İngilizce Türkçe Sözlük







26 Aralık 2017 Salı

Tom Pretty – Free fallin (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 5

Tom Pretty – Free fallin (Türkçe Çeviri)

She’s a good girl, loves her mama
O iyi bir kız ,Annesini sever
Loves Jesus and America too
Amerikayı ve isayı da tabii
She’s a good girl, crazy ’bout Elvis
O iyi bir kız ,elvise deli olur
Loves horses and her boyfriend too
Atları ve Erkek arkadaşınıda sever
It’s a long day, livin’ in Reseda
Uzun bir gün resedada yaşanan
There’s a freeway, runnin’ through the yard
Avluda dolaşan bir otoyol var
And I’m a bad boy, cause I don’t even miss her
Ve ben kötü bir çocuğum ,Çünkü onu hiç özlemiyorum
I’m a bad boy for breakin’ her heart
Ben kötü bir çocuğum kalbini kırdım çünkü onun

And I’m free, free fallin’
Vee ben serbest serbest düşüşteyim
(Free fallin’, I’m-a free fallin’)
(Serbest düşüş; Ben bir serbest düşüşteyim)
Yeah I’m free, free fallin’
Evet ben Serbest serbest düşüşteyim
(Free fallin’, I’m-a free fallin’)
Serbest düşüş; Ben bir serbest düşüşteyim)

All the vampires, walkin’ through the valley
Tüm vampirler vadi boyunca yürüyorlar
Move west down Ventura Blvd
Ventura Blvd’den batıya doğru ilerleyin
And all the bad boys are standing in the shadows
Ve tüm kötü çocuklar gölgede duruyorlar
And the good girls are home with broken hearts
Ve iyi kızlar kırık kalpleriyle evde.

And I’m free, I’m free fallin’
Vee ben serbest serbest düşüşteyim
(Free fallin’, I’m-a free fallin’)
Serbest düşüş; Ben bir serbest düşüşteyim)
Yeah I’m free, free fallin’
Evet ben Serbest serbest düşüşteyim
(Free fallin’, I’m-a free fallin’)
Serbest düşüş; Ben bir serbest düşüşteyim)

I wanna glide down over Mulholland
Mulholland’ın üzerinden süzülmek istiyorum
I wanna write her name in the sky
Onun adını gökyüzüne yazmak istiyorum
I’m gonna free fall out into nothin’
Ben serbest düşüten hiçliğe çıkacağım
Gonna leave this world for awhile
Bu dünyayı bir süre terkedeceğim

Beyonce – Halo (Türkçe çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 6

Beyonce-Halo (Türkçe çeviri)

Remember those walls I built?
Yaptığım duvarları hatırlıyor musun?
Well, baby they’re tumbling down
Bebeğim Devriliyorlar
And they didn’t even put up a fight
Ve kavgaya karşı koymadan daha
They didn’t even make a sound
Ses bile çıkmarmadan
I found a way to let you in
Içeri girmen için bir yol buldum
But, I never really had a doubt
Ancak hiç şüphe etmedim
Standing in the light of your halo
Senin hale nin ışığında duruyor
I got my angel now
Meleğim şimdi

It’s like I’ve been awakened
Sanki uyanığım gibi
Every rule I had you breakin’
Seni kırdığın her kural
It’s the risk that I’m taking
Aldığım her risk
I ain’t never gonna shut you out!
Seni asla susturmayacağım

Everywhere I’m looking now
Her yerde şimdi aradığım
I’m surrounded by your embrace
Sarılıp kuşatılmış
Baby, I can see your halo
Bebeğim senin haleni görüyorum
You know you’re my saving grace
Benim kurtarış lutfü olduğumu biliyorsun
You’re everything I need and more
İhtiyacım olandan fazlası var sende
It’s written all over your face
Bu yüzünün heryerine yazılmış
Baby, I can feel your halo
Bebeğim senin haleni hissedebiliyorum
Pray it won’t fade away
Kaybolmaması için dua et

I can feel your halo, halo, halo
Hissedebiliyorum senin Haleni haleni haleni
I can see your halo, halo, halo
Görebiliyorum senin Haleni haleni haleni
I can feel your halo, halo, halo
Hissedebiliyorum senin Haleni haleni haleni
I can see your halo, halo
Görebiliyorum senin Haleni haleni haleni
Halo, ooh ooh…..

