İngilizce Türkçe Sözlük







21 Şubat 2018 Çarşamba

Lana Del Rey – Pawn Shop Blues (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 1


Çevirileri daha rahat takip etmeniz için tüm ”Lana Del Ray a.k.a. Lizzy Grant” albümünün çevrilerini alt yazılı olarak youtube’a ekledim. Buradan bakmak istediğiniz şarkıyı bulabilirsiniz. Üsteki video da Türkçe alt yazılı.

Well, I didn’t know it would come to this but
Bu noktaya geleceğini bilmiyordum ama
That’s what happens when you’re on your own
Kendi başınayken bunlar olur
And you’re alright with letting nice things go
Ve senin için güzel şeyleri bırakmak hiç sorun değil

Well, I pawned the earrings that you gave me golden metal flowers dangling
Bana verdiğin sallanan altından metal çiçek küpeleri sattım
And I almost cried as I sold them all
Ve neredeyse hepsini sattığım için ağlayacaktım
I don’t mind living on bread and oranges, no no
Ekmek ve portakal yiyerek yaşamamın benim için mahsuru yok, hayır yok
But I gotta get to and from where I come
Ama geldiğim yere gitmek zorundayım
And it’s gonna take money to go
Ve bunun için para lazım
Oh no, oh oh, oh oh…

In the name of higher consciousness
Daha yüksek biri için
I let the best man I knew go
Şuana kadar tanıdığım en iyi adamın ellerimden gitmesine izin verdim
‘Cause it’s nice to love and be loved
Çünkü sevmek ve sevilmek çok hoş
But it’s better to know all you can know
Ama bilebildiğin her şeyi bilmek daha iyidir
I said it’s nice to love and be loved
Sevmek ve sevilmek çok hoşdur dedim
But I’d rather know what God knows
Ama daha çok tanrının bildiği şeyi bilmeyi yeğlerim
Oh no, oh no, oh no…

I can do this once more
Bunu bir kez daha yapabilirim
No man can keep me together
Hiçbir adam beni bütün tutamaz
Been broken since I was born
Ben doğduğumdan beri parçalıydım – Broken = bir insanın yolunu kaybetmiş veya depresyonda olması. Birinin toplumda bir işe yaramıyor olması. Bir insanın içinden ölü olması, parçalanmış olması.

Well, I didn’t know it would come to this but
Bu noktaya geleceğini bilmiyordum ama
That’s what happens when you’re on your own
Yanında başka kimse yoksa bunlar olur
And you’re alright with letting nice things go
Ve senin için benim gibi hoş şeyleri bırakmak hiç sorun değil

20 Şubat 2018 Salı

Jessie J – Who You Are (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 3

Who You Are (Kimsin Sen?)

I stare at my reflection in the mirror
Aynadaki yansımama bakıyorum
Why am I doing this to myself?
Bunu kendime neden yapıyorum?
Losing my mind on a tiny error,
En ufak bir hatada aklımı kaybediyorum
I nearly left the real me on the shelf
Neredeyse gerçek beni rafa kaldırdım
No, no, no, no
Hayır, hayır, hayır, hayır

Don’t lose who you are, in the blur of the stars
Yıldızların bulanıklığında kim olduğunu kaybetme
Seeing is deceiving, dreaming is believing,
Görmek aldanmaktır, hayal kurmak inanmaktır
It’s okay not to be okay
İyi olmak, iyi olmak demek değildir
Sometimes it’s hard, to follow your heart
Bazen kalbini takip etmen zordur
Tears don’t mean you’re losing, everybody’s bruising,
Gözyaşları kaybettiğin anlamına gelmez, herkes yaralanıyor
Just be true to who you are
Sadece dürüst ol, kimsin sen?

Brushing my hair, do I look perfect?
Saçlarımı tarıyorum, mükemmel görünüyor muyum?
I forgot what to do to fit the mold, yeah
Kalıba girmek için ne yapacağımı unuttum
The more I try the less it’s working, yeah,
Daha çok deniyorum, daha az çalışıyorum, evet
‘Cause everything inside me screams, no, no, no, no, yeah
Çünkü içimdeki her şey hayı, hayır, hayır, hayır diye çığlık atıyor

