İngilizce Türkçe Sözlük







21 Mayıs 2021 Cuma

BTS – Butter (Türkçe Çeviri)

Smooth like butter
Like a criminal undercover
Gon’ pop like trouble
Breakin’ into your heart like that

Tereyağı gibi pürüzsüz
Gizlenmiş bir suçlu gibi
Patlayacağım bela gibi
Böyle gireceğim işte kalbine 

Cool shade stunner
Yeah I owe it all to my mother.
Hot like summer
Yeah I’m makin’ you sweat like that
Break it down

Havalı silüet yakışıklısı
Evet, hepsini anneme borçluyum
Yaz gibi sıcak
Evet, seni böyle terletiyorum işte
Yerle bir et

Oh when I look in the mirror
I’ll melt your heart into two
I got that superstar glow so
Do the boogie like

Oh, aynaya baktığımda
Kalbini eriteceğim iki parçaya
Süperstar ışıltısı var bende
Bu yüzden dans ederim böyle 

Side step right left to my beat (heartbeat)
High like the moon rock with me baby
Know that I got that heat
Let me show you ’cause talk is cheap
Side step right left to my beat (heartbeat)
Get it, let it rol

Ritmimde sağa sola doğru yana adım at (kalp atışı)
Ay gibi yüksek, benimle dans et, bebeğim
Biliyorsun o sıcaklığa sahibim
Sana göstereyim, çünkü konuşmak ucuzdur
Ritmimde sağa sola doğru yana adım at (kalp atışı)
Anla, başlat 

Smooth like butter
Pull you in like no other
Don’t need no Usher
To remind me you got it bad

Tereyağı gibi pürüzsüz
Seni çekiyorum kendime benzersiz şekilde
Usher'a hiç gerek yok
Abayı yaktığını bana hatırlatmak için

Ain’t no other
That can sweep you up like a robber
Straight up, I got ya
Makin’ you fall like that
Break it down

Başka hiç kimse
Seni bir hırsız gibi kazanamaz
Ciddiyim, seni yakaladım
Senin böyle kapılmanı sağladım işte
Yerle bir et

Oh when I look in the mirror
I’ll melt your heart into two
I got that superstar glow so
Do the boogie like

Oh, aynaya baktığımda
Kalbini eriteceğim iki parçaya
Süperstar ışıltısı var bende
Bu yüzden dans ederim böyle

Side step right left to my beat (heartbeat)
High like the moon rock with me baby
Know that I got that heat
Let me show you ’cause talk is cheap
Side step right left to my beat (heartbeat)
Get it, let it roll
Get it, let it roll
Get it, let it roll

Ritmimde sağa sola doğru yana adım at (kalp atışı)
Ay gibi yüksek, benimle dans et, bebeğim
Biliyorsun o sıcaklığa sahibim
Sana göstereyim, çünkü konuşmak ucuzdur
Ritmimde sağa sola doğru yana adım at (kalp atışı)
Anla, başlat
Anla, başlat
Anla, başlat  

(No) Ice on my wrist
I’m that n-ice guy
Got that right body and that right mind
Rollin’ up to party got the right vibe
Smooth like (butter)
Hate us (love us)

(Hayır) Bileğimde pahalı saatim 
Ben o iyi çocuğum
Doğru vücut ve doğru akla sahibim
Partiyi canlandırıyorum, doğru hislere sahibim
(Tereyağı) gibi pürüzsüz
Bizden nefret et (bizi sev)

Fresh boy pull up and we lay low
All the playas get movin’ when the bass low
Got ARMY right behind us when we say so
Let’s go

Yeni çocuk kenara çekiyor, ve biz dikkat çekmemeye çalışıyoruz
Tüm oyuncular harekete başlıyor, bas olmadığı zaman
ARMY hemen arkamızda, biz dediğimizde
Haydi gidelim

Side step right left to my beat (heartbeat)
High like the moon rock with me baby
Know that I got that heat
Let me show you ’cause talk is cheap
Side step right left to my beat (heartbeat)
Get it, let it roll

Ritmimde sağa sola doğru yana adım at (kalp atışı)
Ay gibi yüksek, benimle dans et, bebeğim
Biliyorsun o sıcaklığa sahibim
Sana göstereyim, çünkü konuşmak ucuzdur
Ritmimde sağa sola doğru yana adım at (kalp atışı)
Anla, başlat 

