İngilizce Türkçe Sözlük







18 Mart 2018 Pazar

Off & On Türkçe çevirisi

[Verse 1]
The blood is thick, thicker than my thoughts are quick
Kan yoğundur,hızlı olan düşüncelerimden daha yoğun

Quicker than these thoughts turn sick, sick
Hastalığa dönüşen bu düşüncelerden daha hızlı,hasta…

Sicker than my temperature rising
Yükselen ateşimden daha hasta

Sicker than the whites of their eyes despising me
Onların,beni hor gören gözlerinin beyazından daha hasta

And all my lovers that I can’t disguise
Ve kimliğini gizleyemediğim tüm sevgililerimden

And I’ll never know why
Ve nedenini hiç bilmeyeceğim

[Verse 2]
The air is clear, clearer than the taste of tears
Hava berraktır,gözyaşlarının tadından daha berrak

Clearer than the smell of fear
Korkunun kokusundan daha berrak

And I’m fearful for a long cold year with you
Ve ben seninle (geçecek) uzun soğuk bir yıl için korkuyorum

Don’t you know what you do?
Ne yaptığını bilmiyor musun ?

You give me the horrors and I give you the goo that oozes
Bana korkular verirsin ve ben sana sızan duyguları veririm

Separate the scabs from the bruises
Bana korkular verirsin ve ben sana sızan duyguları veririm

[Chorus]
I turn my thoughts off and on
Düşüncelerimi kapatırım ve açarım

Off and on
kapalı ve açık

Off and on
kapalı ve açık

Off and on
kapalı ve açık

Off and on
kapalı ve açık

Off and on
kapalı ve açık

Off and on
kapalı ve açık

Off and on
kapalı ve açık

[Verse 3]
I’m out of breath, offers me a taste of death
Nefesim kesildi,bu bana ölümün tadını sunar

Equally the taste of life and I freeze to feel it
Aynı ölçüde hayatın da tadını ve bunu hissetmek için buz kesilirim

I prayed to my god and I prayed to your Jesus, oh yes
Ben Tanrıma dua ettim ve senin İsa’na dua ettim,ah evet

I prayed and I pleaded that I’d never go back
Asla geri dönmeyeyim diye dua ettim ve yalvardım

But I’m always going back
Ama her zaman geri dönüyorum

[Verse 4]
Cause the touch is sweet, sweeter than he touches me
Çünkü dokunmak güzeldir, onun bana dokunmasından daha güzel

Sweeter when that touch repeats, repeats
Bu dokunmalar tekrarlandığı zaman daha güzel

Please believe my heart spills its guts every time that you leave
Lütfen inan,her gidişinde kalbim içindekileri döküp boşaltıyor

Don’t you know what you do?
Ne yaptığını bilmiyor musun ?

You give me the horrors and I give you the goo that oozes
Bana korkular verirsin ve ben sana sızan duyguları veririm

Separate the scabs from the bruises
Bana korkular verirsin ve ben sana sızan duyguları veririm

[Chorus]
Off and on
kapalı ve açık

Off and on
kapalı ve açık

Off and on
kapalı ve açık

Off and on
kapalı ve açık

Off and on
kapalı ve açık

Off and on
kapalı ve açık

Off and on
kapalı ve açık

Off and on
kapalı ve açık

[Bridge]
He’s gonna teach me how to live
O (adam) bana nasıl yaşanacağını öğretecek

He’s gonna teach me how to live
O (adam) bana nasıl yaşanacağını öğretecek

He’s gonna teach me how to live
O (adam) bana nasıl yaşanacağını öğretecek

He’s gonna teach me how to live
O (adam) bana nasıl yaşanacağını öğretecek

He’s gonna teach me how to live
O (adam) bana nasıl yaşanacağını öğretecek

He’s gonna teach me how to live
O (adam) bana nasıl yaşanacağını öğretecek

He’s gonna teach me how to live
O (adam) bana nasıl yaşanacağını öğretecek

He’s gonna teach me how to live
O (adam) bana nasıl yaşanacağını öğretecek

He’s gonna teach me how to live
O (adam) bana nasıl yaşanacağını öğretecek
Çeviren: Ahmet Kadı

