İngilizce Türkçe Sözlük







28 Mart 2021 Pazar

Hey Violet – Friends Like This (Türkçe Çeviri)

How am I supposed to make friends like this?
How am I supposed to make friends like this?
When we only connect like this
How am I supposed to make? How am I supposed to make?

Bu şekilde nasıl arkadaş edinebilirim?
Bu şekilde nasıl arkadaş edinebilirim?
Sadece bu şekilde iletişim kurabilirken
Nasıl yapabilirim? Nasıl yapabilirim?

Spending all day on my phone
Am I in prison, or am I just home?
Might bleach my hair, might shave it off
I might call my ex or even his mom
Drive to the beach, but stay in my car

Bütün günü telefonumda geçiriyorum
Hapishanede miyim yoksa sadece evde miyim?
Saçımı açabilir, hepsini tıraş edebilirim
Eski sevgilimi hatta annesini arayabilirim
Plaja gidebilir ama arabamda kalabilirim

How am I supposed to make friends like this?
How am I supposed to make friends like this?
When we only connect like this
How am I supposed to make? How am I supposed to makе?
How am I supposed to have fun like this?
At a party of onе like this?
How am I supposed to make friends like this?
How am I supposed to make? How am I supposed to make?

Bu şekilde nasıl arkadaş edinebilirim?
Bu şekilde nasıl arkadaş edinebilirim?
Sadece bu şekilde iletişim kurabilirken
Nasıl yapabilirim? Nasıl yapabilirim?
Bu şekilde nasıl eğlenebilirim?
Bu şekilde bir partide?
Bu şekilde nasıl arkadaş edinebilirim?
Nasıl yapabilirim? Nasıl yapabilirim?

So boring, staring at these walls
It feels like my whole life, has been put on pause
Might start a cult, that could be sick
Is golf kinda cool, or did I lose my grip?
Might take a trip, but just to my fridge
Ugh

Çok sıkıcı, bu duvarlara bakıyorum
Tüm hayatım durmuş gibi hissettiriyor
Bir tarikat başlatabilirim, bu delice olabilir
Golf biraz havalı mı yoksa tutuşumu mu kaybettim?
Bir yolculuğa çıkabilirim, ama sadece buzdolabıma

How am I supposed to make friends like this?
How am I supposed to make friends like this?
When we only connect like this
How am I supposed to make? How am I supposed to make?
How am I supposed to have fun like this?
At a party of one like this?
How am I supposed to make friends like this?
How am I supposed to make? How am I supposed to make?

Bu şekilde nasıl arkadaş edinebilirim?
Bu şekilde nasıl arkadaş edinebilirim?
Sadece bu şekilde iletişim kurabilirken
Nasıl yapabilirim? Nasıl yapabilirim?
Bu şekilde nasıl eğlenebilirim?
Bu şekilde bir partide?
Bu şekilde nasıl arkadaş edinebilirim?
Nasıl yapabilirim? Nasıl yapabilirim?

How am I supposed to make friends like this? (How am I supposed to make friends?)
How am I supposed to make friends like this? (How am I supposed to make friends?)
When we only connect like this (Connect, connect, connect)
How am I supposed to make? How am I supposed to make?
How am I supposed to have fun like this? (Fun like this)
At a party of one like this? (One like this)
How am I supposed to make friends like this? (Friends like this)
How am I supposed to make? How am I supposed to make?

Bu şekilde nasıl arkadaş edinebilirim?
Bu şekilde nasıl arkadaş edinebilirim?
Sadece bu şekilde iletişim kurabilirken
Nasıl yapabilirim? Nasıl yapabilirim?
Bu şekilde nasıl eğlenebilirim?
Bu şekilde bir partide?
Bu şekilde nasıl arkadaş edinebilirim?
Nasıl yapabilirim? Nasıl yapabilirim?