Smooth like (butter)
Cool shade (stunner)
And you know we don’t stop
Hot like (summer)
Ain’t no (bummer)
You be like oh my god
We gon’ make you rock and you say (yeah)
We gon’ make you bounce and you say (yeah)

(Tereyağı) gibi pürüzsüz,
Havalı silüet (Yakışıklı)
Ve bilirsin biz durmayız
(Yaz) gibi sıcak
Değil (keyif kaçıran)
Aman tanrım diyeceksin
Seni sallayacağız ve sen (evet) diyeceksin
Seni zıplatacağız ve sen (evet) diyeceksin

Hotter?
Sweeter?
Cooler?
Butter!
Get it, let it roll

Daha sıcak?
Daha tatlı?
Daha serin?
Tereyağı!
Anla, başlat 

Olivia Rodrigo – ​hope ur ok (Türkçe Çeviri)

I knew a boy once when I was small
A towhead blond with eyes of salt
He played the drum in the marching band
His parents cared more about the Bible
Than being good to their own child
He wore long sleeves ’cause of his dad
And somehow we fell out of touch
Hope he took his bad deal and made a royal flush
Don’t know if I’ll see you again someday
But if you’re out there, I hope that you’re okay

Bir zamanlar küçükken bir çocuk tanıyordum
Tuzlu gözlü sırma saç bir sarışın
Bando takımında davul çaldı
Ailesi kendi çocuklarına iyi davranmaktan daha çok
İncili daha çok önemserdi
Babası yüzünden uzun kollu giyerdi
Ve bir şekilde iletişimden koptuk
Umarım kötü anlaşmasını kabul etmiş ve büyük vuruşunu yapmıştır
Bir gün seni tekrar görecek miyim bilmiyorum
Ama eğer oradaysan, umarım iyisindir

My middle school friend grew up alone
She raised her brothers on hеr own
Her parents hated who shе loved
She couldn’t wait to go to college
She was tired, ’cause she was brought into a world
Where family was merely blood
Does she know how proud I am she was created?
With the courage to unlearn all of their hatred?
We don’t talk much, but I just gotta say
I miss you, and I hope that you’re okay

Ortaokul arkadaşım yalnız büyüdü
Kardeşlerini kendi başına büyüttü
Ailesi onun sevdiği kişilerden nefret ediyordu
Üniversiteye gitmek için sabırsızlanıyordu
Yorgundu çünkü ailenin sadece
Kan olduğu bir dünyaya getirildi
Tüm nefretlerini unutacak cesaretle yaratıldığın için
Seninle ne kadar gurur duyduğumu biliyor mu acaba?
Fazla konuşmuyoruz ama söylemeliyim
Seni özledim ve umarım iyisindir

Address the letters to the holes in my butterfly wings
Nothing’s forever, nothing’s as good as it seems
And when the clouds won’t iron out
And the monsters creep into your house
Every door is hard to close

Mktupların adresi kelebek kanatlarımdaki delikler
Hiçbir şey sonsuz değildir, hiçbir şey göründüğü kadar iyi değildir
Ve bulutlar sorunları çözemediğinde
Ve canavarlar evine süründüğünde
Her kapıyı kapatmak zordur

Well, I hope you know how proud I am you were created
With the courage to unlearn all of their hatred
But, God, I hope that you’re happier today
‘Cause I love you
And I hope that you’re okay

Umarım üm nefretlerini unutacak cesaretle yaratıldığın için
Seninle ne kadar gurur duyduğumu biliyorsundur
Ama Tanrım, umarım bugün daha mutlusundur
‘Çünkü seni seviyorum
Ve umarım iyisindir

Olivia Rodrigo – ​favorite crime (Türkçe Çeviri)

Know that I loved you so bad
I let you treat me like that
I was your willing accomplice, honey
And I watched as you fled the scene
Doe-eyed as you buried me
One heart broke, four hands bloody

Seni çok sevdiğimi bil
Bana böyle davranmana izin verdim
Ben senin istekli suç ortağındım tatlım
Ve sen olay yerinden kaçarken izledim
Beni gömdüğün gibi gözlerin diken diken oldu
Bir kalp kırıldı, dört el kanlı

