İngilizce Türkçe Sözlük







18 Aralık 2017 Pazartesi

Bee Gees – stayin’ alive (Türkçe çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 2

Bee Gees – stayin’ alive (Türkçe çeviri)

Well, you can tell by the way I use my walk
Bu arada benim yürüyüşümü kullandığımı söyleyebilirsin.
I’m a woman’s man: no time to talk
Ben bir kadının adamıyım: konuşacak zamanım yok
Music loud and women warm
Yüksek sesli müzik ve ateşli kadınlar
I’ve been kicked around since I was born
Ben doğduğumdan beri kovuldum
And now it’s all right, it’s okay
Ve şimdi herşey yolunda ve tamam
And you may look the other way
Ve öbür tarafa bakabilirsin
We can try, to understand
Anlamak için deneyebiliriz
The New York Times’ effect on man
New York Times’ın insana etkisi

Whether you’re a brother or whether you’re a mother
İster kardeş ister Anne olun
You’re stayin’ alive, stayin’ alive
Yaşıyorsun,yaşıyorsun
Feel the city breaking and everybody shaking, people
Şehrin kırılmasını ve herkesin sallanmasını hisset, insanlar
Stayin’ alive, stayin’ alive
Yaşıyorsun,yaşıyorsun
Ah, ha, ha, ha, stayin’ alive, stayin’ alive
Ah,ha, ha, ha, yaşıyorsun ,yaşıyorsun
Ah, ha, ha, ha, stayin’ alive
Ah,ha, ha, ha, yaşıyorsun
We will get low
Alçalıyoruz

Well now, I get low and I get high
Eh şimdi, alçalıyorum ve yükseliyorum
And if I can’t get either, I really try
Ve hiç gelemezsem, gerçekten deniyorum
Got the wings of heaven on my shoes
Ayakkabılarımda cennetin kanatları var
I’m a dancing man, and I just can’t lose
Ben bir dansçıyım ve Sadece kaybedemem
You know it’s alright, it’s OK
Biliyorsun herşey yolunda ve iyi
I’ll live to see another day
Başka günü görmek için yaşayacağım
We can try, to understand
Anlamak için deneyebiliriz
The New York Times’ effect on man
New York Times’ın insana etkisi

Whether you’re a brother or whether you’re a mother
İster anne olun isterseniz abi
You’re stayin’ alive, stayin’ alive
yaşıyorsun ,yaşıyorsun
Feel the city breaking and everybody shaking, people
Şehrin kırılmasını ve herkesin sallanmasını hisset, insanlar
Stayin’ alive, stayin’ alive
yaşıyorsun ,yaşıyorsun
Ah, ha, ha, ha, stayin’ alive, stayin’ alive
yaşıyorsun ,yaşıyorsun ,yaşıyorsun
Ah, ha, ha, ha, stayin’ alive
Ah ha ha ha yaşıyorsun

Life’s goin’ nowhere, somebody help me
Hayat akıp gidiyor birisi bana yardım etsin
Somebody help me, yeah
Life goin’ nowhere, somebody help me, yeah
Hayat akıp gidiyor birisi bana yardım etsin
I’m stayin’ alive
yaşıyorsun

Well, you can tell by the way I use my walk
Bu arada benim yürüyüşümü kullandığımı söyleyebilirsin.
I’m a woman’s man: no time to talk
Ben bir kadının adamıyım: konuşacak zamanım yok
Music loud and women warm
Müzik yüksek ve kadınlar sıcak
I’ve been kicked around since I was born
Ben doğduğumdan beri kovuldum
And now it’s all right, it’s okay
Ve şimdi biliyorsun herşey iyi ve tamam
And you may look the other way
Ve öbür tarafa bakabilirsin

We can try, to understand
Anlamak için deneyebiliriz
The New York Times’ effect on man

Bryce fox – Horns ( Türkçe çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 10

Bryce fox – Horns ( Türkçe çeviri)

