İngilizce Türkçe Sözlük







16 Mart 2021 Salı

Kate Linn & Monoir – Durum (Türkçe Çeviri)

Kate Linn & Monoir – Durum (Türkçe Çeviri)

Clock is ticking on the wall
For you and I
Don’t you wanna spend the night
And paint the sky
I’m crossing borders
Feeling high
You can’t deny
When i look into your eyes
Time passes by

Duvarda saat tikliyor
Sen ve ben için
Geceyi geçirmek ve gökyüzünü boyamak istemiyor musun?
Sınırları aşıyorum
Uçuyorum
İnkar edemezsin
Gözlerine baktığımda
Zaman geçiyor

Love is, love is all around you
And sun goes up for you
Everyday i think about you
All i, all i want is you
Love is, love is all around you
And sun goes up for you
Everyday i think about you
All i want is

Aşk, senin etrafını sarmış
güneş senin için doğuyo
her gün seni düşünüyorum
tek isteğim sensin
Aşk, senin etrafını sarmış
güneş senin için doğuyo
her gün seni düşünüyorum
tek isteğim sensin

Dum, durum, dum
Durum, dum, durum, dum x4…

Feelings stronger than a storm
No wrong or right
It’s a story that is born
Right here tonight
All i want, you being mine
We love, we try
Falling deeper everytime
Complete me right

Fırtınadan daha güçlü hissediyorum
Yanlış ya da doğru yok
Yazılmaya başlayan bir hikaye bu
Bu gece burada
Tek istediğim benim olman
seviyoruz deniyoruz
her seferinde daha derin hissediyoruz
Tamamlanıyoruz

Love is, love is all around you
And sun goes up for you
Everyday i think about you
All i, all i want is you
Love is, love is all around you
And sun goes up for you
Everyday i think about you
All i want is

Aşk, senin etrafını sarmış
güneş senin için doğuyo
her gün seni düşünüyorum
tek isteğim sensin
Aşk, senin etrafını sarmış
güneş senin için doğuyo
her gün seni düşünüyorum
tek isteğim sensin

Dum, durum, dum
Durum, dum, durum, dum

The Kid LAROI – Without You (Türkçe Çeviri)

You cut out a piece of me, and now I bleed internally
Left here without you (No, no, no), without you (Ooh, ooh)
And it hurts for me to think about what life could possibly be like
Without you (No, no, no), without you (No, no)

Bir parça kopardın benden, şimdi durmaksızın kanıyorum
Sensiz kaldım burada, sensiz
Hayat nasıl olurdu diye düşünmek canımı yakıyor
sensiz

I can’t believe that you wouldn’t believe me
Fuck all of your reasons
I lost my shit, you know I didn’t mean it
Now I see it, you run and repeat it
And I can’t take it back, so in the past is where we’ll leave it, uh

Bana inanmadığına inanamıyorum
Tüm nedenlerinin canı cehenneme
Kaybettim kendimi, biliyorsun bunu kastetmedim
Artık anlıyorum, kaçtın ve devam ettin
Geri alamam, bıraktığımız zaman çok geride kaldı

So there you go, oh
Can’t make a wife out of a hoe, oh
I’ll never find the words to say I’m sorry
But I’m scared to be alone

işte gidiyorsun
boş birinden eş yapamazdım zaten
Özür dilemeye kelime bulamayacağım
Ama yalnız olmaktan korkuyorum

You cut out a piece of me, and now I bleed internally
Left here without you (No, no, no), without you (Ooh, ooh)
And it hurts for me to think about what life could possibly be like
Without you (No, no, no), without you (No, no)

Bir parça kopardın benden, şimdi durmaksızın kanıyorum
Sensiz kaldım burada, sensiz
Hayat nasıl olurdu diye düşünmek canımı yakıyor
sensiz

Oh-oh, woah-oh, oh-oh, woah
Oh-oh, woah-oh, oh-oh, woah
Without you, without you, you, ooh

sensiz sensiz
Oh-oh, woah-oh, oh-oh, woah
Oh-oh, woah-oh, oh-oh, woah
Without you, without you, you, ooh
sensiz sensiz

It’s gon’ be hard here on my own and
Even harder to let you go, I
Really wish that we, could’ve got this right

kendi başıma zor olacak
bırakmaktan daha zor
keşke düzeltebilseydik

So here I go, oh
Can’t make a wife out of a hoe, oh
I’ll never find the words to say I’m sorry
But I’m scared to be alone (Oh)

işte gidiyorum
boş birinden eş yapamazdım zaten
Özür dilemeye kelime bulamayacağım
Ama yalnız olmaktan korkuyorum