17 Mart 2018 Cumartesi

Agnes Obel – Riverside (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 16

Down by the river by the boats

Nehir kıyısında, gemilerin yakınında

Where everybody goes to be alone

Herkesin yalnız olmak için gittiği yer

Where you won’t see any rising sun

Doğan güneşi göremeyeceğin yer

Down to the river we will run

Koşacağımız yer nehrin aşağısı

When by the water we drink to the dregs

Suyun kenarındayken tortuları içeriz

Look at the stones on the river bed

Nehir yatağındaki taşlara bakarız

I can tell from your eyes

Gözlerinden anlayabiliyorum 

You’ve never been by the riverside

Nehir kıyısına hiç gitmediğini 

Down by the water the riverbed

Nehir kıyısında, nehir yatağında 

Somebody calls you somebody says

Biri sana sesleniyor, biri sana diyor 

Swim with the current and float away

Akıntının yönünde yüz ve akıntıyla git

Down by the river everyday

Nehir kıyısında her gün

Oh my God I see how everything is torn in the river deep

Aman tanrım her şeyin nehrin derinliklerinde nasıl parçalandığını görüyorum

And I don’t know why I go the way

Ve bilmiyorum neden gittiğimi 

Down by the riverside

Nehir kıyısına 

When that old river runs pass your eyes

O eski nehir gözlerinden geçerken 

To wash off the dirt on the riverside

Nehir kenarındaki kiri temizlemek için

Go to the water so very near

Suyun çok yakınına git

The river will be your eyes and ears

Nehir senin gözlerin ve kulakların olacak

I walk to the borders on my own

Sınırlara kendi başıma yürürüm

To fall in the water just like a stone

Bir taş gibi suya düşmek için

Chilled to the marrow in them bones

Kemiklerinin iliğine kadar üşüyerek 

Why do I go here all alone

Neden buraya tek başıma gelirim?

Oh my God I see how everything is torn in the river deep

Aman tanrım her şeyin nehrin derinliklerinde nasıl parçalandığını görüyorum

And I don’t know why I go the way

Ve bilmiyorum neden gittiğimi 

Down by the riverside

Nehir kıyısına 

Lxandra – Dig Deep (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 21

Dig Deep (Derin Kazı)

He never knew my secret
O asla sırrımı bilmedi
But I for sure knew his
Ama eminim ki o biliyordu
In the arms of nature
Doğanın kollarında
So let her take and give
Bu yüzden almasına izin verdim ve verdim

The only thing that makes you grow
Seni büyüten tek şey
Is to dive into the sweet unknown
Bilinmeyen tatlıya dalmaktır
The only thing that breaks your bones
Kemiklerini kıran tek şey
Is when you don’t know where it hurts the most
Nerenin seni çen çok incittiğini bilmemektir
When you don’t know when it hurts
İncittiğini bilmediğin zaman

So come and bring my witches home
Bu yüzden gel ve cadılarımı eve getir
I still hold the flame

Hala ateşi tutuyorum
And let the eyes of wisdom roll
Ve bilgelik gözlerini bırakalım
I still hold the flame
Hala ateşi tutuyorum
Dig deep baby, deep baby
Derin kaz bebeğim, derin bebeğim
There’s so much we can’t see baby, see baby
Burada göremediğimiz çok şey var bebeğim, göremediğimiz bebek
It’s you and me so dig deep baby, deep baby
Sen ve ben çok derin kaz bebeğim, derin bebeğim
So come along because I still hold the flame
Yani acele et çünkü ben hala ateşi tutuyorum

For followers of rivers
Gölün takipçileri için
Darkness of the sin
Günahın karanlığı
The voices of latens
Maskelerin sesleri
Who have nowhere to run
Kim herhangi bir yere kaçtı

The only thing that makes you grow
Seni büyüten tek şey
Is to dive into the sweet unknown
Bilinmeyen tatlıya dalmaktır
The only thing that breaks your bones
Kemiklerini kıran tek şey
Is when you don’t know where it hurts the most
Nerenin seni çen çok incittiğini bilmemektir
When you don’t know when it hurts
İncittiğini bilmediğin zaman