The things I did
Just so I could call you mine
The things you did
Well, I hope I was your favorite crime

Yaptığım şeyler
Sırf sena benim diyebilmek içim
Yaptığın şeyler
Umarım en sevdiğin suç bendim

You used me as an alibi
I crossed my heart as you crossed the line
And I defended you to all my friends
And now every time a siren sounds
I wondеr if you’re around
‘Cause you know that I’d do it all again

Beni mazeret olarak kullandın
Sen çizgiyi aşarken ben kalbimi aştım
Ve seni bütün arkadaşlarıma savundum
Ve şimdi her siren çaldığında
Buralarda olup olmadığını merak ediyorum
Çünkü hepsini tekrar yapacağımı biliyorsun

Oh, the things I did
Just so I could call you minе
The things you did
Well, I hope I was your favorite crime

Yaptığım şeyler
Sırf sena benim diyebilmek içim
Yaptığın şeyler
Umarım en sevdiğin suç bendim

It’s bittersweet to think about the damage that we’d do
‘Cause I was goin’ down, but I was doin’ it with you
Yeah, everything we broke and all the trouble that we made
But I say that I hate you with a smile on my face
Oh, look what we became

Vereceğimiz zararı düşünmek acı
Çünkü aşağı iniyordum ama bunu seninle yapıyordum
Evet, kırdığımız her şey ve yaptığımız tüm sorunlar
Ama yüzümde bir gülümsemeyle senden nefret ettiğimi söylüyorum
Oh, bak ne hale geldik

Oh, the things I did
Just so I could call you mine
Oh, the things you did
Well, I hope I was your favorite crime

Yaptığım şeyler
Sırf sena benim diyebilmek içim
Yaptığın şeyler
Umarım en sevdiğin suç bendim

Your favorite crime, your favorite crime
‘Cause, baby, you were mine

En sevdiğin suç, en sevdiğin suç
Çünkü bebeğim sen benimdin

Olivia Rodrigo – ​jealousy, jealousy (Türkçe Çeviri)

I kinda wanna throw my phone across the room
‘Cause all I see are girls too good to be true
With paper white teeth and perfect bodies
Wish I didn’t care
I know their beauty’s not my lack
But it feels like that weight is on my back
And I can’t let it go

Telefonumu odanın diğer tarafına atmak istiyorum
Çünkü tek gördüğüm gerçek olamayacak kadar iyi kızlar
Kağıt beyaz dişler ve mükemmel vücutlarla
Keşke umursamasaydım
Onların güzelliğinin benim eksikliğim olmadığını biliyorum
Ama bu ağırlık sırtımda gibi hissettiriyor
Ve gitmesine izin veremem

Com-comparison is killin’ me slowly
I think I think too much
‘Bout kids who don’t know me
I’m so sick of myself, I’d rather be, rather be
Anyone, anyone else
My jealousy, jealousy started followin’ me (He-he-he, he)
Started followin’ me (He-he-he, he)

Kıyaslama beni yavaşça öldürüyor
Bence çok düşünüyorum
Beni tanımayan çocuklar hakkında
Kendimden çok bıktım, herhangi biri, herhangi biri
Olmayı tercih ederim
Kıskançlığım, kıskançlığım beni takip etmeye başladı (He-he-he, he)
Beni takip etmeye başladı (He-he-he, he)

And I see everyone gettin’ all the things I want
And I’m happy for them, but then again, I’m not
Just cool vintage clothes and vacation photos
I can’t stand it, oh God, I sound crazy
Their win is not my loss
I know it’s true
But I can’t help gettin’ caught up in it all

Ve herkesin istediğim her şeyi aldığını görüyorum
Ve onlar adına mutluyum ama yine de değilim
Sadece havalı vintage kıyafetler ve tatil fotoğrafları
Dayanamıyorum, oh Tanrım, kulağa deli gibi geliyorum
Onların galibiyeti benim kaybım değil
Bunun doğru olduğunu biliyorum
Ama her şeye kapılmaya yardım edemiyorum

Com-comparison is killin’ me slowly
I think I think too much
‘Bout kids who don’t know me
I’m so sick of myself, I’d rather be, rather be
Anyone, anyone else
My jealousy, jealousy