You cut out a piece of me, and now I bleed internally
Left here without you (No, no, no), without you (Ooh, ooh)
And it hurts for me to think about what life could possibly be like
Without you (No, no, no), without you (No, no)

Bir parça kopardın benden, şimdi durmaksızın kanıyorum
Sensiz kaldım burada, sensiz
Hayat nasıl olurdu diye düşünmek canımı yakıyor
sensiz

Oh-oh, woah-oh, oh-oh, woah
Oh-oh, woah-oh, oh-oh, woah
Without you, without you (No, no, no)

sensiz sensiz

HVME – Goosebumps (Türkçe Çeviri)

HVME – Goosebumps (Türkçe Çeviri)

I get those goosebumps every time, yeah, you come around, yeah
You ease my mind, you make everything feel fine
Worried ’bout those comments
I’m way too numb, yeah, it’s way too dumb, yeah
I get those goosebumps every time, I need the Heimlich
Throw that to the side, yeah
I get those goosebumps every time, yeah
When you’re not around (Straight up)
When you throw that to the side, yeah (It’s lit)
I get those goosebumps every time, yeah

Etrafta olduğun her an tüylerim diken diken oluyor
Aklımı başımdan alıyorsun, her şeyi yoluna koyuyorsun
O yorumlar hakkında endişelendim
Çok uyuşuk kafam, aptal gibiyim
her an tüylerim diken diken oluyor, Heimleich’e ihtiyacım var
Oraya fırlat
her an tüylerim diken diken oluyor
sen etrafta olmadığında
O tarafa fırladığında
her an tüylerim diken diken oluyor

7-1-3
Through the 2-8-1, yeah, I’m ridin’, why they on me?
Why they on me? I’m flyin’, sippin’ low-key
I’m sippin’ low-key in Onyx, rider, rider

7-1-3
2-8-1 üzerinden, araba kullanıyorum, neden benle uğraşıyorlar?
neden uğraşıyorlar? uçuyorum,rahat takılıyorum
Onyx’te rahat takılıyorum, sürüyorum

I get those goosebumps every time, yeah, you come around, yeah
You ease my mind, you make everything feel fine
Worried ’bout those comments
I’m way too numb, yeah, it’s way too dumb, yeah
I get those goosebumps every time, I need the Heimlich
Throw that to the side, yeah
I get those goosebumps every time, yeah
When you’re not around (Straight up)
When you throw that to the side, yeah (It’s lit)
I get those goosebumps every time, yeah

Etrafta olduğun her an tüylerim diken diken oluyor
Aklımı başımdan alıyorsun, her şeyi yoluna koyuyorsun
O yorumlar hakkında endişelendim
Çok uyuşuk kafam, aptal gibiyim
her an tüylerim diken diken oluyor, Heimleich’e ihtiyacım var
Oraya fırlat
her an tüylerim diken diken oluyor
sen etrafta olmadığında
O tarafa fırladığında
her an tüylerim diken diken oluyor

15 Mart 2021 Pazartesi

MIKA – Grace Kelly ( Türkçe Çeviri )

 I wanna talk to you!
 The last time we talked, Mr. Smith, you reduced me to tears
 I promise you it won't happen again!
  
 Seninle konuşmak istiyorum
 En son konuşmamızda Bay Smith beni gözyaşlarımla bıraktınız
 Bir daha olmayacağına yemin ederim!
  
 Do I attract you? Do I repulse you with my queasy smile?
 Am I too dirty? Am I too flirty? Do I like what you like?
 I could be wholesome, I could be loathsome, I guess I'm a little bit shy
 Why don't you like me? Why don't you like me without making me try?
  
 Seni çekiyor muyum? Seni iğrenç gülüşümle itiyor muyum?
 Çok mu pisim? Çok mu cilveliyim? Sevdiğin şeylerden hoşlanıyor muyum?
 Yararlı olabilirim, iğrenç olabilirim, sanırım biraz utangacım
 Neden benden hoşlanmıyorsun? Neden benden denemeden hoşlanmıyorsun?
 I tried to be like Grace Kelly
 
 But all her looks were too sad
 So I tried a little Freddie
 I've gone identity mad! (Mad, mad, mad!)
  
 Grace Kelly gibi olmak istedim
 Ama görünüşü çok üzgündü
 O yüzden biraz Freddie gibi olmaya çalıştım
 Kimlik olarak delirdim ( deli, deli, deli )
  
 I could be brown, I could be blue, I could be violet sky
 I could be hurtful, I could be purple, I could be anything you like
 Gotta be green, gotta be mean, gotta be everything more
 Why don't you like me?
 Why don't you like me? Why don't you walk out the door!
  