Hit me like a ray of sun
Bana güneş ışını gibi vur
Burning through my darkest night
En karanlık gecem boyunca yanan
You’re the only one that I want
Sen benim istediğim tek şeysin
Think I’m addicted to your light
Sanırım senin ışığına bağımlı oldum
I swore I’d never fall again
Yemin ederim tekrar asla düşmem
But this don’t even feel like falling
Ama bu düşme gibi hissetmiyor bile
Gravity can’t begin to pull me back to the ground again
Yer çekimi bir daha yere geri çekemez beni

The Weeknd – Adaptation (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 10

When the sun goes up, you’re searching for a love
Güneş çıkınca aşk için bir arayışa çıkıyorsun
So your heart won’t lead you to anyone
O yüzden kalbin seni hiç kimseye yönlendirmiyor
When the sun goes down, I know what you become
Güneş batınca ne olduğunu biliyorum
You become awake, unlike the rest of us
Geriyi kalanlarımızın aksine sen uyanık oluyorsun

I lay my head on a thousand beds
Kafamı binlerce yatağa yatırdım
It’s been a test to see how far a man can go without himself
Bir adamın kendisinde olmadan ne kadar uzağa gidebileceğini görmek için bir test oldu
I think I lost the only piece that held it all in place
Galiba beni tek bir yerde bütün tutan tek parçamı kaybettim
Now my madness is the only love I let myself embrace
Şimdi ise kendimin benimsemesine izin verdiğim tek aşk, deliliğim
I could’ve stayed
Hiç orospu sikmeyip bütün kalabilirdim
But I chose the life
Ama yaşamayı seçtim
I chose the life
Yaşamayı seçtim
Then I realized
Sonra farkına vardım:
She might have been the one
En başta gelecek kadın o olabilirdi
I let it go for a little fun
Beş saniyelik zevk için vazgeçtim
I made a trade
Bir takas yaptım
Gave away our days for a little fame
Üç kuruşluk ün için günlerimizi feda ettim
Now I’ll never see your face
Şimdi bir daha yüzünü göremeyeceğim
But it’s okay I adapted anyway
Ama sorun değil, zaten görmemeye alışığım

Adapted to these models who’s adapted to the bottle
İçkilere bağımlı olan bu mankenlere alışığım
They take it down like water Just to burn away their sorrows
Sırf acılarını gidermek için içkiyi mideye su gibi indiriyorlar
I’ll stay up till tomorrow just to tear down all their morals
Sırf ahlaklarını parçalamak için yarına kadar uyanık olacağım
And all is fair in love and war
Ve yapacaklarımın hepsi aşk ile savaşa adil
She’s pure, so pure, like the love that’s so uncut and raw
Çok temiz, kız çok temiz, sanki hiç işlenmemiş ve çiğ bir aşk gibi
And clean, so clean, as opposed to what I offered
Ve temiz, çok temiz, sanki sunduğum şeye karşı

‘Cause I chose the life
Çünkü yaşamayı seçtim
I chose the life
Yaşamı seçtim
Then I realized – she might have been the one
Daha sonra en başta gelecek kadının o olabileceğinin farkına vardım
I let it go for a little fun
Ama ben birazcık zevk için vazgeçtim
I made a trade
Bir takas yaptım
Gave away our days for a little fame
Birazcık ün için beraber geçirecek günlerimizi feda ettim
Now I’ll never see your face
Şimdi bir daha yüzünü göremeyeceğim
But it’s okay I adapted anyway
Ama sorun değil, zaten alışığım

She might just be the one [x4] Bir tek seveceğim kız o olabilirdi

25 Aralık 2017 Pazartesi

Maren Morris – I Could Use A Love Song (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 9