Kıyaslama beni yavaşça öldürüyor
Bence çok düşünüyorum
Beni tanımayan çocuklar hakkında
Kendimden çok bıktım, herhangi biri, herhangi biri
Olmayı tercih ederim
Kıskançlığım, kıskançlığım

Yeah, all your friends are so cool, you go out every night
In your daddy’s nice car, yeah, you’re livin’ the life
Got a pretty face, a pretty boyfriend too
I wanna be you so bad, and I don’t even know you
All I see is what I should be
Happier, prettier, jealousy, jealousy
All I see is what I should be
I’m losin’ it, all I get’s jealousy, jealousy

Evet, tüm arkadaşların çok havalı, her gece dışarı çıkıyorsun
Babanın güzel arabasında, evet, hayatı yaşıyorsun
Güzel bir yüzün var, güzel bir erkek arkadaşın da var
Çok fazla sen olmak istiyorum ve seni tanımıyorum bile
Tek gördüğüm ne olmam gerektiği
Daha mutlu, daha güzel, kıskançlık, kıskançlık
Tek gördüğüm ne olmam gerektiği
Onu kaybediyorum, tüm aldığım kıskançlık, kıskançlık

Com-comparison is killin’ me slowly
I think I think too much
‘Bout kids who don’t know me
And I’m so sick of myself, I’d rather be, rather be (Oh, oh)
Anyone, anyone else (Anybody else)
Jealousy, jealousy (Oh)
I’m so sick of myself, I’d rather be, rather be (Oh-oh-oh)
Anyone, anyone else
Jealousy, jealousy
Started followin’ me

Kıyaslama beni yavaşça öldürüyor
Bence çok düşünüyorum
Beni tanımayan çocuklar hakkında
Kendimden çok bıktım, herhangi biri, herhangi biri
Olmayı tercih ederim
Kıskançlığım, kıskançlığım
Beni takip etmeye başladı
Kendimden çok bıktım, herhangi biri, herhangi biri
Olmayı tercih ederim
Kıskançlığım, kıskançlığım
Beni takip etmeye başladı

Olivia Rodrido – happier (Türkçe Çeviri)

We broke up a month ago
Your friends are mine, you know, I know
You’ve moved on, found someone new
One more girl who brings out the better in you
And I thought my heart was detatched
From all these sunlight of our past
But she’s so sweet, she’s so pretty
Does she mean you forgot about me?

Bir ay önce ayrıldık
Arkadaşların benim, biliyorsun, biliyorum
Devam ettin, yeni birini buldun
İçindeki daha iyiyi ortaya çıkaran bir kız daha
Ve kalbimin kopuk olduğunu düşündüm
Geçmişimizin tüm bu güneş ışığından
Ama o çok tatlı, çok tatlı
Beni unuttuğunu mu kastediyor?

Oh, I hope you’re happy
But not like how you were with me
I’m selfish, I know, I can’t let you go
So find someone great, but don’t find no one better
I hope you’re happy, but don’t be happier

Oh umarım mutlusundur
Ama benimle olduğun gibi değil
Bencilim, biliyorum, gitmene izin veremem
Öyleyse harika birini bul ama daha iyisini bulma
Umarım mutlusundur ama daha mutlu olma

And do you tell her she’s the most beautiful girl you’ve ever seen?
An eternal love bullshit you know you’ll never mean
Remember when I believed
You meant it when you said it first to me?
And now I’m pickin’ her apart
Like cuttin’ her down will make you miss my wretched heart
But she’s beautiful, she looks kind
She probably gives you butterflies

Ve ona gördüğün en güzel kız olduğunu mu söylüyorsun?
Asla kastetmeyeceğini bildiğin sonsuz aşk saçmalığı
Bunu bana ilk söylediğinde
İnandığım zamanı hatırladın mı?
Ve şimdi onu parçalara ayırıyorum
Sanki onu kesmek sefil kalbimi özlemene neden olacakmış gibi
Ama o güzel, nazik görünüyor
Muhtemelen sana kelebekler veriyor

