kayboluyorum

Even though I’m nothing to you now

Her ne kadar şu anda senin için bir hiç olsam da 

Even though I’m nothing to you now

Her ne kadar şu anda senin için bir hiç olsam da 

There must be something in the water

Su da bir şey olmalı

‘Cause every day it’s getting colder

Çünkü her gün daha da soğuyor

And if only I could hold you

Ve eğer sana tutunabilseydim

You’d keep my head from going under

Başımın suyun dibini boylamasını engellerdin

Digital Farm Animals ft. Hailee Steinfeld – Digital Love (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 8

Hey, we got a good thing

Hey aramızda iyi bir şey var 

Wish I had you right here with me

Keşke burada yanımda olsaydın

All day, that I’m thinking

Tüm gün, düşünüyorum

That it ain’t gotta be that way

Bu şekilde olmaması gerektiğini

All that I’m seeing

Tek görebildiğim

Is your face on a phone screen

Senin yüzün, telefon ekranında

With a call and a message

Bir arama ve bir mesajla

Maybe we gon’ be ok

Belki iyi oluruz

Oh, you gotta notice

Farketmelisin

I hear explosions

Patlamalar duyuyorum

Whenever I see your face on my pillow

Senin yüzünü yastığımda ne zaman görsem

I swipe right, cause I see just what I like

Sağa kaydırıyorum, çünkü beğendiğim şeyi gördüm

Baby, I tap twice for you

Bebeğim senin için iki kere tıklıyorum

I swipe right, cause I see just what I like

Sağa kaydırıyorum, çünkü beğendiğim şeyi gördüm

Baby, I tap twice for you

Bebeğim senin için iki kere tıklıyorum

Cause we’re living in a new age

Çünkü biz yeni bir çağda yaşıyoruz

It’s called digital

Buna dijital deniyor

It’s called digital love, love

Buna dijital aşk deniyor, aşk

It’s called digital, it’s called digital

Buna dijital deniyor, buna dijital deniyor

It’s called digital, it’s called digital

Buna dijital deniyor, buna dijital deniyor

It’s late and I been drinking

Saat geç ve ben içiyorum

So tired from working on the weekend

Haftasonu çalışmaktan çok yoruldum

All day you had me wishing

Tüm gün diledim

That you would just show up my way

Karşıma çıkmanı

Gotta room, and no it ain’t much

Bir odam var, ve hayır çok iyi değil

But it’s warm undercover when it’s just us

Ama örtülerin aldı sıcak olur sadece ikimiz varken

We could turn our phones off

Telefonlarımızı kapatabiliriz

Lie in bed and let the radio play

Yatakta uzanır ve radyoyu açarız

Oh, you gotta notice

Farketmelisin

I hear explosions

Patlamalar duyuyorum

Whenever I see your face on my pillow

Senin yüzünü yastığımda ne zaman görsem

I swipe right, cause I see just what I like

Sağa kaydırıyorum, çünkü beğendiğim şeyi gördüm

Baby, I tap twice for you

Bebeğim senin için iki kere tıklıyorum

I swipe right, cause I see just what I like

Sağa kaydırıyorum, çünkü beğendiğim şeyi gördüm

Baby, I tap twice for you

Bebeğim senin için iki kere tıklıyorum

Cause we’re living in a new age

Çünkü biz yeni bir çağda yaşıyoruz

It’s called digital

Buna dijital deniyor

It’s called digital love, love

Buna dijital aşk deniyor, aşk

Cause we’re living in a new age

Çünkü biz yeni bir çağda yaşıyoruz

It’s called digital

Buna dijital deniyor

It’s called digital love, love

Buna dijital aşk deniyor, aşk

It’s called digital, it’s called digital

Buna dijital deniyor, buna dijital deniyor

It’s called digital, it’s called digital

Buna dijital deniyor, buna dijital deniyor

Oh, you gotta notice

Farketmelisin

I hear explosions

Patlamalar duyuyorum

Whenever I see your face on my pillow

Senin yüzünü yastığımda ne zaman görsem

2 Mart 2018 Cuma

Logic – 44 MoRe (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 3

44 More (44 tane daha)

Ayy, bitch I been goin’ and goin’ like the Energizer

-Sürtük tıpkı bir Energizer* gibi gidiyorum gidiyorum
Yeah, I’m supplyin’ the wood like  Elijah

