İngilizce Türkçe Sözlük







27 Şubat 2018 Salı

Lewis Capaldi – Lost On You (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 4

Lately I’m getting lost on you

Son zamanlarda sende kayboluyorum

You got me doing things I never thought I’d do

Bana asla yapmayacağımı düşündüğüm şeyleri yaptırıyorsun

Never spent so long on a losing battle

Kaybettiğim bir savaşta hiç bu kadar vakit harcamamıştım

But lately giving up don’t seem to matter

Ama son zamanlarda pes etmenin hiç önemi yok

Everyday I’m a slave to the heartache

Her gün kalp ağrısının kölesiyim

And you’re wasting away every night

Ve sen her geceyi tüketiyorsun

I don’t wanna leave you lonely

Seni yalnız bırakmak istemiyorum

But I’ve run out of love this time

Ama bu kez benim aşkım tükendi

You know that I adore you

Seni taptığımı biliyorsun

Though I couldn’t give enough

Buna rağmen sana yeterince veremiyorum

Hope you’ll be safe in the arms of another

Umarım başkasının kollarında güvende olursun

‘Cause I can’t take the weight of your love

Çünkü senin aşkının yükünü kaldıramıyorum

Lately I’m getting lost on you

Son zamanlarda sende kayboluyorum

I tore your world apart like it was nothing new

Dünyanı parçaladım sanki bu yeni bir şey değilmiş gibi

Never bled so much when I didn’t have to

Zorunda kalmadığımda hiç bu kadar kanamamıştı 

I’ve given up on a life lived after

Sonra yaşanmış bir hayattan vazgeçtim

Everyday I’m a slave to the heartache

Her gün kalp ağrısının kölesiyim

And you’re wasting away every night

Ve sen her geceyi tüketiyorsun

I don’t wanna leave you lonely

Seni yalnız bırakmak istemiyorum

But I’ve run out of love this time

Ama bu kez benim aşkım tükendi

You know that I adore you

Seni taptığımı biliyorsun

Though I couldn’t give enough

Buna rağmen sana yeterince veremiyorum

Hope you’ll be safe in the arms of another

Umarım başkasının kollarında güvende olursun

‘Cause I can’t take the weight of your love

Çünkü senin aşkının yükünü kaldıramıyorum

I had a hold on your soul

Senin ruhuna tutuyordum

But I lost my grip, let you go

Ama artık üstesinden gelemedim, gitmene izin verdim

I should’ve carried us both

İkimizi de taşımalıydım

Everyday I’m a slave to the heartache

Her gün kalp ağrısının kölesiyim

And you’re wasting away every night

Ve sen her geceyi tüketiyorsun

I don’t wanna leave you lonely

Seni yalnız bırakmak istemiyorum

But I’ve run out of love this time

Ama bu kez benim aşkım tükendi

You know that I adore you

Seni taptığımı biliyorsun

Though I couldn’t give enough

Buna rağmen sana yeterince veremiyorum

Hope you’ll be safe in the arms of another

Umarım başkasının kollarında güvende olursun

‘Cause I can’t take the weight of your love

Çünkü senin aşkının yükünü kaldıramıyorum

26 Şubat 2018 Pazartesi

Imagine Dragons – Dancing In The Dark (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 1

Don’t throw my name ’round here like that
You could get us in some trouble
Talking that way and
Monday you got me, that’s a fact
You could get me in some trouble
Talking that way and
I don’t need nobody

Adımı ağzına öyle her yerde alma
Başımızı belaya sokabilirsin
Bu şekilde konuşarak ve
Pazartesi beni avladın, bu bir gerçek
Başımızı belaya sokabilirsin
Bu şekilde konuşarak ve
Ben kimseye muhtaç değilim

If you ever wanna join me baby, I’ll be dancing in the dark
If you ever wanna join me baby, I’ll be dancing in the dark

Eğer bana katılmak istersen bebeğim, karanlıkta dans ediyor olacağım
Eğer bana katılmak istersen bebeğim, karanlıkta dans ediyor olacağım

Dancing in the…
Join me
Dancing in the…
Join me baby
Dancing in the…
Join me baby

Dans ediyor…
Katıl bana
Dans ediyor…
Katıl bana
Dans ediyor…
Katıl bana

Most days I’m keeping to myself, living in my little bubble
Pushing my weight and moving my body through the sea
You could come join with me
Moving like the weekend
I don’t need nobody

Çoğu gün kendi halimde takılırım, kendi küçük dünyamda yaşarım
Kafayı buluyor ve denizin içinden geçiriyorum bedenimi
Bana gelip eşlik edebilirsin
Hafta sonuymuş gibi
Kimseye muhtaç değilim

If you ever wanna join me baby, I’ll be dancing in the dark
If you ever wanna join me baby, I’ll be dancing in the dark

