İngilizce Türkçe Sözlük







3 Ocak 2018 Çarşamba

The Weeknd – The Hills (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 4

Şarkı YouTube Video Link ——-> https://www.youtube.com/watch?v=yzTuBuRdAyA

Your man on the road, he doing promo
Adamın yollarda işini yapıyor
You say keep our business on the low-low
Sen ”İlişkimizi gizli tutalım” diyorsun
I’m just tryna get you out the friend zone
Seni sadece friend zone’dan çıkarmaya çalışıyorum
‘Cause you look even better than the photos
Çünkü fotoğraflardan bile daha iyi görünüyorsun
I can’t find your house, send me the info
Evini bulamıyorum, konumu at
Driving through the gated residential
Etrafı güvenlikle korunan mekanlardan geçiyorum
Found out I was coming, sent your friends home
Benim geldiğimi öğrenince arkadaşlarını evinden gönderdin
Keep on tryna hide it but your friends know
Geldiğimi saklamaya çalışıyorsun ama her şeyi biliyorlar

I only fuck you when it’s half past five
Seni sadece beşi buçuk geçerken sikerim:
The only time that I’ll be by your side
Senin tarafında olacağım tek zamanda
I only love it when you touch me, not feel me
Ben sadece bana dokunduğunda seviyorum, araya duygularını katınca değil
When I’m fucked up, that’s the real me
Her şeyi bok etmişken, işte bu benim gerçek halim
When I’m fucked up, that’s the real me, yeah
Her şeyi bok etmişken, işte o benim gerçek halim
I only fuck you when it’s half past five
Seni sadece beşi buçuk geçe sikerim:
The only time I’d ever call you mine
Sana ”Benimsin” diyeceğim tek zamanda
I only love it when you touch me, not feel me
Ben sadece bana dokunduğunda seviyorum, sikişirken araya duygularını katınca değil
When I’m fucked up, that’s the real me
Kafayı çekmişken, işte o benim gerçek halim
When I’m fucked up, that’s the real me, babe
Kafam güzelken, işte bu benim gerçek halim

I’ma let you know and keep it simple
Seni haberdar edeceğim ve basit tutacağım:
Tryna keep it up, don’t seem so simple
Sana ayak uydurmaya çalışmak hiç kolay görünmüyor
I just fucked two bitches ‘fore I saw you
Seni görmeden önce iki orospu sikmiştim
You gon’ have to do it at my tempo
O yüzden benim tempomda sikişmek zorunda olacaksın
Always tryna send me off to rehab
Sürekli beni rehabilitasyona göndermeye çalışıyorlar
Drugs start to feeling like it’s decaf
Uyuşturucular artık kafeinsiz kahve gibi gelmeye başladı
I’m just tryna live life for the moment
Hayatı sadece anı için yaşamaya çalışıyorum
And all these motherfuckers want a relapse
Tüm bu orospu çocukları ise tekrar düşmemi görmek istiyor

I only fuck you when it’s half past five
Seni sadece beşi buçuk geçerken sikerim:
The only time that I’ll be by your side
Senin tarafında olacağım tek zamanda
I only love it when you touch me, not feel me
Sadece bana dokunduğunda seviyorum, araya duygularını katınca değil
When I’m fucked up, that’s the real me
Her şeyi bok etmişken, işte o benim gerçek halim
When I’m fucked up, that’s the real me, yeah
Her şeyi bok etmişken, işte bu benim gerçek halim
I only fuck you when it’s half past five
Seni sadece beşi buçuk geçe sikerim:
The only time I’d ever call you mine
Sana ”Benimsin” diyeceğim tek zamanda
I only love it when you touch me, not feel me
Ben sadece bana dokunduğunda seviyorum, araya duygularını katınca değil
When I’m fucked up, that’s the real me
Kafam güzelken, işte bu benim gerçek halim
When I’m fucked up, that’s the real me, babe
Kafayı çekmişken, işte o benim gerçek halim

Hills have eyes, the hills have eyes
Hills have eyes, the hills have eyes(Bu satırın bir referansı ”The Hills Have Eyes” diye bir filme. Film, yamyam mutantların insanları tepelerden izleyip daha sonra onlara saldırması hakkında; filmdeki yamyam mutantlar şarkıda Abel’ı izleyen fanlar, paparaziler olarak kast edilmiş .  Şarkıdaki ”tepelerin gözleri”in asıl benzetmesi ise, Abel’ın tekrar hayatından zevk almamasını/tekrar düşmesini görmek isteyen kişilere ait olması. Bu cümlenin Türkçeye çevrilmiş anlamı hiç bir anlama gelmiyor)

Who are you to judge, who are you to judge?
Siz kimsiniz de yargılıyorsun? Siz kim oluyorsunuz beni da yargılıyorsun?
Hide your lies, girl, hide your lies
Yalanlarını sakla, kızım, sen yalanlarını sakla(Abel, bu kızın diğerleri gibi olmasını istemiyor, çünkü güveneceği bir tek o var)