-Evet, ormanları Elijah gibi donatıyorum**
In the cut, smokin’ on indica

-Kesimde, hint keneviri tüttürüyor
Might fuck around and compartmentalize ya

-Seni becerebilir ve bölümlerine ayırabilir
They say, they say life is a bitch and if that is the case then I’m finna surprise her

-Onlar söyler, onlar der ki hayat bir orospudur ve eğer olay buysa onu şaşırtmayı planlıyorum
No, I am not an adviser, but I do advise you to pay attention

-Hayır ben bir danışman değilim, ama sana kulak asmanı öneriyorum
Never need to mention, I’m that motherfucker bustin’ heads

-Dile getirmeye hiç gerek yok, ben o lanet olası başkaldıranlardanım
Finna push it to the ledge

-Bunu en uç noktaya kadar iteceğim
Yeah, I’ve been smokin’ my meds

-Evet, ilaçlarımı tüttürüyor bir vaziyetteyim
Ain’t got no love for the feds

-Federaller için bir sevgim yok
Can’t let fame go to your head

-Ünün kafanın içine gitmesine izin veremem
Fuck with me, watch where you tread

-Seviş benimle, adımlarını izle
I’m finna kill it instead

-Bunun yerine öldüreceğim ya da
I’m finna, I’m finna, I’m finna

-Planlıyorum, planlıyorum, planlıyorum
I will, I will do like I’ve never done it

-Yapacağım, daha önce hiç yapmadığım gibi yapacağım
And I wanna run it and I wanna keep it goin’ and goin’

-Ve onu çalıştırmak istiyorum, onu çalıştırmaya devam etmek istiyorum
Like infinity, be the only entity to ever rip it apart

-Ebediyen sanki, şimdiye kadar onu parçalayabilecek tek varlık olmak
From the start like this, from the heart like this

-Başından beri tıpkı böyle, kalpten tıpkı böyle
Finna murder it, a million miles and there ain’t no nitrous

-Öldürmeyi düşünüyor, bir milyon kilometre ve hiç azot yok
Doin’ righteous

-Dürüst olanı yapıyorsun
I-I been, I-I-I been down this road before

-Ben ben, ben bu yoldan daha önce geçtim
Everybody think that they do but they don’t

-Herkes yaptığını düşünüyor ama yapmıyorlar
Swear to God that they would but they won’t

-Tanrı şahidim olsun yapabilirler ama yapmayacaklar
Spittin’ riddles in the middle of a past-time

-Geçmiş bir zamanda bilmece çözmek
Me in my mind, feelin’ divine, like yeah

-Kendi aklımda ilahi hissetmek, işte bu
Finna get it like yeah, yeah, like yeah, like yeah (woo, woo, woo, woo)

-İşte böyle halledeceğim, işte böyle, evet
I done made 20 million dollars (preach!)

-20 milyon dolar kazandım (Vaaz!)
I don’t flex to be acknowledged (preach!)

-Kabullenmede esnek değilim (Vaaz!)
At this point it’s common knowledge (preach!)

-Tam da bu ortak bilgi (Vaaz!)
All you haters been abolished (preach!)

-Tüm nefret edenler ortadan kaldırılacak (Vaaz!)
You in the club throwin’ dollars, but I’m savin’ mine so my kids go to college (preach!)

-Sen kulüpte dolarları savuruyorsun ama ben kendiminkileri biriktiriyorum yani benim çocuklarım koleje gidecek (Vaaz!)
Or maybe whatever they wanna do (preach!)

-Ya da belki her ne yapmak istiyorlarsa (Vaaz!)
Just as long as they never say (preach!)