Hey! In her heart there’s a hole
Hey! Kalbinde bir delik var
There’s a black mark on her soul
Ruhunda siyah bir iz var.
In her hands is my heart
Elleri kalbimde
And she won’t let go ’till it’s scarred
Ve yara izi kalana kadar gitmeyecek
Ha! Tried to breathe but I can’t
Ha! Nefes almaya çalışıyorum , ancak yapamıyorum
‘Cause the air she feeds me is damned
Çünkü bana havayı lanetlendi
Got a touch like a thorn
dikenli bir dokunuşu var
‘Cause the girl she’s hiding horns
Çünkü kız boynuzlarını saklıyor

She got blood cold as ice
Kanı Adeta buz gibi
And a heart made of stone
Ve kalbi taştan
But she keeps me alive
Ama beni hayatta tutuyor
She’s the beast in my bones
O kemiklerimdeki canavar
She gets everything she wants
İstediği her şeyi alır
When she gets me alone
Beni yalnız aldığında
Like it’s nothin’
Sanki hiçlik
She got two little horns
İki küçük boynuzu var
And they get me a little bit
Ve biraz beni yakalar

She’s the fire in the sin
O günahın ateşi
And I burn breathin’ her in
Ve ateşi soluyorum
Now it’s love suicide
Şimdi bu aşk intiharı
And I sell my soul for the high
Ve yükselmek için ruhumu sattım
Truth be told I don’t mind
Doğruysa sakıncası yok söylenenin
‘Cause her hand’s my paradise
Çünkü elleri benim cennetim
She can crush every hope
Her umudunu ezebilir
Got her heels stompin’ down my throat
Topuklarını boğazıma sıkıştırdım

She got blood cold as ice
Kanı Adeta buz gibi
And a heart made of stone
Ve kalbi taştan
But she keeps me alive
Ama beni hayatta tutuyor
She’s the beast in my bones
O kemiklerimdeki canavar
She gets everything she wants
İstediği her şeyi alır
When she gets me alone
Beni yalnız aldığında
Like it’s nothin’
hiçlik gibi
She got two little horns
iki küçük boynuzu var
And they get me a little bit
Ve onlar beni biraz yakalar

She got horns like a devil
Şeytan gibi boynuzları
Pointed at me and there’s nowhere to run
Bana işaret etti ve kaçacak hiçbir yer yok
From the fire she breathes
Nefes aldığı ateşten
She got horns like a devil
Şeytan gibi boynuzları var
Pointed at me and there’s nowhere to run
Bana işaret etti ve kaçacak hiçbir yer yok
From the fire she breathes
Ateşten nefesi
She got horns like a devil
Şeytan gibi boynuzları var
Pointed at me and there’s nowhere to run
Bana işaret etti ve kaçacak hiçbir yer yok
From the fire she breathes
Ateşten nefesli

She got two little horns
iki küçük Boynuzu var
And they get me a little bit
Ve beni biraz yakaladılar

Cat stevens- Wild world (Türkçe çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 13

Cat stevens- Wild world (Türkçe çeviri)

La, la, la, la, la, la, la, la, la, la, la
La, la, la, la, la, la, la, la, la, la, la
La, la, la, la, la, la, la, la, la, la, la, la

Now that I’ve lost everything to you
Şimdi sana herşeyimi kaybettim
You say you wanna start something new
Yeni bir şeylere başlamak istediğini söylüyorsun
And it’s breakin’ my heart you’re leavin’, baby, I’m grievin’
Ve kalbimi kırıyor, sen de gidiyorsun bebeğim, üzülüyorum ‘
But if you wanna leave, take good care
Ama eğer gitmek istiyorsan,dikkat et kendine
Hope you have a lot of nice things to wear
Umarım giymek için güzel şeylerin vardır.
But then a lot of nice things turn bad out there
Ama o zaman iyi şeyler kötüye dönüşüyor

Oh, baby, baby, it’s a wild world
Ah bebeğim Bebeğim bu çılgın dünyada
It’s hard to get by just upon a smile
Sadece bir gülümsemeyle geçinmek zor
Oh, baby, baby, it’s a wild world
Ah bebeğim Bebeğim bu çılgın dünyada
And I’ll always remember you like a child, girl
Ve ben seni hep bir çocuk gibi hatırlarım, kızım