Only you to trust, only you
Güvenebileceğim bir tek sen varsın, bir tek sen

I only fuck you when it’s half past five
Seni sadece beşi buçuk geçe sikerim:
The only time that I’ll be by your side
Senin tarafında olacağım tek zamanda
I only love it when you touch me, not feel me
Sadece bana dokunduğunda seviyorum, araya duygularını katınca değil
When I’m fucked up, that’s the real me
Her şeyi bok etmişken, işte bu benim gerçek halim
When I’m fucked up, that’s the real me, yeah
Her şeyi bok etmişken, işte bu benim gerçek halim
I only fuck you when it’s half past five
Seni sadece beşi buçuk geçe sikerim:
The only time I’d ever call you mine
Sana ”Benimsin” diyeceğim tek zamanda
I only love it when you touch me, not feel me
Ben sadece bana dokunduğunda seviyorum, sikişirken araya duygularını katınca değil
When I’m fucked up, that’s the real me
Kafam güzelken, işte bu benim gerçek halim
When I’m fucked up, that’s the real me, babe
Kafayı çekmişken, işte bu benim gerçek halim

እወዲሃለወ
የኔ ቆንጆ
እወዲሃለወ
የኔ ፍቅር ፍቅር ፍቅር ፍቅር ፍቅር
የኔ ፍቅር ፍቅር ፍቅር ፍቅር ፍቅር

The Weeknd – King Of The Fall (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 7

Şarkı YouTube Video Link ——-> https://www.youtube.com/watch?v=ZXBcwyMUrcU

I’m addied up, addied up
Patlattım, patlattım
I just ate a plate for breakfast
Daha demin kahvaltı niyetine bir tabak dolusu adderal patlattım
Put it in a cup then I mixed it up with Texas
Bir bardağa koyup codeine ile karıştırdım
Chest feeling heavy like a midget on my necklace
Sanki kolyemde cüce varmış gibi göğsümü ağır hissediyorum
Bitches that we came with got all of your bitches jealous
Yanımızda gelen orospular hepinizin orospusunu kıskandırır
‘Bout to leave the crib with a couple of my pirates
İki üç korsanımla beraber mekandan ayrılmak üzereyiz(XO tayfası ile)
Driving by the streets we used to walk through like a triumph
Eskiden şampiyonlar gibi yürüdüğümüz sokaklardan sürüyoruz
Mix it in a potion like a science
Bilimmiş gibi şurup yapıyoruz
That liquid G diet got a nigga so quiet
O liquid G diet adamın sesini alır
‘Cause the shit so strong got me feeling like I’m dying
Çünkü o bok çok sert, sanki ölüyormuşum gibi hisettiriyor
The shit so raw nothing else can get me higher
O bok çok taze, başka hiç bir şey kafamı bu kadar güzel yapamaz
Only time you see me’s when I’m balling with my niggas
Beni tek göreceğin zaman: zencilerimle para yaparken(tura çıkarken)
‘Cause my life too private, my ride too private
Çünkü hayatım çok özel, arabam çok özel
My flight too private, my shows so riot
Uçağım çok özel, gösterilerim çok kıyak
My jaw so tired, I go all night in my city to the fall
Çenem çok yorgun, sonbahar bitesiye tüm gece turlara kadar çıkarım
Then it’s time for me to fly out
Bitince de ayrılmam için zaman gelmiştir
I got a girl at home even though she ain’t mine yet
Henüz benim olmasa da evimde bekleyen bir kız var

And she gon’ give it up ’cause she know I might like it
Ve o kız verecek çünkü hoşuma gidebileceğini biliyor
She gon’ give it up ’cause she know I might like it
O kız götünü bana verecek çünkü sevebileceğimi biliyor
She gon’ give it up ’cause she know I might like it
O kız  verecek çünkü hoşuma gidebileceğini biliyor
She gon’ give it up ’cause she know I might like it
O kız  verecek çünkü sevebileceğimi biliyor
She gon’ give it up ’cause she know I might like it
O kız  verecek çünkü hoşuma gidebileceğini biliyor
Baby girl, you know I like, baby, you know just what I like
Baby girl, neyden hoşlandığımı biliyorsun, bebeğim sen benim neyden hoşlandığımı biliyorsun
Baby, you know what I like, like, like, like, like
Bebeğim, sen neyi sevdiğimi biliyorsun

Don’t be mad, let her get hers
Sinirlenme, bırak kız işini yapsın
Don’t be mad, let her get hers
Kızma, rahat bırak da kız işini yapsın
She make her own luck, she don’t give a fuck
Kendi şansını kendisi yaratıyor, kızın hiç sikinde değil
She tryna have fun, take a break from the love
Eğlenmek istiyor, aşktan mola vermek istiyor(ciddi ilişki istemiyor, sadece sikişmek)
Man your girl so bad let me get her
Birader senin kızın çok iyi, almama izin ver
Your girl so bad let me get her
Senin kızın çok iyi, onu denememe izin ver
I make my own luck, I make that pussy talk
Kendi şansımı kendim yaratırım, ben onun amcığını konuştururum(o kadar zevk veririm ki konuştururum)