Rag’n’Bone Man – Fall in Love Again (Türkçe Çeviri)

You don’t have to stay till the morning
You can leave without a warning
If you want to
Don’t be scared to hurt my feelings
Or creep out when I’m still sleeping
If you want to

Sabaha kadar kalmak zorunda değilsin
Haber vermeden gidebilirsin
Eğer istiyorsan
Duygularımı incitmekten korkma
Ya da ben uyurken sıvışıp gitmekten
Eğer istiyorsan

Don’t stay too long
I don’t wanna fall in love again
Don’t cross that line
I don’t wanna fall in love again
I don’t wanna fall in love again

Çok uzun kalma
Tekrar aşık olmak istemiyorum
O çizgiyi geçme
Tekrar aşık olmak istemiyorum
Tekrar aşık olmak istemiyorum

I’ll avoid the conversation
Say that I need my space
Not ’cause I want to
I will make some poor excuses
Every time that I get close to you

Muhabbet kurmaktan kaçınırım
Biraz alana ihtiyacım olduğunu söylerim
İstediğimden değil
Bazı saçma mazeretler üretirim
Sana ne zaman yaklaşacak gibi olsam

Don’t stay too long
I don’t wanna fall in love again
Don’t cross that line
I don’t wanna fall in love again

Çok uzun kalma
Tekrar aşık olmak istemiyorum
O çizgiyi geçme
Tekrar aşık olmak istemiyorum
Tekrar aşık olmak istemiyorum

Feels like it’s enough to drive you mad
Oh, but now the silence doesn’t feel so bad
I know I said I’d rather be alone
But I just got used to being on my own

Seni deli etmek için bu yeterli gibi görünüyor
Ama şimdi sessizlik çok da kötü hissettirmiyor
Biliyorum yalnız olmayı tercih edeceğimi söyledim
Ama sadece kendi kendime olmaya alıştım

Don’t stay too long
I don’t wanna fall in love again
Don’t cross that line
I don’t wanna fall in love again
I don’t wanna fall in love again
I don’t wanna fall in lovе again
I don’t wanna fall
I don’t wanna fall in love again

Çok uzun kalma
Tekrar aşık olmak istemiyorum
O çizgiyi geçme
Tekrar aşık olmak istemiyorum
Tekrar aşık olmak istemiyorum
Tekrar aşık olmak istemiyorum
Düşmek istemiyorum
Tekrar aşık olmak istemiyorum

​beabadoobee – Last Day on Earth (Türkçe Çeviri)

You made it
It’s your last day on Earth
You killed someone last night
And burned down a church
Oh, you made it
For what it’s worth
Well, and if it all goes wrong
And it looks like we’ll soon be gone
Then we should all just get along
And sing a song I wrote
And it goes like this, it goes

Başardın
Bu dünyadaki son günün
Dün gece birini öldürdün
Ve bir kiliseyi yaktın
Oh, başardın
Değeri ne olursa olsun
Peki, eğer her şey ters giderse
Yakında gitmiş olacağız gibi görünüyor
O zaman hepimiz iyi geçinmeliyiz
Ve yazdığım bir şarkıyı söylemeliyiz
Ve ritmi şöyle, şu şekilde

Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo, oh yeah
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo, oh yeah
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah

Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo, oh evet
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Evet, evet, evet, evet, evet
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo, oh evet
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Evet, evet, evet, evet, evet

You made it along
You got a problem with Peter, you got a problem with John
You can’t go on
All this follow me shit
I want to get fucked up at home
Be naked alone
And turn up my phone
Because this song I wrote is just so fucking sick, it goes..
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Wait, I got something to say
(What’s that? Oh shit)
I forgot, wait a minute
The world’s about to end so I’m gonna have to finish
I guess if it were nicer, we’d be better off innit?
I haven’t got a plan, so I’m think I’m gonna wing it
Naked, alone with this song I wrote and it goes like this
It goes