You know I’ve seen a lot of what the world can do
Biliyorsun dünyanın neler yapabileceğini gördüm.
And it’s breakin’ my heart in two,
Ve kalbimi iki parçaya ayırıyor
Because I never wanna see you sad, girl, don’t be a bad girl
Çünkü seni asla üzülmek istemem kızım, kötü kız olma
But if you wanna leave, take good care
Ama eğer gideceksen ,dikkat et kendine
Hope you make a lot of nice friends out there
Umarım orada bir sürü iyi arkadaşın olur
But just remember there’s a lot of bad and beware, beware
Ama unutma orada çok kötülük var dikkatli olun sakının

La, la, la, la, la, la, la, la, la, la, la
La, la, la, la, la, la, la, la, la, la, la
La, la, la, la, la, la, la, la, la, la, la, la

Baby, I love you
Bebeğim seni seviyorum
But if you wanna leave, take good care
Ama gitmek istiyorsan ,dikkat et kendine

17 Aralık 2017 Pazar

On Lâche Rien Türkçe çevirisi

Du fond de ma cité HLM
Mahallemin,ucuz toplu konutların derinliğinden

Jusque dans ta campagne profonde
Senin köyünün derinliğine kadar

Notre réalité est la même
Bizim gerçeğimiz aynı

Et partout la révolte gronde
Ve her yerde isyan patlamak üzere

Dans ce monde on avait pas notre place
Bu dünyada bizim yerimiz olmadı

On avait pas la gueule de l’emploi
Bir işe kabul edilecek tipimiz olmadı

On est pas né dans un palace
Çok lüks bir otelde doğmadık

On avait pas la CB à papa
Bizde babamızın kredi kartları olmadı

SDF, chômeurs, ouvriers
Evsizler,işsizler,işçiler

Paysans, immigrés, sans papiers
Köylüler,göçmenler,kaçak göçmenler

Ils ont voulut nous diviser
Bizi bölmek istediler

Faut dire qu’ils y sont arrivés
Bunu başardıklarını söylemek gerekir

Tant que c’était chacun pour sa gueule
Herkes kendi başına olduğu sürece

Leur système pouvait prospérer
Onların sistemi gelişip ilerleyebiliyordu

Mais fallait bien qu’un jour on se réveil
Ama bir gün uyanmamız

et qu’les têtes s’remettes à tomber
Ve başların yeniden düşmeye başlaması gerekiyordu

Refrain :
On lache rien, on lache rien
Hiçbir şeyi bırakmayız,hiçbir şeyi bırakmayız

On lache rien, ON lache riiiiiien
Hiçbir şeyi bırakmayız,hiçbir şeyi bırakmayız

On lache rien
Hiçbir şeyi bırakmayız

On lache rien
Hiçbir şeyi bırakmayız

On lache rien, on lache rien
Hiçbir şeyi bırakmayız,hiçbir şeyi bırakmayız

Ils nous parlaient d’égalité
Bize eşitlikten bahsediyorlardı

Et comme des cons on les a cru
Ve aptallar gibi onlara inandık

Démocratie fait moi marrer
Demokrasi beni güldürüyor

Si c’était le cas on l’aurait su
Eğer durum böyle olsa bunu bilirdik

Que pèse notre bulletin de vote
Piyasa kanunları karşısında

Face à la loi du marché,
Oy pusulamızın ne önemi var ?

C’est con mes chers compatriotes mais on s’est bien fait baiser
Bu aptalca değerli vatandaşlarım ama kendimizi iyi becerttik

Que pèse les droits de l’homme
Bir Airbus uçağını satışı karşısında

Face à la vente d’un airbus
İnsan haklarının ne önemi var

Au fond y a qu’une règle en somme
Aslında,sonuç olarak tek bir kural var

Se vendre plus pour vendre plus
Daha çok satmak için kendini daha çok satmak

La république se prostitue sur le trottoir des dictateurs
Cumhuriyet,diktatörlerin kaldırımında fahişelik yapıyor