On call to the fall, he can like it or not
Ta ki beni sonbahar çağırasıya kadar; o adam beğenir yada beğenmez, hiç sikimde değil
Nigga back the fuck up
Orospu çocuğu geri adım at(yeni başarısını beğenmeyen kişilere diyor)
If you ain’t with me motherfucker you against me
Eğer benimle değilsen bana karşısın göt herif(eğer XO’dan tarafa değilsen siktir git)
If you ain’t complimenting, nigga, you offending
Eğer övgü göstermiyorsan, orospu çocuğu, sen inciticisin
I been out here last year wasting hella time
Ben geçen yıl burada boş zamanı harcıyordum
XO is the only time invested
Zaman harcamaya değecek tek şey XO
Them fall shows every year like a birthday
O yaptığım sonbahar gösterileri doğum günüymüş gibi geldi
And I’mma do it every year in my birthplace
Ve her yıl doğduğum yerde yapmaya devam edeceğim(Toronto)
And I ain’t been this gone since Thursday
Ve Thursday’den bu yana kafam hiç bu kadar güzel değildi
I never said that I’d be sober in the first place
Thursday’i yaparken asla ”Ayık olacağım” diye bir şey söylememiştim

And she gon’ give it up ’cause she know I might like it
Ve o kız verecek çünkü hoşuma gidebileceğini biliyor
She gon’ give it up ’cause she know I might like it
O kız götünü bana verecek çünkü hoşuma gidebileceğini biliyor
She gon’ give it up ’cause she know I might like it
O kızverecek çünkü hoşuma gidebileceğini biliyor
She gon’ give it up ’cause she know I might like it
O kız götünü verecek çünkü hoşuma gidebileceğini biliyor
She gon’ give it up ’cause she know I might like it
O kız bana verecek çünkü sevebileceğimi biliyor
Baby girl, you know I like,
Baby girl, sen neyi sevdiğimi biliyorsun
Baby, you know just what I like
Bebeğim, sen ne istediğimi tam biliyorsun
Baby, you know what I like, like, like, like, like
Bebeğim, sen neyi sevdiğimi biliyorsun

Baby girl, you know I like,
Baby girl, sen neyi sevdiğimi biliyorsun
Baby, you know just what I like
Bebeğim sen ne istediğimi tam biliyorsun

I just passed that “nigga fell off” stage
Daha yeni ”düşüş” safhasını geçtim
Just sold out the O2 at my own pace
Daha yeni İngiltere’de olan, içine 20.000 kişi alan Arena O2 Stadyumu kendi gösterim için sattım
I can say that I’m attached to nobody
Kimseye bağımlı olmadığımı söyleyebilirim
I’ve been getting paper while these niggas tryna stop me
Bu piçler beni durdurmaya çalışırken ben para kazanıyordum
Shout my nigga Doc, that’s a mentor
Doc McKinney’e sesleniyorum, o adam tam bir kılavuz
Had some bad business, nothing personal
Biraz sorun yaşadık, ama kişisel bir şey değildi
But now the word out that we back
Ama şimdi tekrar birleştik lafı yayıldığına göre
On some young Quincy Jones, dark skin Michael Jackson
On some young Quincy Jones, dark skin Michael Jackson(en alta bakın)
And these the motherfuckers that they packaged
Ve paketledikleri şey bu piçler
Their new shit, all be sounding like my past shit
O piçlerin yeni şeyleri tıpkı eski şeylerime benziyor
Bring your girl to my show give her floor seats
Senin sevgilini gösterime getirip sahne önünde oturturum
Then she go downtown like she owe me
Daha sonra bana borcu varmış gibi saksoya yatar
XO, XO, XO, mix it up, pour it up, take it down slow
XO, XO, XO, karıştır, dök, midene yavaştan indir
This my sound, nigga fuck your sound
Bu benim sesim, nigga senin sesini sikeyim
Did it from the ground, ask around, bitch
Sıfırdan yaptım, herkese sor göt
When I touch down I’mma shake shit up
Zemine dokununca etrafı sallayacağım
Fuck a new man, I’mma break it up
Yeni adamı sikeyim, ilişkinizi bitireceğim
He can come back when I go on the road
Ben yola çıkınca geri gelebilir
But that pussy mine for the next three months
Ama o amcığın üç ay boyunca benim
‘Cause the kid back, kid back, kid back
Çünkü çocuk geri döndü, çocuk geri döndü, geri döndü
Cop ten whips for my niggas when we land
İndiğimizde zencilerime on tane araba alacağız
Queen Street nigga making money overseas
Queen Street zencisi(kendisi) denizlerin ötesinde para yapıyor(İngilterede O2 Stadyumunda)
Had a few more debts, I’mma pay it all in cash
Biraz daha borcum kaldı, hepsini nakit ödeyeceğim
Shout out XO, shout out to the boy broke bread on tour, man it’s all love now
XO tayfasına sesleniyorum, Drake’e sesleniyorum, birader şimdi her şey aşk
Shout out my nigga Stix, doing good in these streets
Stix’e sesleniyorum, bu sokaklarda iyi geçiniyormuş – shout out = selam vermek
Bet he popping more bottles than us right now
Her iddiasına girerim bizden daha da çok içki içiyordur şimdi
Reason why they stressing
Stres yapmaları bu yüzden
City never sunny when the kid come through with more niggas than Apollo
Çocuğun teki Apollo’daki zencilerden daha başarılı olunca şehir güneş görmez
But ain’t shit funny, can’t nobody stop me
Ama bunun komik bir tarafı yok, kimse beni durduramaz
All my hoes are trained I make all of them swallow
Tüm orospularım eğitimli, işim bitince ben hepsine yuttururum