Başardın
Peter ile bir sorunun var, John ile bir sorunun var
Devam edemezsin
Bütün bunlar beni takip ediyor
Evde becerilmek istiyorum
Yalnız çıplak olmak istiyorum
Ve telefonumu açmak istiyorum
Çünkü yazdığım bu şarkı çok fena, şöyle ritmi..
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Bekle, söyleyecek bir şeyim var
(Bu nedir? Oh kahretsin)
Unuttum, bekle bir dakika
Dünya bitmek üzere, bu yüzden bitirmek zorundayım
Sanırım daha güzel olsaydı, sence de gerçekten daha iyi olur muyduk?
Bir planım yok, bu yüzden onu kanatlandıracağımı düşünüyorum
Çıplağım, yazdığım bu şarkıyla yalnızım ve ritmi şöyle
Şu şekilde

Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo, oh yeah
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo, oh yeah
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Yeah, yeah, yeah, yeah, yeah

Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo, oh evet
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Evet, evet, evet, evet, evet
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo, oh evet
Shoop-doop, shoop-doo, badoobadoo
Evet, evet, evet, evet, evet

Demi Lovato – Dancing with the Devil (Türkçe Çeviri)

It’s just a little red wine, I’ll be fine
Not like I wanna do this every night
I’ve been good, don’t I deserve it?
I think I earned it, feels like it’s worth it
In my mind, mind

Bu sadece birazcık kırmızı şarap, iyi olacağım
Bunu her akşam yapmak istediğimden değil
İyiydim, bunu hak etmiyor muyum?
Sanırım bunu hak ettim, buna değmiş gibi hissediyor
Aklımda, aklımda

Twisted reality, hopeless insanity
I told you I was okay, but I was lying

Çarpılmış gerçeklik, umutsuz delilik

Sana iyi olduğumu söyledim ama yalan söylüyordum

I was dancing with the devil, out of control
Almost made it to Heaven
It was closer than you know
Playing with the enemy, gambling with my soul
It’s so hard to say no
When you’re dancing with the devil
Mm-mm-mm, yeah, yeah

Şeytanla dans ediyordum, kontrolden çıkmıştım
Neredeyse cennete gidiyordum
Bildiğinden daha yakındı
Düşmanla oynadım, ruhumla kumar oynadım
Hayır demek çok zor
Şeytanla dans ederken
Mm-mm-mm, evet, evet

It’s just a little white line, I’ll be fine
But soon, that little white line is a little glass pipe
Tinfoil remedy, almost got the best of me
I keep praying I don’t reach the end of my lifetime, mm

Bu sadece birazcık kırmızı şarap, iyi olacağım
Ama yakında, bu küçük beyaz çizgi küçük bir cam boruya dönüşecek
Folyo yatıştırıcı, neredeyse her şeyimi aldı
Ömrümünü sonuna ulaşmamak için dua etmeye devam ediyorum

Twisted reality, hopeless insanity
I told you I was okay, but I was lying

Çarpılmış gerçeklik, umutsuz delilik

Sana iyi olduğumu söyledim ama yalan söylüyordum

I was dancing with the devil, out of control
Almost made it to Heaven
It was closer than you know
Playing with the enemy, gambling with my soul
It’s so hard to say no
When you’re dancing with the devil

Şeytanla dans ediyordum, kontrolden çıkmıştım
Neredeyse cennete gidiyordum
Bildiğinden daha yakındı
Düşmanla oynadım, ruhumla kumar oynadım
Hayır demek çok zor
Şeytanla dans ederken

Thought I knew my limit, yeah
I thought that I could quit it, yeah
I thought that I could walk away easily
But here I am, falling down on my knees
Praying for better days to come and wash this pain away
Could you please forgive me?
Lord, I’m sorry for dancing with the devil
Oh, yeah-yeah

Limitimi bildiğimi sanıyordum, evet
Bırakabileceğimi düşündüm, evet
Kolayca yürüyebileceğimi düşündüm
Ama buradayım, dizlerimin üzerine çöküyorum
İyi günlerin gelip acımı götürmesi için dua ediyorum
Lütfen beni affedebilir misin?
Tanrım, şeytanla dans ettiğim için özür dilerim
Oh, evet-evet

