İngilizce Türkçe Sözlük







17 Ocak 2018 Çarşamba

Jessie J – Thunder (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 14

Thunder (Gök gürültüsü)

I’m a red and fragile rose
Kırmızı ve kırılgan bir gülüm
Won’t grow in the dark alone
Karanlıkta yalnız büyümeyeceğim
Take me there cause I need to find the light
Beni buradan al çünkü ışığı bulmaya ihtiyacım var
I hate that I’m scared of this
Bundan korkmamdan nefret ediyorum
But you believe so I’ll take the risk
Ama bana inanıyorsan risk alacağım
Hold me and tell me I’m alright
Sarıl bana ve iyi olduğumu söyle

Now I’m falling down
Şimdi düşüyorum
You lift me up to the clouds
Sen beni bulutlara çıkarıyorsun
Yes, I’m falling down
Evet, düşüyorum
You lift me up Yea!
Beni yukarı çıkaryorsun (ayağa kaldırıyorsun anlamında) evet!

You make my head shake
Ellerimi titretiyorsun
I watch the glass break
Camın kırılışını izliyorum
Around my guarded heart tonight
Bu gece korunan kalbimin etrafında
This ain’t no mistake
Bu hata değil
You make my earth quake
Depremim oluyorsun*
You feel like thunder in sky
Gökyüzünde gök gürültüsü gibi hissediyorsun
Like thunder, thunder, thunder (oh oh)
gök gürültüsü gibi, gök gürültüsü, gök gürültüsü
Thunder, thunder, thunder
Gök gürültüsü, gök gürültüsü, gök gürültüsü
Like thunder, thunder, thunder (oh oh oh oh)
Gök gürültüsü gibi, gök gürültüsü, gök gürültüsü
You feel like thunder in sky
Gökyüzünde gök gürültüsü gibi hissediyorsun

Broke free, saw an open road
Özgür bırakıldım, kaçış yolunu gördüm
Footsteps lead me to your soul
Adımlarım beni ruhuna sürüklüyor
Now I run with a home to go to
Şimdi gidip bir eve koştum
Never thought I’d be this happy
Böyle mutlu olacağımı hiç düşünmemiştim
If you asking yes you have me
Eğer sorarsan evet bana sahipsin
How you change my thoughts, you’ll never know
Tabularımı nasıl yıktığını asla bilmeyeceksin

Now I’m falling down
Şimdi düşüyorum
You lift me up to the clouds
Sen beni bulutlara çıkarıyorsun
Yes, I’m falling down
Evet, düşüyorum
You lift me up Yea!
Beni yukarı çıkaryorsun (ayağa kaldırıyorsun anlamında) evet!

You make my head shake
Ellerimi titretiyorsun
I watch the glass break
Camın kırılışını izliyorum
Around my guarded heart tonight
Bu gece korunan kalbimin etrafında
This ain’t no mistake
Bu hata değil
You make my earth quake
Depremim oluyorsun*
You feel like thunder in sky
Gökyüzünde gök gürültüsü gibi hissediyorsun
Like thunder, thunder, thunder (oh oh)
gök gürültüsü gibi, gök gürültüsü, gök gürültüsü
Thunder, thunder, thunder
Gök gürültüsü, gök gürültüsü, gök gürültüsü
Like thunder, thunder, thunder (oh oh oh oh)
Gök gürültüsü gibi, gök gürültüsü, gök gürültüsü
You feel like thunder in sky
Gökyüzünde gök gürültüsü gibi hissediyorsun

I was broken and starting to think that I should be ashamed
Kırılmıştım ve  bunun için utanmam gerektiğini düşünüyordum
Trembling and nervous, I’m naked and feeling afraid
Titriyorum ve gerginim, çıplağım ve korkmuş hissediyorum
Then you came and told me and showed me to fight through the rain
Sonra sen geldin ve bana yağmurla tamamen savaşmamı söyledin
Fight through the rain, to fight through the rain
Yağmurla tamamen savaşmamı, yağmurla tamamen savaşmayı
Yeah, yeah, yeah, yeah!
Evet, evet, evet, evet!
You make my head shake
Ellerimi titretiyorsun
I watch the glass break
Camın kırılışını izliyorum
Around my guarded heart tonight
Bu gece korunan kalbimin etrafında
This ain’t no mistake
Bu hata değil
You make my earth quake
Depremim oluyorsun*
You feel like thunder in sky
Gökyüzünde gök gürültüsü gibi hissediyorsun
Like thunder, thunder, thunder (oh oh)
gök gürültüsü gibi, gök gürültüsü, gök gürültüsü
Thunder, thunder, thunder
Gök gürültüsü, gök gürültüsü, gök gürültüsü
Like thunder, thunder, thunder (oh oh oh oh)
Gök gürültüsü gibi, gök gürültüsü, gök gürültüsü
You feel like thunder in sky
Gökyüzünde gök gürültüsü gibi hissediyorsun

You make me earth quake: Tam türkçeye çevirilemeyen bir cümle. Jessie J burada deprem gibi titremek anlamında kullanmış.