[Outro]
All of them swallow, all of them swallow, all of them swallow I make all of them swallow
Hepsine yuttururum, hepsine yuttururum, hepsine yuttururum, hepsine dölümü yuttururum
All of them swallow, all of them swallow, all of them swallow, I make all of them swallow.
Hepsine yuttururum, hepsine dölümü yuttururum, hepsine yuttururum, hepsine yuttururum
All of them swallow, all of them swallow, all of them swallow, I make all of them swallow
Hepsine yuttururum, hepsine yuttururum, hepsine dölümü yuttururum, hepsine yuttururum
All of, all of, all of them swallow, all of them swallow, I make all of them swallow
Onlarla işim bittince hepsine boşaldığım şeyi yuttururum

Doc McKinney, The Weeknd’in birçok şarkısını nasıl imal ettiyse Quincy Jones da Michael Jackson’nın şarkılarını öyle imal etti. The Weeknd burada Doc McKinney ile arasında olan ilişkiyi Quincy Jones ve Michael Jackson’ın arasındaki ilişkiye benzetiyor, tek fark: The Weeknd’in ten rengi M.J.nin(cilt hastalığı çıktıktan sonra) ten renginden daha koyu olmasıydı.

O2 Stadyumu:

Børns – God Save Our Young Blood ft. Lana Del Rey (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 16

Børns – God Save Our Young Blood ft. Lana Del Rey (Türkçe Çeviri)

Damn, look at the sunrise
Kahretsin, güneşin doğuşuna bak
Glowing finish line, made it in record time
Parlayan bitiş çizgisi, tam zamanında
Hey, baby, we made it
Hey bebeğim, başardık
My head’s faded, headlights dilated
Kafam rahatladı, farlar açıldı

Spinnin’, spinnin’ and I can’t sit still
Dönüp duruyorum, sabit kalamıyorum
Spinnin’, spinnin’ and we can’t sit still
Dönüp duruyorum, sabit kalamıyoruz

Baptized in blue skies
Mavi gökle vaftiz edilmiş
Roll the window down, reach out, feel around for new life
Camı aç, uzan, yeni bir hayatı bulmaya çalış
Damn, you and those green eyes
Kahretsin, sen ve şu yeşil gözlerin
We can never stop movin’, we see nothin’ but the green lights
Asla duramayız, yeşil ışıklardan başka bir şey görmüyoruz

Spinnin’, spinnin’ and we can’t sit still
Dönüp duruyorum, sabit kalamıyoruz
Spinnin’, spinnin’ and we can’t sit still
Dönüp duruyorum, sabit kalamıyoruz

God save, God save our young blood
Tanrım, biz gençleri koru
God save, God save our young love
Tanrım koru, koru bu taze aşkımızı
Hot pavement, hot pavement, hot wheels in the sun
Sıcak kaldırım, sıcak kaldırım, sıcak tekerlekler güneşin altında
God save our young blood
Tanrım, biz gençleri koru
God save, God save our young blood
Tanrım koru, koru biz gençleri
God save, God save our young love
Tanrım koru, koru bu taze aşkımızı
Warm waves, warm waves, on the coast where we love
Ilık dalgalar, ılık dalgalar, sevdiğimiz sahilde
God save our young blood
Tanrım, biz gençleri koru

Climbed up the tree of life, kicked out of paradise
Hayatın ağacına tırmandım, cennetten kovuldum
Living good, doing evil is the toss of the dice
İyi yaşayıp kötü şeyler yapmak zar atmakı
Couple of wild eyes, cup full of high life
Birkaç kızgın göz, sonuna kadar yaşanmış hayat
She’s an angel and a devil of her own device
Kendi oyunun şeytanı ve meleği

She’s got me spinnin’
Beni döndürüp duruyor
Spinnin’ and I can’t sit still
Döndürüyor, sabit kalamıyorum
Oh, spinnin’, spinnin’ and we can’t sit still
Dönüyorum, dönüyorum, sabit kalamıyoruz

God save, God save our young blood
Tanrım, biz gençleri koru
God save, God save our young love
Tanrım koru, koru bu taze aşkımızı
Hot pavement, hot pavement, hot wheels in the sun
Sıcak kaldırım, sıcak kaldırım, sıcak tekerlekler güneşin altında
God save our young blood
Tanrım, biz gençleri koru
God save, God save our young blood
Tanrım koru, koru biz gençleri
God save, God save our young love
Tanrım koru, koru bu taze aşkımızı
Warm waves, warm waves, on the coast where we love
Ilık dalgalar, ılık dalgalar, sevdiğimiz sahilde
God save our young blood
Tanrım, biz gençleri koru

God save the ocean, God save the breeze
Tanrım okyanusu koru, Tanrım meltemi koru
Save the words from my lips, save the birds, save the bees
Sözcükleri dudaklarımdan koru, kuşları koru, arıları koru
Baby save me one last sip while you strip on the beach
Bebeğim, sahilde soyunurken bana son bir yudum ayır
I’ll save you in the waves if you swim too deep
Eğer çok derine yüzersen seni dalgalardan kurtarırım
God save, God save our young blood
Tanrım koru, koru biz gençleri
God save, God save our young love
Tanrım koru, koru bu taze aşkımızı