 Kahverengi olabilirim, mavi olabilirim, menekşe mavisi olabilirim
 Yeşil olabilir, cimri olabilir, her şeyin fazlası olabilir
 Neden benden hoşlanmıyorsun? 
 Neden benden hoşlanmıyorsun? Neden kapıdan çıkıp gidiyorsun!
  
 Getting angry doesn't solve anything!
  
 Sinirlenmek hiçbir şeyi çözmez!
  
 How can I help it? How can I help it? How can I help what you think?
 Hello my baby, hello my baby, putting my life on my brink
 Why don't you like me?
 Why don't you like me? Why don't you like yourself?
 Should I bend over, should I look older, just to be put on your shelf?
  
 Nasıl yardım edebilirim? Nasıl yardım edebilirim? Düşündüğün şeye nasıl yardım edebilirim?
 Merhaba bebeğim, merhaba bebeğim, hayatımı bir kenara koyarak
 Neden benden hoşlanmıyorsun?
 Neden benden hoşlanmıyorsun? Neden kendinden hoşlanmıyorsun?
 Eğilmeli miyim, daha mı yaşlı gözükmeliyim, beni rafına koyabilmen için?
  
 I tried to be like Grace Kelly
 But all her looks were too sad
 So I tried a little Freddie
 I've gone identity mad! (Mad, mad, mad!)
  
 Grace Kelly gibi olmak istedim
 Ama görünüşü çok üzgündü
 O yüzden biraz Freddie gibi olmaya çalıştım
 Kimlik olarak delirdim ( deli, deli, deli )
  
 I could be brown, I could be blue, I could be violet sky
 I could be hurtful, I could be purple, I could be anything you like
 Gotta be green, gotta be mean, gotta be everything more
 Why don't you like me? Why don't you like me? Walk out the door!
  
 Kahverengi olabilirim, mavi olabilirim, menekşe mavisi olabilirim
 Yeşil olabilir, cimri olabilir, herşeyin fazlası olabilir
 Neden benden hoşlanmıyorsun? 
 Neden benden hoşlanmıyorsun? Neden kapıdan çıkıp gidiyorsun!
  
 Say what you want to satisfy yourself, hey!
 But you only want what everybody else says you should want
 You want
  
 Kendini tatmin etmek istediğini söyle, hey!
 Ama sen sadece herkesin istediğini söylediği şeyi istiyorsun
 Senin istediğin
  
 I could be brown, I could be blue, I could be violet sky
 I could be hurtful, I could be purple, I could be anything you like
 Gotta be green, gotta be mean, gotta be everything more
 Why don't you like me? Why don't you like me? Walk out the door!
  
 Kahverengi olabilirim, mavi olabilirim, menekşe mavisi olabilirim
 Yeşil olabilir, cimri olabilir, her şeyin fazlası olabilir
 Neden benden hoşlanmıyorsun? 
 Neden benden hoşlanmıyorsun? Neden kapıdan çıkıp gidiyorsun!
  
 I could be brown, I could be blue, I could be violet sky
 I could be hurtful, I could be purple, I could be anything you like
 Gotta be green, gotta be mean, gotta be everything more
 Why don't you like me? Why don't you like me? Walk out the door!
  
 Kahverengi olabilirim, mavi olabilirim, menekşe mavisi olabilirim
 Yeşil olabilir, cimri olabilir, her şeyin fazlası olabilir
 Neden benden hoşlanmıyorsun? 
 Neden benden hoşlanmıyorsun? Neden kapıdan çıkıp gidiyorsun!
  
 Humphry, we're leaving!
  
 Humpher, biz gidiyoruz!
 
 Ca-ching! 