Dj Kass – Scooby Doo Papa ( Türkçe Çeviri ) (Çeviri)

Görüntülenme: 24

Şarkı Big Shaq’in Man’s Not Hot şarkısına diss olarak yazılmış bir şarkıdır.

-Pasa la juca sino le voy a dar como a esa
Pasayı geçin bunu ona verecegim
-Y la cosa suena ¡Ra!
Duydugun seyleri Ra
-Scooby Doo pa, pa
Scooby Doo pa, pa

-Y el pum, pum, pum, pum, pum
Ve bu pum, pum, pum, pum, pum
-Y la cosa suena ¡Ra!
Duydugun ses Ra
-Scooby Doo pa, pa
-Scooby Doo pa, pa
-Y el pum, pum, pum, pum, pum
Ve bu pum, pum, pum, pum, pum
-Y el pum, pum, pum, pum, pum, pum, pum, pum, pum, pum, pum
Ve bu pum, pum, pum, pum, pum  pum, pum, pum, pum, pum
-Y la cosa suena ¡Ra, Ra, Ra, Ra, Ra!
Ve bu sesler Ra, Ra, Ra, Ra, Ra!
-Scooby Doo pa, pa
-Scooby Doo pa, pa
-Y el pum, pum, pum, pum, pum
Ve bu pum, pum, pum, pum, pum
-Y el pum, pum, pum, pum, pum, pum, pum, pum, pum, pum, pum
Ve bu pum, pum, pum, pum, pum  pum, pum, pum, pum, pum
-Y la cosa suena ¡Ra, Ra, Ra, Ra, Ra!
Ve bu sesler Ra, Ra, Ra, Ra, Ra!
-Scooby Doo pa, pa
-Scooby Doo pa, pa
-Y el pum pum pum pum pum
Ve bu pum, pum, pum, pum, pum
-Tu quieres juca, pásamelo vente
Oynamak mı istiyorsun, bana bırak
-Tu quieres juca, pásamelo vente; sino, te voy a romper los dientes.
Jucayı istiyor musun, bana ilet, ama dişlerini dökmem gerek
-Pásame la maldita manguera,
Lanet hortumu bana koy
sino te voy a hacer tu lío aquí mismo, ¿qué fue?
Ama ben burda kargaşa cıkaracagım, Bu neydi ?
-Pasa la manguera
Hortumu geç
-Pasa la manguera sino, te bajo con problemas
Hortumu geç, seni problemlerle sarsarım
-Pasa la manguera
Hortumu geç
-Pasa la manguera sino, te bajo con problemas
Hortumu geç, seni problemlerle sarsarım
-Enetingo ski ¡Ra! “¿Askdfhsd?”
-Squibidi pa, pa
-Y el pum, pum, pum, pum, pum
-En el pum, pum, pum, pum, pum, pum, pum
-Enetingo ski ¡Ra! “¿Askdfhsd?”
-Squibidi pa, pa
-Y el pum, pum, pum, pum, pum
Ve bu pum, pum, pum, pum, pum
-You don’t know eh
Bilmiyorsun eh
-The boys not hot
Bu cocuk terlemedi
-Mess never got
Asla dağınık olmadı
-Pesperreichon crin “¿Askdfhsd?”
-Tripa de pollo
-“¿Askdfhsd?”