God save, God save our young blood
Tanrım, biz gençleri koru
God save, God save our young love
Tanrım koru, koru bu taze aşkımızı
Hot pavement, hot pavement, hot wheels in the sun
Sıcak kaldırım, sıcak kaldırım, sıcak tekerlekler güneşin altında
God save our young blood
Tanrım, biz gençleri koru
God save, God save our young blood
Tanrım koru, koru biz gençleri
God save, God save our young love
Tanrım koru, koru bu taze aşkımızı
Warm waves, warm waves, on the coast where we love
Ilık dalgalar, ılık dalgalar, sevdiğimiz sahilde
God save our young blood
Tanrım, biz gençleri koru

On the coast where we love
Sevdiğimiz bu sahilde
God save our young blood
Tanrım, biz gençleri koru
On the coast where we love
Sevdiğimiz bu sahilde
God save our young blood
Tanrım, biz gençleri koru

Balti – Ya Lili Feat Hamouda ( Türkçe Çeviri ) (Çeviri)

Görüntülenme: 8

Balti – Ya Lili Feat Hamouda Türkçe Çeviri

يا ليلي، ويا ليلة
Ah benim gecem
واش باش نشكيلك يمّا
Anneme şikayet etmek istiyorum
وقالولي لا لا
Hayır hayır dediler
صغير و في قلبي غمّة
Sen hala bir çocuksun ve kalbin ağır kaldırmaz
نحب نطير ونطير الفوق
Uçmak istiyorum, çok yükseklere uçmak
يحبّو يقصولي جناحي
Ama kanatlarımı kesmek istiyorlar
وليدك راني مخنوق
Ben senin oğlunum, ama boğuldum
ومنك طالب سماحي
Ve özür dilerim

الحومة كلها موحلة، دوق دوق دوق
Komşular sıkışmış, tak tak tak ( kapı sesi )
كلها تشوف الدنيا كحلة
Hepsi hayatın karanlık tarafını görüyorlar
صحرا قاحلة (صحراء قاحلة)، دوق دوق دوق
Kuru çöl, tak tak tak ( kapı sesi )
باش تشوف الدنيا أحلى
Hayat gömleğini görmek içim
والحومة مفحلة (والحومة مفحلة)، دوق دوق دوق..
Ve komşu hepimizi bekliyorum , tak tak tak ( kapı sesi )
تستنّى في عسل النحلة
Arıların balını beklemek
صبورة كحلة (صبورة كحلة)
Koyu kart, koyu kart
هزنا الطّيار ورمانا في عقاب الرحلة
Hayat akışı bizi yolun dışına itiyor
ياه ضايع بين لحيوط وما لقيتش بلاصة
Evet duvarlarda kayboldu ve bir yer bulamıyor
حومة بين بلاد الرهوت
Hırsızlar ülkesinde
يمّا خلّوني بالشيخة مسموت
Annem susturmaya zorladı
و حوكمنا سرّاقة والكراسي بالهبوت
Hırsızlara sandalyelere basıp eğilin, şiddet gösterin
ياه نحب نشد الروت ونقلب المناظر
Evet yola çıkıp bu manzaraları geride bırakmak istiyorum
نقلب وجهي من هنا يا مّا
Buradan uzaklaşmak istiyorum annem
ما نحب نعيش الحياة بالموت
Bu hayatı ölümle yaşamak istemiyorum
نوفى كيما ولد الجارة بالشيخة تبلى
Komşumun oğlu gibi uyuşturucu bagımlısı olmak istemiyorum

2 Ocak 2018 Salı

The Weeknd – Starboy (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 24

Şarkı YouTube Video Link ———> https://www.youtube.com/watch?v=dMMUH_ZpbB0

I’m tryna put you in the worst mood, ah
Bu yaptığım şarkıyla seni en sefil durumuna sokmaya çalışıyorum
P1 cleaner than your church shoes, ah
P1 arabam senin cami ayakkabılarından daha da temiz
Milli point two just to hurt you, ah
Ona verdiğim 1.2 milyon dolarlar sadece seni acıya sokmak için
All red Lamb’ just to tease you, ah
Tüm bu sahip olduğum kırmızı Lamborghini’ler sadece seni sinirden kudurtmaya için
None of these toys on lease too, ah
Bu arabaların hiçbiri kiralık da değil(sen ancak kiralarsın, ben satın alırım)
Made your whole year in a week too, yah
Senin tüm yılda yaptığın parayı ben bir haftada yaptım
Main bitch out your league too, ah
Birinci orospum senin liginden metrelerce uzakta
Side bitch out of your league too, ah
İkinci orospum senin liginden kilometrelerce uzakta

