İngilizce Türkçe Sözlük







24 Aralık 2017 Pazar

Mariah Carey – All I Want For Christmas is You (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 14

I-I-I don’t want a lot for Christmas
There is just one thing I need
I don’t care about the presents
Underneath the Christmas tree
I just want you for my own
More than you could ever know
Make my wish come true
All I want for Christmas is you, yeah

Noel için çok fazla bir şey istemiyorum
İhtiyacım olan tek bir şey var
Hediyeler umrumda değil
Çam ağacının altındaki
Sadece seni kendime istiyorum
Bildiğinden daha fazla şekilde
Dileğimi yerine getir
Noel’den istediğim tek şey sensin,evet

I don’t want a lot for Christmas
There is just one thing I need (and I)
Don’t care about the presents
Underneath the Christmas tree
I don’t need to hang my stocking
There upon the fireplace
Santa Claus won’t make me happy
With a toy on Christmas Day

Noel için çok fazla bir şey istemiyorum
İhtiyacım olan tek bir şey var
Hediyeler umrumda değil
Çam ağacının altındaki
Şömine üzerine
Çorabımı asmama gerek yok
Noel Baba beni mutlu edemeyecek
Noel gününde sadece bir oyuncakla

I just want you for my own
More than you could ever know
Make my wish come true
All I want for Christmas is you
You, baby

Sadece seni kendime istiyorum
Bildiğinden daha fazla şekilde
Dileğimi yerine getir
Noel’den istediğim tek şey sensin,evet
Sen,bebeğim

Oh, I won’t ask for much this Christmas
I won’t even wish for snow (and I)
I’m just going to keep on waiting
Underneath the mistletoe
I won’t make a list and send it
To the North Pole for Saint Nick
I won’t even stay awake to
Hear those magic reindeer click

Noel’den fazla bir şey beklemiyorum
Kar yağmasını bile istemeyeceğim
Sadece beklemeye devam edeceğim
Ökse otunun altında
Bir istek listesi yapıp onu göndermeyeceğim
Kuzey Kutbu’nda bekleyen Aziz Nick’e
Uyanık bile kalmayacağım
Ren geyiğinin sihirli tıkırtılarını duymak için

‘Cause I just want you here tonight
Holding on to me so tight
What more can I do?
Baby, all I want for Christmas is you
You, baby

Çünkü burada olmanı istiyorum
Beni sıkıca sararak
Daha ne yapabilirim?
Noel’den istediğim tek şey sensin,evet
Sen,bebeğim

Oh, all the lights are shining
So brightly everywhere
And the sound of children’s
Laughter fills the air
And everyone is singing
I hear those sleigh bells ringing
Santa, won’t you bring me the one I really need?
Won’t you please bring my baby to me?

Ah,bütün ışıklar yanıyor
Her yeri aydınlatıyor
Ve çocukların sesi
Havayı gürültüyle dolduruyor
Ve herkes şarkıya eşlik ediyor
Kızak çanlarının çaldığını duyuyorum
Noel Baba,bana gereken tek şeyi getirmiyor musun?
Lütfen bana bebeğimi getiremez misin?

Oh, I don’t want a lot for Christmas
This is all I’m asking for
I just want to see my baby
Standing right outside my door

Noel için çok fazla bir şey istemiyorum
Tek isteğim bu
Sadece sevgilimi görmek istiyorum
Kapımın önünde durarak

Oh, I just want you for my own
More than you could ever know
Make my wish come true
Baby, all I want for Christmas is…

Sadece seni kendime istiyorum
Bildiğinden daha fazla şekilde
Dileğimi yerine getir
Noel’den istediğim tek şey sensin,evet
Bebeğim,Noel’den tek istediğim…

Youuuu
You, baby
Youuuu
All, all, all, all
Youuuu

Sensin
Sensin,bebeğim
Sensin
Tek,tek,tek,tek
Sensin

23 Aralık 2017 Cumartesi

Allan Türkçe çevirisi

Pauvres poupées
Qui vont qui viennent (Allan Allan)

Bir gidip bir gelen
Zavallı oyuncak bebekler (Allan Allan)