Marina and the Diamonds – Starring Role (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 19

Starring Role (Başrol)

You’re hard to hug, tough to talk to
Sana sarılmak zor, seninle konuşmak zor
And I never fall asleep, when you’re in my bed
Ve sen benim yatağımdayken ben asla uyuyamıyorum
All you give me is a heartbeat
Bana bütün katkın kalp atışları
I’ve turned into a statue
Heykele dönüştüm
And it makes me feel depressed
Ve bu beni depresif hissettirdi
‘Cause the only time you open up is when we get undressed
Çünkü bana kendini açtığın tek an biz çıplakkendi

You don’t love me
Beni sevmiyorsun
Big fucking deal
Büyük lanet olası marifet
I’ll never tell
Sana asla söylemedim
You how I feel
Nasıl hissetiğimi
You don’t love me
Beni sevmiyorsun
Not a big deal
Hayır büyük bir marifet değil
I’ll never tell you how I feel
Sana asla nasıl hissetiğimi söylemedim

It almost feels like a joke to play out the part
Bir parçada oynamak* adeta şaka gibi hissettirir
When you are not the starring role in someone else’s heart
Birilerinin kalbinde başrol değilsen
You know I’d rather walk alone
Biliyorsun, yalnız yürümeyi tercih ederim
Than play a supporting role
Yardımcı rol olmaktansa
If I can’t get the starring role
Eğer başrol olamazsam

Sometimes I ignore you so I feel in control
Bazen seni umursamıyorum bu yüzden kontrolde hissediyorum
‘Cause really, I adore you, and I can’t leave you alone
Çünkü sana gerçekten tapıyorum ve seni yalnız bırakamam
Fed up with the fantasies, they cover what is wrong
Fantazilerden bıktım, onlar neyin yanlış olduğunu örterler
Come on, baby, let’s just, get drunk, forget we don’t get on
Hadi bebeğim, hadi sadece sarhoş olalım, alışamadığımızı unutalım

You like my dad
Babamı sevdin
You get on well
İyi geçindin
I send my best
Sana en iyi –cehennemden saygılarımı- gönderdim
Regards from hell
Cehennemden saygılarımı

It almost feels like a joke to play out the part
Bir parçada oynamak* adeta şaka gibi hissettirir
When you are not the starring role in someone else’s heart
Birilerinin kalbinde başrol değilsen
You know I’d rather walk alone
Biliyorsun, yalnız yürümeyi tercih ederim
Than play a supporting role
Yardımcı rol olmaktansa
If I can’t get the starring role
Eğer başrol olamazsam

I never sent for love, I never had a heart to mend
Asla aşk için göndermedim, asla tamir edilmek için bir kalbe sahip olmadım
Because before the start began, I always saw the end
Çünkü başlangıç başlamadan önce her zaman sonu görüyorum

Yeah, I wait for you to open up, to give yourself to me
Evet, kendini bana açmanı bekliyorum, bana kendini vermen için
But nothing’s ever gonna give, I’ll never set you free
Ama hiçbir şeyden vazgeçmeyeceğim, seni asla özgür bırakmayacağım
Yeah, I’ll never set you free
Evet asla seni özgür bırakmayacağım

It almost feels like a joke to play out the part
Bir parçada oynamak* adeta şaka gibi hissettirir
When you are not the starring role in someone else’s heart
Birilerinin kalbinde başrol değilsen
You know I’d rather walk alone
Biliyorsun, yalnız yürümeyi tercih ederim
Than play a supporting role
Yardımcı rol olmaktansa
If I can’t get the starring role
Eğer başrol olamazsam

The starring role
Başrol

Oynamak: Burada film anlamında kullanılmış.

16 Ocak 2018 Salı

The Weeknd – Girls Born in the 90’s (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 30

Şarkı SOUNDCLOUD Link ——-> https://soundcloud.com/gearzof8/gbit90s?in=user-41894592/sets/these-girls-born-in-the-90s

I’ll make it look so easy
Çok kolay görünmesini sağlıyorum
Girl it’s so easy, so easy, so easy
Çok kolay, çok kolay, çok kolay
Do what I do, it’s easy
Yaptığım şeyi yap kızım, yapması çok kolay
Girl it’s so easy, so easy, so easy
Kızım çok kolay, çok kolay, çok kolay

I’m not trying to talk at all
Konuşmaya çalıştığım filan yok
‘Cause I’m trying to love you crazy
Çünkü seni delicesine sevmeye çalışıyorum
Put some more inside your cup
Bardağının içine biraz daha koy
And drink ’til you numb the pain
Sonra acıyı giderene kadar iç