Don’t lose who you are, in the blur of the stars
Yıldızların bulanıklığında kim olduğunu kaybetme
Seeing is deceiving, dreaming is believing,
Görmek aldanmaktır, hayal kurmak inanmaktır
It’s okay not to be okay
İyi olmak, iyi olmak demek değildir
Sometimes it’s hard, to follow your heart
Bazen kalbini takip etmen zordur
Tears don’t mean you’re losing, everybody’s bruising,
Gözyaşları kaybettiğin anlamına gelmez, herkes yaralanıyor
There’s nothing wrong with who you are
Burada kim olduğunla ilgili yanlış hiçbir şey yok

Yes, no’s, egos, fake shows
Evetler, hayırlar, egolar, sahte şovlar
Like woo, just go, and leave me alone
Vay canına gibi, sadece git, ve beni yalnız bırak
Real talk, real life, good love, goodnight
Gerçek tartışma, gerçek yaşam, iyi aşk, iyi geceler
With a smile , that’s my own
Yalnız başıma bir gülümsemeyle
That’s my own, no, no, no, no, no
Yalnız başıma, hayır, hayır, hayır, hayır, hayır

Just be true to who you are, yeah, yeah, yeah

Don’t lose who you are, in the blur of the stars
Yıldızların bulanıklığında kim olduğunu kaybetme
Seeing is deceiving, dreaming is believing,
Görmek aldanmaktır, hayal kurmak inanmaktır
It’s okay not to be okay
İyi olmak, iyi olmak demek değildir
Sometimes it’s hard, to follow your heart
Bazen kalbini takip etmen zordur
Tears don’t mean you’re losing, everybody’s bruising,
Gözyaşları kaybettiğin anlamına gelmez, herkes yaralanıyor
Just be true to who you are
Sadece dürüst ol, kimsin sen?

Sky Ferreira – Easy (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 7

Easy (Kolay)

I know it sounds funny but I just can’t stand the pain
Biliyorum kulağa komik geliyor ama ben sadece acıya dayanamıyorum
And I’m leaving you tomorrow
Ve yarın seni terk ediyorum
Seems to me girl, you know I’ve done all I can
Kızım bana öyle geliyor ki, biliyorsun elimden gelen her şeyi yaptım
You see I begged, stole and I borrowed
Yalvardığımı gördün, ve ödünç aldım

That’s why I’m easy
Bu yüzden kolayım
I’m easy like Sunday morning
Pazar sabahı gibi kolayım
That’s why I’m easy
Bu yüzden kolayım
I’m easy like Sunday morning
Pazar sabahı gibi kolayım

Why in the world would anybody put chains on me?
Neden dünyada birileri beni zincirliyor?
I’ve paid my dues to make it
Yapmak için aidatlarımı ödedim
Everybody wants me to be what they want me to be
Herkes onların istediği olmamı istiyor
I’m not happy when I try to fake it, no
Sahte olmaya çalıştığım zaman mutlu değilim, hayır

That’s why I’m easy
Bu yüzden kolayım
I’m easy like Sunday morning
Pazar sabahı gibi kolayım
That’s why I’m easy
Bu yüzden kolayım
I’m easy like Sunday morning
Pazar sabahı gibi kolayım

I wanna be high, so high
Sarhoş olmak istiyorum, çok sarhoş
I wanna be free to know the things I do are right
Yaptığım işlerin doğru yaptığımı bilmek istiyorum
I wanna be free
Özgür olmak istiyorum
Just me
Sadece ben

That’s why I’m easy
Bu yüzden kolayım
I’m easy like Sunday morning
Pazar sabahı gibi kolayım
That’s why I’m easy
Bu yüzden kolayım
I’m easy like Sunday morning
Pazar sabahı gibi kolayım

Cause I’m easy
Çünkü ben kolayım
I’m easy like Sunday morning
Pazar sabahı gibi kolayım
That’s why I’m easy
Bu yüzden kolayım
I’m easy like Sunday morning
Pazar sabahı gibi kolayım

Marina and the Diamonds – Savages (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 9

Savages (Vahşiler)

Murder lives forever
Katiller sonsuza dek yaşar
And so does war
Ve savaş da öyle
It’s survival of the fittest
Bu hayatta kalmaya uygun
Rich against the poor
Zengin karşısında fakir
At the end of the day
Günün sonunda
It’s a human trait
Bu insan özelliği
Hidden deep down inside of our DNA
DNA’mızın derinlerinde gizli