I hope you’re happy
But not like how you were with me
I’m selfish, I know, I can’t let you go
So find someone great, but don’t find no one better
I hope you’re happy
I wish you all the best, really
Say you love her, baby
Just not like you loved me
And think of me fondly when your hands are on her
I hope you’re happy, but don’t be happier

Umarım mutlusundur
Ama benimle olduğun gibi değil
Bencilim, biliyorum, gitmene izin veremem
Öyleyse harika birini bul ama daha iyisini bulma
Umarım mutlusundur
Hepinize en iyisini diliyorum, gerçekten
Onu sevdiğini söyle bebeğim
Sadece beni sevdiğin gibi değil
Ve ellerin onun üstündeyken beni sevgiyle düşün
Umarım mutlusundur ama daha mutlu olma

I hope you’re happy
Just not like how you were with me
I’m selfish, I know, can’t let you go
So find someone great, but don’t find no one better
I hope you’re happy but don’t be happier

Umarım mutlusundur
Ama benimle olduğun gibi değil
Bencilim, biliyorum, gitmene izin veremem
Öyleyse harika birini bul ama daha iyisini bulma
Umarım mutlusundur ama daha mutlu olma

Imagine Dragons – Thunder İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Just a young gun with a quick fuse
– Hızlı bir sigorta ile sadece genç bir silah
I was uptight, wanna let loose
– Çok gergindim, rahatlamak istiyorum
I was dreaming of bigger things and
– Daha büyük şeyler hayal ediyordum ve
Wanna leave my own life behind
– Kendi hayatımı geride bırakmak istiyorum
Not a “Yes sir”, not a follower
– “Evet efendim” değil, takipçi değil
Fit the box, fit the mold
– Kutuyu takın, kalıbı takın
Have a seat in the foyer, take a number
– Fuayede oturun, bir numara alın
I was lightning before the thunder
– Gök gürültüsünden önce şimşek çakıyordum

Thunder, thunder
– Gök gürültüsü, Gök gürültüsü
Thunder, thun-, thunder
– Gök gürültüsü, Gök gürültüsü, Gök gürültüsü
Thun-thun-thunder, thunder
– Tun-tun-Gök gürültüsü, Gök gürültüsü
Thunder, thunder, thun-, thunder
– Gök gürültüsü, şimşek, thun-thunder
Thun-thun-thunder, thunder
– Tun-tun-Gök gürültüsü, Gök gürültüsü

Thunder, feel the thunder
– Gök gürültüsü, gök gürültüsünü hisset
Lightning and the thunder
– Yıldırım ve gök gürültüsü
Thunder, feel the thunder
– Gök gürültüsü, gök gürültüsünü hisset
Lightning and the thunder
– Yıldırım ve gök gürültüsü
Thunder, thunder
– Gök gürültüsü, Gök gürültüsü
Thunder
– Gök gürültüsü

Kids were laughing in my classes
– Çocuklar sınıflarımda gülüyorlardı
While I was scheming for the masses
– Ben kitleler için entrikalar yaparken
Who do you think you are?
– Kim olduğunu sanıyorsun sen?
Dreaming ’bout being a big star
– Büyük bir yıldız olmayı hayal ediyorum
You say you’re basic, you say you’re easy
– Basit olduğunu söylüyorsun, kolay olduğunu söylüyorsun
You’re always riding in the backseat
– Her zaman arka koltukta biniyorsun.
Now I’m smiling from the stage while
– Şimdi sahneden gülümsüyorum
You were clapping in the nosebleeds
– Burun kanamasında alkışlıyordun.

Thunder, thunder, thun-
– Gök gürültüsü, Gök gürültüsü, Gök gürültüsü-
Thunder, thun-thun-thunder
– Gök gürültüsü, thun-thun-thunder
Thunder, thunder
– Gök gürültüsü, Gök gürültüsü
Thunder, thun-, thunder
– Gök gürültüsü, Gök gürültüsü, Gök gürültüsü
Thun-thun-thunder, thunder
– Tun-tun-Gök gürültüsü, Gök gürültüsü

Thunder, feel the thunder
– Gök gürültüsü, gök gürültüsünü hisset
Lightning and the thunder
– Yıldırım ve gök gürültüsü
Thunder, feel the thunder
– Gök gürültüsü, gök gürültüsünü hisset
Lightning and the thunder
– Yıldırım ve gök gürültüsü
Thunder
– Gök gürültüsü