-Sadece şunu söylemedikleri sürece (Vaaz!)
“Daddy blew 20 million dollars (ayy)

-Babacık ordan bi 20 milyon dolar üfle (Aoo)
He had to flex to be acknowledged (ayy)

-Kabul edilmek için esnek olması gerekiyordu (Aoo)
He in the club throwin’ dollars and now cannot afford to send me to college (ayy)

-O şimdi kulüpte dolarları savuruyor ve şimdi beni koleje gönderemeyecek
Daddy just wanna be loved, just like everybody wanna be accepted (ayy)

-Babacık sadece sevilmek istedi, tıpkı herkesin kabul görmek istemesi gibi
But somehow he had neglected me and my momma for all of this rap shit” (ayy)

-Ama bir şekilde o bu rap saçmalığı için beni ve annemi ihmal etmişti
No, I cannot fuck with that shit (ayy)

-Hayır ben bu b*kla yapamam
No, I cannot fuck with that

-Hayır bu b*kla yapamam
Who you know dropped the album back to back to back to back to back to back again?

-Tekrar tekrar ve tekrar tekrar yine albüm çıkaran kimi tanıyorsun?
I’m back again to snap again and goddamnit, it ain’t no other way around it

-Tekrar geri döndüm tekrar ani ve Allah kahretsin, bunun başka hiçbir yolu yok
Yeah, it’s happenin’ ’cause I’ve been livin’ in a world on my own

-Evet bu gerçekleşiyor çünkü ben kendi halimde bir dünyada yaşıyorum
Leave me alone, I’m in the zone where I’ve been prone to destroy shit

-Beni yalnız bırakın, pislik yapmam için eğilimli olduğum bölgedeyim
You cannot avoid this

-Sen bunu önleyemezsin
Wack mothafuckas have annoyed this

-Lanet olası şeytanlar buna kızdılar
Yes, you know I enjoy this

-Evet biliyorsun bundan keyif alıyorum
Preach, mothafuckin’ preach

-Vaaz lanetolası vaaz
Yeah I’m tryna reach everybody in the streets, puttin’ words to the beats

-Aynen sokaktaki herkese ulaşmaya çalışıyorum, kelimeleri ritme koyarak
Each one teach one, yeah I’m tryna reach one

-Her biri başka birine öğretir, evet birine ulaşmaya çalışıyorum
Who the beast one? That be me, I’m the pride to the East one

-Canavar olan kim? Ben mi? Ben doğunun gurur kaynağıyım
Tell me how you really wanna do it right now, time to murder this

-Söyle bana gerçekten nasıl bunu doğru yapmak istiyorsun, bunu öldürme zamanı
Shout out everybody, no fuckin’ around, ain’t heard of this

-Herkese bağır, lanet etrafa değil, bu duyulmaz
Heard of us, we ain’t goin’ nowhere, it’s a herd of us

-Bizi duydular, hiçbir yere gitmiyoruz, bu bizim topluluğumuz
Hold up, roll up

-Geciktik, harekete geçtik
Levitated like I’m David Blaine

-David Blaine gibi havada kaldım
Livin’ a dream like I’m David Aames

-Sanki David Aaames’mişim gibi bir hayali yaşadım
Talk all you want, we are not the same

-İstediğini konuş, biz aynı değiliz
Step in the spot, now they know the name

-Yerinde adım at şimdi onlar ismi biliyorlar
Sold more albums my first week than Harry Styles and Katy Perry

-İlk haftamda Harry Styles ve Katy Perry’den daha fazla albüm sattım
If that ain’t a sign of the times then I don’t know what is, man this shit is scary

-Eğer bu tüm zamanların imzası değilse ne bilmiyorum, adamın bu b*k korkutucu
‘Cause bitch, I’ve been blowin’ up like C-4

-Çünkü sürtük, C4 gibi patlayıp duruyordum
And I’m 3 for 3 like a free throw

-Ve ben 3’e 3 serbest atışım
Anybody hatin’ on the boy

-Kimse oğlandan nefret etmiyor
Take a step back and then deepthroat

-Bir adım geri gel ve derin bir nefes al
Now my phone blowin’ up like ring

-Şimdi telefonun bir çan gibi patlıyor
Like ring, ring, ring, ring, ring, ring, ring, ring, ring, ring, ring!

