İngilizce Türkçe Sözlük







24 Haziran 2021 Perşembe

Maroon 5 & blackbear – Echo (Türkçe Çeviri)

blank

Maroon 5 & blackbear – Echo (Türkçe Çeviri)

[Adam Levine:]
You lit the neon inside of my chest
There was no vacancy
I felt the flick of the light that she left
You left a space in me

Göğsümde neon ışık yaktın
Boşluk kalmadı
Bıraktığın ışık parıltıısını hissettim
İçimde boşluk bıraktın

Novocaine
I thought I couldn’t feel no pain
But it still feels like, ooh, when I hear your name
I can’t escape, tryin’ but I can’t escape
(Let me go)

Ağrı kesici
Acı hissetmem sandım
Ama ismini duyunca öyle hissediyorum
Kaçamıyorum deniyorum ama kaçamıyorum
bırak beni

I got this echo (Echo, echo, echo, echo, echo, echo)
Where my heart used to be, be, be (Be, be, be, be)
I got this echo (Echo, echo, echo, echo, echo, echo)
Where my heart used to be, heart used to be, be
I got this echo (Echo, echo, echo, echo, echo, echo)
Where my heart used to be, be, be (Be, be, be, be)
I got this echo (Echo, echo, echo, echo, echo, echo)
Where my heart used to be, heart used to be, be

Kalbimin eskiden olduğu yerde yankı var
Kalbimin eskiden olduğu yerde yankı var
Kalbimin eskiden olduğu yerde yankı var

You flipped the beat ’round inside of my chest
Changin’ the frequency
You had me trippin’ the night that you left
Lost electricity

Göğsümdeki atışı yerle bir ettin
Frekansı değiştiriyorum
Beni bıraktığın gece sendeledim
Elektriğim kesildi

Novocaine
Thought I couldn’t feel no pain
But it still feels like, ooh, when I hear your name
I can’t escape, tryin’ but I can’t escape
(Let me go)

Ağrı kesici
Acı hissetmem sandım
Ama ismini duyunca öyle hissediyorum
Kaçamıyorum deniyorum ama kaçamıyorum
bırak beni

I got this echo (Echo, echo, echo, echo, echo, echo)
Where my heart used to be, be, be (Be, be, be, be)
I got this echo (Echo, echo, echo, echo, echo, echo)
Where my heart used to be, heart used to be, be
I got this echo (Echo, echo, echo, echo, echo, echo)
Where my heart used to be, be, be (Be, be, be, be)
I got this echo (Echo, echo, echo, echo, echo, echo)
Where my heart used to be, heart used to be, be

Kalbimin eskiden olduğu yerde yankı var
Kalbimin eskiden olduğu yerde yankı var
Kalbimin eskiden olduğu yerde yankı var
Kalbimin eskiden olduğu yerde yankı var

[blackbear:]
Yeah, I got this heart-shaped hole inside of me
I try to fill with anything
Like taking trips and buying things
Burn bridges that once guided me
And I hate the way I watched you leave
My ego got the best of me
I gave you insecurities, these tears fall off my Bentley sheets
And now all I feel is depressed, all that I taste is regret
I cannot tell what is real, only the pain that I feel
You give me nothing but stress and this echo (Echo, echo, echo)
You left in my chest

İçimde kalp şekilnde delik var
Her şeyle doldurmaya çalışıyorum
Bir şeyler alarak, gezerek
Geçtiğim körüleri yaktım
Seni giderken izlemekten nefret ediyorum
Egom, benim en iyi halimdi
Sana güvensizlik verdim, Bentley çarşaflarıma düştü gözyaşların
Ve şimdi hissettiğim şey depresyon, aldığım tat pişmanlık
Neyin gerçek olduğunu söyleyemem, acı dışında
Sen bana stres ve göğsümde bıraktığın bu yankıdan başka bir şey vermiyorsun

[Adam Levine & blackbear:]
I got this echo (Echo, echo, echo, echo, echo, echo)
Where my heart used to be, be, be (Be, be, be, be)
I got this echo (Echo, echo, echo, echo, echo, echo)
Where my heart used to be, heart used to be, be
I got this echo (Echo, echo, echo, echo, echo, echo)
Where my heart used to be, be, be (Be, be, be, be)
I got this echo (Echo, echo, echo, echo, echo, echo)
Where my heart used to be, heart used to be, be

Kalbimin eskiden olduğu yerde yankı var
Kalbimin eskiden olduğu yerde yankı var
Kalbimin eskiden olduğu yerde yankı var

Goose house – Hikarunara Japonca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

雨上がりの虹も
– Yağmurdan sonra gökkuşağı
凛と咲いた花も
– rin ile çiçek açan çiçekler
色づき溢れ出す
– Renk taşan
茜色の空 仰ぐ君に
– sana bakan akane gökyüzüne
あの日 恋に落ちた
– aşık bu gün aşık oldum.

