İngilizce Türkçe Sözlük







22 Nisan 2021 Perşembe

Harrison Storm – Sea and Fire İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

Colours I can’t see
– Göremediğim renkler
Lost in my mind
– Aklımı kaybettim
Lost out at sea
– Denizde kayboldum
Something wasn’t right
– Bir şey doğru değildi
Looked straight through us
– Bize doğru baktı
Only saw me
– Sadece beni gördüm
Do we lose it all?
– Hepsini kaybedecek miyiz?
Floating or in fall
– Yüzen veya sonbaharda
Know it was my fault
– Benim hatam olduğunu biliyorum
Always seem to run
– Her zaman koşuyor gibi görünüyor

Can we wake up now, now, now, now, now?
– Şimdi uyanabilir miyiz, şimdi, şimdi, şimdi, şimdi?
Can we wake up now, now, now, now, now?
– Şimdi uyanabilir miyiz, şimdi, şimdi, şimdi, şimdi?
Can we wake up now, now, now, now, now?
– Şimdi uyanabilir miyiz, şimdi, şimdi, şimdi, şimdi?
Can we wake up now, now, now, now, now?
– Şimdi uyanabilir miyiz, şimdi, şimdi, şimdi, şimdi?

I feel like I lost someone
– Birini kaybetmiş gibi hissediyorum.
Who was always there for me
– Her zaman yanımda olan
I’m not helping this undoing
– Bunun geri alınmasına yardım etmiyorum
Think it’s time I start to bleed
– Sanırım kanamaya başlamamın zamanı geldi.
Woke myself up, chose to see
– Kendimi uyandırdım, görmeyi seçtim
To found out the things you need
– İhtiyacınız olan şeyleri öğrenmek için
Now know well
– Şimdi iyi biliyorum
Know well
– İyi biliyorum

Can we wake up now, now, now, now, now?
– Şimdi uyanabilir miyiz, şimdi, şimdi, şimdi, şimdi?
Can we wake up now, now, now, now, now?
– Şimdi uyanabilir miyiz, şimdi, şimdi, şimdi, şimdi?
Can we wake up now, now, now, now, now?
– Şimdi uyanabilir miyiz, şimdi, şimdi, şimdi, şimdi?
Can we wake up now, now, now, now, now?
– Şimdi uyanabilir miyiz, şimdi, şimdi, şimdi, şimdi?

Sea and fire, sea and fire
– Deniz ve ateş, deniz ve ateş
Sea and fire, sea and fire
– Deniz ve ateş, deniz ve ateş
Sea and fire, sea and fire
– Deniz ve ateş, deniz ve ateş

Oh, how I let you, let you down
– Oh, seni nasıl hayal kırıklığına uğrattım, seni hayal kırıklığına uğrattım
I’m sorry for the absence
– Olmadığı için üzgünüm
I’m sorry for the pain I caused you
– Sana verdiğim acı için özür dilerim.
Sorry for the absence
– Yokluğunuz için özür dilerim
I’m sorry for the pain I caused you
– Sana verdiğim acı için özür dilerim.

Can we wake up now, now, now, now, now?
– Şimdi uyanabilir miyiz, şimdi, şimdi, şimdi, şimdi?
Can we wake up now, now, now, now, now?
– Şimdi uyanabilir miyiz, şimdi, şimdi, şimdi, şimdi?
Can we wake up now, now, now, now, now?
– Şimdi uyanabilir miyiz, şimdi, şimdi, şimdi, şimdi?
Can we wake up now, now, now, now, now?
– Şimdi uyanabilir miyiz, şimdi, şimdi, şimdi, şimdi?
Can we wake up now, now, now, now, now?
– Şimdi uyanabilir miyiz, şimdi, şimdi, şimdi, şimdi?
Can we wake up now, now, now, now, now?
– Şimdi uyanabilir miyiz, şimdi, şimdi, şimdi, şimdi?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder