– Onu bastırmaya çalıştım ve tacını taşıdım.
I reached out to undress it and love let me down
– Onu soymak için uzandım ve aşk beni hayal kırıklığına uğrattı
Love let me down
– Aşk beni hayal kırıklığına uğrattı
So I tried to erase it, but the ink bled right through
– Bu yüzden onu silmeye çalıştım, ama mürekkep kanadı
Almost drove myself crazy and these words led to you
– Neredeyse kendimi delirtiyordum ve bu sözler sana yol açtı
And all these useless dreams of living alone
– Ve yalnız yaşamanın tüm bu işe yaramaz hayalleri
Like a dog-less bone
– Köpeksiz bir kemik gibi
So come let me love you
– Gel seni sevmeme izin ver
Come let me love you
– Gel seni sevmeme izin ver
And then, colour me in
– Ve sonra, beni renklendir
Well, I tried to control it and cover it up
– Onu kontrol etmeye ve örtbas etmeye çalıştım.
I reached out to console it, it was never enough
– Onu teselli etmek için uzandım, asla yeterli değildi
Never enough
– Asla yeterli değil
So I tried to forget it, it was all part of the show
– Bu yüzden unutmaya çalıştım, hepsi gösterinin bir parçasıydı
Told myself I’d regret it, but what do I know
– Kendime pişman olacağımı söyledim, ama ne biliyorum
About all these useless dreams of living alone
– Yalnız yaşamanın tüm bu işe yaramaz hayalleri hakkında
Like a dog-less bone
– Köpeksiz bir kemik gibi
So come let me love you
– Gel seni sevmeme izin ver
Come let me love you
– Gel seni sevmeme izin ver
And then, colour me in
– Ve sonra, beni renklendir
Come let me love you
– Gel seni sevmeme izin ver
Come let me take this through the end
– Gel bunu sonuna kadar götürmeme izin ver
Of all these useless dreams of living
– Tüm bu işe yaramaz yaşam hayallerinden
All these useless dreams
– Bütün bu işe yaramaz rüyalar
All these useless dreams of living
– Tüm bu işe yaramaz yaşam hayalleri
All these, oh, no
– Bütün bunlar, oh, hayır
So come let me love you
– Gel seni sevmeme izin ver
Come let me love you
– Gel seni sevmeme izin ver
Come let me love you
– Gel seni sevmeme izin ver
Come let me in
– İzin ver gireyim