瞬間のドラマチックフィルムの中の1コマも
– Anın dramatik filminde 1 kare
消えないよ心に刻むから
– kaybolmayacak. kalbime kazıyacağım.

君だよ 君なんだよ
– sensin. sensin.
教えてくれた
– bana o öğretti.
暗闇も光るなら
– eğer karanlık da parlarsa
星空になる
– Yıldızlı bir gökyüzü ol
悲しみを笑顔に
– Üzüntü ile gülümsemek
もう隠さないで
– artık saklamayın.
煌めくどんな星も
– herhangi bir parlayan yıldız
君を照らすから
– seni aydınlatacağım.

眠りも忘れて迎えた朝日が
– beni karşılayan sabah güneşi uyumayı unuttu
やたらと突き刺さる
– suratını bıçaklayacağım.
低気圧運ぶ
– Düşük basınç taşıma
頭痛だって
– bir baş ağrısı olduğunu söyledi.
忘れる 君に会えば
– seni görürsem unuturum.

静寂はロマンティック
– Sessizlik Romantik
紅茶に溶けたシュガーのように
– çayda çözünmüş şeker gibi
全身に巡るよ
– vücudun her tarafına yayılıyor.
君の声
– Sesin

君だよ 君なんだよ
– sensin. sensin.
笑顔をくれた
– bana bir gülümseme verdi.
涙も光るなら
– gözyaşları parlarsa
流星になる
– Bir meteor ol
傷付いたその手を
– elini incittin.


もう離さないで
– gitmeme izin verme.
願いを込めた空に
– Bir dilek ile gökyüzünde
明日が来るから
– yarın gelecek.

導いてくれた 光は 君だよ
– beni yönlendiren ışık sensin.
つられて僕も走り出した
– koşmaya da başladım.
知らぬ間にクロスし始めた
– bilmeden geçmeye başladım.
ほら 今だ ここで 光るなら
– bak, şimdi, Eğer burada parlıyorsa,

君だよ 君なんだよ
– sensin. sensin.
教えてくれた
– bana o öğretti.
暗闇は終わるから
– karanlık sona erecek.

君だよ 君なんだよ
– sensin. sensin.
教えてくれた
– bana o öğretti.
暗闇も光るなら
– eğer karanlık da parlarsa
星空になる
– Yıldızlı bir gökyüzü ol
悲しみを笑顔に
– Üzüntü ile gülümsemek
もう隠さないで
– artık saklamayın.
煌めくどんな星も
– herhangi bir parlayan yıldız
君を照らすから
– seni aydınlatacağım.

答えはいつでも偶然?必然?
– cevap her zaman bir tesadüf mü?kaçınılmaz?
いつか選んだ道こそ 運命になる
– bir gün, seçtiğin yol senin kaderin olacak.
握りしめたその希望も不安も
– elimde tuttuğum umut ve endişe
きっと2人を動かす 光になるから
– kesinlikle 2 kişiyi hareket ettiren bir ışık olacak

João Gomes – Aquelas Coisas Portekizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Eh pegada de vaqueiro
– Eh kovboy tekme

Onde é que cê tá?
– O nerede?
Fala pra mim
– Konuş benimle
Se vai rolar, que eu tô a fim
– Eğer yuvarlanacaksa, ben sıradayım

Sei que já é tarde, rodei a cidade
– Çok geç olduğunu biliyorum, şehri dolaştım
Mas você insiste em se esconder
– Ama saklanmakta ısrar ediyorsun.
Responde essa mensagem, isso é maldade
– Bu mesaja cevap ver, bu kötülük
Quero ficar com você
– Seninle kalmak istiyorum

Quando lembrar da gente no quarto tirando a roupa
– Ne zaman elbiselerini çıkarırken odasında bizi hatırlamak
Aí cê vai querer o meu beijo na boca
– O zaman öpücüğümü ağzına almak isteyeceksin
Do nada cê me liga pra fazer aquelas coisas
– Hiçbir yerde cê beni bu şeyleri yapmaya çağırıyor
Sabe que o vaqueiro é quem te deixa louca
– Kovboyun seni delirten kişi olduğunu bilin