Leurs belles paroles on y croit plus,
Onların güzel sözlerine artık inanmıyoruz

Nos dirigeants sont des menteurs
Yöneticilerimiz yalancı

C’est tellement con, tellement banal
Barıştan ve kardeşlikten bahsetmek

De parler d’paix, d’fraternité
Öylesine aptalca,öylesine bayağı

Quand des SDF crève sur la dalle
Evsizler taş zeminde öldüğü zaman

Et qu’on mène la chasse au sans papiers
Ve kaçak göçmenler avlandığı zaman

Qu’on jette des miettes aux prolétaires
işçilere ekmek kırıntıları atılır

Juste histoire de les calmer,
Sadece onları sakinleştirme hikayesi

Qu’ils s’en prennent pas aux patrons millionnaires
trop précieux pour notre société

Toplumumuz için çok değerli olan milyoner
patronları hedef almasınlar diye

C’est fou comme ils sont protégés tout nos riches et nos puissants
Bu saçma :bütün güçlü ve zenginlerimiz ne kadar da korunuyor

Y a pas à dire ça peut aider
d’être l’ami du Président

Şüphesiz,Başkan’ın arkadaşı olmak
(İşlerin halledilmesine) yardımcı olabilir

Chers camarades, chers électeurs,
Değerli yoldaşlar,değerli seçmenler

Chers citoyens consommateurs
Değerli vatandaşlar,tüketiciler

Le réveil à sonné il est l’heure
D’remettre à zéro les compteurs

Çalar saatin zili çaldı,şimdi sayaçları
Yeniden sıfırlamanın tam zamanı

Tant qu’y a d’la lutte, Y a de l’espoir
Mücadele olduğu sürece umut vardır

Tant qu’y a dl’a vie, Y a du combat
Hayat olduğu sürece kavga da vardır

Tant qu’on se bat c’est qu’on est debout
Savaştığımız sürece ayakta kalırız

Tant qu’on est debout on lâchera pas
Ayakta olduğumuz sürece bırakmayacağız

La rage de vaincre coule dans nos veines
Galip gelme açlığı damarlarımızda dolaşır

Maintenant tu sais pourquoi on s’bat
Şimdi neden savaştığımızı biliyorsun

Notre idéal bien plus qu’un rêve
İdealimiz bir hayalden çok daha fazlası

Un autre monde , on a pas l’choix
Bir başka dünya…başka seçeneğimiz yok

Çeviren: Ahmet KADI

Marshmello – Danger (feat. Migos) [Türkçe Çeviri] (Çeviri)

Görüntülenme: 15

Tryna get demons up outta me (demons)
Turn to a beast, eat your arteries (beast)
Deceasing opponents so properly (opponent)
Unleashing the dark side what got to me (got)
We come to take this shit over (hey)
Foot on the gas, hear the motor (skrrt)
Switchin’ my thoughts, I’m bipolar (woo)
I stare in the eyes of a cobra (sss)
Say you want smoke, come get it (come on)
You wanna play dumb, I’m wit’ it (wit’ it)
I’m about to take over the city (hey)
I came with my committee, gang with it (gang)
Came for the bag and the profit (bag)
Lookin’ for the wave when we got it (wave)
Nigga, you ain’t scare nobody (boo)
Bop-bop, that’s a whole body (bop)

İçimdeki şeytanları çıkarmaya çalışıyorum
Bir canavara dönüştürmek ve senin atardamarını yemek için
Usule uygun şekilde rakipler ölüyor
Beni içine alan karanlığı salıyorum
Ayağım gazda,motoru duyuyorum
Düşüncelerimi değiştiriyorum,bipolar gibiyim
Bir kobranın gözlerine gözlerimi diktim
Tüttürmek istediğini söylüyorsun,gel ve al
Salağa yatıyorsun,buna varım
Şehri ele geçirmek üzereyim
Kendi ekibimle geldim,onlarla ahkam kesiyorum
Çanta ve kazanç için geldim
Sahip olduğumuz dalgayı arıyorum
Zenci,kimse senden korkmuyor
Şap şup,hem de tüm vücutla