So come and bring my witches home
Bu yüzden gel ve cadılarımı eve getir
I still hold the flame

Hala ateşi tutuyorum
And let the eyes of wisdom roll
Ve bilgelik gözlerini bırakalım
I still hold the flame
Hala ateşi tutuyorum
Dig deep baby, deep baby
Derin kaz bebeğim, derin bebeğim
There’s so much we can’t see baby, see baby
Burada göremediğimiz çok şey var bebeğim, göremediğimiz bebek
It’s you and me so dig deep baby, deep baby
Sen ve ben çok derin kaz bebeğim, derin bebeğim
So come along because I still hold the flame
Yani acele et çünkü ben hala ateşi tutuyorum

Oh, oh
For the believers and the seekers
İnanlar ve arayanlar için
Oh, oh
For the speaker and the elders
Konuşanlar ve yaşlılar için
I still hold the flame
Hala ateşi tutuyorum
I still hold the flame
Hala ateşi tutuyorum
For the protectors of the mother
Annenin koruyucuları için

So come and bring my witches home
Bu yüzden gel ve cadılarımı eve getir
I still hold the flame

Hala ateşi tutuyorum
And let the eyes of wisdom roll
Ve bilgelik gözlerini bırakalım
I still hold the flame
Hala ateşi tutuyorum
Dig deep baby, deep baby
Derin kaz bebeğim, derin bebeğim
There’s so much we can’t see baby, see baby
Burada göremediğimiz çok şey var bebeğim, göremediğimiz bebek
It’s you and me so dig deep baby, deep baby
Sen ve ben çok derin kaz bebeğim, derin bebeğim
So come along because I still hold the flame
Yani acele et çünkü ben hala ateşi tutuyorum
For the believers and the seekers
İnanlar ve arayanlar için

Hayley Kiyoko – Let It Be (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 20

Let It Be (Bırak Olsun)

Baby, come around ’cause I need you
Bebek, etrafıma gel çünkü sana ihtiyacım var
Baby, calm me down let me see you
Bebek, beni sakinleştir seni görmeme izin ver
‘Cause you know you’re my operator
Çünkü biliyorsun sen benim şebekemsin
Let me show every single layer
Her bir katmanımı göstermeme izin ver
Losing all my power just to have you
Sadece sana sahip olabilmek için bütün gücümü kaybediyorum
Hundred miles an hour thinking ’bout you
Saatte yüz mil seni düşünüyorum
Every night gets a little tougher
Her gece biraz daha sertleşiyor
How can I dream about another
Nasıl başkası hakkında hayal kurabilirim

‘Cause I believe we’re the ones who had it all
Çünkü hepsine sahip olanın biz olduğumuza inanıyorum
I believe we just had to learn to fall
Sadece düşmeyi öğrenmek zorunda olduğumuza inanıyorum
I miss you, I love you, so it’s really hard to see
Seni özlüyorum,  seni seviyorum, bu yüzden görmek gerçekten zor
Yeah, we just got to let it be
Evet, sadece izin vermeliyiz

Let us see, be free
Görmemize izin ver, özgür ol

Baby, come around ’cause I want you
Bebek, etrafıma gel çünkü seni istiyorum
Laying on the floor here without you
Sensiz yerde uzanıyorum
‘Cause you know you’re my operator
Çünkü biliyorsun sen benim şebekemsin
Help me show every single layer
Her bir katmanımı göstermeme izin ver
Giving baby steps a new meaning
Yeni anlamlar için küçük adımlar atıyorum
Yeah, I’m making such a mess of my feelings
Evet, duygularım yüzünden saçmalıklar yapıyorum
Won’t you just meet me in the middle
Sadece benimle ortada buluşmaz mısın?
Where’s the love, won’t you give a little
Aşk nerede, biraz vermez misin?
‘Cause I believe we’re the ones who had it all
Çünkü hepsine sahip olanın biz olduğumuza inanıyorum
I believe we just had to learn to fall
Sadece düşmeyi öğrenmek zorunda olduğumuza inanıyorum
I miss you, I love you, so it’s really hard to see
Seni özlüyorum,  seni seviyorum, bu yüzden görmek gerçekten zor
Yeah, we just got to let it be
Evet, sadece izin vermeliyiz