Quando lembrar da gente no quarto tirando a roupa
– Ne zaman elbiselerini çıkarırken odasında bizi hatırlamak
Aí cê vai querer o meu beijo na boca
– O zaman öpücüğümü ağzına almak isteyeceksin
Do nada cê me liga pra fazer aquelas coisas
– Hiçbir yerde cê beni bu şeyleri yapmaya çağırıyor
Sabe que o vaqueiro é quem te deixa louca
– Kovboyun seni delirten kişi olduğunu bilin

‘Bora Mansão, ‘bora eles são meus companheiro
– ‘Bora Konağı,’ bora onlar benim yoldaşım
Chama no piseiro
– Pisero alev
‘Tamo junto e misturado
– ‘Tamo birlikte ve karışık

Onde é que cê tá?
– O nerede?
Fala pra mim
– Konuş benimle


Se vai rolar, que eu tô a fim
– Eğer yuvarlanacaksa, ben sıradayım

Sei que já é tarde, rodei a cidade
– Çok geç olduğunu biliyorum, şehri dolaştım
Mas você insiste em se esconder
– Ama saklanmakta ısrar ediyorsun.
Responde essa mensagem, isso é maldade
– Bu mesaja cevap ver, bu kötülük
Quero ficar com você
– Seninle kalmak istiyorum

Quando lembrar da gente no quarto tirando a roupa
– Ne zaman elbiselerini çıkarırken odasında bizi hatırlamak
Aí cê vai querer o meu beijo na boca
– O zaman öpücüğümü ağzına almak isteyeceksin
Do nada cê me liga pra fazer aquelas coisas
– Hiçbir yerde cê beni bu şeyleri yapmaya çağırıyor
Sabe que o vaqueiro é quem te deixa louca
– Kovboyun seni delirten kişi olduğunu bilin

Quando lembrar da gente no quarto tirando a roupa
– Ne zaman elbiselerini çıkarırken odasında bizi hatırlamak
Aí cê vai querer o meu beijo na boca
– O zaman öpücüğümü ağzına almak isteyeceksin
Do nada cê me liga pra fazer aquelas coisas
– Hiçbir yerde cê beni bu şeyleri yapmaya çağırıyor
Sabe que o vaqueiro é quem te deixa louca
– Kovboyun seni delirten kişi olduğunu bilin

‘Bora Dandan Mendes
– ‘Bora Dandan Mendes
Washington Júnior
– Washington Genç
Med entretenimento
– Med eğlence
Pegada de vaqueiro
– Kovboy ayak izi

Onde é que cê tá?
– O nerede?
Fala pra mim
– Konuş benimle
Se vai rolar, que eu tô a fim
– Eğer yuvarlanacaksa, ben sıradayım

MC Branquinha – Eu Rebolo Sim Portekizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Diretamente
– Doğruca
Do estúdio Space Funk
– Uzay Funk stüdyosundan

Vo-você sabe bem
– Vo-iyi biliyorsun
Que nesse game eu te supero
– Bu oyunda seni aşıyorum
Eu só vou te usar
– Sadece seni kullanacağım
Romance agora eu não quero
– Romantizm şimdi istemiyorum

Vou te iludir, en-en-entrar na sua mente
– Seni aldatacağım, en-en-zihnine gir
Só não vem de compromisso vida, esteja ciente
– Sadece yaşam taahhüdünden gelme, farkında ol
Este-esteja ciente
– Bu-farkında olun

Eu rebolo sim
– Ben Evet eziyet
De um jeito que te enlouquece
– Seni delirtecek bir şekilde
Minha boquinha faz coisas
– Ağzım bir şeyler yapar
Que sua mente não esquece
– Zihninin unutmadığı şey

Eu rebolo sim
– Ben Evet eziyet
De um jeito que te enlouquece
– Seni delirtecek bir şekilde
Minha boquinha faz coisas
– Ağzım bir şeyler yapar
Que sua mente não esquece
– Zihninin unutmadığı şey

Eu rebolo sim
– Ben Evet eziyet
De um jeito que te enlouquece
– Seni delirtecek bir şekilde
Minha boquinha faz coisas
– Ağzım bir şeyler yapar
Que sua mente não esquece
– Zihninin unutmadığı şey

Que sua, que sua mente não esquece
– Senin, zihninin unutmadığı şey

E aí, DJ Biel?
– N’aber, DJ Biel?
Já era, já foi! Tchau!
– İşte bu, işte bu! Güle güle!