Dancing with the devil, out of control (Yeah, yeah)
Almost made it to Heaven
It was closer than you know (Closer than you know)
Playing with the enemy (Oh), gambling with my soul (Woah, woah)
It’s so hard to say no
When you’re dancing with the devil, mm

Şeytanla dans ediyordum, kontrolden çıkmıştım
Neredeyse cennete gidiyordum
Bildiğinden daha yakındı
Düşmanla oynadım, ruhumla kumar oynadım
Hayır demek çok zor
Şeytanla dans ederken

27 Mart 2021 Cumartesi

Mike Posner – Please Don’t Go İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

Let’s run away from these lies
– Bu yalanlardan kaçalım
Back to yesterday, safe tonight
– Düne geri dön, bu gece güvende

I feel the sun creeping up like tick tock
– Güneşin tik tak gibi süründüğünü hissediyorum
I’m trying to keep you in my head but if not
– Seni kafamda tutmaya çalışıyorum ama eğer değilse
We’ll just keep running from tomorrow with our lips locked
– Yarından itibaren dudaklarımız kilitli olarak koşmaya devam edeceğiz
Yeah you got me begging, begging
– Evet bana yalvarıyor var, yalvarıyor

Baby, please don’t go
– Bebeğim, lütfen gitme
If I wake up tomorrow, will you still be here?
– Yarın uyanırsam, hala burada olacak mısın?
I don’t know
– Bilmiyorum
If you feel the way I do
– Eğer benim gibi hissediyorsan
If you leave I’m gonna find you
– Eğer ben bırakırsanız bulacaksınız

Baby, please don’t go, go, go, go
– Bebeğim, lütfen gitme, git, git, git
Baby, please don’t go, go, go, go
– Bebeğim, lütfen gitme, git, git, git
Baby, please don’t go, go, go, go
– Bebeğim, lütfen gitme, git, git, git

Baby, please don’t,
– Bebeğim, lütfen yapma.,
Baby, please don’t,
– Bebeğim, lütfen yapma.,
Baby, please don’t run away
– Bebeğim, lütfen kaçma.
From my bed and start another day
– Yatağımdan çık ve başka bir güne başla
Stay instead
– Onun yerine kal

I feel the sun creeping up like tick tock
– Güneşin tik tak gibi süründüğünü hissediyorum
I’m trying to keep you in my head but if not
– Seni kafamda tutmaya çalışıyorum ama eğer değilse
We’ll just keep running from tomorrow with our lips locked
– Yarından itibaren dudaklarımız kilitli olarak koşmaya devam edeceğiz
Yeah you got me begging, begging baby
– Evet, yalvarıyorum, yalvarıyorum bebeğim.

Baby, please don’t go
– Bebeğim, lütfen gitme
If I wake up tomorrow, will you still be here?
– Yarın uyanırsam, hala burada olacak mısın?
I don’t know
– Bilmiyorum
If you feel the way I do
– Eğer benim gibi hissediyorsan
If you leave I’m gonna find you
– Eğer ben bırakırsanız bulacaksınız

Baby, please don’t go, go, go, go
– Bebeğim, lütfen gitme, git, git, git
Baby, please don’t go, go, go, go
– Bebeğim, lütfen gitme, git, git, git
Baby, please don’t go, go, go, go
– Bebeğim, lütfen gitme, git, git, git
Baby, please don’t,
– Bebeğim, lütfen yapma.,
Baby, please don’t
– Bebeğim, lütfen yapma.
Baby, please don’t
– Bebeğim, lütfen yapma.