One man can build a bomb
Bir adam bomba yapabilir
Another run a race
Başka bir yarış koşusu
To save somebody’s life
Birilerinin hayatını kurtarmak için
And have it blow up in his face
Ve yüzüne patlattın mı
I’m not the only one who
Ben tek kişi değilim
Finds it hard to understand
Anlamaşılmasını zor bulmak
I’m not afraid of God
Tanrıdan korkmuyorum
I am afraid of Man
Adamdan korkuyorum

Is it running in our blood
Bu bizim kanımızda mı dolaşıyor
Is it running in our veins
Bu bizim damarlarımızda mı dolaşıyor
Is it running in our genes
Genlerimizde mi dolaşıyor
Is it in our DNA
Bu bizim DNA’mızda mı?
Humans aren’t gonna behave
İnsanlar davranmayacak
As we think we always should
Her zaman olması gerektiği gibi insanlar davranmayacak
Yeah, we can be bad as we can be good
Evet, iyi olduğumuz kadar kötü olabiliriz

Underneath it all, we’re just savages
Hepsinin altında, bizler sadece vahşileriz
Hidden behind shirts, ties and marriages
Bluzlerin, kravatların ve evliliklerin arkasına gizlendik
How could we expect anything at all
Nasıl bir şey bekleyebiliriz?
We’re just animals, still learning how to crawl
Biz sadece hayvanlarız, hala nasıl emekleneceğini öğreniyoruz

We live, we die
Yaşıyoruz, ölüyoruz
We steal, we kill, we lie
Çalıyoruz, öldürüyoruz, yalan söylüyoruz
Just like animals
Hayvanlar gibi
But with far less grace
Ama çok daha az lütufla
We laugh, we cry
Gülüyoruz, ağlıyoruz
Like babies in the night
Gecede bebekler gibi
Forever running wild
Sonsuza dek vahşice koşacağız
In the human race

Another day, another tale of rape
Başka bir gün, başka bir tecavüz masalı
Another ticking bomb to bury deep and detonate
Derine dalmak ve patlatmak için başka bir bomba
I’m not the only one who finds it hard to understand
Anlamasını zor bulan tek kişi ben değilim
I’m not afraid of God
Tanrıdan korkmuyorum
I’m afraid of Man
Adamdan korkuyorum

You can see it on the news
Haberlerde görebilirsiniz
You can watch it on TV
Televizyonda izleyebilirsiniz
You can read it on your phone
Telefonunzdan okuyabilirsiniz
You can say it’s troubling
Bunun rahatsız edici olduğunu söyleyebilirsiniz
Humans aren’t gonna behave
İnsanlar davranmıyor
As we think we always should
Her zaman olması gerektiği gibi insanlar davranmayacak
Yeah, we can be bad as we can be good
Evet, iyi olduğumuz kadar kötü olabiliriz

Underneath it all, we’re just savages
Hepsinin altında, bizler sadece vahşileriz
Hidden behind shirts, ties and marriages
Bluzlerin, kravatların ve evliliklerin arkasına gizlendik
How could we expect anything at all
Nasıl bir şey bekleyebiliriz?
We’re just animals, still learning how to crawl
Biz sadece hayvanlarız, hala nasıl emekleneceğini öğreniyoruz

Underneath it all, we’re just savages
Hepsinin altında, bizler sadece vahşileriz
Hidden behind shirts, ties and marriages
Bluzlerin, kravatların ve evliliklerin arkasına gizlendik
How could we expect anything at all
Nasıl bir şey bekleyebiliriz?
We’re just animals, still learning how to crawl
Biz sadece hayvanlarız, hala nasıl emekleneceğini öğreniyoruz

All the hate coming out from a generation
Bizim kuşağımızdan gelen nefret
Who got everything, and nothing guided by temptation
Kim herkese sahipse ve günaha bağlı olmayan hiçbir şey
Were we born to abuse, shoot a gun and run
Kötüye kullanma için doğduk, silahı ateşle ve kaç
Or has something deep inside of us come undone?
Veya içimizde derin bir şey var mı?
Is it a human trait, or is it learned behavior
Bu insan özelliği mi yoksa öğrenilmiş bir davranış mı?
Are you killing for yourself, or killing for your savior?
Kendin için öldürür müsün? Yoksa kurtarıcın için mi öldürürsün?

