İngilizce Türkçe Sözlük







4 Ekim 2021 Pazartesi

Eyedress – Jealous Türkçe Çeviri ve Sözleri

You could have anyone you want
Why would you want to be with me?
I’m nothing special

İstediğin herkesle beraber olabilirdin
Neden benimle olmayı seçtin?
Özel biri değilim

You could have anyone you want
Why would you want to be with me?
You know, I’m nothing special

İstediğin herkesle beraber olabilirdin
Neden benimle olmayı seçtin?
Biliyorsun, özel biri değilim

Be with whoever you want
I don’t care, I don’t care
I don’t wanna know

Kimle olmak istiyorsan ol
Umurumda değil, umurumda değil
Bilmek istemiyorum

Don’t tell me about your problems
If you’re not trying to solve them
Don’t ask me for my help

Bana problemlerinden bahsetme
Eğer çözmeye çalışmayacaksan
Benden yardım dilenme

Fix it yourself
She tried to call me yesterday
But I didn’t pick up
‘Cause I don’t got time

Kendin çöz
Dün beni aramaya çalıştı
Ama açmadım
Çünkü zamanım yok

I don’t have time
I don’t have time
I don’t have time
I don’t have time

Zamanım yok
Zamanım yok
Zamanım yok
Zamanım yok

Do whatever you want
I don’t care, I don’t care
Don’t even tell me

Ne istiyorsan yap
Umurumda değil, umurumda değil
Bana anlatma

I don’t really wanna know
Don’t ask me how’s my day’s been
I just wanna be alone

Gerçekten bilmek istemiyorum
Bana günümün nasıl geçtiğini sorma
Sadece yalnız kalmak istiyorum

Stop talking about your past
I don’t wanna hear it
Just leave me alone
Just go

Geçmişinden konuşmayı kes
Duymak istemiyorum
Sadece beni yalnız bırak
Sadece git

Only care about myself
‘Cause everyone’s trying to hurt me
Just leave me alone
Just leave me alone

Sadece kendimi umursuyorum
Çünkü herkes beni incitmeye çalışıyor
Sadece beni yalnız bırak
Sadece beni yalnız bırak

Adblock test (Why?)

Radiohead – If You Say the Word Türkçe Çeviri ve Sözleri

If you’re in a forest, out of your mind
Harpies in the branches breaking your arms
If you’re stuck in rainbows, shattering glass
Where you miss the moment, watching it pass

Bir ormandaysan, zihninin dışında
Çalılarda ki acımasız kadınlar kollarını kırarken
Eğer gökkuşağına hapsolduysan, çatırdayan camda
Anılarını özlediğin anda, gitmesini izlerken

If you say the word, if you say the word
If you say the word, if you say the word

Eğer o kelimeyi söylersen, eğer o kelimeyi söylersen
Eğer o kelimeyi söylersen, eğer o kelimeyi söylersen

When you spend your life wishing a twinkling star
When you forget how lucky you are
Buried in rubble sixty foot down

Tüm hayatını kayan bir yıldız görmek için harcadığında
Ne kadar şanslı olduğunu unuttuğunda
18 bin metre aşağıda döküntülere gömüldüğünde

If you say the word, if you say the word
If you say the word, if you say the word
Then I’ll come running

Eğer o kelimeyi söylersen, eğer o kelimeyi söylersen
Eğer o kelimeyi söylersen, eğer o kelimeyi söylersen
Koşarak geleceğim

When you change your friends like changing your clothes

Kıyafet değiştirir gibi arkadaş değiştirdiğinde

Adblock test (Why?)

Miley Cyrus – 1 Sun (Türkçe Çeviri)

We all walk around
Hepimiz ortalıkta dolaşıp duruyoruz
And waste life
Ve hayatımızı boşa harcıyoruz
It’s just gonna go on forever
Bu sonsuza kadar böyle gidecek işte
Like there’s some eternal endless supply
Sanki ebedi, bitmek bilmez bir kaynağı varmış gibi
Of what it takes to keep us alive
Bizi hayatta tutmak için gereken şeylerin
There might be a day
Bir gün olmalı
Where everything goes away to remind us
Her şeyin gittiği, bize hatırlatmak için
How ungrateful our culture is
Kültürümüzün ne kadar nankör olduğunu
We need to take time
Zamana ihtiyacımız var
To replace what’s stolen from mother nature
Doğa anadan çalınanı yerine koymak için