Eğer bana katılmak istersen bebeğim, karanlıkta dans ediyor olacağım
Eğer bana katılmak istersen bebeğim, karanlıkta dans ediyor olacağım

Dancing in the…
Join me
Dancing in the…
Join me baby
Dancing in the…
Join me baby
Dancing in the…
Join me baby

Dans ediyor…
Katıl bana
Dans ediyor…
Katıl bana
Dans ediyor…
Katıl bana
Dans ediyor…
Katıl bana

If you ever wanna join me baby, I’ll be dancing in the dark
Dancing in the, join me baby
If you ever wanna join me baby, I’ll be dancing in the dark
Baby
Dancing in the, baby

Eğer bana katılmak istersen bebeğim, karanlıkta dans ediyor olacağım
Dans ediyorum, katıl bana bebeğim
Eğer bana katılmak istersen bebeğim, karanlıkta dans ediyor olacağım
Bebeğim
Dans ediyorum,bebeğim

Imagine Dragons – Start Over (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 4

Clenched teeth, no words
All this distance taking its toll
Speaking volumes
Silence screaming over your words

Kenetlenmiş dişler, ağzı bıçak açmıyor
Tüm bu mesafe durumu daha da kötüleştiriyor
Bakışların konuşuyor
Sessizlik kelimelerini haykırıyor

I never did you right, I know that
Too many sleepless nights, I own that
I said it time and time, I know that
I wanna try again

Sana hak ettiğin gibi davranmadım biliyorum
Çok fazla uykusuz geceler oldu, kabul ediyorum
Bunu tekrar tekrar söylüyorum biliyorum
Tekrar denemek istiyorum

Can we start over?
Can we start over?
Can we start over
Before it’s over, over?

Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Bitmeden önce, bitti mi?

Cold nights, cold sheets
One more lonely empty hotel room
What I’d give to
Find my way back into you

Issız geceler, soğuk nevresimler
Kimsesiz boş bir otel odası daha
Nelerimi vermezdim
Sana geri gelen yolları bulabilmek için

I never did you right, and I know that
Too many sleepless nights, I own that
I said it time and time, I know that
I wanna try again

Sana hak ettiğin gibi davranmadım biliyorum
Çok fazla uykusuz geceler oldu, kabul ediyorum
Bunu tekrar tekrar söylüyorum biliyorum
Tekrar denemek istiyorum

Can we start over?
Can we start over?
Can we start over
Before it’s over, over?
Can we start over?
Can we get closer?
Can we start over
Before it’s over, over?

Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Bitmeden önce, bitti mi?
Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Bitmeden önce, bitti mi?

Come alive, come alive, come alive again
Come alive, come alive, come alive again
Come alive, come alive, come alive again
Come alive, come alive, come alive again

Hayat bul, hayat bul, tekrar hayat bul
Hayat bul, hayat bul, tekrar hayat bul
Hayat bul, hayat bul, tekrar hayat bul
Hayat bul, hayat bul, tekrar hayat bul

Can we start over?
Can we start over?
Can we start over
Before it’s over, over?
Can we start over?
Can we get closer?
Can we start over
Before it’s over, over?

Baştan, baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Bitmeden önce, bitti mi?
Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Bitmeden önce, bitti mi?

Delta Goodrem – The River (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 12

The River (Nehir)

Preacher, take me down
Vaiz beni götür
Take me down the river, river
Vaiz beni nehre götür*

It’s not what I had planned when I was walking in
İçeri yürüdüğümde bu planladığım değildi
I didn’t know what I’d see, stepping through the door
Kapıdan adım attığımda ne göreceğimi bilmiyordum
Their clothes were on the floor
Onların kıyafetleri yerdeydi
Was something like a bad dream
Bir şeyler sanki kötü bir rüya gibiydi

And then in just a blink, before I could think
Ve sonra göz kırptığında, düşünebildiğimden önce
I didn’t know what happened
Ne olduğunu bilmiyordum
All I knew was this
Bütün bildiğim buydu
How could he commit, a crime against our passion?
O nasıl bu suçu işleyebildi, tutkumuza karşı suç mu var?