Thunder, feel the thunder
– Gök gürültüsü, gök gürültüsünü hisset
Lightning and the thunder
– Yıldırım ve gök gürültüsü
Thunder
– Gök gürültüsü
Thunder, feel the thunder
– Gök gürültüsü, gök gürültüsünü hisset
Lightning and the thunder, thunder
– Şimşek ve gök gürültüsü, Gök gürültüsü
Thunder, feel the thunder
– Gök gürültüsü, gök gürültüsünü hisset
Lightning and the thunder, thunder
– Şimşek ve gök gürültüsü, Gök gürültüsü
Thunder, feel the thunder
– Gök gürültüsü, gök gürültüsünü hisset
Lightning and the thunder, thunder
– Şimşek ve gök gürültüsü, Gök gürültüsü
Thunder, feel the thunder (feel the)
– Gök gürültüsü, gök gürültüsünü hisset (hisset)
Lightning and the thunder, thunder
– Şimşek ve gök gürültüsü, Gök gürültüsü

Thunder, thunder, thun-
– Gök gürültüsü, Gök gürültüsü, Gök gürültüsü-
Thunder, thun-thun-thunder, thunder
– Gök gürültüsü, Gök gürültüsü, Gök gürültüsü
Thunder, thunder, thun-
– Gök gürültüsü, Gök gürültüsü, Gök gürültüsü-
Thunder, thun-thun-thunder, thunder
– Gök gürültüsü, Gök gürültüsü, Gök gürültüsü
Thunder, thunder, thun-
– Gök gürültüsü, Gök gürültüsü, Gök gürültüsü-
Thunder, thun-thun-thunder, thunder
– Gök gürültüsü, Gök gürültüsü, Gök gürültüsü
Thunder, thunder, thun-, thunder
– Gök gürültüsü, şimşek, thun-thunder
Thun-thun-thunder, thunder
– Tun-tun-Gök gürültüsü, Gök gürültüsü

Sabrina Carpenter – Thumbs İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Somewhere in the world there is a father and a mother
– Dünyanın bir yerinde bir baba ve bir anne var
And the father is a son who has a mother
– Ve baba bir annesi olan bir oğul
The mother has a daughter, who gets married to the brother of the mother
– Annenin annesinin kardeşi ile evlenen bir kızı var
And they’re all just tryna multiply with one another
– Ve hepsi sadece birbirleriyle çarpmaya çalışıyorlar

‘Cause that’s just the way of the world
– Çünkü bu sadece dünyanın yolu
It never ends ’til the end and then you start again
– Sonuna kadar asla bitmez ve sonra tekrar başlarsın
That’s just the way of the world
– Bu sadece dünyanın yolu
That’s just the way of the world
– Bu sadece dünyanın yolu

Somewhere in the world, they think they’re working for themselves
– Dünyanın bir yerinde, kendileri için çalıştıklarını düşünüyorlar
They get up everyday to go to work for someone else
– Onlar başkası için işe gitmek için her gün kalkmak
And somebody works for them and so they think they got it made
– Ve birisi onlar için çalışıyor ve bu yüzden bunu yaptıklarını düşünüyorlar
But they’re all just working to get paid the very same
– Ama hepsi aynı parayı almak için çalışıyorlar

And so they keep on twiddlin’ them thumbs
– Ve bu yüzden twiddlin üzerinde’ Yaşasın tutuyorlar
Skiddly-dee-da-dum
– Ürkek-dee-da-dum
They gonna keep on twiddlin’ them thumbs
– Başparmaklarını döndürmeye devam edecekler.
Skiddly-dee-da-dum-dum
– Ürkek-dee-da-dum-dum

And so they keep on twiddlin’ them thumbs
– Ve bu yüzden twiddlin üzerinde’ Yaşasın tutuyorlar
Skiddly-dee-da-dum
– Ürkek-dee-da-dum
Skiddly-dee-da-dum
– Ürkek-dee-da-dum
They gonna keep on twiddlin’ them thumbs
– Başparmaklarını döndürmeye devam edecekler.
Skiddly-dee-da-dum-dum
– Ürkek-dee-da-dum-dum

Somewhere in the world you got a robber and a bank
– Dünyanın bir yerinde bir soyguncu ve bir banka var
And the bank robbed the people
– Ve banka insanları soydu
So the people robbed the bank
– Böylece insanlar bankayı soydular
And the police came to get him
– Ve polis onu almaya geldi
But they let him get away
– Ama kaçmasına izin verdiler.
‘Cause they’re all just workin’ to get paid the very same
– Çünkü hepsi aynı parayı almak için çalışıyorlar.