Underneath it all, we’re just savages
Hepsinin altında, bizler sadece vahşileriz
Hidden behind shirts, ties and marriages
Bluzlerin, kravatların ve evliliklerin arkasına gizlendik
How could we expect anything at all
Nasıl bir şey bekleyebiliriz?
We’re just animals, still learning how to crawl
Biz sadece hayvanlarız, hala nasıl emekleneceğini öğreniyoruz
Underneath it all, we’re just savages
Hepsinin altında, bizler sadece vahşileriz
Hidden behind shirts, ties and marriages
Bluzlerin, kravatların ve evliliklerin arkasına gizlendik
How could we expect anything at all
Nasıl bir şey bekleyebiliriz?
We’re just animals, still learning how to crawl
Biz sadece hayvanlarız, hala nasıl emekleneceğini öğreniyoruz

19 Şubat 2018 Pazartesi

Jay Rock, Kendrick Lamar, Future & James Blake – King’s Dead (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 2

Miss me with that bullshit (bullshit)
You ain’t really wild, you a tourist (a tourist)
I be blackin’ out with the purist (the purist)
I made a hundred thou’, then I freaked it (I freaked it)
I made 500 thou’, then I freaked it (I freaked it)
I bought a ’87 for the weekend (the weekend)
This ain’t what you want, this ain’t what you want (what you want)
This ain’t what you want, this ain’t what you want (what you want)

Bu saçmalıklarla beni kaçırdın
Gerçekten yabani değil bir turistsin
Eski kafalılıktan bayılıyor olacağım
Yüz binlerce para kazandım ve sonra bundan korktum
Beş yüz binlerce para kazandım ve sonra bundan korktum
87 model bir araba satın aldım haftasonu için
Bu istediğin değil, bu istediğin değil
Bu istediğin değil, bu istediğin değil

And it’s like that, lil’ bitch
Ve işte böyle, küçük s*rtük
MVP, I don’t get no sleep, no, I don’t like that, lil’ bitch
En değerli oyuncuyum, uykuya vakit yok, bunu sevmedim, küçük s*rtük
Bust that open, I want that ocean, yeah that bite back, lil’ bitch
Açık tut kendini, o okyanusa girmek istiyorum, evet bu bir misilleme, küçük s*rtük
Do it bite back, lil’ bitch? Need two life jackets, lil’ bitch
Misilleme mi yapıyor,küçük s*rtük? İki tane can yeleği gerek, küçük s*rtük
I ain’t gon’ hold you, I ain’t gon’ press you, never control you
Seni tutmayacağım, seni baskılamayacağım, asla kontrol etmeyeceğim
I ain’t gon’ front you, keep it 100, I don’t know you
Önden gitmeyeceğim, kesinlikle, seni tanımıyorum
Boss like Top Dawg, bossed my life up, crossin’ over
Top Dawg* gibi bir patronum, kendi hayatıma sahip çıkarak aşıyorum
Stutter steppin’, got a Hall of Fame in all my posters
Tekleme adımlarıyla Şöhretler Kaldırımı’nda posterlerimle donatıldı
I’ve been ready, my whip been ready
Ben çoktan hazırdım, kırbacım çoktan hazırdı
My bitch been ready, my clique been ready
S*rtüğüm çoktan hazırdı, ekibim çoktan hazırdı
My shit’s been ready, my check’s been ready
Saçmalıklarım çoktan hazırdı, çeklerim çoktan hazırdı
My shot’s on full, that’s Armageddon
Şişelerim ağzına kadar dolu, işte Armageddon
I got pull, I hope y’all ready
Arkam var, umarım hazırsınızdır
My tank on full, you know, unleaded
Depom ağzına kadar dolu, bilirsin, kurşunsuz
I gotta go get it, I gotta go get it
Onu elde etmem gerek, onu elde etmem gerek
I gotta go get it, I gotta go get it
Onu elde etmem gerek, onu elde etmem gerek
My name gon’ hold up, my team gon’ hold up
İsmim havaya kaldırılacak, ekibim havaya kaldırılacak
My name gon’ hold up, my team gon’ hold up
İsmim havaya kaldırılacak, ekibim havaya kaldırılacak
My shots gon’ fire, my team gon’ roll up
Atışlarım tutuşacak, ekibim harekete geçecek
Ménage-à-trois, my queen gon’ roll up
Üçlü ilişkiler, kraliçem harekete geçecek
I hope y’all ready, you know I’m ready
Umarım hazırsınızdır, biliyorsunuz ben hazırım
I reign all day, you know, confetti
Bütün gün saltanat sürüyorum bilirsiniz konfetiler gibi
I gotta go get it, I gotta go get it
Onu elde etmem gerek, onu elde etmem gerek
I gotta go get it, I gotta go get it
Onu elde etmem gerek, onu elde etmem gerek