House so empty, need a centerpiece
Evim o kadar boş ki tam ortasına bir şey lazım
20 racks a table cut from ebony
O yüzden abonaz ağacıdan kesilmiş, 20 bin dolarlık masa koydum
Cut that ivory into skinny pieces
Benim bebeğim o masanın üstünde kokainleri sıralara ayırıyor
Then she clean it with her face man I love my baby
Sonra burnu ile içine çekiyor, birader hastasıyım ben bebeğimin
You talking money, need a hearing aid
Hep para konuşuyorsun, işitme cihazı takmam lazım
You talking bout me, I don’t see the shade
Sen beni eleştiriyorsun, ben hiç aldırış etmem
Switch up my style, I take any lane
Tarzımı değiştirip her şekle girerim
I switch up my cup, I kill any pain
İçkimi değiştirip her acıyı gideririm

Look what you’ve done
Şu yaptığınıza bir bakın
I’m a motherfuckin’ starboy
Beni bu hale siz getirdiniz
Look what you’ve done
Şu yaptığınıza bir bakın
I’m a motherfuckin’ starboy
Beni starboy’a dönüştüren sizdiniz

Every day a nigga try to test me, ah
Her gün zencinin teki beni sınamaya çalışıyor
Every day a nigga try to end me, ah
Her gün zencinin teki benim sonumu getirmeye çalışıyor
Pull off in that Roadster SV, ah
Ben Roadster SV arabamın içinde kenara çekmişim
Pockets overweight, gettin’ hefty, ah
Ceplerim aşırı dolmuş, ağırlaşıyor(o kadar çok param var ki birinin benim sonumu getirmesiyle uğraşamam)

Coming for the king, that’s a far cry, ah
Kralın peşinden geliyorsun, bu senin için çok uzun mesafe
I come alive in the fall time, I
Ben hayata sonbahar zamanında gelirim(en alta bakın 1)
No competition, I don’t really listen
Kimseyle rekabet etmem, hiç kulak asmam
I’m in the blue Mulsanne bumping New Edition
Mavi Mulsanne arabamın içindeyim, New Edition’a bindiriyorum – New Edition = R&B band/grubu

House so empty, need a centerpiece
Evim bom boş, tam ortasına bir şey lazım
20 racks a table cut from ebony
O yüzden abonazdan kesilmiş, 20 bin dolarlık masa aldım
Cut that ivory into skinny pieces
Bebeğim o masanın üstünde kokainleri sıralara ayırıyor
Then she clean it with her face man I love my baby
Sonra yüzü ile silip süpürüyor, birader hastayım ben bebeğime
You talking money, need a hearing aid
Hep para hakkında konuşuyorsun, kulağıma işitme cihazı lazım(konuşan kişinin parası Abel’a göre o kadar az geliyor ki hiç fark etmiyor bile, o yüzden mecazen işitme cihazı lazım diyor)

You talking bout me, I don’t see the shade
Hakkımda ileri geri konuşuyorsun, ben hiç aldırış etmem
Switch up my style, I take any lane
Tarzımı değiştirip her şekle girerim(istediğim her şeyi yaparım)
I switch up my cup, I kill any pain
İçkimi değiştirip her acıyı gideririm(hissettiğim her duyguyu öldürürüm)

Look what you’ve done
Şu yaptığınıza bakın
I’m a motherfuckin’ starboy
Bana bunları söyleten sizsiniz
Look what you’ve done
Şu yaptığınıza bakın
I’m a motherfuckin’ starboy
Benim götümü bu kadar kaldıran sizdiniz

Let a nigga brag Pitt  —————————– Brag Pitt + cinas = Brad Pitt
Bırakın da az Brad Pitt kadar övüneyim
Legend of the fall took the year like a bandit
Sonbaharın efsanesi(Abel’ın kendisi), yılı tıpkı bir eşkiya gibi ele geçirdi(Alta bakın 2)
Bought mama a crib and a brand new wagon
Anneme yeni bir ev ve yepyeni bir Mercedes aldım
Now she hit the grocery shop looking lavish
Şimdi savurgan görünerek alışverişlere çıkıyor
Star Trek roof in that Wraith of Khan
Star Trek roof in that Wraith of Khan(Arabasının üst kısmındaki dekordan bahsediyor)
Girls get loose when they hear this song
Kızlar bu şarkıyı duyunca deliye dönerler
100 on the dash get me close to God
Hız göstergesindeki 100 beni ölüme daha da yakınlaştırır
We don’t pray for love, we just pray for cars
Biz aşk için değil, sadece arabalar için dua ederiz

House so empty, need a centerpiece
Evimde hiç bir şey yok, ortaya sizi sefil hissettirecek bir şey lazım
20 racks a table cut from ebony
Abonazdan kesilmiş 20 bin dolar eden masa gibi bir şey lazım
Cut that ivory into skinny pieces
Bebeğim kokainleri sıralara ayırıyor
Then she clean it with her face man I love my baby
Sonra burnu ile temizliyor, birader hastasıyım ben kızımın
You talking money, need a hearing aid
Hep para konuşuyorsun, işitme cihazı takmam lazım
You talking bout me, I don’t see the shade
Sen beni eleştiriyorsun, ben hiç aldırış etmem
Switch up my style, I take any lane
Tarzımı değiştirip her şekle girerim
I switch up my cup, I kill any pain
İçkimi değiştirip her acıyı gideririm