‘Cause that’s just the way of the world
– Çünkü bu sadece dünyanın yolu
It never ends ’til the end and then you start again
– Sonuna kadar asla bitmez ve sonra tekrar başlarsın
That’s just the way of the world
– Bu sadece dünyanın yolu
That’s just the way of the world
– Bu sadece dünyanın yolu

And so they keep on twiddlin’ them thumbs
– Ve bu yüzden twiddlin üzerinde’ Yaşasın tutuyorlar
Skiddly-dee-da-dum
– Ürkek-dee-da-dum
Skiddly-dee-da-dum
– Ürkek-dee-da-dum
They gonna keep on twiddlin’ them thumbs
– Başparmaklarını döndürmeye devam edecekler.
Skiddly-dee-da-dum-dum
– Ürkek-dee-da-dum-dum

And so they keep on twiddlin’ them thumbs
– Ve bu yüzden twiddlin üzerinde’ Yaşasın tutuyorlar
Skiddly-dee-da-dum
– Ürkek-dee-da-dum
Skiddly-dee-da-dum
– Ürkek-dee-da-dum
They gonna keep on twiddlin’ them thumbs
– Başparmaklarını döndürmeye devam edecekler.
Skiddly-dee-da-dum-dum
– Kaygan-dee-da-dum-dum

Don’t believe everything that you hear
– Duyduğun her şeye inanma
Let it go through your left and right ear
– Sol ve sağ kulağınızdan geçmesine izin verin
Don’t just march to the beat of that drum
– Sadece o davulun ritmine yürüme
Don’t be one of them people just twiddlin’ them thumbs
– Ben de onlardan biri olmak istemiyorum insanlar sadece twiddlin’ başparmaklarında

‘Cause that’s just the way of the world
– Çünkü bu sadece dünyanın yolu
It never ends ’til the end and then you start again
– Sonuna kadar asla bitmez ve sonra tekrar başlarsın
That’s just the way of the world
– Bu sadece dünyanın yolu
That’s just the way of the world
– Bu sadece dünyanın yolu

And so they keep on twiddlin’ them thumbs
– Ve bu yüzden twiddlin üzerinde’ Yaşasın tutuyorlar
Skiddly-dee-da-dum
– Ürkek-dee-da-dum
Skiddly-dee-da-dum
– Ürkek-dee-da-dum
They gonna keep on twiddlin’ them thumbs
– Başparmaklarını döndürmeye devam edecekler.
Skiddly-dee-da-dum-dum
– Ürkek-dee-da-dum-dum

And so they keep on twiddlin’ them thumbs
– Ve bu yüzden twiddlin üzerinde’ Yaşasın tutuyorlar
Skiddly-dee-da-dum
– Ürkek-dee-da-dum
Skiddly-dee-da-dum
– Ürkek-dee-da-dum
They gonna keep on twiddlin’ them thumbs
– Başparmaklarını döndürmeye devam edecekler.
Skiddly-dee-da-dum (Skiddly-dee-da-da-da-da-dum-da-da-dum)
– Kaymaz-dee-da-dum (Kaymaz-dee-da-da-da-da-dum-da-da-dum)
And so they keep on twiddlin’ them thumbs (Keep on, keep on)
– Ve böylece başparmaklarını bükmeye devam ediyorlar (devam et, devam et)
Skiddly-dee-da-dum
– Ürkek-dee-da-dum
(They keep on, they keep on) They gonna keep on twiddlin’ them thumbs
– (Devam ediyorlar, devam ediyorlar) başparmaklarını döndürmeye devam edecekler
Skiddly-dee-da-dum-dum (That’s just the way of the world)
– Skiddly-dee-da-dum-dum (bu sadece dünyanın yolu)