Miss me with that bullshit (bullshit)
You’re not a gang member, you’s a tourist (a tourist)
I be blackin’ out, I be blackin’ out
Bought an ’83 Cutlass for the weekend (for the weekend)
I got a hundred thousand, then I freaked it (then I freaked it)
I made 500 thousand, then I freaked it (then I freaked it)
I put a Rolls Royce on my wrist, oh yeah
Fuck his baby mama, tryna sneak diss
I took her to my penthouse, then I freaked it (then I freaked it)
I haven’t made my mind up, should I keep it? (Should I keep it?)
I got big dog status, it ain’t no secret

Bu saçmalıklarla beni kaçırdın
Sen çeteden değil bir turistsin
Bayılıyor olacağım, bayılıyor olacağım
83 model bir araba satın aldım haftasonu için
Yüz binlerce para kazandım ve sonra bundan korktum
Beş yüz binlerce para kazandım ve sonra bundan korktum
Bileğime bir Rolls Royce (pahalı bir araba markası) fiyatı kadar saat alabilirim,ah evet
Onun bebeğinin annesini s**yim, gizlice iftiralar atmayı deniyor
Onu çatı katıma götürdüm ve korkuttum
Bunları aklımdan uydurmadım, saklamalı mıyım?
Önemli bir statüm var ve bu bir sır değil

La di da di da, slob on me knob
La di da di da, ağzında bir yerler
Pass me some syrup, fuck me in the car
Bana biraz şurup ver, beni arabada becer
La di da di da, mothafuck the law
La di da di da, namussuz kanunlar
Chitty chitty bang, murder everything
Chitty chitty bang (bir çocuk çizgi filmi), her şeyi katlet
Bitch, I’m on a roll, and I put that on the gang
S*rtük, başarılı bir yoldayım ve çetem de benimle birlikte

Yeah, miss me with that bullshit (bullshit)
You ain’t really wild, you a tourist (a tourist)
I be blackin’ out with the purist (the purist)
I made a hundred thou’, then I freaked it (I freaked it)
I made 500 thou’, then I freaked it (I freaked it)
I bought a ’87 for the weekend (the weekend)
This ain’t what you want, this ain’t what you want (what you want)
This ain’t what you want, this ain’t what you want (what you want)

Bu saçmalıklarla beni kaçırdın
Gerçekten yabani değil bir turistsin
Eski kafalılıktan bayılıyor olacağım
Yüz binlerce para kazandım ve sonra bundan korktum
Beş yüz binlerce para kazandım ve sonra bundan korktum
87 model bir araba satın aldım haftasonu için
Bu istediğin değil, bu istediğin değil
Bu istediğin değil, bu istediğin değil

Changes
Is you gon’ do somethin’?
(What you want?)

Değişiklikler
Bir şey mi yapacaksın?
(Ne istiyorsun)