Vo-você sabe bem
– Vo-iyi biliyorsun
Que nesse game eu te supero
– Bu oyunda seni aşıyorum
Eu só vou te usar
– Sadece seni kullanacağım
Romance agora eu não quero
– Romantizm şimdi istemiyorum

Eu vou te iludir, en-en-entrar na sua mente
– Seni aldatacağım, en-en-zihnine gir
Só não vem de compromisso vida, esteja ciente
– Sadece yaşam taahhüdünden gelme, farkında ol
Este-esteja ciente
– Bu-farkında olun

Eu rebolo sim
– Ben Evet eziyet
De um jeito que te enlouquece
– Seni delirtecek bir şekilde
Minha boquinha faz coisas
– Ağzım bir şeyler yapar
Que sua mente não esquece
– Zihninin unutmadığı şey

Eu rebolo sim
– Ben Evet eziyet
De um jeito que te enlouquece
– Seni delirtecek bir şekilde
Minha boquinha faz coisas
– Ağzım bir şeyler yapar
Que sua mente não esquece
– Zihninin unutmadığı şey

Eu rebolo sim
– Ben Evet eziyet
De um jeito que te enlouquece
– Seni delirtecek bir şekilde
Minha boquinha faz coisas
– Ağzım bir şeyler yapar
Que sua mente não esquece
– Zihninin unutmadığı şey

Que sua, que sua mente não esquece
– Senin, zihninin unutmadığı şey

E aí, DJ Biel?
– N’aber, DJ Biel?
Já era, já foi!
– İşte bu, işte bu!

James – Beautiful Beaches İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Better wake up my love, get up
– En iyisi uyan aşkım, kalk
It’s time
– Zamanı geldi
Time to get out of Dodge
– Dodge’dan kurtulma zamanı

That case won’t fit the car
– Bu dava arabaya sığmayacak
Racing, we’re racing down to those beautiful beaches
– Yarış, o güzel plajlara doğru yarışıyoruz
Put your foot down to the floor
– Ayağını yere indir
Racing, we’re racing down to those beautiful beaches
– Yarış, o güzel plajlara doğru yarışıyoruz

We’ll take our chances
– Şansımızı deneyeceğiz
Take our chances
– Şansımızı deneyelim
Burning down the houses
– Evleri yakmak
We’re surrounded
– Kuşatıldık
Take our chances
– Şansımızı deneyelim
Get out of Kansas
– Kansas’tan çık.
Escape
– Kaçış
Time to escape
– Kaçma zamanı
Time to escape
– Kaçma zamanı

It’s coming over the ridge past canyon trail
– Canyon trail geçmiş ridge üzerinde geliyor
Smoke in the air
– Havada duman
Woke me up in the night
– Gece beni uyandırdı

That life we left behind
– Geride bıraktığımız hayat
Racing, we’re racing down to those beautiful beaches
– Yarış, o güzel plajlara doğru yarışıyoruz
Put your foot down to the floor
– Ayağını yere indir
Racing, we’re racing down to those beautiful beaches
– Yarış, o güzel plajlara doğru yarışıyoruz

We’ll take our chances
– Şansımızı deneyeceğiz
Take our chances
– Şansımızı deneyelim
Burning down the houses
– Evleri yakmak
We’re surrounded
– Kuşatıldık
Take our chances
– Şansımızı deneyelim
Get out of Kansas
– Kansas’tan çık.
Escape
– Kaçış
Time to escape
– Kaçma zamanı
Time to escape
– Kaçma zamanı

Take our chances
– Şansımızı deneyelim
Take our chances
– Şansımızı deneyelim
Burning down the houses
– Evleri yakmak
We’re surrounded
– Kuşatıldık
Take our chances
– Şansımızı deneyelim
Get out of Kansas
– Kansas’tan çık.
Escape
– Kaçış
Time to escape
– Kaçma zamanı

Delilah – Go İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

I’ve been waiting for you
– Seni bekliyordum
It’s been so long
– Görüşmeyeli çok oldu.
I knew just what I would do
– Ben olsam ne yapardım biliyordum
When I heard your song
– Şarkını duyduğumda
The next thing I felt was you
– Hissettiğim bir sonraki şey sendin.
Holding me close
– Beni yakın tutuyor
What am I gonna do
– Ne yapacağım
I let myself go
– Kendimi bıraktım