I stay running from tomorrow
– Yarından itibaren koşmaya devam ediyorum
I stay running from tomorrow
– Yarından itibaren koşmaya devam ediyorum
Well, I stay running from tomorrow
– Yarından itibaren koşmaya devam ediyorum.
Said, I stay running from tomorrow
– Yarından itibaren koşmaya devam ettiğimi söyledi.

Baby, please don’t go
– Bebeğim, lütfen gitme
(Please don’t go)
– (Lütfen gitme)
If I wake up tomorrow, will you still be here?
– Yarın uyanırsam, hala burada olacak mısın?
I don’t know
– Bilmiyorum
If you feel the way I do
– Eğer benim gibi hissediyorsan
If you leave I’m gonna find you
– Eğer ben bırakırsanız bulacaksınız
(I’m gon’, I’m gon’, I’m gonna find you)
– (Gon’ ben gon ediyorum, seni bulacağım)

Baby, please don’t go, go, go, go
– Bebeğim, lütfen gitme, git, git, git
Baby, please don’t go, go, go, go
– Bebeğim, lütfen gitme, git, git, git
(Don’t leave me, leave me)
– (Beni bırakma, beni bırak)
Baby, please don’t go, go, go, go
– Bebeğim, lütfen gitme, git, git, git
Baby, please don’t,
– Bebeğim, lütfen yapma.,
Baby, please don’t
– Bebeğim, lütfen yapma.
Baby, please don’t run away
– Bebeğim, lütfen kaçma.

BODIEV – Крузак 200 Rusça Sözleri Türkçe Anlamları

Летит Крузак двухсотый
– Cruzak Bicentennial uçar
Позади крики босоты
– Bosota çığlıkları arkasında
Снова палит на что-то
– Yine bir şey üzerinde kavurma
Снова грузит кого-то
– Yine birini yükler
Источник text-pesni.com
– Kaynak text-pesni.com

Летит Крузак двухсотый
– Cruzak Bicentennial uçar
Позади крики босоты
– Bosota çığlıkları arkasında
Снова палит на что-то
– Yine bir şey üzerinde kavurma
Снова грузит кого-то
– Yine birini yükler

С пылью в тумане не зависай
– Sis içinde toz ile asmak yok
Крузак на трассе, sorry don’t cry
– Cruzak yolda, sorry don’t cry
Пацаны в теме тут не забывай
– Buradaki çocuklar unutma
Не забывай, не забывай
– Unutma, unutma

Выкатил на свет из самых забытых улиц
– En unutulmuş sokaklardan ışık dışarı haddelenmiş
Зависть и успех по сути тут рядом крутятся
– Kıskançlık ve başarı aslında burada dönüyor
Ну что тебе сказать сынок не будет толку
– Ne diyeceksin evlat?
Самый большой дядя тут занимает все полки
– Buradaki en büyük amca tüm rafları kaplıyor

Из глубины района вылетает на обгон
– Bölgenin derinliklerinden sollamak için uçar
И люди палят на махину, собирая весь двор
– Ve insanlar tüm avluyu toplayarak mahina’ya ateş ediyorlar
Самый лютый джип дарит пацанам стимул
– En şiddetli Jeep çocuklara bir teşvik verir
Это суета навек дабы каждый так смог
– Bu sonsuza kadar yaygara böylece herkes yapabilir

Летит Крузак двухсотый
– Cruzak Bicentennial uçar
Позади крики босоты
– Bosota çığlıkları arkasında
Снова палит на что-то
– Yine bir şey üzerinde kavurma
Снова грузит кого-то
– Yine birini yükler

Летит Крузак двухсотый
– Cruzak Bicentennial uçar
Позади крики босоты
– Bosota çığlıkları arkasında
Снова палит на что-то
– Yine bir şey üzerinde kavurma
Снова грузит кого-то
– Yine birini yükler

Летит Крузак двухсотый
– Cruzak Bicentennial uçar
Позади крики босоты
– Bosota çığlıkları arkasında
Снова палит на что-то
– Yine bir şey üzerinde kavurma
Снова грузит кого-то
– Yine birini yükler