G-Eazy – Remember You ( Türkçe Çeviri )

 I will remember you
 She got her own crib with a twin bed
 In west Hollywood, she uptown
 And she dance to her favorite song
 And sing along when no one's around
 I will remember you
 I will remember you
  
 Seni hatırlayacağım
 İkiz yataklı kendi beşiğine sahip
 Batı Hollywood'da, o şehir dışında
 Ve favori şarkısında dans eder
 Ve kimse etrafta yokken şarkı söyler
 Seni hatırlayacağım
 Seni hatırlayacağım
  
 Yeah, back when the first time we met
 I was thinkin' 'bout sex but you told me not yet
 I meant no disrespect I was just being honest, my only regret was
 Never letting you know how I felt or what was up
 That was too much Maker's in my cup
 I was faded, too fucked up
 And you probably think I'm an asshole
 Read your facial expression
 But it's not everyday someone comes and leaves an impression
 Typin' shit to say to you then deletin' it on my phone when I'm textin'
 Cause I still be thinkin' about you like every day, no question
 But, I ain't really tryin' to fly out
 And I'm no good at phones
 And my life is on the road
 I'm with the crew of Rolling Stones, but don't trip
  
 Evet, ilk tanıştığımız zamana dönelim
 Birlikte olmayı düşünüyordum ama bana henüz değil dedin
 Saygısızlık etmek istemedim sadece dürüst oldum, tek pişmanlığım
 Asla ne hissettiğimi ya da neler olduğunu bilmene izin vermemem 
 Bardağımda çok fazla Maker vardı
 Ben solmuştum, çok kötüydüm
 Ve büyük ihtimal benim pislik olduğumu düşündün
 Yüz ifadeni oku
 Ama birinin gelip bir izlenim bıraktığı her gün değil
 Sana telefonda mesaj atarken saçma şeyler yazım siliyorum
 Çünkü hala seni her gün düşünüyorum şüphesiz
 Ama gerçekten uçmaya çalışmıyorum
 Ve telefon konuşmalarında iyi değilim
 Ve hayatım yolda
 Rolling Stone ekibiyle beraberim, ama gezmiyorum
  
 I will remember you
 She got her own crib with a twin bed
 In west Hollywood, she uptown
 And she dance to her favorite song
 And sing along when no one's around
 I will remember you
 I will remember you
  
 Seni hatırlayacağım
 İkiz yataklı kendi beşiğine sahip
 Batı Hollywood'da, o şehir dışında
 Ve favori şarkısında dans eder
 Ve kimse etrafta yokken şarkı söyler
 Seni hatırlayacağım
 Seni hatırlayacağım
  
 See I know I've got this tendency to fall in love real quickly
 But it's usually a phase I fall into in every city
 That passes away instantly
 When I leave it's over
 I come to my senses when I'm sober
 But I thought about you, no lie
 When I left, you stayed on my brain
 Then we finally got to fuck, and that shit was all the way insane
 Now I know that you're havin' a thought
 Picture us having a spot
 But look at this baggage I got
 My life is crazy, I travel a lot
 But, when I dip out in the morning you can trust
 I'll be thinkin' about you looking out the window of my bus
  
 Gördün mü, çok çabuk aşık olma eğilimim olduğunu biliyorum
 Ama bu genellikle her şehirde düştüğüm bir evre
 Anında kaybolan
 Ben ayrıldığımda biter
 Ayık olduğumda aklım başıma geliyor
 Ama seni düşündüm, yalan yok
 Gittiğimde, sen aklımda kaldın
 Sonra biz sonunda beraber olduk ve bu saçmalık tamamen çılgıncaydı
 Şimdi biliyorum ki bir düşüncen var
 Bir yerimizin olduğunu hayal eden
 Ama aldığım valize bak
 Hayatım çılgınca, çok fazla seyahat ediyorum
 Ama, sabah dalıp gittiğimde bana güvenebilirsin
 Otobüsümün penceresinden dışarı baktığımda seni düşünüyor olacağım
  
 I will remember you
 She got her own crib with a twin bed
 And was Hollywood, she uptown
 And she danced to her favorite song
 And sing along when no one's around
 I will remember you
 I will never forget you
  
 Seni hatırlayacağım
 İkiz yataklı kendi beşiğine sahip
 Batı Hollywood'da, o şehir dışında
 Ve favori şarkısında dans eder
 Ve kimse etrafta yokken şarkı söyler
 Seni hatırlayacağım
 Seni hatırlayacağım 

14 Mart 2021 Pazar

Tory Lanez – And This is Just the Intro İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

I hope you find somebody more toxic
– Umarım daha zehirli birini bulursun.
And y’all go through way more arguments than we did
– Ve siz bizden çok daha fazla tartışma yaşıyorsunuz.
Y’all go through way more arguments than needed
– Hepiniz gerekenden çok daha fazla argümandan geçiyorsunuz
You better give him the same fucking treatment
– Onu daha aynı boktan tedavi ver
I know it’s just the intro and this shit get deep, but
– Bunun sadece bir giriş olduğunu biliyorum Ve bu bok derinleşiyor, ama
I’ve got my reasons
– Benim nedenlerim var

I put my work in it, wasn’t worth it
– İşimi buna koydum, buna değmedi
My stresses turned you to the person for somebody else
– Stresim seni bir başkası için bir insana dönüştürdü
I made you worth it for somebody else
– Seni bir başkası için buna değer kıldım.
I endured all of your flaws ’til I
– Tüm kusurlarına katlandım.
Broke through all the walls of your guard
– Gardiyanın tüm duvarlarını kırdı
Now you’re perfect for somebody else
– Şimdi başkası için mükemmelsin.