I got them touchin’ on their body
Onlara kendilerine ellettiriyorum
These girls keep touchin’ on their body
Bu kızlar kendilerine elleyip duruyorlar
They got accustomed to the life we live
Bizim yaşadığımız hayata alıştırılmışlar
These girls born in the 90’s are dangerous
Bu 90’lı yıllarda doğmuş kızlar çok tehlikeli
I got ’em thinkin’ that they want me
Beni isteyen kızların bir tek kendileri olmadıklarını bilseler bile
Although they know they not the only
O kızlara onların beni istediklerini düşündürttürüyorum
I got ’em wanting to embrace their sins
Onlara günahlarını benimsemelerini istettiriyorum
These girls born in the 90’s are dangerous
Bu 90’lı yıllarda doğmuş kızlar çok tehlikeli

I’ll give it up so easy
Kendimi zahmetsizce/uysalca/hiç sorun çıkarmadan ele veririm
Girl I’m too easy, too easy, too easy
Kızım beni elde etmek/büyülemek/kandırmak çok kolay, çok kolay, çok kolay
I’ma fall in love until they leave me
Odamdan ayrılana kadar onlara aşık olurum
Cause they gon’ leave me, gon’ leave me, gon’ leave me
Çünkü gidecekler, beni bırakıp gidecekler, gidecekler

I’m not trying to talk at all
Konuşmaya çalıştığım filan yok
‘Cause I’m trying to love you crazy
Çünkü seni delicesine sevmeye çalışıyorum
Put some more inside your cup
Bardağının içine biraz daha koy
And drink ’til you numb the pain
Sonra acıyı giderene kadar iç

I got them touchin’ on their body
Onlara kendilerine ellettiriyorum
These girls keep touchin’ on their body
Bu kızlar kendilerine elleyip duruyorlar
They got accustomed to the life we live
Bizim yaşadığımız hayata alıştırılmışlar
These girls born in the 90’s are dangerous
Bu 90’lı yıllarda doğmuş kızlar çok tehlikeli
I got ’em thinkin’ that they want me – although they know they not the only
Beni sikmek isteyen kızların bir tek kendileri olmadıklarını bilseler bile o kızlara onların beni sikmek istediklerini düşündürttürüyorum
I got ’em wanting to embrace their sins
Onlara günahlarını benimsemelerini istettiriyorum
These girls born in the 90’s are dangerous
Bu 90’lı yıllarda doğmuş kızlar çok tehlikeli

I’m not trying to talk at all
Konuşmaya çalıştığım filan yok
‘Cause I’m trying to love you crazy
Çünkü seni delicesine sevmeye çalışıyorum
Put some more inside your cup
Bardağının içine biraz daha koy
And drink ’til you numb the pain
Sonra acıyı giderene kadar iç

I got them touchin’ on their body
Onlara kendilerine ellettiriyorum
These girls keep touchin’ on their body
Bu kızlar kendilerine elleyip duruyorlar
They got accustomed to the life we live
Bizim yaşadığımız hayata alıştırılmışlar
These girls born in the 90’s are dangerous
Bu 90’lı yıllarda doğmuş kızlar çok tehlikeli
I got ’em thinkin’ that they want me
O kızlara onların beni istediklerini düşündürttürüyorum
Although they know they not the only
Beni isteyen kızların bir tek kendileri olmadıklarını bilseler bile
I got ’em wanting to embrace their sins
Onlara günahlarını benimsemelerini istettiriyorum
These girls born in the 90’s are dangerous
Bu 90’lı yıllarda doğmuş kızlar çok yaramaz

Bu şarkı normalde BBTM albümündeymiş ama Abel Acquainted şarkısı ile bu şarkının yerini değiştirmiş. Türkçem için kusura bakmayın. Beni isteyen kızların bir tek kendileri olmadıklarını bilseler bile o kızlara onların beni istediklerini düşündürttürüyorum” bu kısımdan bir şey anlamadıysanız anlamı: Abel’ı isteyen kızlar Abel’ı isteyen başka kızların olduğunu bilseler bile Abel o Abel’ı isteyen kızlara kendisini istetediklerini düşündürttürüyor. Hala anlamadıysanız anlayan birisi allah rızası için daha düzgün bir türkçeyle yoruma yazsın. Bu cümleyi kelimelere dökmek gerçekten beynimi sikti.  

