Awake, l opened my eyes to see
A hospital, so white and clean
I was walking up to roof, think
Then can't recall at all a single thing
Uyandım, görmek için gözümü açtım
Bir hastane, bembeyaz ve temiz
Çatıya doğru yürüyordum sanırım
Hiçbir şeyi hatırlamıyorum
Held a hand for me, you were there
l know, but l couldn't reach
The me that would fall down all the time
But stand and reach my hand to see
Have you tried crossing over yet?
Bana el uzattın, oradaydın
Biliyorum ama ulaşamıyorum
Her zaman yıkılacak olan ben
Ama ayağa kalk ve görmek için elimi uzat
Karşıya geçmeyi henüz denemedin mi?
Ah wanna die, wanna die
But don’t really wanna die
You were there, you would care
Making me aware
Every scar, all the blood
More and more, they’re never done
Not enough, not enough
Ah ölmek istiyorum, ölmek istiyorum
Ama gerçekten ölmek istemiyorum
Oradaydın, umursuyordun
Beni delirtiyorsun
Her yara, kan içinde
Gittikçe artıyor, asla bitmiyor
Yeterli değil, yeterli değil
Ah wanna die, wanna die
But don’t really wanna die
If I died, you would cry
And I don’t know why
Every scar, all the blood
More and more, they’re never done
Not enough, not enough
Ah ölmek istiyorum, ölmek istiyorum
Ama gerçekten ölmek istemiyorum
Ölmüş olsaydım, ağlardın
Ve neden bilmiyorum
Her yara, kan içinde
Gittikçe artıyor, asla bitmiyor
Yeterli değil, yeterli değil
When I forget you, I’m all alone without a place to go
But then played a mirror like a show, the past I used to know
A dream, ’til I see every part of me, eyes of red following and
Seni unuttuğumda, gidecek yerim olmadığında yapayalnızdım
Ama sonra bir gösteri gibi ayna çaldı, eskiden bildiğim geçmiş
Bir rüya, her parçamı görene kadar, kırmızı gözler takip ediyor ve
I wanna live, wanna live
Deep inside I’ve always been
Reaching out for a hand, so don’t let this be the end
Mushrooms growing on my head
Still remember even then
Where you are when I’m dead
Yaşamak istiyorum, yaşamak istiyorum
Daima diplerdeydim
Bir ele uzanıyorum, bu yüzden bitmesine izin verme
Kafamda büyüyen mantarlar
O zaman bile hatırlıyorum
Öldüğümde neredesin
Ah wanna die, wanna die
But don’t really wanna die
You were there, you would care
You know it really isn’t fair
Every time I forgot
You remain inside my thoughts
Not enough, not enough
Ah wanna die, wanna die
Wanna die, but I still couldn’t die
With you by my side
Behind the days I spent alone, afraid
Now you’re here to stay
Ah ölmek istiyorum, ölmek istiyorum
Ama gerçekten ölmek istemiyorum
Oradaydın, umursuyordun
biliyorsun bu hiç adil değil
Her unuttuğumda
Düşüncelerimin içindesin
Yeterli değil, yeterli değil
Ah ölmek istiyorum, ölmek istiyorum
Ölmek istiyorum, ama hala ölemedim
Yanımda sen varken
Yalnız geçirdiğim günlerin ardında, korkuyla
Şimdi kalmak için buradasın
Lalala lalala lalala
And the scars never fade
Memories that replay
Rewind yet again to the pain we felt on that day
Lalala lalala lalala
Ve yaralar asla solmaz
Tekrar eden anılar
O gün çektiğimiz acıya bir kez daha geri sar
You (You), you are (You are) my universe
And I (I), just want (Just want) to put you first
And you (You), you are (You are) my universe, and I
Sen, sen benim evrenimsin
Ve ben seni sadece önceliğim yapmak istiyorum
Sen, sen benim evrenimsin, ve ben
In the night, I lie and look up at you
When the morning comes, I watch you rise
There’s a paradise they couldn’t capture
That bright infinity inside your eyes
Geceleri uzanıyorum ve sana bakıyorum
Sabah geldiğinde yükselişini izliyorum
Yakalayamadıkları bir cennet var
Gözlerindeki o parlak sonsuzluk
매일 밤 네게 날아가 (가)
꿈이란 것도 잊은 채
나 웃으며 너를 만나 (나)
Never ending forever, baby
Her gece sana uçuyorum
Bunun sadece bir rüya olduğunu unutarak
Seninle bir gülümsemeyle buluşuyorum
Sonsuza kadar asla bitmez bebeğim
You (You), you are (You are) my universe
And I (I), just want (Just want) to put you first
And you (You), you are (You are) my universe
And you make my world light up inside
Sen, sen benim evrenimsin
Ve ben seni sadece önceliğim yapmak istiyorum
Sen, sen benim evrenimsin