We only have one sun, one moon, one me
Sadece bir tane Güneşimiz, bir tane Ayımız, bir tane ben’imiz var
One you
Bir tane sen’imiz
And we only have a little time to show how much we love
Ve sevgimizi göstermek için sadece birazcık zamanımız var
The sun (the sun) the moon (the moon)
Güneş, Ay
How much I really love you
Sizi gerçekten ne kadar da çok seviyorum
We only have a little bit of time (time, time, time)
Bizim sadece birazcık zamanımız var (zaman, zaman, zaman)

I once heard Grace Jones say
Daha önce Grace Jones’un şöyle söylediğini duymuştum:
“I have my own concept of time”
“Benim kendi zaman kavramım var”
I always think bout’ that cause I’ve always felt like
Her zaman bunun hakkında düşünürüm çünkü her zaman…
I was running a little behind
… Biraz geriden geldiğimi hissettim
But what’s in front of me
Ama önümde ne olduğu…
I don’t know
Bilmiyorum
‘Cause I can’t see what hasn’t started to grow
Çünkü neyin henüz yaşanmaya başlamadığını göremiyorum

We only have one sun, one moon, one me
Sadece bir tane Güneşimiz, bir tane Ayımız, bir tane ben’imiz var
One you
Bir tane sen’imiz
And we only have a little time to show how much we love
Ve sevgimizi göstermek için sadece birazcık zamanımız var
The sun (the sun) the moon (the moon)
Güneş, Ay
How much I really love you
Sizi gerçekten ne kadar da çok seviyorum
We only have a little bit of time (time, time, time)
Bizim sadece birazcık zamanımız var (zaman, zaman, zaman)

Wake up, world
Uyan, dünya
Can’t you see the earth is crying?
Yeryüzünün ağladığını göremiyor musun?
Wake up, world
Uyan, dünya
Can’t you see all the clouds are dying?
Tüm bulutların ölmeye başladığını göremiyor musun?
And maybe one day there won’t be rainbows
Ve belki de bir gün artık gökkuşakları olmayacak
Grass won’t be green and the sky won’t be blue
Çimenler yeşil ve gök mavi olmayacak
I don’t wanna see a cyclone
Bir siklon (güçlü bir fırtına türü) görmek istemiyorum
There’s no sun, no moon, no me, no you
Güneşsiz, Aysız, Bensiz, Sensiz

We only have one sun, one moon, one me
Sadece bir tane Güneşimiz, bir tane Ayımız, bir tane ben’imiz var
One you
Bir tane sen’imiz
And we only have a little time to show how much we love
Ve sevgimizi göstermek için sadece birazcık zamanımız var
The sun (the sun) the moon (the moon)
Güneş, Ay
How much I really love you
Sizi gerçekten ne kadar da çok seviyorum
We only have a little bit of time (time, time, time)
Bizim sadece birazcık zamanımız var (zaman, zaman, zaman)

Adblock test (Why?)

2 Ekim 2021 Cumartesi

30 Eylül 2021 Perşembe

Shinitai – chan – Miss Wanna Die (Türkçe çeviri)

Shinitai – chan – Miss Wanna Die (Türkçe çeviri)

Awake, l opened my eyes to see
A hospital, so white and clean
I was walking up to roof, think
Then can't recall at all a single thing

Uyandım, görmek için gözümü açtım
Bir hastane, bembeyaz ve temiz
Çatıya doğru yürüyordum sanırım
Hiçbir şeyi hatırlamıyorum

Held a hand for me, you were there
l know, but l couldn't reach
The me that would fall down all the time
But stand and reach my hand to see
Have you tried crossing over yet?

Bana el uzattın, oradaydın
Biliyorum ama ulaşamıyorum
Her zaman yıkılacak olan ben
Ama ayağa kalk ve görmek için elimi uzat
Karşıya geçmeyi henüz denemedin mi?

Ah wanna die, wanna die
But don’t really wanna die
You were there, you would care
Making me aware
Every scar, all the blood
More and more, they’re never done
Not enough, not enough

Ah ölmek istiyorum, ölmek istiyorum
Ama gerçekten ölmek istemiyorum
Oradaydın, umursuyordun
Beni delirtiyorsun
Her yara, kan içinde
Gittikçe artıyor, asla bitmiyor
Yeterli değil, yeterli değil

Ah wanna die, wanna die
But don’t really wanna die
If I died, you would cry
And I don’t know why
Every scar, all the blood
More and more, they’re never done
Not enough, not enough

Ah ölmek istiyorum, ölmek istiyorum
Ama gerçekten ölmek istemiyorum
Ölmüş olsaydım, ağlardın
Ve neden bilmiyorum
Her yara, kan içinde
Gittikçe artıyor, asla bitmiyor
Yeterli değil, yeterli değil