I’m ’bout to call her bruh, I ain’t gon’ lie to you, bruh
– Ona kardeşim diyeceğim, sana yalan söylemeyeceğim, kardeşim.

I know she’s somewhere with a good guy, no
– İyi bir adamla bir yerde olduğunu biliyorum, hayır
She’s out with a guy who push a pretty penny
– Güzel bir kuruşa basan bir adamla çıktı.
Her friend just let me know she say
– Onun arkadaşı sadece söyle bana bildirin
He gets more paper than me, yeah (damn)
– Benden daha fazla kağıt alır, Evet (lanet olsun)
There goes my ego
– İşte egom gidiyor
This shit is weak though
– Ama bu bok çok zayıf
My heart is cold as shit, it’s bricked
– Kalbim bok gibi soğuk, tuğla gibi
My shit is Shaq at the free-throw
– Benim bokum Shaq serbest atışta
Tryna get you back with all these cheap hoes
– Tryna almak sen geri ile tüm bu cheap hoes
And you don’t even peep though
– Ve sen bile dikizlemiyorsun

I let you take ’til there was nothing left of me
– Benden geriye hiçbir şey kalmayana kadar almana izin verdim.
Seen it all ’til there was nothing left to see
– Tüm ’til gördüm görmek için sol hiçbir şey yoktu
I know she would leave me, what you telling me?
– Beni terk edeceğini biliyorum, ne diyorsun?
‘Cause when it’s said and done, all I got is these melodies
– Çünkü her şey söylendiğinde ve bittiğinde, sahip olduğum tek şey bu melodiler
You wasn’t there when I was selling CDs
– Ben CD satarken sen orada değildin.
Juggin’ at the TD, I was making CCs
– TD’DE Juggin’, CCs yapıyordum
Money comin’ out, I’m watchin’ it in 3D
– Para çıkıyor, 3D olarak izliyorum
You told me I’d be nothing, now I’m on the TV
– Bana bir hiç olacağımı söyledin, şimdi TELEVİZYONDAYIM

Fast forward, couple years later, see me, yeah
– Hızlı ileri, birkaç yıl sonra, beni gör, Evet
Come and see me, yeah
– Gel ve beni gör, Evet
Come and see me, bitch
– Gel ve beni gör, kaltak
Car futuristic, should’ve come with three seats
– Araba fütüristik, üç koltuk ile gelmeliydi
Took the last feedback, it don’t come with TVs
– Son geri bildirimi aldı, TV’lerle gelmiyor
I stopped wearin’ Chrome Hearts and AMIRI jeans
– Krom Kalpler ve AMİRİ kot pantolon giymeyi bıraktım
Gettin’ too much money and it’s bustin’ out the seams
– Çok fazla para alıyor ve dikişleri kırıyor
Shawty, don’t act like I don’t meet you on the scene
– Shawty, seninle sahnede tanışmamış gibi davranma.
I only slept on you ’cause you started sellin’ dreams
– Rüyalarını satmaya başladığın için seninle yattım.

Oh my God, I don’t even know, I’m so ashamed right now
– Aman Tanrım, bilmiyorum bile, şu anda çok utanıyorum

She be fuckin’ rich niggas since nineteen (nineteen)
– Ondokuz (Ondokuz) beri zengin zenciler lanet o)
No money inside her bags, just drugs and Maybelline
– Çantalarında para yok, sadece uyuşturucu ve Maybelline
Seems like money’s got you doing anything
– Görünüşe göre para sana bir şey yaptırıyor.
Anything, anything
– Hiçbir şey, hiçbir şey
Servin’ looks, you deaded me all for the finer things
– Güzel şeyler için beni öldürdün.
Fuck me good and then you telling me all kinda things
– Beni iyi sik ve sonra bana her şeyi anlatıyorsun
It’s like money’s got you doing different type of things
– Sanki para seni farklı şeyler yapmaya zorluyor.