Look what you’ve done
Şu yaptığınıza bir bakın
I’m a motherfuckin’ starboy
Beni evrendeki en varlıklı adam yaptınız
Look what you’ve done
I’m a motherfuckin’ starboy
Look what you’ve done
I’m a motherfuckin’ starboy
Look what you’ve done
I’m a motherfuckin’ starboy

1

Adamın kendisine ”Sonbaharın efsanesi” diye bir lakap koymasının nedeni: Sonbahar onun mevsimi. Adam her sonbahar hayata yeniden doğuyor. Nasıl XO onun damgası ise sonbaharda öyle. ”King of the fall” diye bir şarkısı bile var, o şarkının çevirisini yakın zamanda yayınlarım demek istediğimi daha iyi anlarsınız. ”The Weeknd Fall Tour (2012) The Weeknd Kiss Land Fall Tour (2013) The Madness Fall Tour (2015) Starboy: Legend of the Fall Tour (2017)” Starboy 1. evredeki turu hariç diğer turların hepsine sonbaharda çıkmıştır. Üsteki attığım fotoğrafta da Abel 21 eylülde -yani sonbaharın başlangıç gününde- ”ben sonbaharda hayata gelirim” diyerek Starboy şarkısına gönderme yapmış, ardından 22 eylülde Starboy şarkısını yayımlamış. Daha birçok örneği var, uzatırdım ama siz ana fikri anladınız varsayıyorum.

2

2015’de BBTM albümü ile geçirdi. Tıpkı Brad Pitt’in ”Legend of the Fall’  filmi ile 1994 yılını geçirdiği gibi. Büyük ihtimalle Abel kendisinin başarısını Brad Pitt’in başarısı ile benzer tutuğu için adama atıfta bulunuyor.

The Weeknd – Often (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 11

Şarkı YouTube Video Link ——> https://www.youtube.com/watch?v=JPIhUaONiLU

Seneler sürer her günüm
Yalnız gitmekten yorgunum
Seneler sürer her günüm
Yalnız gitmekten yorgunum

I usually love sleeping all alone
Genellikle tek başıma uyumayı severim
This time around bring your friend with you
Bu sefer gelirken yanında arkadaşını da getir(üçlü yaparız)
But we ain’t really going to sleep at all
Ama uyuyacağımız filan yok
You ain’t gonna catch me with them sneak bitches
Beni o sözde orospu olmayan ama orospu gibi davranan orospuların yanında yakalayamayacaksın
In my city I’m a young God
Şehrimde ben genç bir tanrıyım
That pussy kill be so vicious
O pussy kill çok şiddetli – pussy kill = amın cinsel ilişkiye girmesi sonucu sıvı üretmesi
My God white, he in my pocket
Benim tanrım beyaz, kendisi cebimde
He get me redder than the devil ’til I go nauseous
Midem bulanasıya kadar beni şeytandan daha da çok günahkar yapar

She asked me if I do this every day, I said “Often”
”Bunu her gün yapıyor musun?” diye sordu, bende ”Sıkça” dedim
Asked how many times she rode the wave, “Not so often”
”Bir turda kaç defa arka arkaya boşalıyorsun” diye sordum, ”Çok kez değil” dedi
Bitches down to do it either way, often
Kevaşeler zaten her halükarda sikişmeye dünden razı
Baby I can make that pussy rain, often
Bebeğim ben o amcığı yağmur gibi çok kez yağdırabilirim
Often, often, girl I do this often
Çok kez, çok kez; kızım ben bunu sıkça yaparım
Make that pussy pop and do it how I want it
O amcığı patlatırım ve nasıl istiyorsam öyle yaparım
Often, often, girl I do this often
Sıkça, sıkça; kızım ben bunu sıkça yaparım
Make that pussy pop and do it how I want it
O amcığı patlatırım ve nasıl istiyorsam öyle yaparım
Often
Sıkça

Infatuated by the fame status
Kız, şöhret statüsü tarafından deliye dönmüş
She wanna ride inside the G-Class grey matic
G-Class grey matic arabasının içinde içine almak istiyor

I come around, she leave that nigga like he ain’t matter
Ben kızın yanına gelirim, o da sanki hiç bir değeri yokmuş gibi adamını terk eder
That girl been drinkin’ all day, need to change bladder
O kız tüm gün içiyordu, sidik torbasını değiştirmesi lazım
She’s just happy that the crew back in town
Sadece, tayfa mahalleye geri geldi diye çok mutlu
She’s ’bout to go downtown for a whole hour
Bir saatliğine şehir merkezine inmek üzere
”If I had her”
”Ah o kızı bir alabilseydim”
You can have her, man it don’t matter
Alabilirsin, fark etmez birader
I’m never sour, I’m just smokin’ somethin’ much louder
Ben hiç bozulmam, sadece daha sert bir şey ateşlerim