When I forget you, I’m all alone without a place to go
But then played a mirror like a show, the past I used to know
A dream, ’til I see every part of me, eyes of red following and

Seni unuttuğumda, gidecek yerim olmadığında yapayalnızdım
Ama sonra bir gösteri gibi ayna çaldı, eskiden bildiğim geçmiş
Bir rüya, her parçamı görene kadar, kırmızı gözler takip ediyor ve

I wanna live, wanna live
Deep inside I’ve always been
Reaching out for a hand, so don’t let this be the end
Mushrooms growing on my head
Still remember even then
Where you are when I’m dead

Yaşamak istiyorum, yaşamak istiyorum
Daima diplerdeydim
Bir ele uzanıyorum, bu yüzden bitmesine izin verme
Kafamda büyüyen mantarlar
O zaman bile hatırlıyorum
Öldüğümde neredesin

Ah wanna die, wanna die
But don’t really wanna die
You were there, you would care
You know it really isn’t fair
Every time I forgot
You remain inside my thoughts
Not enough, not enough
Ah wanna die, wanna die
Wanna die, but I still couldn’t die
With you by my side
Behind the days I spent alone, afraid
Now you’re here to stay

Ah ölmek istiyorum, ölmek istiyorum
Ama gerçekten ölmek istemiyorum
Oradaydın, umursuyordun
biliyorsun bu hiç adil değil
Her unuttuğumda
Düşüncelerimin içindesin
Yeterli değil, yeterli değil
Ah ölmek istiyorum, ölmek istiyorum
Ölmek istiyorum, ama hala ölemedim
Yanımda sen varken
Yalnız geçirdiğim günlerin ardında, korkuyla
Şimdi kalmak için buradasın

Lalala lalala lalala 
And the scars never fade
Memories that replay
Rewind yet again to the pain we felt on that day

Lalala lalala lalala
Ve yaralar asla solmaz
Tekrar eden anılar
O gün çektiğimiz acıya bir kez daha geri sar

Adblock test (Why?)

25 Eylül 2021 Cumartesi

Coldplay & BTS – My Universe (Türkçe Çeviri)

You (You), you are (You are) my universe
And I (I), just want (Just want) to put you first
And you (You), you are (You are) my universe, and I

Sen, sen benim evrenimsin
Ve ben seni sadece önceliğim yapmak istiyorum
Sen, sen benim evrenimsin, ve ben

In the night, I lie and look up at you
When the morning comes, I watch you rise
There’s a paradise they couldn’t capture
That bright infinity inside your eyes

Geceleri uzanıyorum ve sana bakıyorum
Sabah geldiğinde yükselişini izliyorum
Yakalayamadıkları bir cennet var
Gözlerindeki o parlak sonsuzluk

매일 밤 네게 날아가 (가)
꿈이란 것도 잊은 채
나 웃으며 너를 만나 (나)
Never ending forever, baby

Her gece sana uçuyorum
Bunun sadece bir rüya olduğunu unutarak
Seninle bir gülümsemeyle buluşuyorum
Sonsuza kadar asla bitmez bebeğim

You (You), you are (You are) my universe
And I (I), just want (Just want) to put you first
And you (You), you are (You are) my universe
And you make my world light up inside

Sen, sen benim evrenimsin
Ve ben seni sadece önceliğim yapmak istiyorum
Sen, sen benim evrenimsin
Ve dünyamı tam içerisinden aydınlatıyorsun

어둠이 내겐 더 편했었지
길어진 그림자 속에서 (Eyes)
And they said that we can’t be together
Because, because we come from different sides

Karanlık eskiden benim için daha rahattı
Uzun gölgelerle birlikte
Ve birlikte olamayacağımızı söylediler
Çünkü, çünkü farklı yönlerden geliyoruz

You (You), you are (You are) my universe
And I (I), just want (Just want) to put you first
And you (You), you are (You are) my universe
And you make my world light up inside

Sen, sen benim evrenimsin
Ve ben seni sadece önceliğim yapmak istiyorum
Sen, sen benim evrenimsin
Ve sen benim dünyamı aydınlatıyorsun

My universe (Do-do, do-do)
My universe (Do-do, do-do)
My universe (Do-do, do-do)
(You make my world)
You make my world light up inside
Make my world light up inside

Evrenim
Evrenim
Evrenim
(Dünyamı aydınlatıyorsun)
Ve sen benim dünyamı aydınlatıyorsun
Dünyamı aydınlatıyorsun