The Weeknd’in House of Balloons, Thursday, Echoes of Silence ve Kiss Land albümlerindeki şarkıların hepsinin çevirilerini altta linkini attığım ana sayfamdan bulabilirsiniz.

https://www.muzikbuldum.com/author/yasin

Whitney Houston – I Will Always Love You (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 55

If I should stay
I would only be in your way
So I’ll go but I know
I’ll think of you every step of the way

Eğer kalsaydım
Yalnızca senin durumunda olacaktım
O yüzden gidiyorum ama biliyorum ki
Yolun her adımında seni düşüneceğim

And I will always love you
I will always love you
You
My darling, you

Ve seni her zaman seveceğim
Seni her zaman seveceğim
Seni
Sevgilim,seni

Bittersweet memories
That is all I’m taking with me
So good-bye
Please don’t cry
We both know I’m not what you, you need

Acı-tatlı hatıralar
Yanımda götürdüklerim bir tek bunlar
O halde hoşçakal
Lütfen ağlama
İkimizde biliyoruzki bana muhtaç değilsin

And I will always love you
I will always love you
You

Ve seni her zaman seveceğim
Seni her zaman seveceğim
Seni

I hope life treats you kind
And I hope you have all you’ve dreamed of
And I wish you joy and happiness
But above all this I wish you love

Umarım hayat sana iyi davranır
Ve umarım hayalini kurdukların gerçekleşir
Ve sana sevinç ve mutluluklar dilerim
Ama en önemlisi sana aşk dilerim

And I will always love you
I will always love you
I will always love you
I will always love you
I will always love you
I, I will always love you

Ve seni her zaman seveceğim
Seni her zaman seveceğim
Seni her zaman seveceğim
Seni her zaman seveceğim
Seni her zaman seveceğim
Seni her zaman seveceğim

You
Darling, I love you
I’ll always
I’ll always love you

Seni
Sevgilim, seni seviyorum
Her zaman seveceğim
Seni her zaman seveceğim

Shawn Mendes – What If I Told You A Story Read (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 10

What If I Told You A Story Read (Sana masal anlatmışsam ne olmuş)

I know that I have made mistakes
Biliyorum hatalar yaptım
Like when I introduced you as a friend
Seni arkadaş gibi tanıttığım zamanlarda
And I pray to God it’s not too late
Ve tanrıya çok geç olmaması için dua ediyorum
Has a dream about awake again (?)
Yine uyanmak hakkında bir rüya mı görüyorum (?)
Yeah, we got so close I couldn’t see
Evet, çok yakınız göremiyordum
Laughing when we painted my room, yeah
Benim odamı boyarken gülüyorduk, evet
And all along the joke’s on me
Ve benim üzerimden şaka yapıyorduk
Now you’re happier with someone new
Sen şimdi yeni birileriyle daha mutlusun

What if I told you a story
Sana masal anlattıysam ne olmuş?
All about someone who loves you
Hepsi seni seven biri hakkında
And what if I told you he’s sorry he made you wait
Ve seni beklettiği için onun üzgün olduğunu söylediysem ne olmuş?
And what if I told you he’s dying ’cause he can’t change history
Ve sana o ölüyor çünkü geçmişi değiştiremiyor dediysem ne olmuş?
And what if I told you that someone was me

Ve sana o ‘biri’nin ben olduğumu söylediysem ne olmuş?

When I call you up late, I know he’s there
Seni geç aradığımda, onun orada olduğunu biliyorum
But you still pick up and leave the bed
Ama hala kalkıp yataktan ayrılıyorsun
You speak low so he can’t hear
Kısık sesle konuşuyorsun böylelikle o seni duyamaz
And it gives me hope that there’s something left
Ve bana orada bırakılan bir şey var hissini veriyor

What if I told you a story
Sana masal anlattıysam ne olmuş?
All about someone who loves you
Hepsi seni seven biri hakkında
And what if I told you he’s sorry he made you wait
Ve seni beklettiği için onun üzgün olduğunu söylediysem ne olmuş?
And what if I told you he’s dying ’cause he can’t change history
Ve sana o ölüyor çünkü geçmişi değiştiremiyor dediysem ne olmuş?
And what if I told you that someone was me

Ve sana o ‘biri’nin ben olduğumu söylediysem ne olmuş?