She asked me if I do this every day, I said “Often”
”Bunu her gün yapıyor musun?” diye sordu, bende ”Sıkça” dedim
Asked how many times she rode the wave, “Not so often”
”Bir turda kaç defa arka arkaya boşalıyorsun” diye sordum, ”Pek fazla değil” dedi
Bitches down to do it either way, often
Kevaşeler zaten her şekilde sikişmeye dünden razı
Baby I can make that pussy rain, often
Bebeğim ben o amcığı yağmur gibi arka arkaya boşaltabilirim
Often, often, girl I do this often
Arka arkaya, arka arkaya; kızım ben bunu sıkça yaparım
Make that pussy pop and do it how I want it
O amcığı patlatıp nasıl istiyorsam öyle yaparım
Often, often, girl I do this often
Sıkça, sıkça; kızım ben bunu sıkça yaparım
Make that pussy pop and do it how I want it
O amcığı patlatırım ve nasıl istiyorsam o şekilde patlatırım
Often

Oh, the sun’s risin’ up
Oh, güneş doğuyor
The night’s almost done
Gece neredeyse bitmek üzere
The night’s almost done
Gece neredeyse bitmek üzere
But I see your eyes
Ama gözlerini görüyorum:
You wanna go again
Bir tur daha gitmek istiyorsun
Girl, I’ll go again
Kızım bir tur daha giderim
Girl, I’ll go again
Kızım bir tur daha gideceğim

She asked me if I do this every day, I said “Often”
”Bunu her gün yapıyor musun?” diye sordu, bende ”Sıkça” dedim
Asked how many times she rode the wave, “Not so often”
”Bir turda kaç defa arka arkaya boşalıyorsun” diye sordum, ”Pek fazla değil” dedi
Bitches down to do it either way, often
Kevaşeler zaten her halükarda sikişmeye dünden razı
Baby I can make that pussy rain, often
Bebeğim ben o amcığı yağmur gibi arka arkaya boşaltabilirim
Often, often, girl I do this often
Arka arkaya, arka arkaya; kızım ben bunu sıkça yaparım
Make that pussy pop and do it how I want it
O amcığı patlatıp nasıl istiyorsam öyle yaparım
Often, often, girl I do this often
Sıkça, sıkça; kızım ben bunu sıkça yaparım
Make that pussy pop and do it how I want it
O amcığı patlatırım ve nasıl istiyorsam öyle patlatırım
Often

[Outro]
“Seneler sürer her günüm”
“Yalnız gitmekten yorgunum”
“Seneler sürer her günüm”
“Yalnız gitmekten yorgunum”

30 Aralık 2017 Cumartesi

Miguel – Told You So (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 1

I am gonna show you
The world, and all that you desire
I said I, I don’t wanna control you
I wanna set you free, just come with me

Sana göstereceğim
Dünyayı, ve arzu ettiğin her şeyi
Söyledim, senin üstünde otorite kullanmak istemiyorum
Seni özgürleştirmek istiyorum, sadece benimle gel

Oh, and I know, yeah
I know you sense a pleasure in my eye
As long as you know, baby
Every pleasure you taste has its price, babe

Ah,ve biliyorum,evet
Gözümde bir haz algılıyorsun
Bildiğin sürece,bebeğim
Tattığın her zevkin bir bedeli olduğunu,bebek

Oh, I don’t wanna say I told you so, oh
But I told you so, no
I don’t wanna say I told you so
But I told you so

Ah,sana ben demiştim demek istemiyorum
Ama ben demiştim,hayır
Ah,sana ben demiştim demek istemiyorum
Ama ben demiştim

I already know you
And your ways, and all that you desire
I said I, I don’t wanna control you
I came to set you free, yeah come with me

Seni zaten tanıyorum
Ve senin yöntemlerini, ve arzu ettiğin her şeyi
Söyledim, senin üstünde otorite kullanmak istemiyorum
Seni özgürleştirmeye geldim,evet benimle gel

Oh, and I know, yeah
I know you sense the doublespeak on my tongue
As long as you don’t forget
Where all your pleasure came from, babe

Ah,ve biliyorum,evet
Dilimdeki yalandan konuşmaları algılıyorsun
Unutmadığın sürece
Tüm zevkinin nereden geldiğini,bebek

Oh, I don’t wanna say I told you so, no oh
But I told you so, no
I don’t wanna say I told you so
But I told you so

Ah,sana ben demiştim demek istemiyorum
Ama ben demiştim,hayır
Ah,sana ben demiştim demek istemiyorum
Ama ben demiştim

I got plans, I got plans for you
Oh, yeah
I got plans, I got plans for you
Yeah, yeah, yeah
Oh, oh
I know you sense the sentiment in my eyes
As long as you know, baby
Every pleasure you taste has its price, babe

Planlarım var,senin için planlarım var
Ah,evet
Planlarım var,senin için planlarım var
Evet,evet,evet
Ah,ah
Biliyorum gözlerimdeki hissiyatı algılıyorsun
Bildiğin sürece,bebeğim
Tattığın her zevkin bir bedeli olduğunu

Oh, I don’t wanna say I told you so, oh
But I told you so, no
I don’t wanna say I told you so, oh, yeah
Around you
Oh, I don’t wanna say I told you so, no
But I told you so
I don’t wanna say I told you so, yeah, yeah, yeah
I told you so

Ah,sana ben demiştim demek istemiyorum
Ama ben demiştim,hayır
Ah,sana ben demiştim demek istemiyorum
Senin etrafındayken
Ah,sana ben demiştim demek istemiyorum
Ama ben demiştim,hayır
Ah,sana ben demiştim demek istemiyorum
Ama demiştim