Cold case, cold-cold case
On the dark side, if you keep cold, it’s a cold case
Cold-cold case, cold-cold case
In my right mind, I can ride right ’til I road rage
Cold-cold case, cold case
Skeleton on my left wrist, and that’s all place
Cold-cold case, cold-cold case
On my knees, thanking God that he got me through the pain

Faili meçhul,faili meçhul
Karanlık tarafta,soğuk kalmaya devam edersen,bu bir soğuk (faili meçhul) davadır
Faili meçhul,faili meçhul
Haklı olan aklımda,trafik canavarlığı yapana kadar sürebilirim
Faili meçhul,faili meçhul
Sol bileğimdeki iskelet,her yerde
Faili meçhul,faili meçhul
Dizlerimin üstünde,bu acıyı atlattığım için Tanrı’ya şükrediyorum

Danger, danger
I don’t fit in, I’m a stranger
Believer, believer
I can take out all the evil
Empowerment to all my people
I can prove to you I’m a leader
Run through the money, no Visa
Forgive me ’cause my life illegal

Tehlike,tehlike
Buna uymuyorum ben yabancıyım bu konuya
İnançlı,inançlı
Tüm bu şeytanı atabilirim
Tüm halkıma güç veriyorum
Bir lider olduğumu ispatlayabilirim
Paraları sayıp döküyorum,Banka kartı olmadan
Affet beni çünkü benim hayatım yasa dışı

Searchin’ for the bag and the prize (bag)
On a mission lookin’ for them bad guys
Can’t run no play over my head, I’m real wise
Look at his eyes, wide, think he traumatized
Take me as a joke, I’ma hang ’em on the rope (rope)
‘Cause where I’m from, we don’t play like that on our side (no)
Better not freeze ’cause we know you’re gon’ choke (choke)
Talk behind my back but your shots backfired
I know you tried but you never could survive
I see the fear that’s in your eyes (eyes)
Run like Forrest, they tryna hide
They criticize in disguise (criticize)
They know I can only tell the truth (truth)
They know all you do is tell lies (lies)
I’m about to take over the city, tell me you just with it
‘Cause I know my squad gon’ ride (ride)

Çantayı ve ödülü arıyorum
Kötü adamların peşine düşen bir görevde
Kafamda oyun oynamam mümkün değil,ben gerçek bir bilgeyim
Gözlerine bir bak,travma geçirmiş gibi
Beni şakaya alıyor,onları ipte sallandıracağım
Çünkü geldiğim yerde,bizim köşemizde oynayanları sevmeyiz
Donmasan iyi olur çünkü boğulacağını biliyoruz
Arkamdan konuştun ama erken ateşleme yaptın
Denedin biliyorum ama asla hayatta kalamayacaksın
Gözlerindeki korkuyu görüyorum
Forrest gibi koşuyorum,saklanmaya çalışıyorlar
Maskeleriyle eleştiriyorlar
Onlar sadece doğruyu söyleyeceğimi biliyorlar
Onlar senin tek yaptığının yalan söylemek olduğunu biliyorlar
Şehri ele geçirmek üzereyim,bu işte var mısın söyle
Çünkü takımımın gezeceğini biliyorum

Danger, danger
I don’t fit in, I’m a stranger
Believer, believer
I can take out all the evil
Empowerment to all my people
I can prove to you I’m a leader
Run through the money, no Visa
Forgive me ’cause my life illegal

Tehlike,tehlike
Buna uymuyorum ben yabancıyım bu konuya
İnançlı,inançlı
Tüm bu şeytanı atabilirim
Tüm halkıma güç veriyorum
Bir lider olduğumu ispatlayabilirim
Paraları sayıp döküyorum,Banka kartı olmadan
Affet beni çünkü benim hayatım yasa dışı

Come on, say you want smoke come get it (wit’ it)
You wanna play dumb, I’m with it (gang, gang, bag)
Lookin’ for the wave when we got it (wave)
Bop-bop, that’s a whole body (bop)

Tüttürmek istediğini söylüyorsun,gel ve al
Salağa yatıyorsun,buna varım
Şehri ele geçirmek üzereyim
Şap şup,hem de tüm vücutla