Ve dünyamı tam içerisinden aydınlatıyorsun
어둠이 내겐 더 편했었지
길어진 그림자 속에서 (Eyes)
And they said that we can’t be together
Because, because we come from different sides
Karanlık eskiden benim için daha rahattı
Uzun gölgelerle birlikte
Ve birlikte olamayacağımızı söylediler
Çünkü, çünkü farklı yönlerden geliyoruz
You (You), you are (You are) my universe
And I (I), just want (Just want) to put you first
And you (You), you are (You are) my universe
And you make my world light up inside
Sen, sen benim evrenimsin
Ve ben seni sadece önceliğim yapmak istiyorum
Sen, sen benim evrenimsin
Ve sen benim dünyamı aydınlatıyorsun
My universe (Do-do, do-do)
My universe (Do-do, do-do)
My universe (Do-do, do-do)
(You make my world)
You make my world light up inside
Make my world light up inside
Evrenim
Evrenim
Evrenim
(Dünyamı aydınlatıyorsun)
Ve sen benim dünyamı aydınlatıyorsun
Dünyamı aydınlatıyorsun
나를밝혀주는 건
너란 사랑으로 수 놓아진 별
내 우주의 넌
또 다른 세상을 만들어 주는 걸
너는 내 별이자 나의 우주니까
지금 이 시련도 결국엔 잠시니까
너는 언제까지나 지금처럼 밝게만 빛나줘
우리는 너를 따라 이 긴 밤을 수놓을 거야
Beni aydınlatan şey
Senin aşkınla işlenmiş yıldızlardır
Benim evrenimde, benim için
Başka bir dünya yaratıyorsun
Çünkü sen benim yıldızlarım ve evrenimsin
Bu zorluklar geçici
Her zaman yaptığın gibi her zaman parla
Bu uzun gece boyunca seni takip edeceğiz
너와 함께 날아가
When I’m without you, I’m crazy
자 어서 내 손을 잡아
We are made of each other, baby
Seninle birlikte uçuyorum
Sensizken ben deliyim
Gel tut elimi şimdi
Biz birbirimiz için yapıldık bebeğim
You (You), you are (You are) my universe
And I (I), just want (Just want) to put you first (To put you first)
And you (You), you are (You are) my universe
And you make my world light up inside
Sen, sen benim evrenimsin
Ve ben seni sadece önceliğim yapmak istiyorum
Sen, sen benim evrenimsin
Ve sen benim dünyamı aydınlatıyorsun
My universe (Do-do, do-do)
You, you are (You are)
My universe (Do-do, do-do)
I, just want (Just want)
My universe
You, you are (You are) my universe, and I
My universe
Evrenim
Sen, sensin
Evrenimsin
İstiyorum ki
Benim evrenim
Sen benim evrenimsin
Evrenimsin
All cautions made, every chance was given No effort spared to save what we had All in good faith I would not hesitate To extend myself and lend you my hand
Tüm uyarılar yapıldı, her şans verildi
Sahip olduklarımızı kurtamak için hiçbir çabadan kaçmadık
Tüm iyi niyetle elimden gelini yapmak ve sana elimi uzatmaktan çekinmem
But you had to play it cool, had to do it your way Had to be a fool, had to throw it all away Too hard school and you thought you were here to stay If that were true, it wouldn’t matter anyway
Ama soğukkanlı davranmalı , kendi yönteminle yapmalısın
Bir aptal olmalısın, her şeyi bir kenara atmalısın
Okul çok zor ve sen kalmak için önceden de burada olduğunu düşündün
Bu doğru olsaydı bile yine de fark etmezdi
As tempers fade and lies forgiven No cause embraced could break what we had In its place a storm is liftin’ I would’ve thought you could be more of a man
Öfkeler yok olup yalanlar affedilirken
Kabul edilen hiçbir neden sahip olduklarımızı yıkamaz
Onun yerine bir fırtına yükseliyor
Daha iyi bir adam olabileceğini düşünürdüm
But you had to play it cool, had to do it your way Had to be a fool, had to throw it all away Too hard school and you thought you were here to stay If that were true, it wouldn’t matter anyway
Ama soğukkanlı davranmalı , kendi yönteminle yapmalısın
Bir aptal olmalısın, her şeyi bir kenara atmalısın
Okul çok zor ve sen kalmak için önceden de burada olduğunu düşündün
Bu doğru olsaydı bile yine de fark etmezdi
Ayy-ayy, ayy-ayy Ayy-ayy, ayy-ayy
But you had to play it cool, had to do it your way Had to be a fool, had to throw it all away Too hard school and you thought you were here to stay If that were true, it wouldn’t matter anyway Had to play it cool, had to do it your way Had to be a fool, had to throw it all away Too hard school and you thought you were here to stay If that were true, it wouldn’t matter anyway Had to play it cool, had to do it your way Had to be a fool, had to throw it all away Too hard school and you thought you were here to stay If that were true, it wouldn’t matter anyway