Oh, the moment that I saw them kiss
Onların öpüştüğünü gördüğüm an
Oh, I knew it had to end like this
Böyle bitmek zorunda olduğunu biliyordum

Preacher, take me down
Vaiz, beni götür
Take me down the river, river
Beni nehre götür, nehre
I couldn’t help myself
Kendime yardım edemezdim
When I saw him with her, with her
Onu gördüğümde, onunla
I took that loaded gun
Bu doldurulmuş silahı aldım
Forgive what I have done
Yaptığımı affet
So preacher, take me down
Bu yüzden vaiz, beni götür
Take me down the river, river
Beni nehre götür, nehre
(river, river)
(nehir, nehir)
(river, river)
(nehir, nehir)

The writing’s on the wall, but it was his fault
Böyle olacağını hissediyordum ama bu onun hatasıydı
How could anybody blame me
Beni nasıl suçlayabilirdi
I swear to tell the truth, and if you only knew
Gerçeği söylediğime yemin ederim, ve eğer sadece bilseydin
I swear, you’d do the same thing
Yemin ederim sen de aynı şeyi yapardın

Oh, if you give me one more chance
Eğer bana bir şey daha verseydin
Oh, I’ll never shoot him down again so…
Onu asla vurmazdım bu yüzden…

Preacher, take me down
Vaiz, beni götür
Take me down the river, river
Beni nehre götür, nehre
I couldn’t help myself
Kendime yardım edemezdim
When I saw him with her, with her
Onu gördüğümde, onunla
I took that loaded gun
Bu doldurulmuş silahı aldım
Forgive what I have done
Yaptığımı affet
So preacher, take me down
Bu yüzden vaiz, beni götür
Take me down the river, river
Beni nehre götür, nehre
(river, river)
(nehir, nehir)
(river, river)
(nehir, nehir)

Take me down
Beni götür
Take me down
Beni götür
Take me down
Beni götür
River, river
Nehre, nehre
Take me down
Beni götür

Preacher, take me down
Vaiz, beni götür
Take me down the river, river
Beni nehre götür, nehre
I couldn’t help myself
Kendime yardım edemezdim
When I saw him with her, with her
Onu gördüğümde, onunla
I took that loaded gun
Bu doldurulmuş silahı aldım
Forgive what I have done
Yaptığımı affet
So preacher, take me down
Bu yüzden vaiz, beni götür
Take me down the river, river
Beni nehre götür, nehre
(river, river)
(nehir, nehir)
(river, river)
(nehir, nehir)

I took that loaded gun
Bu doldurulmuş silahı aldım
Forgive what I have done
Yaptığımı affet
So preacher, take me down
Bu yüzden vaiz, beni götür
Take me down the river, river
Beni nehre götür, nehre

25 Şubat 2018 Pazar

Marina and the Diamonds – Solitaire (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 6

Solitaire (Kağıt Oyunu)

Don’t wanna talk anymore
Artık konuşmak istemiyorum
I’m obsessed with silence
Sessizlikle takıntılıyım
I go home and I lock my door
Eve gittim ve kapımı kilitledim
I can hear the sirens
Deniz kızlarını duyabiliyorum

I see buildings and bars from the window
Pencereden binaları ve barları görüyorum
And I listen to the wind blow
Ve rüzgarın uğultusunu dinliyorum
I see people and cars covered in gold
İnsanları ve altın kaplı arabaları görüyorum
And I’m happy to be on my own
Ve kendi başıma olduğum için mutluyum

Hard like a rock, cold like stone
Kaya gibi sert, taş gibi soğuk
White like a diamond, black like coal
Elmas gibi beyaz, kömür gibi kara
Cut like a jewel, yeah I repair
Mücevher gibi kes, evet tamir ettim
Myself when you’re not there
Kendimi, sen burada değilken

Solitaire
Kağıt oyunu
Something you consider rare
Bazı şeyleri nadiren görürsün
I don’t wanna be compared
Karşılaştırılmak istemedim
With that cheap shimmer and glitter
Bu ucuz parıltı ve simle
Solitaire
Kağıt oyunu

I’m in love with the ice-blue, gray skies of England
Buz mavisine aşığım, İngiltere’nin gri gökyüzüne
I’ll admit, all I wanna do is get drunk and silent
Kabul edeceğim, bütün istediğim sarhoş olmak ve sessizlik
Watch my life unfold all around me
Hayatımın her tarafıma açıldığını izle
Like a beautiful garden
Güzel bir bahçe gibi
I see flowers so tall, they surround me
Çiçekleri çok uzun gördüm, onlar beni kuşattı
Oh my heart, it became so hardened
Ah kalbim, o çok katılaştı

Hard like a rock, cold like stone
Kaya gibi sert, taş gibi soğuk
White like a diamond, black like coal
Elmas gibi beyaz, kömür gibi kara
Cut like a jewel, yeah I repair
Mücevher gibi kes, evet tamir ettim
Myself when you’re not there
Kendimi, sen burada değilken

Solitaire
Kağıt oyunu
Something you consider rare
Bazı şeyleri nadiren görürsün
I don’t wanna be compared
Karşılaştırılmak istemedim
With that cheap shimmer and glitter
Bu ucuz parıltı ve simle
Solitaire
Kağıt oyunu