Honestly, like I don’t know why I did that, but I did, yeah
– Dürüst olmak gerekirse, bunu neden yaptığımı bilmiyorum, ama yaptım, Evet

Girl, I heard you fucked that nigga in some shit I bought you
– Kızım, o zenciyi sana aldığım bir bokla becerdiğini duydum.
It hurts to know that that’s some different shit I taught you, oh
– Bunun sana öğrettiğim farklı bir şey olduğunu bilmek acıtıyor, oh
You left me for someone that was icy
– Beni buz gibi biri için terk ettin.
With all that ice, don’t you forget
– Tüm bu buzla, unutma

You gotta come and see me, come and see me, yeah
– Gel ve beni gör, gel ve beni gör, Evet
Come and see me, come and see me, yeah
– Bana gel, bana gel, Evet
If it’s on the ‘Gram, on the TV, yeah
– Eğer Gram’da, televizyonda ise, Evet.
Gonna see me, gonna see me, yeah
– Beni görecek, beni görecek, Evet

Come and see me, come and see me, yeah
– Bana gel, bana gel, Evet
Come and see me, come and see me, yeah
– Bana gel, bana gel, Evet
If it’s on the ‘Gram, on the TV, yeah
– Eğer Gram’da, televizyonda ise, Evet.
Gonna see me, gonna see me, yeah
– Beni görecek, beni görecek, Evet

What’s it in for? I’m toxic, you know it (you know it)
– Ne için yazıyor? Toksik ben, (sen bunu bilirsin, sen bilirsin )
Whatever your friends say, I’m not shit, and you know it (you know it)
– Arkadaşların ne derse desin, ben bok değilim ve bunu biliyorsun (bunu biliyorsun)
She hopped in my double-R, she’d rather cry tears in the stars
– Çift R’ime atladı, yıldızlarda gözyaşları ağlamayı tercih ederdi
And she knows them other guys in the double-R, ain’t like ours
– Ve double-R’deki diğer adamları tanıyor, bizimki gibi değil
Ain’t doing it like us
– Bizim gibi bunu yapmıyor
Movie is playin’ and they ain’t doing it like us
– Film oynuyor ve bizim gibi yapmıyorlar.
Maybe I’m toxic, maybe I’m not shit
– Belki zehirliyim, belki de bok değilim
You wanna fuss and fight for some other option
– Yaygara yapmak ve başka bir seçenek için savaşmak istiyorsun

Liquor, I’m gone
– İçki, gidiyorum
Sip, sippin’ ’til I get depressed in this bitch
– Aldığım yudum yudumlamak’ til bu orospu depresif
Then I’ma call you right up on the flip
– Sonra yukarı doğru çevirin seni çağırırım
Fifty reasons why your nigga ain’t shit
– Zencinin bok yapmamasının elli nedeni
Fuck them niggas if I’m not at the top
– Üstte değilsem o zencileri siktir et
I go crazy, I’ma make this shit hot
– Deliriyorum, bu boku sıcak yapacağım
DM your nigga, he blow up your spot
– DM senin zenci, o senin nokta havaya uçurmak
Fuck up the relationship that you got
– Sahip olduğun ilişkiyi berbat et.
Fucked it up and now I’m calling you mine
– Her şeyi berbat ettim ve şimdi sana benim diyorum
There’s no real intention of making you mine
– Benim yapmak gerçek niyeti var

I just don’t wanna see you with no one else
– Sadece bunu istiyorum başka hiç kimse görmüyorum
Like I’m the only one allowed to move on
– Sanki hayatına devam edebilecek tek kişi benim.
(I told you)
– (Demiştim )
I’m a fuck boy for sayin’ that shit, girl, I know it
– Bu boku söylediğin için lanet bir adamım, kızım, bunu biliyorum
I don’t deserve you for playin’ that like that, I know it
– Böyle oynadığın için seni hak etmiyorum, biliyorum.
But through these toxic eyes, I see potential
– Ama bu zehirli gözlerden potansiyel görüyorum

Took advantage of the fact
– Bu gerçeğin avantajından yararlandı
You gotta come and see me, come and see me, yeah
– Gel ve beni gör, gel ve beni gör, Evet
Come and see me, come and see me, yeah
– Bana gel, bana gel, Evet
If it’s on the ‘Gram, on the TV, yeah
– Eğer Gram’da, televizyonda ise, Evet.
Gonna see me, gonna see me, yeah
– Beni görecek, beni görecek, Evet

Come and see me, come and see me, yeah
– Bana gel, bana gel, Evet
Come and see me, come and see me, yeah
– Bana gel, bana gel, Evet
If it’s on the ‘Gram, on the TV, yeah
– Eğer Gram’da, televizyonda ise, Evet.
Gonna see me, gonna see me
– Bana bakın, bana bakın