Nothing left to say
– Söyleyecek bir şey kalmadı
Take my breath away
– Nefesimi kes
Whispering your name
– Adını fısıldıyor
Tie me up in chains
– Beni zincirlere bağla
No one puts it down like me
– Kimse benim gibi aşağı koyar

Strength I can’t ignore
– Göz ardı edemeyeceğim güç
Make me beg for more
– Daha fazlası için yalvarmamı sağla
Climbing up the walls
– Duvarlara tırmanmak
Banging down the doors
– Kapıları beceriyor
Knowing that you hear my scream
– Çığlığımı duyduğunu bilmek

But oooh your love’s so cruel
– Ama oooh aşkın çok acımasız
You make wanna go, go, go, go, go oooh
– Gitmek istiyorsun, git, git, git, git, git oooh
Oooh all the things you do
– Oooh yaptığın her şey
You make me wanna go, go, go, go, go, go oooh
– Beni gitmek istiyorsun, git, git, git, git, git, git oooh

Captured effortlessly
– Zahmetsizce yakalandı
That’s the way it was
– Bu böyleydi
Happened so naturally
– Bu çok doğal oldu
I did not know it was love
– Bilmiyordum aşkmış

You fill my heart with a kiss
– Kalbimi bir öpücükle dolduruyorsun
You give me freedom
– Bana özgürlük verin
You knew I could not resist
– Dayanamayacağımı biliyordun.


I needed someone
– Birine ihtiyacım vardı

Nothing left to say
– Söyleyecek bir şey kalmadı
Take my breath away
– Nefesimi kes
Whispering your name
– Adını fısıldıyor
Tie me up in chains
– Beni zincirlere bağla
No one puts it down like me
– Kimse benim gibi aşağı koyar

Strength I can”t ignore
– Görmezden gelemeyeceğim güç
Make me beg for more
– Daha fazlası için yalvarmamı sağla
Climbing up the walls
– Duvarlara tırmanmak
Banging down the doors
– Kapıları beceriyor
Knowing that you hear my scream
– Çığlığımı duyduğunu bilmek

But oooh your love’s so cruel
– Ama oooh aşkın çok acımasız
You make wanna go, go, go, go, go oooh
– Gitmek istiyorsun, git, git, git, git, git oooh
Oooh all the things you do
– Oooh yaptığın her şey
You make me wanna go, go, go, go, go, go oooh
– Beni gitmek istiyorsun, git, git, git, git, git, git oooh

Because who are you?
– Çünkü sen kimsin?
To make me oohoh
– Beni oohoh yapmak için
And it’s you-ooohhhh
– Ve bu sensin-ooohhhh
Ay-ooohhh
– Ay-ooohhh
Ahhhh
– Ahhhh

And you go, and you go
– Ve sen git, ve sen git
Oooh your loves so cruel
– Oooh aşkların çok acımasız
You make wanna go, go, go, go, go oooh
– Gitmek istiyorsun, git, git, git, git, git oooh
Oooh all the things you do
– Oooh yaptığın her şey
You make me wanna go, go, go, go, go, go oooh
– Beni gitmek istiyorsun, git, git, git, git, git, git oooh

BLANCO & Sfera Ebbasta – MI FAI IMPAZZIRE İtalyanca Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Blanchito, baby
– Blanchito, bebeğim
Money Gang, Gang, Gang
– Para Çetesi, Çete, Çete
Eh-eh
– Eh-eh

Come si fa? Come si fa?
– Bunu nasıl yapıyorsun? Bunu nasıl yapıyorsun?
Senza un rumore, eh, giri la stanza, ah
– Gürültü olmadan, ah, odayı çevir, ah
Come si fa? Come si fa?
– Bunu nasıl yapıyorsun? Bunu nasıl yapıyorsun?
Sola col tanga, te lo strapperei via
– Bir tanga yalnız, onu koparmak istiyorum

E mi fai impazzire, mi fai impazzire
– Ve sen beni deli ediyorsun, sen beni deli ediyorsun
E mi fai impazzire, mi fai impazzire
– Ve sen beni deli ediyorsun, sen beni deli ediyorsun