Usually a drink will do the trick
Take the edge off quick, sitting in the dark
With a shared cigarette
Seeing eye-to-eye, and heart-to-heart
But maybe I’m just getting old
Used to work but now it don’t

Genelde bir içkidedir hüner
Karanlıkta otururken paylaşılan bir sigara ile
Hızlıca rahatlatır
Göz göze görererk,kalp kalbe
Ama belkide sadece yaşlanıyorum
Eskiden işe yarardı ama artık yaramıyor

A long gone drive
You know the kind where you take a turn
And you don’t know why
But it clears your mind, a surefire cure
I need something stronger
That’ll last a little longer

Uzun kat edilen bir yol
Dönüş yapman gereken yeri bilirsin
Ve nedenini bilmezsin
Ama bu aklını aydınlatır sağlam bir tedavi ile,
Daha güçlü bir şeye ihtiyacım var
Biraz daha uzun sürecek bir şeye

I could use a love song
That takes me back, just like that
When it comes on
To a time when I wouldn’t roll my eyes
At a guy and a girl
Who make it work in a world
That for me so far just seems to go so wrong
Yeah I could use, I could use a love song

Bir aşk şarkısını kullanabilirim
Beni geriye götüren,işte böyle
Çaldığında
Gözlerimi devirmediğim bir zamanda
Dünyada bunu başarabilen
Bir erkek ve bir kız var
Şimdiye kadar yanlış gidişat gibi görünüyor
Evet kullanabilirim,bir aşk şarkısını kullanabilirim

I wish I didn’t know so much
I peeked behind the curtain
Now that magic rush
Feels like a trick that isn’t working
But I haven’t lost all hope yet
Yeah it’s hurting but it ain’t dead

Keşke bu kadar fazla bilmeseydim
Perdenin arkasını gözetledim
Şimdi ise büyü bozuldu
İşin sırrı işe yaramıyor gibime geliyor
Evet canımı acıtıyor ama daha öldürmedi

I could use a love song
That takes me back, just like that
When it comes on
To a time when I wouldn’t roll my eyes
At a guy and a girl
Who make it work in a world
That for me so far just seems to go so wrong
Yeah I could use, I could use a love song

Bir aşk şarkısını kullanabilirim
Beni geriye götüren,işte böyle
Çaldığında
Gözlerimi devirmediğim bir zamanda
Dünyada bunu başarabilen
Bir erkek ve bir kız var
Şimdiye kadar yanlış gidişat gibi görünüyor
Evet kullanabilirim,bir aşk şarkısını kullanabilirim

Give me a sign or a rhyme or a reason
Just something that I can believe in

Bana bir işaret ya da bir kafiye ya da bir neden var
Sadece inanabileceğim bir şey ver

I could use a love song
That takes me back, just like that
When it comes on
To a time when I wouldn’t roll my eyes
At a guy and a girl
Who make it work in a world
That for me so far just seems to go so wrong
Yeah I could use, I could use a love song

Bir aşk şarkısını kullanabilirim
Beni geriye götüren,işte böyle
Çaldığında
Gözlerimi devirmediğim bir zamanda
Dünyada bunu başarabilen
Bir erkek ve bir kız var
Şimdiye kadar yanlış gidişat gibi görünüyor
Evet kullanabilirim,bir aşk şarkısını kullanabilirim

Ilkay Sencan feat. Mr And Mrs Cactus – Synchronized ( Türkçe Çeviri ) (Çeviri)

Görüntülenme: 18

Ilkay Sencan feat. Mr And Mrs Cactus – Synchronized ( Türkçe Çeviri )

Oh
why is everyone so synchronized ? (X2)

Neden herkes böyle senkronize olmuş?