Let us see, be free
Görmemize izin ver, özgür ol
Let us see, be free
Görmemize izin ver, özgür ol

Can’t imitate us it’s breaking my bones
Bizi taklit edemiyorum, bu kemiklerimi kırıyor
Heart up in chaos that keeps me alone
Kalp atışımıdaki kaos beni yalnız bırakmaya devam ediyor
Wasted the beautiful all on my own
Kendimdeki bütün güzellikleri harcadım
I’m making a new home
Yeni bir ev yapıyorum
Washing the sheets ’cause you’re still in my bed
Çarşafları yıkıyorum çünkü sen hala yatağımdasın
Can’t leave the dark ’cause you’re all in my head
Karanlıktan kurtulamıyorum çünkü sen hep kafamdasın
All in my head and it’s killing me, it’s killing me
Hepsi kafamda ve bu beni öldürüyor, öldürüyor
‘Cause we’re at the end
Çünkü biz sondayız

‘Cause I believe we’re the ones who had it all
Çünkü hepsine sahip olanın biz olduğumuza inanıyorum
I believe we just had to learn to fall
Sadece düşmeyi öğrenmek zorunda olduğumuza inanıyorum
I miss you, I love you, so it’s really hard to see
Seni özlüyorum,  seni seviyorum, bu yüzden görmek gerçekten zor
Yeah, we just got to let it be
Evet, sadece izin vermeliyiz

11 Mart 2018 Pazar

The Neighbourhood – Void (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 7

I need you to fill the void

Boşluğu doldurmana ihtiyacım var

I wonder how I got by this week

Bu haftaya kadar nasıl geldim merak ediyorum

I only touched you once

Sana sadece bir kez dokundum 

Lately I can’t find a beat

Son zamanlarda bir ritim bulamıyorum

I used to feel the rush

Eskiden telaşı hissederdim

Started with a little bit

Azıcıkla başladım

Now I don’t know how to quit

Şimdi nasıl bırakacağımı bilmiyorum

Always feel inadequate

Hep yetersiz hissediyorum

Same way that my daddy did

Babamın hissettiği şekilde

Mama told me not to try

Annem denemememi söyledi

And I should have taken her advice

Ve onun tavsiyesini dinlemeliydim

And now I’m all twisted

Ve şimdi tamamen sapkınım

When it’s all gone, I miss it

O tamamen gittiğinde, onu özlüyorum

I’ll try just to do somethin’

Bir şeyler yapmayı deneyeceğim

I’ll try ’cause I got nothin’

Deneyeceğim çünkü hiçbir şeyim yok

Else that gets me through the day

Ayrıca bu beni gün boyu zorluyor

‘Til I find another way

Başka bir yol bulana kadar

I’ll try just to do somethin’

Bir şeyler yapmayı deneyeceğim

I’ll try ’cause I got nothin’

Deneyeceğim çünkü hiçbir şeyim yok

Even if I lose again

Tekrar kaybedersem bile

I won’t quit

Vazgeçmeyeceğim

I wonder how I got by this week

Bu haftaya kadar nasıl geldim merak ediyorum

I only touched you once

Sana sadece bir kez dokundum 

Lately I can’t find a beat

Son zamanlarda bir ritim bulamıyorum

I used to feel the rush

Eskiden telaşı hissederdim

And now I need you to feel the vibe

Ve şimdi heyecanı hissetmene ihtiyacım var 

I need you to see the point

Meseleyi görmene ihtiyacım var 

I need you to feel alive

Canlı hissetmene ihtiyacım var 

I need you to fill the void

Boşluğu doldurmana ihtiyacım var

My insecurities are

Güvensizliklerim

My own worst enemy, yeah

En kötü düşmanlarım, evet

Something’s not lettin’ me

Bir şey bana izin vermiyor

Move the way I used to

Eskiden hareket ettiğim gibi etmeme

Thought you could better me but

Beni daha iyi yapabilirsin sanmıştım ama 

Then you stopped lettin’ me walk

Sonra yürümeme izin vermeyi bıraktın

Now you’re just settin’ me off

Şimdi beni duraksatıyorsun 

So I’m tryna lose you

Bu yüzden seni kaybetmeyi deniyorum 

I’ll fight just to do somethin’