Want me call, don’t you? Don’t you?
– Ara Beni istiyorsun, değil mi? Değil mi?
Every time that I see you, every time that I see you
– Seni görüyorum, her zaman böyle bir şey görüyorum her zaman
You woo-hoo-hoo, you woo-hoo-hoo
– Sen woo-hoo-hoo, sen woo-hoo-hoo
Every time that I see you, every time that I see you
– Seni görüyorum, her zaman böyle bir şey görüyorum her zaman

Why don’t you return my calls?
– Neden telefonlarıma cevap vermiyorsun?
You trip out, where I be
– Ben nereye gideceğim seni,
Should know, karma see me
– Bilmeliyim, karma beni görüyor
Now you don’t got me, see me
– Şimdi bana sahip değilsin, beni gör

Nelly & Florida Georgia Line – Lil Bit İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

What up, Nelly?
– N’aber Nelly?
You ready to do another one, bruh?
– Bir tane daha yapmaya hazır mısın, kardeşim?
Talk to ’em (uh, uh, uh, uh), haha
– Onlarla konuş (uh, uh, uh, uh), haha

Yeah, runnin’ all red lights
– Evet, kırmızı ışıkta koşuyorum.
Pull up to the club, just to get, to get ahead, right
– Kulübe kadar çekin, sadece almak için, ilerlemek için, değil mi
I do this shit er’ry night
– Bu boku er’ry gecesinde yapıyorum
You can call it limelight, I’ma call it my life
– Sen buna ilgi odağı diyebilirsin, ben buna hayatım diyeceğim.
Shawty lookin’ alright
– Hatun iyi görünüyor
TK jeans on, skin-skin-skintight
– TK kot üzerinde, cilt-cilt-daracık
She be shakin’ that taillight
– Arka lambayı sallıyor.
Got me froze in the road like a deer in the headlights (uh, uh, yeah)
– Farlarda bir geyik gibi yolda dondum (uh, uh, Evet)

Oh, Backwoods, wanna know if you can roll
– Oh, Taşra, ister dönebilirsiniz biliyor
Got Cîroc on the rocks, ice-cold
– Kayaların üzerinde Ciroc var, buz gibi soğuk
Got the coupe on the new town road
– Yeni şehir yolunda bir coupe var
Real low, oh
– Çok düşük, oh

I know we just met, but, girl, let’s roll
– Yeni tanıştığımızı biliyorum, ama kızım, Hadi gidelim.
Let’s roll, whoa, let’s roll, let’s roll
– Hadi yuvarlanalım, hadi yuvarlanalım, yuvarlanalım
I’ll go anywhere you wanna go
– Nereye gitmek istersen giderim.
Let’s go, oh
– Hadi gidelim, oh

And she said, “Take me to the country, show me where you from”
– Ve dedi ki, ” beni taşraya Götür, bana nereli olduğunu göster”
I said, “Shawty, you gon’ love me and we gon’ have some fun”
– “Bebeğim, beni seveceksin ve biraz eğleneceğiz” dedim.”
I’ll break out my big wheel and you can climb on up
– Büyük tekerleğimi kıracağım ve sen de yukarı çıkabilirsin.
Girl, I think you a big deal, now show your boy some love
– Kızım, bence sen büyük bir anlaşmasın, şimdi oğluna biraz sevgi göster

Huh, just a lil’ bit
– Ha, sadece bir lil’ bit
Just a lil’ bit (uh)
– Sadece küçük bir parça (uh)
Just a lil’ bit (yeah)
– Sadece küçük bir parça (Evet)
Just a lil’ bit (uh)
– Sadece küçük bir parça (uh)
We gon’ have some fun
– Biraz eğlenmek gon’ biz
Just a lil’ bit (uh)
– Sadece küçük bir parça (uh)
Just a lil’ bit (yeah)
– Sadece küçük bir parça (Evet)
Just a lil’ bit
– Sadece bir lil’ bit
Yeah, we gon’ have some-
– Evet, biz gon’ biraz –

Shawty messin’ with a pro now (woo)
– Shawty şimdi bir profesyonel ile uğraşıyor (woo)
I’m a pro now
– Şimdi bir profesyonelim
I’m the who, what, when, where to go now
– Ben kim, ne, ne zaman, şimdi nereye gideceğim
Shows sold out
– Gösterileri tükendi
From the front to the back, hip-hop or the hoedown
– Önden arkaya, hip-hop veya hoedown
Got the game on the go route
– Go rotada oyun var
I’m the black Tom Brady in this, I’m the G.O.A.T. now (haha)
– Ben bu siyah Tom Brady değilim, Ben G. O. A. T. şimdi (haha)
Shawty, I’m so wow
– Bebeğim, ben çok wow’um
Orleans out to SoCal
– Orleans dışarı için SoCal
Better know now
– Şimdi daha iyi biliyorum