Danger, danger
I don’t fit in, I’m a stranger
Believer, believer
I can take out all the evil
Empowerment to all my people
I can prove to you I’m a leader
Run through the money, no Visa
Forgive me ’cause my life illegal
Danger, danger
I don’t fit in, I’m a stranger
Believer, believer
I can take out all the evil
Empowerment to all my people
I can prove to you I’m a leader
Run through the money, no Visa
Forgive me ’cause my life illegal

Tehlike,tehlike
Buna uymuyorum ben yabancıyım bu konuya
İnançlı,inançlı
Tüm bu şeytanı atabilirim
Tüm halkıma güç veriyorum
Bir lider olduğumu ispatlayabilirim
Paraları sayıp döküyorum,Banka kartı olmadan
Affet beni çünkü benim hayatım yasa dışı
Tehlike,tehlike
Buna uymuyorum ben yabancıyım bu konuya
İnançlı,inançlı
Tüm bu şeytanı atabilirim
Tüm halkıma güç veriyorum
Bir lider olduğumu ispatlayabilirim
Paraları sayıp döküyorum,Banka kartı olmadan
Affet beni çünkü benim hayatım yasa dışı

Iggy Azalea, Zedd – Boom Boom (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 2

Okay, supercalifragilistic
And bionic, go ballistic
Coldest on my chain and wrist lit (automatic)
Sonic face lift, uh
One time gotta hit ’em with the, uh
Two time like a backstabber
Baby, come and hear the pitta-patta
Kiss my (hey) back-scratcher
Do you smell a lie la-la-la (hey)
Don’t need dope la-la-la-la (hey)
Don’t see your la-la-la-la
No time for the (shh), wait a minute
Do you smell a lie la-la-la (hey)
Don’t need dope la-la-la-la (hey)
Don’t see don’t la-la-la-la
No time for the (hey), wait a minute

Tamam, harika
Ve biyonik, balistik ol
Zincirimde ve bilek ışığında en soğuk (otomatik)
Sonik yüz gerdirme
Bir kere onları vurmalıyız, uh
Kaleş gibi iki kez
Bebeğim gel ve patırtıyı duy
Gel ve kaşağımı öp
Bir yalan kokusu alıyor musun
Uyuşturucuya ihtiyaç yok
Bir yalan kokusu alıyor musun la-la-la-la
Uyuşturucuya ihtiyaç yok la-la-la-la
.. için zaman yok (shh), bir dakika bekle
Görme, görme
….için zaman yok(hey), bir dakika bekle

Shotgun, left the scene
Poppin’ out the magazine
Click-clock, set it off
Real ones in the parking lot

Çifte atış, sahneyi terk etti
Magazinin dışına sıçra
Tik tak, hadi kur
Gerçek olanlar otoparkta

I got that boom boom, baby, bring the bass
I got that boom boom all up in your face
I got that boom boom, baby, bring the bass
I got that boom boom all up in your face
Boom boom all up in your face

Bu patlamaya sahibim, bebeğim, bası geri getir
Bu patlamaya sahibim hepsi yüzünde patlayacak
Bu patlamaya sahibim, bebeğim, bası geri getir
Bu patlamaya sahibim hepsi yüzünde patlayacak
Boom boom hepsi yüzünde patlayacak

Wavy so often, Chordz made this on Slauson
Go crazy, you lost it, my ladies, you awesome
You got it, got it
Just drop it, drop it
Who ’bout it, ’bout it?
Who ’bout it, ’bout it?
Uh, the na-na-na-na
Tell me if you ready to ride or die
Do you smell a lie la-la-la (hey)
Don’t need dope la-la-la-la (hey)
Don’t see your la-la-la-la
No time for the (shh), wait a minute
Do you smell a lie la-la-la (hey)
Don’t need dope la-la-la-la (hey)
Don’t see don’t la-la-la-la
No time for the (hey), wait a minute