-Çan gibi, çan çan çan
That Kevin Durant, I’m a champion

-Şu Kevin Durant gibi ben bir şampiyonum
Check the numbers, I’m a champion

-Numaraları kontrol et ben bir şampiyonum
Can’t sleep on the boy anymore, but the haters that love to hate gon’ pop an Ambien

-Artık oğlanda uyuyamıyorum ama bir pop Ambien’den** nefret etmeyi seven kötülerle uyurum (?)
Star Lord, champion

-Yıldız tanrısı, şampiyon
Know the name, now they know the alias, that’s for sure

-İsmi bil, şimdi onlar da takma adları biliyor, bu kesin
Gave ’em 44, now here’s 44 more

-44 tane verdim onlara ve şimdi 44 tane daha

*Energizer kelime olarak enerji veren anlamındadır ve bir pil markasıdır.

**Elijah İlyas peygamberdir ve aydı zamanda Hobbit’te oynayan ünlü aktör Elijah Wood’a da bir gönderme olabilir.

Flo Rida – Dancer (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 12

Dancer (Dansçı)

Baby girl, used ride on the metro
Bebek kız, metroya bindi
Had a dream of diamonds and stilettos
Stiletto ve elmas hayali var
First class in Miami from the West Coast
Miami’den West Coast’a birinci sınıfta
Never wanted to be homecoming queen
Mezun günü kraliçesi olmayı hiç istemedi
Not just another girl in the strip club
Striptiz kulübündeki diğer kız değil
Working hard, not a dollar’s gonna miss her
Çok çalışıyor, bir dolar onu özleyecek değil
Big, big bags, I’m gonna tip her
Büyük, büyük çantalar, ona bahşiş vereceğim
Making sure she’s gonna come home with me
Eve benimle birlikte geleceğine emin olmalıyım

One money, two honey
Bir para, iki tatlı
How much can I throw?
Ne kadar atabilirim?
And for her I can’t say no
Ve onun için hayır diyemem
I won’t let go
Gitmesine izin vermeyeceğim

I fell in love with a dancer, dancer
Bir dansçıya aşık oldum, dansçıya
Throwing all this cake, ooh
Bu bütün keki atıyorum
It’s your birthday girl, I like that there
Bu senin doğum günün bebeğim, burada olmayı seviyorum
I’m in love, I’m in love, I’m in love with a dancer, dancer
Aşığım, aşığım, bir dansçıya aşığım, dansçıya
In the champagne room until the sun comes up, oh my god
Şampanya odasında güneş doğana kadar, aman tanrım
I’m in love, I’m in love, I’m in love with a
Aşığım, aşığım, aşığım…

It’s 3AM and we’re only getting started
Saat gece 3 ve biz sadece başladık
In the cab on the way to your apartment
Dairene giderken asansörde
Tonight you made the killing cause you’re gorgeous
Bu gece öldürüyorsun çünkü muteşemsin
Yeah, we’re gonna have a hell of a time
Evet çok vaktimiz olacak
Blew hunneds everywhere like a cartoon
Çizgi filmmiş gibi her yere yüzlükler saçacağız
Ooh baby, I can’t take my eyes off you
Bebeğim, gözlerimi senden alamıyorum
Give it to me like yo mamma never taught you
Annen sana öğütlememiş gibi bana ver
I’ll make it rain for the rest of your life
Hayatının geri kalanına yağmur yağdıracağım
One money, two honey
Bir para, iki tatlı
How much can I throw?
Ne kadar atabilirim?
And for her I can’t say no
Ve onun için hayır diyemem
I won’t let go
Gitmesine izin vermeyeceğim

I fell in love with a dancer, dancer
Bir dansçıya aşık oldum, dansçıya
Throwing all this cake, ooh
Bu bütün keki atıyorum
It’s your birthday girl, I like that there
Bu senin doğum günün bebeğim, burada olmayı seviyorum
I’m in love, I’m in love, I’m in love with a dancer, dancer
Aşığım, aşığım, bir dansçıya aşığım, dansçıya
In the champagne room until the sun comes up, oh my god
Şampanya odasında güneş doğana kadar, aman tanrım
I’m in love, I’m in love, I’m in love with a
Aşığım, aşığım, aşığım…