Red light, green light, red light, green light
Kırmızı ışık, yeşil ışık, kırmızı ışık, yeşil ışık
Red light, green light, they like
Kırmızı ışık, yeşil ışık
We like fast cars, fast money, fast life, fast broads
Hızlı arabaları, hızlı hayatları, hızlı kadınları severiz
Egotistic, goin’ ballistic, why God?
Benciller çılgına dönüyor, neden ki Tanrım?
Born warrior, lookin’ for euphoria
Savaşçı olarak doğanlar heyecan arıyorlar
But I don’t see it, I don’t feel it, I’m paraplegic
Ama bunu anlamıyorum, hissetmiyorum, belden aşağım felç oldu
Tapped in when I’m maxed in Comp-Town with the MAC 10s
Compton (memleketi)’da makinalı tabancamla kafayı bulduğumda deliye döndüm
And the pumps in the background I was absent
Ve arka planda bulamadığım pompalılar..
Never OG, standout, I was lackin’
Asla çetem olmadı, üstünlüğümden dolayı göze çarptım, kimsesizdim
Everything else, but doubt in the Magnum
Her şeye karşı,Magnum’daki (Amerikan dizisi) gibi
Holdin’ Magnums with a Magnum
Magnumları (prezervatif markası) bir Magnum (silah markası) ile tutuyorum
Nigga, ad-lib and I sing out loud
Zenci, doğaçlama yap ve sesli söyle
Never had friends, never had ends, never had hope
Asla arkadaşlarım olmadı, asla sonlarım olmadı, asla umudum olmadı
They was like, “Nope,” I was like, “Boo yaow, boo yaow”
Onlar ‘olmaz’ derdi, Ben ‘ İstemiyorum, istemiyorum’ derdim
(Yeah, God)
Evet Tanrım
Tee off the day, know we off the, be off the, eat off your plate
Günün atışı, biliyorsun kapalıyız, kapalı, tabağından ye
Throw me off, I be, “Off ya head”
Beni atsan bile “kafanda olacağım”
Well ate, on C4, I’m way off the edge
Güzel ye, C4’te (Kendrick’in şarkısı) uçurumun kenarında gibiydim
Fuck integrity, fuck your pedigree, fuck your feelin’s, fuck your culture
Bütünlüğü s***im, soyunu s***im, duygularını s***im, kültürünü s***im
Fuck your moral, fuck your family, fuck your tribe
Ahlakını s***im, aileni s***im, kabileni s***im
Fuck your land, fuck your children, fuck your wives
Memleketini s***im, çocuklarını s***im,eşlerini s***im
Who am I? Not your father, not your brother
Ben kimim ? Baban değilim kardeşin değilim
Not your reason, not your future
Nedenin ya da geleceğin değilim
Not your comfort, not your reverence, not your glory
Rahatlığın, hürmetin ya da zaferin değilim
Not your heaven, not your angel, not your spirit
Cennetin,meleğin,ruhun değilim
Not your message, not your freedom
Mesajın, özgürlüğün değilim
Not your people, not your neighbor
Hemşerin, komşun değilim
Not your baby, not your equal
Bebeğin, denkin değilim
Not the title y’all want me under
Üstüme yapıştırmak istediğiniz etiket değilim
All hail King Killmonger
Herkes King Killmonger’i selamlıyor
Red light, green light, red light, green light
Kırmızı ışık, yeşil ışık, kırmızı ışık, yeşil ışık
Red light, green light, they like, we like
Kırmızı ışık, yeşil ışık, seviyorlar,severiz
Fast cars
Hızlı arabalar

Marina and the Diamonds – The Outsider (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 9

The Outsider (Yabancı)

Feeling like a loser, feeling like a bum
Kaybeden gibi hissediyorum, serseri gibi hissediyorum
Sitting on the outside observing the fun
Dışarıda oturuyorum, eğlence arıyorum
Don’t get on my bad side, I can work a gun
Kötü tarafıma gelme, silah kullanabilirim
Hop into the backseat baby
Arka koltuğa atla bebeğim
I’ll show you some fun
Sana biraz eğlence göstereceğim

All I know is I cannot pretend
Bütün bildiğim rol yapamıyorum
I’m sitting on the outside again
Yine dışarıda oturuyorum
I’ve got the energy to blend
Karıştıracak enerjim var
So I’m sitting on the outside again
Bu yüzden Yine dışarıda oturuyorum

These people are really weird
Bu insanlar gerçekten tuhaf
And they’re giving me the fear
Ve beni korkutuyorlar
Just because you know my name
Çünkü sadece ismimi biliyorsun
Doesn’t mean you know my game
Oyunumu bildiğin anlamına gelmiyor
All of us are in your face
Hepimiz yüzündeyiz
And whisper I’m in the wrong place
Ve yanlış yerde fısıldaşıyorum
Is there more to lose than gain
Kazanmaktan fazla bir şey var mı?
If I go on my own again, on my own again
Eğer tekrar kendime gelirsem, kendime gelirsem

Inside the outsider (on my own again)
Yabancının içindeyim (yine kendi başımayım)
Inside the outsider (on my own again)
Yabancının içindeyim (yine kendi başımayım)
Inside the outsider (on my own again)
Yabancının içindeyim (yine kendi başımayım)
Inside
İçeride

People are connecting, don’t know what to say
İnsanlar bağlanıyor, ne diyeceğimi bilmiyorum
I’m good at protecting what they want to take
Onların almak istediklerini korumada iyiyim
Spilt the milk at breakfast, hit me double hard
Kahvaltıda dökülen süt, bana sertçe vurdu
And I grinned at you softly
Ve sana tebessüm ettim
Because I’m a f***ing wild card
Çünkü ben lanet olası tanımsızım