And all the other jewels around me
Ve etrafımdaki bütün diğer mücevherler
They astounded me at first
İlk sefer onlar hayrete düştü
I covered up my heart in boundaries
Kalbimi sınırlarla kapattım
And all the fakes, they called me cursed
Ve bütün sahteler, onlar bana lanetli dediler
But I’m not cursed, I’m not cursed
Ama ben lanetli değilim, ben lanetli değilim
I was just covered in dirt, dirt, dirt, dirt
Ben sadece pislikle kaplanmıştım, pislik, pislik, pislik, pislik

Solitaire
Kağıt oyunu
Something you consider rare
Bazı şeyleri nadiren görürsün
I don’t wanna be compared
Karşılaştırılmak istemedim
With that cheap shimmer and glitter
Bu ucuz parıltı ve simle
Solitaire
Kağıt oyunu

Hm
Solitaire
Kağıt oyunu
Hm
Solitaire
Kağıt oyunu
Hm
Solitaire
Kağıt oyunu
Hm
Solitaire

Kağıt oyunu

Two Feet – I Feel Like I’m Drowning (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 2

You keep dreaming and dark scheming

Sen hayaller kuruyor ve karanlık planlar yapıyorsun

Yeah, you do

Evet, yapıyorsun

You’re a poison and I know that is the truth

Sen bir zehirsin ve bunun doğru olduğunu ben biliyorum

All my friends think you’re vicious

Tüm dostlarım senin kötü niyetli olduğunu düşünüyor

And they say you’re suspicious

Ve senin şüphe uyandırdığını söylüyorlar

You keep dreaming and dark scheming

Sen hayaller kuruyor ve karanlık planlar yapıyorsun

Yeah, you do

Evet, yapıyorsun

I feel like I’m drowning

Boğuluyor gibi hissediyorum

I’m drowning

Boğuluyorum

You’re holding me down and

Beni aşağıda tutuyorsun ve

Holding me down

Aşağıda tutuyorsun

You’re killing me slow

Beni yavaşça öldürüyorsun

So slow, oh-no

Çok yavaş

I feel like I’m drowning

Boğuluyor gibi hissediyorum

I’m drowning

Boğuluyorum

You’re so plastic and that’s tragic

Öyle sahtesin ki ve bu trajik

Just for you

Sadece senin için

I don’t know what the hell you gonna do

Ne halt edeceksin bilmiyorum

When your looks start depleting

Bakışların tükenmeye başladığında 

And your friends all start leaving

Ve bütün arkadaşların gitmeye başladığında

You’re so plastic and that’s tragic

Öyle sahtesin ki ve bu trajik

Just for you

Sadece senin için

I feel like I’m drowning

Boğuluyor gibi hissediyorum

I’m drowning

Boğuluyorum

You’re holding me down and

Beni aşağıda tutuyorsun ve

Holding me down

Aşağıda tutuyorsun

You’re killing me slow

Beni yavaşça öldürüyorsun

So slow, oh-no

Çok yavaş

I feel like I’m drowning

Boğuluyor gibi hissediyorum

I’m drowning

Boğuluyorum

My life’s okay

Benim hayatım yolunda

Yeah, just when you’re not around me

Evet, sadece sen etrafta değilken

My life’s okay

Hayatım yolunda

Just when you’re not around me

Sen etrafımda değilken

My life’s okay

Hayatım yolunda

Just when you’re not around me

Sen etrafımda değilken

My life’s okay

Hayatım yolunda

I feel like I’m drowning

Boğuluyor gibi hissediyorum

I’m drowning

Boğuluyorum

You’re holding me down and

Beni aşağıda tutuyorsun ve

Holding me down

Aşağıda tutuyorsun

You’re killing me slow

Beni yavaşça öldürüyorsun

So slow, oh-no

Çok yavaş

I feel like I’m drowning

Boğuluyor gibi hissediyorum

I’m drowning

Boğuluyorum

Two Feet – Love Is A Bitch (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 1

I’m flyin’, I’m flyin’ high like a bird

Uçuyorum, umuyorum yükseklerde bir kuş gibi

But my fluttering wings can’t keep you from pullin’ me down

Ama çırpınan kanatlarım alıkoymuyor beni aşağıya çekmenden

Your mama, your mama says I’m a fool

Annen, annen bir aptal olduğumu söylüyor

And yeah, maybe that’s true ’cause I can’t stop thinkin’ ’bout you

Ve evet belki bu doğrudur çünkü seni düşünmeden duramıyorum

I’m tryin’, I’m tryin’ not to forget my words

Deniyorum, deniyorum söyleyeceklerimi unutmamayı

‘Cause when I’m around you, I tend to keep changin’ my mind

Çünkü senin etrafımdayken fikrimi değiştirmeye meyilli oluyorum

I promised, I promised myself not to slip back into old habit

Söz verdim, söz verdim kendime eski alışkanlığıma geri dönmemeye dair

‘Cause heartbreak is savage and love is a bitch

Çünkü kalp kırılması acımasızdır ve aşk bir sürtüktür