Ho i tuoi baci sul collo, sono come ferite
– Boynumda öpücüklerin var, onlar yaralar gibi
Tu mi sai fare male, sì, tu mi fai impazzire
– Beni nasıl inciteceğini biliyorsun, Evet, beni delirtiyorsun
Ma se non ci sei attorno, qua mi va tutto storto
– Ama eğer etrafta değilsen, burada her şey yanlış
E a lui lo vorrei morto e invece ancora ti scrive
– Ve ona ölmesini diliyorum ve bunun yerine hala sana yazıyor
Queste strade si son prese la mia parte migliore
– Bu yollar benim en iyi parçamı aldı
È colpa loro se non mi fido più delle persone
– Artık insanlara güvenmemem onların suçu.
E non esiste un dottore per i tagli sul cuore
– Ve kalpteki kesikler için doktor yok
Colmo il vuoto con dei tagli di diverso colore
– Boşluğu farklı renkteki kesimlerle dolduruyorum

Non so come si fa, come si fa
– Bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum, nasıl yapacağımı
Senza un rumore, giri la stanza
– Gürültü olmadan, odayı çevirin
Come si fa? Come si fa?
– Bunu nasıl yapıyorsun? Bunu nasıl yapıyorsun?
Sola col tanga te lo strapperei via
– Bir tanga yalnız koparmak istiyorum

E mi fai impazzire, mi fai impazzire
– Ve sen beni deli ediyorsun, sen beni deli ediyorsun
E mi fai impazzire, mi fai impazzire
– Ve sen beni deli ediyorsun, sen beni deli ediyorsun
Anche se mi fai male, senza non ci so stare
– Bana zarar versen bile, onsuz dayanamıyorum
E mi fai impazzire, mi fai impazzire
– Ve sen beni deli ediyorsun, sen beni deli ediyorsun

Se ti incazzi di nuovo dopo una ramanzina
– Eğer bir ramble’dan sonra tekrar sinirlenirsen


Noi che abbiamo litigato tutta la mattina
– Sabahtan beri kavga eden biziz.
Solo perché nel pomeriggio esco co’ un’amica
– Sadece öğleden sonra bir arkadaşımla dışarı çıktığım için
E mi spari mille colpi come una raffica
– Ve sen bana voleybol gibi binlerce atış yapıyorsun
Ancora? Basta, una tortura
– Yine? Yeter, işkence
Ti appoggi sulla porta, zitta e seminuda
– Kapıya yaslan, kapa çeneni ve yarı çıplak
Giochi un gioco sporco
– Kirli bir oyun oyna

Come si fa? Come si fa?
– Bunu nasıl yapıyorsun? Bunu nasıl yapıyorsun?
Senza un rumore, eh, giri la stanza
– Gürültü olmadan, eh, odayı çevir
Come si fa? Come si fa?
– Bunu nasıl yapıyorsun? Bunu nasıl yapıyorsun?
Sola col tanga te lo strapperei via
– Bir tanga yalnız koparmak istiyorum

E mi fai impazzire, mi fai impazzire
– Ve sen beni deli ediyorsun, sen beni deli ediyorsun
E mi fai impazzire, mi fai impazzire
– Ve sen beni deli ediyorsun, sen beni deli ediyorsun
Anche se mi fai male, senza non ci so stare
– Bana zarar versen bile, onsuz dayanamıyorum
E mi fai impazzire, mi fai impazzire
– Ve sen beni deli ediyorsun, sen beni deli ediyorsun

Quante volte ho detto: “È l’ultima”, ma poi invece no
– Kaç kez “bu sonuncusu” dedim, ama sonra değil
Quante volte ci siamo scambiati il peggio di noi
– En kötüsünü kaç kez değiştirdik
Tu mi fai impazzire
– Beni deli ediyorsun
Tu mi fai impazzire
– Beni deli ediyorsun
Quante volte hai detto: “Stase’ è meglio se te ne vai”
– Kaç kez “Stase” dedin, gitsen daha iyi olur”
Perché sapevi che non me ne sarei andato mai
– Çünkü asla gitmeyeceğimi biliyordun.
Tu mi fai impazzire
– Beni deli ediyorsun
Sì, tu mi fai impazzire
– Evet, beni deli ediyorsun.

E mi fai impazzire, mi fai impazzire
– Ve sen beni deli ediyorsun, sen beni deli ediyorsun
E mi fai impazzire, mi fai impazzire
– Ve sen beni deli ediyorsun, sen beni deli ediyorsun
Anche se mi fai male, senza non ci so stare
– Bana zarar versen bile, onsuz dayanamıyorum
E mi fai impazzire, mi fai impazzire
– Ve sen beni deli ediyorsun, sen beni deli ediyorsun