All I know is I cannot pretend
Bütün bildiğim rol yapamıyorum
I’m sitting on the outside again
Yine dışarıda oturuyorum
I’ve got the energy to blend
Karıştıracak enerjim var
So I’m sitting on the outside again
Bu yüzden Yine dışarıda oturuyorum

These people are really weird
Bu insanlar gerçekten tuhaf
And they’re giving me the fear
Ve beni korkutuyorlar
Just because you know my name
Çünkü sadece ismimi biliyorsun
Doesn’t mean you know my game
Oyunumu bildiğin anlamına gelmiyor
All of us are in your face
Hepimiz yüzündeyiz
And whisper I’m in the wrong place
Ve yanlış yerde fısıldaşıyorum
Is there more to lose than gain
Kazanmaktan fazla bir şey var mı?
If I go on my own again, on my own again
Eğer tekrar kendime gelirsem, kendime gelirsem

All of us are in your face
Hepimiz yüzündeyiz
And whisper I’m in the wrong place
Ve yanlış yerde fısıldaşıyorum
Is there more to lose than gain
Kazanmaktan fazla bir şey var mı?
If I go on my own again, on my own again
Eğer tekrar kendime gelirsem, kendime gelirsem

Inside the outsider (on my own again)
Yabancının içindeyim (yine kendi başımayım)
Inside the outsider (on my own again)
Yabancının içindeyim (yine kendi başımayım)
Inside the outsider (on my own again)
Yabancının içindeyim (yine kendi başımayım)
Inside
İçeride

On my own again
Yine kendi başıma
Inside the outsider (on my own again)
Yabancının içindeyim (yine kendi başımayım)
Inside the outsider (on my own again)
Yabancının içindeyim (yine kendi başımayım)
Inside the outsider (on my own again)
Yabancının içindeyim (yine kendi başımayım)
Inside
İçeride

Charli XCX – Lucky (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 9

Lucky (Şanslı)

Baby, you’re so lu-lu-lu-lucky
Bebeğim çok şanslısın
Baby, you so lu-lu-lu-lucky
Bebeğim çok şanslısın
You get away with it all, oh
Sen hepsiyle kaçıyorsun
Baby, you’re so lu-lu-lu-lucky
Bebeğim çok şanslısın
And even though you g-g-g-got me
Ve buna rağmen bana sahipsin
You still want it all
Hala hepsini istiyorsun

So, can I ask you a question?
Bu yüzden,  bir soru sorabilir miyim?
Do you ever feel guilt for what you’ve done?
Hiç yaptığın bir şey için suçluluk hissettin mi?
Call you, you got no reception
Seni çağırıyorum, resepsiyonun yok
You’re breaking up
Ayrılıyorsun
Tell you I believe you, but I don’t
Sana inandığımı söylüyorum ama inanmıyorum

Baby, you’re so lu-lu-lu-lucky
Bebeğim çok şanslısın
Baby, you so lu-lu-lu-lucky
Bebeğim çok şanslısın
You get away with it all, oh
Sen hepsiyle kaçıyorsun
Baby, you’re so lu-lu-lu-lucky
Bebeğim çok şanslısın
And even though you g-g-g-got me
Ve buna rağmen bana sahipsin
You still want it all
Hala hepsini istiyorsun
So, can I ask you a question?
Bu yüzden,  bir soru sorabilir miyim?
Do you ever feel guilt for what you’ve done?
Hiç yaptığın bir şey için suçluluk hissettin mi?
Call you, you got no reception
Seni çağırıyorum, resepsiyonun yok
You’re breaking up
Ayrılıyorsun
Tell you I believe you, but I don’t
Sana inandığımı söylüyorum ama inanmıyorum

Baby, you’re so lu-lu-lu-lucky
Bebeğim sen çok şanslısın
But did you ever l-l-l-love me?
Ama hiç beni sevdin mi?
You’re just way too numb (numb)
Sen sadece çok uyuzsun (uyuz)
Baby, you’re so lu-lu-lu-lucky
Bebeğim sen çok şanslısın
No you never l-l-l-loved me
Hayır beni asla sevmedin
And I am all alone
Ve yalnız başımayım

All alone
Yalnız başına
All alone
Yalnız başına
All alone
Yalnız başına