Sık saç dalgaları, Chordz bunu Slauson’da yaptırdı
Delir, kaybettin, kadınlarımi harikasınız
Buna sahipsin, sahipsin
Sadece kes şunu, kes şunu
Kim bunla ilgili, ilgili?
Kim bunla ilgili, ilgili?
Uh, na na na
Benimle sürmeye ya da ölmeye var mısın?
Bir yalan kokusu alıyor musun
Uyuşturucuya ihtiyaç yok
Senin la-la-la nı göremiyorum
.. için zaman yok (shh), bir dakika bekle
Bir yalan kokusu alıyor musun la-la-la-la
Uyuşturucuya ihtiyaç yok la-la-la-la
Senin la-la-la nı göremiyorum
Görme, görme
….için zaman yok(hey), bir dakika bekle

Shotgun, left the scene
Poppin’ out the magazine
Click-clock, set it off
Real ones in the parking lot

Çifte atış, sahneyi terk etti
Magazinin dışına sıçra
Tik tak, hadi kur
Gerçek olanlar otoparkta

I got that boom boom, baby, bring the bass
I got that boom boom all up in your face
I got that boom boom, baby, bring the bass
I got that boom boom all up in your face
Boom boom all up in your face

Bu patlamaya sahibim, bebeğim, bası geri getir
Bu patlamaya sahibim hepsi yüzünde patlayacak
Bu patlamaya sahibim, bebeğim, bası geri getir
Bu patlamaya sahibim hepsi yüzünde patlayacak
Boom boom hepsi yüzünde patlayacak

Shotgun, left the scene
Poppin’ out the magazine
Click-clock, set it off
Real ones in the parking lot

Çifte atış, sahneyi terk etti
Magazinin dışına sıçra
Tik tak, hadi kur
Gerçek olanlar otoparkta

I got that boom boom, baby, bring the bass
I got that boom boom all up in your face
I got that boom boom, baby, bring the bass
I got that boom boom all up in your face
Boom boom all up in your face

Bu patlamaya sahibim, bebeğim, bası geri getir
Bu patlamaya sahibim hepsi yüzünde patlayacak
Bu patlamaya sahibim, bebeğim, bası geri getir
Bu patlamaya sahibim hepsi yüzünde patlayacak
Boom boom hepsi yüzünde patlayacak

I got that boom boom, baby, bring the bass
I got that boom boom all up in your face
I got that boom boom, baby, bring the bass
I got that boom boom all up in your face
Boom boom all up in your face

Bu patlamaya sahibim, bebeğim, bası geri getir
Bu patlamaya sahibim hepsi yüzünde patlayacak
Bu patlamaya sahibim, bebeğim, bası geri getir
Bu patlamaya sahibim hepsi yüzünde patlayacak
Boom boom hepsi yüzünde patlayacak

16 Aralık 2017 Cumartesi

On Lache Rien Türkçe çevirisi

Du fond de ma cité HLM
Mahallemin,ucuz toplu konutların derinliğinden

Jusque dans ta campagne profonde
Senin köyünün derinliğine kadar

Notre réalité est la même
Bizim gerçeğimiz aynı

Et partout la révolte gronde
Ve her yerde isyan patlamak üzere

Dans ce monde on avait pas notre place
Bu dünyada bizim yerimiz olmadı

On avait pas la gueule de l’emploi
Bir işe kabul edilecek tipimiz olmadı

On est pas né dans un palace
Çok lüks bir otelde doğmadık

On avait pas la CB à papa
Bizde babamızın kredi kartları olmadı

SDF, chômeurs, ouvriers
Evsizler,işsizler,işçiler

Paysans, immigrés, sans papiers
Köylüler,göçmenler,kaçak göçmenler

Ils ont voulut nous diviser
Bizi bölmek istediler

Faut dire qu’ils y sont arrivés
Bunu başardıklarını söylemek gerekir

Tant que c’était chacun pour sa gueule
Herkes kendi başına olduğu sürece

Leur système pouvait prospérer
Onların sistemi gelişip ilerleyebiliyordu

Mais fallait bien qu’un jour on se réveil
Ama bir gün uyanmamız

et qu’les têtes s’remettes à tomber
Ve başların yeniden düşmeye başlaması gerekiyordu