Ama soğukkanlı davranmalı , kendi yönteminle yapmalısın
Bir aptal olmalısın, her şeyi bir kenara atmalısın
Okul çok zor ve sen kalmak için önceden de burada olduğunu düşündün
Bu doğru olsaydı bile yine de fark etmezdi
[×3]
Need a boy who can cuddle with me all night
Keep me warm, love me long, be my sunlight
Tell me lies, we can argue, we can fight Yeah, we did it before, but we’ll do it tonight
That afro black boy with the gold teeth
He dark skin, lookin’ at me like he know me
I wonder if he got the G or the B
Let me find out and see, he comin’ over to me, yeah
Bütün gece benimle kucaklaşabilecek bir çocuğa ihtiyacım var
Beni sıcak tut, beni uzun süre sev, güneş ışığım ol
Bana yalanlar söyle, tartışabiliriz, kavga edebiliriz
Evet, daha önce yaptık, ama bu gece yapacağız
O altın dişli afro zenci çocuk
O koyu tenli, beni tanıyormuş gibi bana bakıyor
G’yi mi yoksa B’yi mi aldığını merak ediyorum.
Öğreneyim ve göreyim, bana geliyor, evet
These days, I’m way too lonely
I’m missin’ out, I know
These days, I’m way too alone
And I’m known for givin’ love away but
Bugünlerde, fazlasıyla yalnızım
Özlüyorum da, biliyorum
Bugünlerde fazlasıyla yalnızım
Ve ben sevgiyi vermekle tanınırım
I want, someonе to love me
I need, someonе who needs me
‘Cause it don’t feel right when it’s late at night
And it’s just me in my dreams
So I want, someone to love
That’s what I fuckin’ want
İstiyorum, biri beni sevsin
Bana ihtiyacı olana ihtiyacım var
Çünkü gece geç olunca doğruymuş gibi gelmiyor
Ve rüyalarımda sadece ben varım
O yüzden, istiyorum biri beni sevsin
Kahretsin ki tek istediğim bu
Look, you know it’s harder to find in these times
But I got nothin’ but love on my mind (My mind)
I need a baby while I’m in my prime
Need an adversary to my down and weary
Like, tell me there’s life when I’m stressin’ at night
Be like, “You’ll be okay” and, “Everything is alright,” uh
Love me or nothin’ ’cause I’m not wanting anything
But your loving, your body, and a little bit of your brain
Bak, biliyorsun gittikçe daha bulmak daha da zorlaşıyor
Ama aklımda aşktan başka bir şey yok (aklım)
En iyi zamanlarımda bir sevgiliye ihtiyacım var
Yorgun ve mutsuzken bir düşmana ihtiyacım var
Hani, geceleri ben stres olurken bana hayatın devam ettiğini söyle
De ki, “İyi olacaksın” ve, “Her şey yolunda”
Ya sev ya da git, çünkü ben bir şey istemiyorum
Ama biraz sevgin, biraz vücudun ve biraz da aklın
I want, someone to love me I need, someone who needs me
‘Cause it don’t feel right when it’s late at night
And it’s just me in my dreams
So I want, someone to love
That’s what I fuckin’ want
I want, someone to love me
I need, someone who needs me
‘Cause it don’t feel right when it’s late at night
And it’s just me in my dreams
So I want, someone to love
That’s what I fuckin’ want
İstiyorum, biri beni sevsin
Bana ihtiyacı olana ihtiyacım var
Çünkü gece geç olunca doğruymuş gibi gelmiyor
Ve rüyalarımda sadece ben varım
O yüzden, istiyorum biri beni sevsin
Kahretsin ki tek istediğim bu
İstiyorum, biri beni sevsin
Bana ihtiyacı olana ihtiyacım var
Çünkü gece geç olunca doğruymuş gibi gelmiyor
Ve rüyalarımda sadece ben varım
O yüzden, istiyorum biri beni sevsin
Kahretsin ki tek istediğim bu
It’s just a worryin’, I’d rather bury them
Bu sadece kaygılanmak, onları gömmeyi tercih ederim
I’m talkin’ fake friends and skeletons (Yeah)
Sahte arkadaşlarla ve iskeletlerle konuşuyorum (Evet)
Early mornin’, show the ropes to lawyers, I done sell a bean (It’s lit)
Sabah erken, bu işin nasıl yapılacağını göster, hakiki olmaktan bıktım
I’m never settlin’, this shit get darker than my melanin (Ooh, ooh, ooh-ooh)
Asla durulmayacağım, bu şey melaninimden daha karanlık olmaya başladı
At the crib all by myself, this shit be cavin’ in
Evde tek başıma, bu şey göçertiyor
Scrollin’ through my call log, by emojis, how I’m savin’ ’em
Rehberimde geziyorum, emojilerle, onları nasıl kaydediyorduk?