I know we just met, but, girl, let’s roll
– Yeni tanıştığımızı biliyorum, ama kızım, Hadi gidelim.
Let’s roll, whoa, let’s roll, let’s roll
– Hadi yuvarlanalım, hadi yuvarlanalım, yuvarlanalım
I’ll go anywhere you wanna go
– Nereye gitmek istersen giderim.
Let’s go, oh (ayy, ayy, ayy)
– Hadi gidelim, oh (ayy, ayy, ayy)

And she said, “Take me to the country, show me where you from” (let’s ride)
– Ve dedi ki, “beni ülkeye Götür, bana nereden geldiğini göster” (hadi binelim)
I said, “Shawty, you gon’ love me and we gon’ have some fun”
– “Bebeğim, beni seveceksin ve biraz eğleneceğiz” dedim.”
I’ll break out my big wheel and you can climb on up
– Büyük tekerleğimi kıracağım ve sen de yukarı çıkabilirsin.
Girl, I think you a big deal, now show your boy some love
– Kızım, bence sen büyük bir anlaşmasın, şimdi oğluna biraz sevgi göster

Huh, just a lil’ bit
– Ha, sadece bir lil’ bit
Just a lil’ bit (yeah, baby, uh)
– Sadece biraz (Evet, bebeğim, uh)
Just a lil’ bit (yeah)
– Sadece küçük bir parça (Evet)
Just a lil’ bit (uh)
– Sadece küçük bir parça (uh)
We gon’ have some fun
– Biraz eğlenmek gon’ biz
Just a lil’ bit (uh)
– Sadece küçük bir parça (uh)
Just a lil’ bit (yeah)
– Sadece küçük bir parça (Evet)
Just a lil’ bit (haha, uh, yeah, yeah)
– Sadece biraz (haha, Ah, evet, evet)

Oh, Backwoods, wanna know if you can roll
– Oh, Taşra, ister dönebilirsiniz biliyor
Got Cîroc on the rocks, ice-cold
– Kayaların üzerinde Ciroc var, buz gibi soğuk
Got the coupe on the new town road (uh, uh, uh)
– Yeni şehir yolunda bir coupe var (uh, uh, uh)
Real low, oh
– Çok düşük, oh

Oh, Backwoods, wanna know if you can roll (can she roll?)
– Ah, taşra, yuvarlanıp yuvarlanamayacağını bilmek ister misin (yuvarlanabilir mi?)
Got Cîroc on the rocks, ice-cold
– Kayaların üzerinde Ciroc var, buz gibi soğuk
Got the coupe on the new town road
– Yeni şehir yolunda bir coupe var
Real low, oh
– Çok düşük, oh

And she said, “Take me to the country, show me where you from”
– Ve dedi ki, ” beni taşraya Götür, bana nereli olduğunu göster”
I said, “Shawty, you gon’ love me and we gon’ have some fun” (we back, man)
– Dedim ki, “bebeğim, beni seveceksin ve biraz eğleneceğiz” (geri döndük, dostum)
I’ll break out my big wheel and you can climb on up
– Büyük tekerleğimi kıracağım ve sen de yukarı çıkabilirsin.
Girl, I think you a big deal, now show your boy some love
– Kızım, bence sen büyük bir anlaşmasın, şimdi oğluna biraz sevgi göster

Huh, just a lil’ bit (ayy, ayy)
– Ha, sadece küçük bir parça (ayy, ayy)
Just a lil’ bit (come on, ayy, ayy)
– Sadece biraz (hadi, ayy, ayy)
Just a lil’ bit (ayy, ayy)
– Sadece küçük bir parça (ayy, ayy)
Just a lil’ bit
– Sadece bir lil’ bit
We gon’ have some fun (ayy, ayy)
– Biraz eğleneceğiz (ayy, ayy)
Just a lil’ bit (ayy, ayy)
– Sadece küçük bir parça (ayy, ayy)
Just a lil’ bit (ayy, ayy)
– Sadece küçük bir parça (ayy, ayy)
Just a lil’ bit
– Sadece bir lil’ bit
We gon’ have some fun
– Biraz eğlenmek gon’ biz