Refrain :
On lache rien, on lache rien
Hiçbir şeyi bırakmayız,hiçbir şeyi bırakmayız

On lache rien, ON lache riiiiiien
Hiçbir şeyi bırakmayız,hiçbir şeyi bırakmayız

On lache rien
Hiçbir şeyi bırakmayız

On lache rien
Hiçbir şeyi bırakmayız

On lache rien, on lache rien
Hiçbir şeyi bırakmayız,hiçbir şeyi bırakmayız

Ils nous parlaient d’égalité
Bize eşitlikten bahsediyorlardı

Et comme des cons on les a cru
Ve aptallar gibi onlara inandık

Démocratie fait moi marrer
Demokrasi beni güldürüyor

Si c’était le cas on l’aurait su
Eğer durum böyle olsa bunu bilirdik

Que pèse notre bulletin de vote
Piyasa kanunları karşısında

Face à la loi du marché,
Oy pusulamızın ne önemi var ?

C’est con mes chers compatriotes mais on s’est bien fait baiser
Bu aptalca değerli vatandaşlarım ama kendimizi iyi becerttik

Que pèse les droits de l’homme
Bir Airbus uçağını satışı karşısında

Face à la vente d’un airbus
İnsan haklarının ne önemi var

Au fond y a qu’une règle en somme
Aslında,sonuç olarak tek bir kural var

Se vendre plus pour vendre plus
Daha çok satmak için kendini daha çok satmak

La république se prostitue sur le trottoir des dictateurs
Cumhuriyet,diktatörlerin kaldırımında fahişelik yapıyor

Leurs belles paroles on y croit plus,
Onların güzel sözlerine artık inanmıyoruz

Nos dirigeants sont des menteurs
Yöneticilerimiz yalancı

C’est tellement con, tellement banal
Barıştan ve kardeşlikten bahsetmek

De parler d’paix, d’fraternité
Öylesine aptalca,öylesine bayağı

Quand des SDF crève sur la dalle
Evsizler taş zeminde öldüğü zaman

Et qu’on mène la chasse au sans papiers
Ve kaçak göçmenler avlandığı zaman

Qu’on jette des miettes aux prolétaires
işçilere ekmek kırıntıları atılır

Juste histoire de les calmer,
Sadece onları sakinleştirme hikayesi

Qu’ils s’en prennent pas aux patrons millionnaires
trop précieux pour notre société

Toplumumuz için çok değerli olan milyoner
patronları hedef almasınlar diye

C’est fou comme ils sont protégés tout nos riches et nos puissants
Bu saçma :bütün güçlü ve zenginlerimiz ne kadar da korunuyor

Y a pas à dire ça peut aider
d’être l’ami du Président

Şüphesiz,Başkan’ın arkadaşı olmak
(İşlerin halledilmesine) yardımcı olabilir

Chers camarades, chers électeurs,
Değerli yoldaşlar,değerli seçmenler

Chers citoyens consommateurs
Değerli vatandaşlar,tüketiciler

Le réveil à sonné il est l’heure
D’remettre à zéro les compteurs

Çalar saatin zili çaldı,şimdi sayaçları
Yeniden sıfırlamanın tam zamanı

Tant qu’y a d’la lutte, Y a de l’espoir
Mücadele olduğu sürece umut vardır

Tant qu’y a dl’a vie, Y a du combat
Hayat olduğu sürece kavga da vardır

Tant qu’on se bat c’est qu’on est debout
Savaştığımız sürece ayakta kalırız

Tant qu’on est debout on lâchera pas
Ayakta olduğumuz sürece bırakmayacağız

La rage de vaincre coule dans nos veines
Galip gelme açlığı damarlarımızda dolaşır

Maintenant tu sais pourquoi on s’bat
Şimdi neden savaştığımızı biliyorsun

Notre idéal bien plus qu’un rêve
İdealimiz bir hayalden çok daha fazlası

Un autre monde , on a pas l’choix
Bir başka dünya…başka seçeneğimiz yok

Çeviren: Ahmet KADI