Del Mar as the beach where my hoe was but I favorite them
Del Mar yani sürtüğümün olduğu plaj, ama ben onları favoriledim
That butterfly emoji hold me down and all my babies them (Yeah)
Bu kelebek emojisi beni ve tüm bebeklerimi tutuyor (Evet)
Backwood in your face, won’t push away, he got the K on him
Puro ağazında, kenara itmeyecek, ona sertçe tamam dedi
I broke bread instead of watchin’ niggas break down (Break it)
Yıkılmalarını izlemek yerine ekmeğimi paylaştım
They sent a couple bitches through, like I’m from Cape Town
Birkaç sürtük gönderdiler, sanki Cape Town’danmışım gibi
Know their position, you know ass up with the face down (Let’s go)
Pozisyonlarını biliyorlardı, yüzleri aşağıya bakarken popoları yukarda, bilirsin (Hadi)
I’m never content, two mil’ a event, I get it frequent
Asla memnun etmem, bir toplanmada birkaç bağış, çok sık alıyorum
I’m make an expense, to me it’s just sense
Masraf yapıyorum, bu benim için sadece amaç
I’m droppin’ the top, no tint for the whip
En yükseğe çıkıyorum, kırbaç için renk yok
I’m droppin’ the top, this bitch tryna spend
En yükseğe çıkıyorum, bu sürtük geceyi burada geçirmeye çalışıyor
She droppin’ the top, she back again
En yükseğe çıkıyor, sonra yeniden iniyor
Fuck her ’cause she at the crib again, company (Yeah, yeah)
S*keyim onu çünkü yine bende, eşlik ediyor (Evet, evet)
I let it slide when I really shoulda slid (Oooh, ooh)
Cidden kaymam gerekirken akışına bıraktım (Oooh, ooh)
After all the shit I did
Yaptığım onca şeyden sonra
Look at how they repayin’ me back (Oh, oh-oh, oh)
Bana nasıl geri dönüşü oldu bak (Oh,oh-oh,oh)
Now follow my lead
Şimdi beni takip et
Tell me what type of payment is that? (Oh, oh-oh), I put that on my kid
Söyle bana, bu ne tarz bir ödeme? (Oh, oh-oh) Bunu çocuğuma bırakacağım
And my trust, yeah, it is what it is (Oh, oh)
Ve güvenimi, işte bu budur
I’m outside, twenty-nine, G5, seaside
Dışarıdayım, 29, G5, deniz kenarı
I’ve been losin’ friends and findin’ peace
Arkadaş kaybediyor ve huzur buluyorum
But honestly that sound like a fair trade to me
Ama gerçekten bu kulağıma adil bir değiş tokuş gibi geliyor
If I ever hurt one and I’m still here
Eğer birini incittiysem ve hala burdayım
Outside, frontline, Southside
Dışarıda, cephede, güney tarafında
I’ve been losin’ friends and findin’ peace
Arkadaş kaybediyor ve huzur buluyorum
But honestly that sound like a fair trade to me
Ama gerçekten bu kulağıma adil bir değiş tokuş gibi geliyor
I don’t understand why you blame me
Neden beni suçladığını anlamıyorum
Just take me as I am, it’s the same me
Beni olduğum gibi kabul et, ben eskisi gibi aynıyım
We should be, senseless sight to see
Anlamsız gözüken bi görüntü olmalıyız
Senseless sight to see
Anlamsız gözüken bi görüntü
Up on a mountain (Up on a mountain)
Dağa yukarı doğru
Search through the valley (Search through the valley)
Vadi boyunca ara (Vadi boyunca ara)
You hear me calling (You hear me calling)
Seslendiğimi duyuyorsun (Seslendiğimi duyuyorsun)
Won’t you come find me? (Won’t you come find me?)