Nothing gets me going like when she put on a show
Hiçbir şey bana o şovda koymuş gibi vermiyor
Ain’t ashamed to say it, I’ll let everybody know
Herkesin bilmesine izin vereceğim bunu söylemekten utanmıyorum
You don’t have to say no words, you let your body speak
Konuşmak zorunda değilsin, vücudunun diline izin ver
Baby I don’t care, no I don’t care
Bebeğim umursamıyorum, hayır umursamıyorum

I fell in love with a dancer, dancer
Bir dansçıya aşık oldum, dansçıya
Throwing all this cake, ooh
Bu bütün keki atıyorum
It’s your birthday girl, I like that there
Bu senin doğum günün bebeğim, burada olmayı seviyorum
I’m in love, I’m in love, I’m in love with a dancer, dancer
Aşığım, aşığım, bir dansçıya aşığım, dansçıya
In the champagne room until the sun comes up, oh my god
Şampanya odasında güneş doğana kadar, aman tanrım
I’m in love, I’m in love, I’m in love with a dancer, dancer
Aşığım, aşığım, bir dansçıya aşığım, dansçıya
Throwing all this cake, ooh
Bu bütün keki atıyorum
It’s your birthday girl, I like that there
Bu senin doğum günün bebeğim, burada olmayı seviyorum
I’m in love, I’m in love, I’m in love with a dancer, dancer
Aşığım, aşığım, bir dansçıya aşığım, dansçıya
In the champagne room until the sun comes up, oh my god
Şampanya odasında güneş doğana kadar, aman tanrım
I’m in love, I’m in love, I’m in love with a…
Aşığım, aşığım, aşığım…

Cheat Codes ft. Kiiara – Pull Me Back Together (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 12

Pull Me Back Together (Beni  Bir Araya Getir)

I never met nobody
Hiç, kimseyle tanışmadım
Who sees the stars the way you do
Yıldızları senin gibi gören
Nobody that can love me
Kimse beni böyle sevemedi
When I’m stumbling ’round the room
Ben odanın etrafında tökezlediğimde
You put your hands on my body
Ellerini vücuduma koydun
And that give me that “ooh-ooh”
Ve bana ‘’ooh-ooh’’ verdin
And I know that you got me
Ve bana sahipsin bunu biliyorum
When I’m falling into you
Ben sana aşıkken

You turn me high and I’m dropping lows
Sen beni sarhoşa çeviriyorsun ve ben hafiften ayılıyorum
And you show me places I never know
Ve sen bana hiç bilmediğim yerleri gösteriyorsun
Even when we just
Hatta biz sadece
Running ’round town getting stoned
Taşlaşmış kasabada koşuyoruz
Boy, you put me back together again
Oğlum, beni tekrar bir araya getir
My Coca-Cola Hennessy
Benim kola karışımım
Everybody says you’re no good for me
Herkes benim için iyi olmadığını söylüyor
But, you’re my fucked up remedy
Ama sen benim lanet olası çaremsin
But, you put me back together again
Ama beni tekrar bir araya getir
You put me back together again
Beni tekrar bir araya getir

When you’re lying with me on the carhood
Benimle araba kaputunda yatarken
Sharing [?] sweet dreams
Tatlı rüyalarımızı paylaşıyoruz
You make me feel so classy
Bana çok asil hissettiriyorsun
Like I’m an LA queen
Los Angeles kraliçesiymişim gibi
You don’t care that I’m broken
Kırgın olduğumu umursamıyorsun
You don’t care that I’m mean
Ne demek istediğimi umursamıyorsun
You just say that I’m golden
Sadece altın olduğumu söylüyorsun
Like a [?]
Gibi

You turn me high and I’m dropping lows
Sen beni sarhoşa çeviriyorsun ve ben hafiften ayılıyorum
And you show me places I never know
Ve sen bana hiç bilmediğim yerleri gösteriyorsun
Even when we just
Hatta biz sadece
Running ’round town getting stoned
Taşlaşmış kasabada koşuyoruz
Boy, you put me back together again
Oğlum, beni tekrar bir araya getir
My Coca-Cola Hennessy
Benim kola karışımım
Everybody says you’re no good for me
Herkes benim için iyi olmadığını söylüyor
But, you’re my fucked up remedy
Ama sen benim lanet olası çaremsin
But, you put me back together again
Ama beni tekrar bir araya getir
You put me back together again
Beni tekrar bir araya getir