Elevator Music, The bills are due

50 times around the block you’ve seen it too

7 cups of coffee and the traffic jam

I got sick of living this mundane life

Oh

oh

Asansör müziği,faturaların süresi doldu

Apartmanın etrafında sen de bunu 50 kez gördün

7 fincan kahve ve trafik sıkışıklığı

Bu durağan hayattan bıktım

Oh

oh

Woke up in an empty bed he was gone

Radio keeps playing his favourite song

Same man in the subway at the same damn time

I got sick of living this mundane life, Ohh!

Ohh!

oh

Boş bir yatakta uyandım ve o gitmişti

Radyo onun sevdiği müziği çalıp duruyor

Aynı adam aynı lanet olası trende

Bu durağan hayattan bıktım

Oh

oh

why is everyone so synchronized ? (X2)

Is this how you want to live

Put your answer in quotations

Or dont say nothing at all

Elevator music the

Working on the weekend till

Have you bought every product

oh

oh

Neden herkes böyle senkronize olmuş?

Böyle mi yaşamak istiyorsunuz

Alıntılarına cevaplarını ekle

Ya da hiç bir şey söyleme

Asansör müziği

Hafta sonuna kadar çalışıyor

Her ürünü aldın mı 

oh

oh

why is everyone so synchronized ? (X2)

Is this how you want to live

Put your answer in quotations

Or dont say nothing at all

Elevator music the

Working on the weekend till

Have you bought every product

O oh, o oh, o oh, o oh

Neden herkes böyle senkronize olmuş?

Böyle mi yaşamak istiyorsunuz

Alıntılarına cevaplarını ekle

Ya da hiç bir şey söyleme

Asansör müziği

Hafta sonuna kadar çalışıyor

Her ürünü aldın mı 

O oh, o oh, o oh, o oh

Ignore-moi Türkçe çevirisi

Fais comme s’il n’y avait jamais rien eu entre nous deux
İkimizin arasında sanki asla bir şey yokmuş gibi davran

Et continue ta route, oublie-moi désormais.
Ve yoluna devam et,bundan böyle beni unut

Fais comme s’il ne s’était rien passé
Sanki hiçbir şey olmamış gibi davran

Et accorde un laisser-passer
Ve eskiden seni seven

à cette pauvre idiote qui t’aimais.
Bu zavallı aptala bir geçiş izni ver

La prochaine fois que tu me vois,
Bir dahaki sefere beni gördüğünde

Ignore-moi, ignore-moi.
Tanıma beni,tanıma beni

Fais comme si tu me connaissais pas
Sanki beni tanımıyormuş gibi davran

Fais comme si j’existais pas
Sanki ben yokmuşum gibi davran

De grâce, ne me laisse aucun espoir
Lütfen,bana hiç ümit bırakma

Fais comme si tu m’avais jamais vu
Beni hiç görmemiş gibi davran

Fais comme si je n’existais plus
Ben artık yokmuşum gibi davran

Je préfère l’enfer au purgatoire
Araftaki cehennemi tercih ederim

La prochaine fois que tu me vois,
Bir dahaki sefere beni gördüğünde

Ignore-moi, ignore-moi.
Tanıma beni,tanıma beni

(Da-da-da da da-déh-da-da-dah)

Fais comme si j’étais une étrangère.
Sanki ben bir yabancıymışım gibi davran

À l’avenir je te suggère, chéri, ceci : ignore-moi.
Gelecekte sana şunu öneriyorum sevgilim :beni tanıma

La prochaine fois que tu me vois,
Bir dahaki sefere beni gördüğünde

Ignore-moi, ignore-moi.
Tanıma beni,tanıma beni

Fais ça pour moi.
Bunu benim için yap

La prochaine fois que tu me vois…
Bir dahaki sefere beni gördüğünde

(Da-da-da da da-déh-da-da-dah)
Çeviren:Ahmet KADI

The Weeknd – Tears In The Rain (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 2