Bir şeyler yapmak için savaşacağım

I’ll fight ’cause I got nothin’

Savaşacağım çünkü hiçbir şeyim yok

Else that gets me through the day

Ayrıca bu beni gün boyu zorluyor

‘Til I find another way

Başka bir yol bulana kadar

I’ll fight just to do somethin’

Bir şeyler yapmak için savaşacağım 

I’ll fight ’cause I got nothin’

Savaşacağım çünkü hiçbir şeyim yok

Even if I lose again

Tekrar kaybedersem bile

I can’t quit

Vazgeçemem

I wonder how I got by this week

Bu haftaya kadar nasıl geldim merak ediyorum

I only touched you once

Sana sadece bir kez dokundum 

Lately I can’t find a beat

Son zamanlarda bir ritim bulamıyorum

I used to feel the rush

Eskiden telaşı hissederdim

And now I need you to feel the vibe

Ve şimdi heyecanı hissetmene ihtiyacım var 

I need you to see the point

Meseleyi görmene ihtiyacım var 

I need you to feel alive

Canlı hissetmene ihtiyacım var 

I need you to fill the void

Boşluğu doldurmana ihtiyacım var

I need you to fill the void

Boşluğu doldurmana ihtiyacım var

I need you to fill the void

Boşluğu doldurmana ihtiyacım var

I need you to fill the void

Boşluğu doldurmana ihtiyacım var

You paralyze me every time

Beni her seferinde felç ediyorsun

I try to find some paradise

Cennet bulmaya çalışıyorum

I’ve got to fill the void

Boşluğu doldurmalıyım

And now I’m paranoid

Ve şimdi paranoyağım 

You paralyze me every time

Beni her seferinde felç ediyorsun

I try to find some paradise

Cennet bulmaya çalışıyorum

I’ve got to fill the void

Boşluğu doldurmalıyım

And now I’m paranoid

Ve şimdi paranoyağım 

The Neighbourhood – Scary Love (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 8