You turn me high and I’m dropping lows
Sen beni sarhoşa çeviriyorsun ve ben hafiften ayılıyorum
And you show me places I never know
Ve sen bana hiç bilmediğim yerleri gösteriyorsun
Even when we just
Hatta biz sadece
Running ’round town getting stoned
Taşlaşmış kasabada koşuyoruz
Boy, you put me back together again
Oğlum, beni tekrar bir araya getir
My Coca-Cola Hennessy
Benim kola karışımım
Everybody says you’re no good for me
Herkes benim için iyi olmadığını söylüyor
But, you’re my fucked up remedy
Ama sen benim lanet olası çaremsin
But, you put me back together again
Ama beni tekrar bir araya getir
You put me back together again
Beni tekrar bir araya getir
But, you put me back together again
Ama beni tekrar bir araya getir

1 Mart 2018 Perşembe

Lea Michele – Proud (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 1

Everybody’s waiting on me to see what I can do

Herkes ne yapabileceğimi görmem için bekliyor

Everybody’s talking about it

Herkes bunu konuşuyor

I can hear the whispers in the room

Odadaki fısıltıları duyabiliyorum

But you say go slow, go slow

Ama sen yavaş git diyorsun, yavaş git

Take all the time you need

İhtiyacın olduğu kadar bekle, acele etme

Don’t you know, yeah, you know

Bilmiyor musun, evet biliyorsun

It’s in you that I believe

İnandığım şey sende

And so I, I never want to let you down

Ve böylece ben seni asla hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum

You live so deep in the heart of me

Kalbimin çok derinlerinde yaşıyorsun

I just need to tell you now

Sana şimdi söylemem gerek

All I wanna do is make you proud

Tek yapmak istediğim seni gururlandırmak

All I wanna do is make you proud

Tek yapmak istediğim seni gururlandırmak

I can’t avoid the disappointments

Hayal kırıklıklarından kaçınamıyorum

They happened to everyone

Onlar herkesin başına geldi

But it’s in your eyes where

Ama o gözlerinde

I find the strength to keep me strong

Beni güçlü tutan kuvveti bulduğum yer

When you say go slow, go slow

Yavaş git dediğinde, yavaş git

Please don’t forget to breathe

Lütfen nefes almayı unutma

Yeah, you know in this home

Evet biliyorsun bu evde

You can never be afraid to dream

Hayal kurmaktan asla korkmazsın

Never be afraid to dream

Hayal kurmaktan asla korkma

 And so I, I never want to let you down

Ve böylece ben seni asla hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum

You live so deep in the heart of me

Kalbimin çok derinlerinde yaşıyorsun

I just need to tell you now

Sana şimdi söylemem gerek

All I wanna do is make you proud

Tek yapmak istediğim seni gururlandırmak

And even when I’m all alone

Ve yapayalnız olduğum zamanda

I can hear your voice inside of me

Sesini duyabiliyorum içimde

More than anything right now

Her şeyden çok şu anda

All I wanna do is make you proud

Tek yapmak istediğim şey seni gururlandırmak

Proud

Gururlandırmak

And so I, I never gonna let you down

Ve seni asla hayal kırıklığına uğratmayacağım

You know every little part of me

Her küçük parçamı biliyorsun

And as the crowd gathers round

Kalabalık etrafa toplanırken

All I wanna do is make you proud

Tek yapmak istediğim şey seni gururlandırmak

I never wanna let you down

Seni asla hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum

You live so deep in the heart of me

Kalbimin çok derinlerinde yaşıyorsun

I just need to tell you now

Sana şimdi söylemem gerek

All I wanna do is make you proud

Yapmak istediğim tek şey seni gururlandırmak

Proud

Gururlandırmak 

All I wanna do is make you proud

Tek yapmak istediğim seni gururlandırmak