They all feel the same
Hepsi aynı hissediyor
Adjust to the fame
Şöhrete ayarlanmışlar
Cause no one will love you like her
Çünkü hiç kimse seni o kızın sevdiği kadar sevmeyecek
It’s pointless
Yararsız
Like tears in the rain
Tıpkı yağmurdaki göz yaşları gibi
So now that she’s gone
Şimdi o kız da gittiğine göre
Embrace all that come
Tüm o yeni gelenleri benimse
And die with a smile
Ve bir gülücükle öl de
Don’t show the world how alone you’ve become
Dünyaya ne kadar çok yalnız birine dönüştüğünü gösterme
[x2]

When it’s said and done
Söylenip bittiğinde
I already felt love
Aşkı çoktan hissetmiştim
And I let it end up
Ve yok olmasına izin verdim
End up dying by itself
Kendisini yok etmesine izin verdim
And when it’s said and done
Ve söylenip bittiğinde
You were better off
Daha iyiydin
You deserve real love
Sen gerçek bir aşkı hak ediyorsun
And I deserve to be by myself
Ben ise bir başıma olmayı hak ediyorum
Cause I’ve gone too far
Çünkü çok ileri gittim
And I started too young – to give up
Ve pes etmeye çok erken başladım
And even if I changed
Ve değişsem bile
It would be too late
İş işten çoktan geçmiş olacak
I exposed my ways
Yöntemlerimi açıkta bıraktım
Now every girl I touch
Şimdi dokunduğum her bir kız

—-

They all feel the same
Hepsi bana aynı hissettiriyor
Adjust to the fame
Bende olan şöhrete ayarlanmışlar
Cause no one will love you like her
Hiç kimse seni, beni terk eden o kız gibi sevmeyecek
It’s pointless
Yararsız
Like tears in the rain
Tıpkı yağmurdaki göz yaşları gibi
So now that she’s gone
Şimdi o beni terk eden kız seni de terk ettiğine göre
Embrace all that come
Tüm o yeni gelecek kızları çok iyi benimse, tıpkı benim benimsediğim gibi
And die with a smile
En sonunda bir gülücükle öl de
Don’t show the world how alone you’ve become
Dünyaya o kız olmadan ne kadar yalnız birine dönüştüğünü gösterme
They all feel the same
Çünkü o yeni gelecek kızların hepsi sana aynı boşluğu hissettirecek, tıpkı bana hissettirdiği gibi

—-

I should’ve let you leave
Terk etmene izin vermeliydim
But, I let you watch me slip away
Ama onun yerine; hiç bir ses çıkarmadan, yavaş yavaş yok olup gitmemi izlemene izin verdim
I could’ve set you free
Seni özgürlüğe kavuşturabilirdim
But, I’m selfish
Ama bencilim
I watched you stay
Senin kalmanı izledim 

She has no recollection – of the life she had without me
Kızın bensiz yaşadığı hayata dair hiç bir anısı yok
She let it slip away, away, away
Yok olup gitmesine gözlerini yumdu
It’s so sad it had to be this
Böyle olmuş olması çok acı
She forgot the good things about me
Benim hakkımdaki iyi şeyleri unuttu
She let it slip away, away, away
Yok olup gitmesine izin verdi
[x2]

They all feel the same
Hepsi aynı hissediyor
Adjust to the fame
Şöhreti ayarlanmışlar
Cause no one will love you like her
Çünkü hiç kimse seni o kızın sevdiği kadar sevmeyecek
It’s pointless
Yararsız
Like tears in the rain
Tıpkı yağmurdaki göz yaşları gibi
So now that she’s gone
Şimdi o kız da gittiğine göre
Embrace all that come
Tüm o yeni gelenlere kucak aç
And die with a smile don’t show the world how alone you’ve become
Ve bir gülücükle öl de dünyaya ne kadar yalnız birine dönüştüğünü gösterme
[x2]

She has no recollection – of the life she had without me
Kızın bensiz yaşadığı hayata dair hiç bir anısı yok
She let it slip away, away, away
Hesinin kayıp gitmesine gözlerini yumdu
It’s so sad it had to be this
Böyle olmuş olması çok acı
She forgot the good things about me
Benim hakkımdaki iyi şeyleri unuttu
She let it slip away, away, away
Yok olup gitmesine izin verdi