Gelip beni bulmayacak mısın? (Gelip beni bulmayacak mısın?)
Ayy, woah, girls want girls where I’m from, ayy
Ayy, woah, geldiğim yerde kızlar kızları istiyor, ayy
My girl got a girlfriend
Sevgilimin bir kız arkadaşı var
Ain’t tryna be out of shape, well, stay up on them curls then
Formdan çıkmamaya çalışıyorum, o zaman bacakları kuvvetlendirmek gerek
If gym don’t work, get surgery
Eğer spor salonu işe yaramazsa, ameliyat ol
I’ll pay for that, my courtesy
Masrafları ben ödeyeceğim, benim inceliğim
Can’t imagine no bitch curvin’ me
Beni disipline etmeyecek bir s*rtuk hayal edemiyorum
I put in that work overly
Bunun için fazlaca çaba sarf ediyorum
I handle business
İşleri idare ediyorum
And I got two pretty bitches, keep ’em both on fleek
Ve iki şirin s*rtüğüm var, ikisini de hoş tutuyorum
They got matching Benz and matching APs
Onların aynı Benzleri ve aynı APleri var
Now they can really call each other twins
Şimdi gerçekten birbirlerine ikiz diyebilirler
I’m cool with all the owners, they love me, so they gon’ let us in
Tüm mal sahipleriyle aram iyi, beni severmer, o yüzden bizi aralarına alıyorlar
And bring all of your peers, it look better with more people
Ve tüm yaşıtlarını getir, daha çok insanla daha iyi duruyor
We got 1942 Casamigos, it’s getting heated
1942 Casamigomuz var, ortam sıcaklaşıyor
They gotta follow us in the Uber, my car filled up with shooters
Bizi Uber’a doğru takip ediyorlar, arabam nişancılarla dolu
It be lights, camera, action when you with us, it’s a movie
Bizimleyken her şey ışıklar, kamera, olay, bu bir film
I don’t drive my coupe to house parties, I’m tryna leave with two of ’em (Shh, shh)
Arabamı ev partilerine sürmem, sadece iki hatunla ayrılmaya çalışıyorum
Yeah, don’t nobody know the shit that we do
Evet, kimse yaptığımız boku bilmiyor
She like eating pussy, I’m like, “Me too”
O oral vermeyi seviyor, diyorum “Evet, ben de”
I can’t wait to get off work to go and see you
İşten çıkıp seni görmeye gelmeyi bekleyemiyorum
Please bring your girlfriend along with you
Lütfen sevgilini de yanında getir
Y’all been on my mind too much, like what the fuck is wrong with me?
İkiniz aklımı meşgul ediyorsunuz, yani kendime diyorum benim sorunum ne?
She said it’s somethin’ about the way your girl just makes her feel
O bunun sadece senin kızınının onu nasıl hissettirdiğiyle alakalı bir şey olduğunu söyledi
Whatever you’ve been dreamin’ ’bout, I swear to make it real
Hayal ettiğin şey neyse, yemin ederim onu gerçekleştireceğim
Just ride around the town with me
Sadece şehri benimle gez
Then come lay down with me
Sonra gel ve benimle birlikte uzan
I don’t know (I don’t know)
Bilmiyorum (Bilmiyorum)
I might come, I might go, I don’t know (I don’t know)
Gelebilirim, gidebilirim, bilmiyorum (Bilmiyorum)
I might come, I might go, I don’t know
Gelebilirim, gidebilirim, bilmiyorum
Starin’ at your dress ’cause it’s see-through
Elbisene bakıyorum çünkü transparan
Yeah, talkin’ all the shit that you done been through
Evet, yaşadığın her şeyi konuşuyorsun
Yeah, say that you a lesbian, girl, me too
Evet, lezbiyen olduğunu söylüyorsun, kızım, ben de öyleyim
Ayy, girls want girls where I’m from
Ayy, geldiğim yerde kızlar kızları istiyor
Ayy, woah, girls want girls where I’m from, ayy
Ayy, woah, geldiğim yerde kızlar kızları istiyor, ayy
But I know you wanna roll with the gang
Ama ekiple takılmak istediğini biliyorum
And I know you want the finest of things
Ve en iyileri istediğini biliyorum
Askin’ me about se— settlin’ down ’cause you know that things are going my way
Durulmak hakkında soruyorsun çünkü işlerin benim istediğim şekilde gittiğini biliyorsun