Понравился текст песни?
– Şarkı sözlerini Beğendin mi?
Оставьте комментарий ниже
– Aşağıda bir yorum bırakın

Allison Crowe – Hallelujah İngilizce Sözleri Türkçe Anlamları

I’ve heard there was a secret chord
– Gizli bir akor olduğunu duydum.
That David played, and it pleased the Lord
– David oynadı ve Rab’bi memnun etti
But you don’t really care for music, do you?
– Ama müzikle ilgilenmiyorsun, değil mi?
Well, it goes like this, the fourth, the fifth
– Şey, şöyle devam ediyor, dördüncü, beşinci
The minor fall, the major lift
– Küçük düşüş, büyük kaldırma
The baffled king composing Hallelujah
– Şaşkın Kral Hallelujah beste

Hallelujah, Hallelujah
– Hallelujah, Hallelujah
Hallelujah, Hallelujah
– Hallelujah, Hallelujah

Well, your faith was strong but you needed proof
– İnancın güçlüydü ama kanıta ihtiyacın vardı.
You saw her bathing on the roof
– Çatıda banyo gördün
Her beauty and the moonlight overthrew you
– Onun güzelliği ve ay ışığı seni devirdi
She tied you to a kitchen chair
– Seni mutfak sandalyesine bağladı.
She broke your throne, she cut your hair
– Tahtını kırdı, saçını kesti.
And from your lips she drew the Hallelujah
– Ve dudaklarından Hallelujah’ı çizdi

Hallelujah, Hallelujah
– Hallelujah, Hallelujah
Hallelujah, Hallelujah
– Hallelujah, Hallelujah

Well, baby, I’ve been here before.
– Bebeğim, buraya daha önce de gelmiştim.
I’ve seen this room, and I’ve walked this floor.
– Bu odayı gördüm ve bu katta yürüdüm.
I used to live alone before I knew you.
– Seni tanımadan önce yalnız yaşardım.
But I’ve seen your flag on the marble arch,
– Ama bayrağını mermer kemerde gördüm.,
And love is not a victory march,
– Ve aşk bir zafer yürüyüşü değildir,
It’s a cold and it is a broken Hallelujah
– Soğuk ve kırık bir Hallelujah

Hallelujah, Hallelujah
– Hallelujah, Hallelujah
Hallelujah, Hallelujah
– Hallelujah, Hallelujah

Well, there was a time when you’d let me know
– Bir zamanlar bana haber Verirdin.
What’s really going on below,
– Aşağıda gerçekten neler oluyor,
But now you never show that to me, do you?
– Ama şimdi bunu bana hiç göstermiyorsun, değil mi?
But remember when I moved in you,
– Ama sana taşındığım zamanı hatırla.,
And the Holy Ghost was moving too,
– Ve Kutsal Ruh da hareket ediyordu,
And every breath we drew was Hallelujah
– Ve çektiğimiz her nefes Hallelujah oldu

Hallelujah, Hallelujah
– Hallelujah, Hallelujah
Hallelujah, Hallelujah
– Hallelujah, Hallelujah

Well, maybe there is a God above,
– Belki yukarıda bir Tanrı vardır.,
But all that I’ve ever learned from love
– Ama aşktan öğrendiğim her şey
Was how to shoot somebody who outdrew you.
– Seni geride bırakan birini nasıl vuracağımızı.
It’s not a cry that you hear at night,
– Geceleri duyduğun bir ağlama değil.,
And it is not somebody who has seen the light
– Ve ışığı gören biri değil.
It’s a cold and it is a broken Hallelujah
– Soğuk ve kırık bir Hallelujah

Hallelujah, Hallelujah
– Hallelujah, Hallelujah
Hallelujah, Hallelujah
– Hallelujah, Hallelujah

Hallelujah, Hallelujah
– Hallelujah, Hallelujah

Hallelujah
– Şükür

Hallelujah
– Şükür