And when you ask me who I’m seeing now
Ve şimdi bana kimi gördüğümü sorduğunda
I wanna say it’s you I’m thinking about
Sana hakkında düğündüğüm sensin demek istiyorum
I’m tryna find the words somehow
Kelimeleri bir şekilde bulmaya çalışıyorum
To say the things that I never said
Hiç söylemediğim şeyleri söylemek için
I’d do whatever it takes, I need to know what’d you say
Ne gerekiyorsa yapardım, ne dediğini bilmeye ihtiyacım var
Cause you’ve got a hold on me, yeah, you got a hold of me
Çünkü sen bana sarıldın, evet bana sarıldın

What if I told you a story
Sana masal anlattıysam ne olmuş?
All about someone who loves you
Hepsi seni seven biri hakkında
And what if I told you he’s sorry he made you wait
Ve seni beklettiği için onun üzgün olduğunu söylediysem ne olmuş?
And what if I told you he’s dying ’cause he can’t change history
Ve sana o ölüyor çünkü geçmişi değiştiremiyor dediysem ne olmuş?
And what if I told you that someone was me

Ve sana o ‘biri’nin ben olduğumu söylediysem ne olmuş?

I’m ready to tell you a story
Sana masal anlatmaya hazırım
I am somebody who loves you
Ben seni seven biriyim
I wanna tell you I’m sorry
Sana üzgünüm demek istiyorum
And darling just listen don’t worry
Ve sevgilim lütfen sadece dinle, endişelenme
We could go down in history
Geçmişe dönebilirdik
Why don’t you let your somebody be me?
Neden senin ‘biri’n ben olmama izin vermiyorsun?

Delta Goodrem – Dear Life (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 9

Dear Life (Sevgili Yaşam)

Time will change you
Zaman seni değiştirecek
Nothing lasts forever more
Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez
Tomorrow’s all we’re living for
Hepimiz yarın için yaşıyoruz
And lights will blind you
Ve ışıklar seni kör edecek
Illusions keep you wanting more
İlüzyonlar sana daha fazla istettirir
Just look past revolving doors
Geçmiş geçmişte kalmıştır*
To find what’s real
Neyin gerçek olduğunu bulmak için

Dear life, am I doing this right?
Sevgili hayat, bunu doğru yapıyor muyum?
Can you see me tonight?
Bu gece beni görebilir misin?
Can you help me dear life?
Bana yardım edebilir misin sevgili yaşam?
And I know that I can’t understand
Ve biliyorum, bunu anlayamam
What you hold in your hands for me
Ellerinde benim için ne tuttuğunu *tutuyorsun?*
Dear life
Sevgili yaşam

Love will change you
Aşk seni değiştirecek
No matter if you stay with them
Onlarla kalman önemli değil
You’ll never be the same again
Asla tekrar aynı olmayacaksın
You’ve shown me magic
Bana sihri gösterdin
Highs I’ve never felt before
Daha önce hiç hissetmediğim kadar yüksek
Memories that I thank you for
Anılarım için sana minnettarım
From deep in my soul
Ruhumdaki derinliklerden

Dear life, am I doing this right?
Sevgili hayat, bunu doğru yapıyor muyum?
Can you see me tonight?
Bu gece beni görebilir misin?
Can you help me dear life?
Bana yardım edebilir misin sevgili yaşam?
And I know that I can’t understand
Ve biliyorum, bunu anlayamam
What you hold in your hands for me
Ellerinde benim için ne tuttuğunu *tutuyorsun?*
Dear life
Sevgili yaşam

I’m a survivor
Ben bir savaşçıyım*
I’m a survivor
Ben bir savaşçıyım
I’m a survivor
Ben bir savaşçıyım
Dear life
Sevgili yaşam

Sometimes it hurts you
Bazen bu seni incitir
Maybe it’s a lesson learned
Belki de bu öğrendiğimiz bir derstir
To bring my feet back to this Earth
Ayaklarımı bu dünyaya geri getirmek için (Ayakları yere basan kişi anlamında)
To find what’s real
Neyin gerçek olduğunu bulmak için

Dear life, am I doing this right?
Sevgili hayat, bunu doğru yapıyor muyum?
Can you see me tonight?
Bu gece beni görebilir misin?
Can you help me dear life?
Bana yardım edebilir misin sevgili yaşam?
And I know that I can’t understand
Ve biliyorum, bunu anlayamam
What you hold in your hands for me
Ellerinde benim için ne tuttuğunu *tutuyorsun?*
Dear life
Sevgili yaşam

I’m a survivor
Ben bir savaşçıyım*
I’m a survivor
Ben bir savaşçıyım
I’m a survivor
Ben bir savaşçıyım
Dear life
Sevgili yaşam
Dear life
Sevgili yaşam

*(1): Olmuş olayları sürekli anmak, dile getirmek anlamında.
*(2): Survivor kelime anlamı olarak ‘’hayatta kalmayı başarmış’’ demektir ancak çeviride bu anlamı daha çok dilimize uyuyor.