Move to the city with me

Benimle şehre taşın 

Don’t wanna be alone

Yalnız olmak istemiyorum

Don’t wanna be alone

Yalnız olmak istemiyorum

You’re too pretty for me

Benim için fazla güzelsin

Baby, I know, it’s true, yeah

Bebeğim biliyorum, bu doğru evet

You look better when you first wake up

Uyandığında daha iyi görünüyorsun 

Than anybody else I’ve fucked

Becerdiğim diğer insanlardan 

Baby, I got good luck with you

Bebeğim seninle iyi şansım var

I didn’t know we’d get so far

Bilmiyordum bu kadar yol katedeceğimizi

And it’s only the start

Ve bu daha başlangıç

Baby, you got me worried

Bebeğim beni endişelendirdin

Your love is scaring me

Senin aşkın beni korkutuyor

No one has ever cared for me

Kimse beni umursamamıştı

As much as you do

Senin umursadığın kadar 

Ooo, yeah, I need you here

Evet burada sana ihtiyacım var 

Your love is scaring me

Senin aşkın beni korkutuyor

No one has ever cared for me

Kimse beni umursamamıştı

As much as you do

Senin umursadığın kadar 

Ooo, yeah, I need you here

Evet burada sana ihtiyacım var 

Ridin’ through the city with me

Benimle şehirde dolaşıyorsun

Just watching you glow

Senin parlayışını izliyorum

I’m in the passenger seat, you’re in control

Ben yolcu koltuğundayım, kontrol sende

It’s on you now, mhm

Sende şu an

You look better every day, I swear

Her geçen gün daha iyi görünüyorsun yemin ederim

Really, it’s a little unfair

Gerçekten bu biraz adaletsiz

Baby, I’m star-struck by you

Bebeğim sana hayranım

I didn’t know we’d get so far

Bilmiyordum bu kadar yol katedeceğimizi

And it’s only the start

Ve bu daha başlangıç

Baby, you got me worried

Bebeğim beni endişelendirdin

Your love is scaring me

Senin aşkın beni korkutuyor

No one has ever cared for me

Kimse beni umursamamıştı

As much as you do

Senin umursadığın kadar 

Ooo, yeah, I need you here

Evet burada sana ihtiyacım var 

Your love is scaring me

Senin aşkın beni korkutuyor

No one has ever cared for me

Kimse beni umursamamıştı

As much as you do

Senin umursadığın kadar 

Ooo, yeah, I need you here

Evet burada sana ihtiyacım var 

If we fall apart

Eğer parçalanırsak

Maybe it wasn’t meant to be

Belki de olacağı yokmuş 

If we fall apart

Eğer parçalanırsak

Then it was our favorite dream

O zaman bu bizim en sevdiğimiz hayalimizdi 

Your love is therapy

Senin aşkın tedavi 

No drug can give me clarity

Hiçbir ilaç bana netlik veremez

As much as you do (as you do, baby)

Senin verdiğin kadar (senin verdiğin kadar bebeğim)

Ooo, yeah, I need you here (I need you here)

Evet burada sana ihtiyacım var (sana burada ihtiyacım var)

Your love is scaring me

Senin aşkın beni korkutuyor

No one has ever cared for me

Kimse beni umursamamıştı

As much as you do

Senin umursadığın kadar 

Ooo, yeah, I need you here

Evet burada sana ihtiyacım var 

The Neighbourhood – Flowers (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 11

Every day, you want me to make

Her gün yapmamı istiyorsun 

Something I hate, all for your sake

Nefret ettiğim bir şeyi, tamamen senin hatrına

I’m such a fake, I’m just a doll

Ben sahteyim, sadece bir oyuncak bebeğim

I’m a rip-off, and it turns you on

Ben bir dolandırmayım ve bu seni baştan çıkartıyor

Put on your clothes

Kıyafetlerini giy 

Then I polish my toes

Sonra ben parmaklarımı cilalayayım

Then I powder my nose

Sonra burnumu pudralayayım

In case you get close (get too close, baby)

Belki yaklaşırsın diye (Yaklaş bebeğim)

Knock on your door

Kapın çalınır 

Then I put on a show

Sonra ben gösteriye başlarım

Then I gave you the floor

Sonra sözü sana bıraktım

And you just froze

Ve sen donup kaldın

Every day, you want me to make

Her gün yapmamı istiyorsun 

Something I hate, all for your sake

Nefret ettiğim bir şeyi, tamamen senin hatrına

I’m such a fake, I’m just a doll

Ben sahteyim, sadece bir oyuncak bebeğim

I’m a rip-off, and it turns you on

Ben bir dolandırmayım ve bu seni baştan çıkartıyor

And it turns you on

Ve bu seni baştan çıkartıyor 

And it turns you on

Ve bu seni baştan çıkartıyor 

And it turns you on

Ve bu seni baştan çıkartıyor 

Someone has to do it (do it)

Bunu birinin yapması gerek

So, I guess I will (me)

Yani sanırım ben yapacağım

You want more than flowers

Çiçeklerden fazlasını istiyorsun

And I, I can be your fling

Ve ben, ben senin eğlencen olabilirim

I can be your fling

Ben senin eğlencen olabilirim

I can be your fling (can I be yours?)

Ben senin eğlencen olabilirim (senin olabilir miyim?)

I can be your boy

Senin erkeğin olabilirim

And it turns you on

Ve bu seni baştan çıkartıyor 

And it turns you on

Ve bu seni baştan çıkartıyor 

And it turns you on

Ve bu seni baştan çıkartıyor 

And it turns you on

Ve bu seni baştan çıkartıyor