나를 밝혀주는 건
너란 사랑으로 수 놓아진 별
내 우주의 넌
또 다른 세상을 만들어 주는 걸
너는 내 별이자 나의 우주니까
지금 이 시련도 결국엔 잠시니까
너는 언제까지나 지금처럼 밝게만 빛나줘
우리는 너를 따라 이 긴 밤을 수놓을 거야

Beni aydınlatan şey
Senin aşkınla işlenmiş yıldızlardır
Benim evrenimde, benim için
Başka bir dünya yaratıyorsun
Çünkü sen benim yıldızlarım ve evrenimsin
Bu zorluklar geçici
Her zaman yaptığın gibi her zaman parla
Bu uzun gece boyunca seni takip edeceğiz

너와 함께 날아가
When I’m without you, I’m crazy
자 어서 내 손을 잡아
We are made of each other, baby

Seninle birlikte uçuyorum
Sensizken ben deliyim
Gel tut elimi şimdi
Biz birbirimiz için yapıldık bebeğim

You (You), you are (You are) my universe
And I (I), just want (Just want) to put you first (To put you first)
And you (You), you are (You are) my universe
And you make my world light up inside

Sen, sen benim evrenimsin
Ve ben seni sadece önceliğim yapmak istiyorum
Sen, sen benim evrenimsin
Ve sen benim dünyamı aydınlatıyorsun

My universe (Do-do, do-do)
You, you are (You are)
My universe (Do-do, do-do)
I, just want (Just want)
My universe
You, you are (You are) my universe, and I
My universe

Evrenim
Sen, sensin
Evrenimsin
İstiyorum ki
Benim evrenim
Sen benim evrenimsin
Evrenimsin

Adblock test (Why?)

24 Eylül 2021 Cuma

Guns N’ Roses – Hard Skool (Türkçe Çeviri)

Hard Skool

Guns N’ Roses

All cautions made, every chance was given
No effort spared to save what we had
All in good faith I would not hesitate
To extend myself and lend you my hand

Tüm uyarılar yapıldı, her şans verildi
Sahip olduklarımızı kurtamak için hiçbir çabadan kaçmadık
Tüm iyi niyetle elimden gelini yapmak ve sana elimi uzatmaktan çekinmem

But you had to play it cool, had to do it your way
Had to be a fool, had to throw it all away
Too hard school and you thought you were here to stay
If that were true, it wouldn’t matter anyway

Ama soğukkanlı davranmalı , kendi yönteminle yapmalısın
Bir aptal olmalısın, her şeyi bir kenara atmalısın
Okul çok zor ve  sen kalmak için önceden de burada olduğunu düşündün
Bu doğru olsaydı bile yine de fark etmezdi

As tempers fade and lies forgiven
No cause embraced could break what we had
In its place a storm is liftin’
I would’ve thought you could be more of a man

Öfkeler yok olup yalanlar affedilirken
Kabul edilen hiçbir neden sahip olduklarımızı yıkamaz
Onun yerine bir fırtına yükseliyor
Daha iyi bir adam olabileceğini düşünürdüm

But you had to play it cool, had to do it your way
Had to be a fool, had to throw it all away
Too hard school and you thought you were here to stay
If that were true, it wouldn’t matter anyway

Ama soğukkanlı davranmalı , kendi yönteminle yapmalısın
Bir aptal olmalısın, her şeyi bir kenara atmalısın
Okul çok zor ve  sen kalmak için önceden de burada olduğunu düşündün
Bu doğru olsaydı bile yine de fark etmezdi

Ayy-ayy, ayy-ayy
Ayy-ayy, ayy-ayy

But you had to play it cool, had to do it your way
Had to be a fool, had to throw it all away
Too hard school and you thought you were here to stay
If that were true, it wouldn’t matter anyway
Had to play it cool, had to do it your way
Had to be a fool, had to throw it all away
Too hard school and you thought you were here to stay
If that were true, it wouldn’t matter anyway
Had to play it cool, had to do it your way
Had to be a fool, had to throw it all away
Too hard school and you thought you were here to stay
If that were true, it wouldn’t matter anyway

Ama soğukkanlı davranmalı , kendi yönteminle yapmalısın
Bir aptal olmalısın, her şeyi bir kenara atmalısın
Okul çok zor ve  sen kalmak için önceden de burada olduğunu düşündün
Bu doğru olsaydı bile yine de fark etmezdi
[×3]

Adblock test (Why?)