Pauvre fantôme
Zavallı hayalet

Étrange et blême (Allan Allan)
Tuhaf ve solgun (Allan Allan )

J’entends ton chant monotone
Monoton şarkını duyuyorum

La nuit frissonne (Allan Allan)
Gece titriyor (Allan Allan)

J’entends ton cœur fatigué
D’avoir aimé (Allan Allan)

Sevmekten yorulan
Kalbini duyuyorum (Allan Allan)

D’étranges rêveries comptent mes nuits
Tuhaf düşler gecelerimi içine alıyor

D’un long voyage où rien ne vit
Hiçbir şeyin yaşamadığı uzun bir yolculuk

D’étranges visions couvrent mon front
Tuhaf hayaller başımı kaplıyor

Tout semble revêtu d’une ombre
Herşey bir karanlığa bürünmüş gibi görünüyor

L’étrange goût de mort
Ölümün tuhaf tadı

S’offre mon corps
Vücuduma sunuluyor

Saoûle mon âme jusqu’à l’aurore
Şafak vaktine kadar ruhumu sarhoş ediyor

L’étrange Ligeia renaît en moi
Tuhaf Ligeia* bende yeniden doğuyor

De tout mon être je viens vers toi !
Bütün varlığımla sana doğru geliyorum

Masque blâfard
Solgun maske

Tu meurs ce soir (Allan Allan)
Bu akşam ölüyorsun

Masque empourpré
De sang séché (Allan Allan)

Kurumuş kan kırmızısı
Renge boyanmış maske

D’où vient ta peur du néant
Bir hiç olma korkun nereden geliyor

Tes pleurs d’enfant (Allan Allan)
Çocukça ağlamaların (Allan Allan)

Qui sont les larmes
De tes tourments ? (Allan Allan)

Senin acılarının
Gözyaşları kimdir ? (Allan Allan)

*Ligeia : A.B.D’li yazar Edgar Allan Poe’nun Ligeia adlı hikayesindeki kadın kahraman.
Çeviren : Ahmet KADI

Meghan Trainor – Hopeless Romantic (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 16

Ever after comes after we meet
I think the movies were lying to me
Oh my, how they lie
Know I’m ready to give you my heart
Just gotta find you so we can start
Oh yeah, but ’till then
I gotta be patient
But I’m tired of waiting

Tanıştıktan sonra o gün bugündür
Filmlerin bana yalan söylediğini düşünüyorum
Ah,nasıl da yalan söylerler
Sana kalbimi vermeye hazır olduğumu biliyorum
Sadece seni bulmalıyım böylece başlayabiliriz
Ah evet,o zaman kadar
Sabırlı olmalıyım
Ama beklemekten yoruldum

I’m just a hopeless romantic
Looking for love
I’d risk it all just to have it
I wouldn’t take it for granted
I’m just a hopeless romantic
Not giving up, no
‘Cause I deserve to find my own
I can feel it in my bones
Yes, I know you’re somewhere close
Giving me hope

Ben sadece umutsuz bir romantiğim
Aşkı arayan
Ona sahip olmak için neyim var neyim yok veririm
Onu hafife almam
Ben sadece umutsuz bir romantiğim
Vazgeçmek yok,hayır
Çünkü kendi başıma bulmayı hak ediyorum
Kemiklerimde hissediyorum
Evet, biliyorum buralarda bir yerlerdesin
Bana umut veriyorsun

Bet we met at a party before
You were sweet and held open the door
Oh my, I should’ve said hi
So if you’re out there
And hearing this song
Just know I’m here
And you’re taking too long
Baby, come and find me
‘Cause I’ve been so patient
And I’m sick of waiting

Bahse girerim önceden bir partide tanışmışızdır
Çok tatlıydın ve kapıyı tutmuştun
Ah,sana merhaba demeliydim
O yüzden oralardaysan
Ve bu şarkıyı duyuyorsan
Bil ki ben buradayım
Ama sen çok zaman kaybediyorsun
Bebeğim,gel ve beni bul
Çünkü sabırlı davranıyorum
Ve beklemekten yoruldum

I’m just a hopeless romantic
Looking for love
I’d risk it all just to have it
I wouldn’t take it for granted
I’m just a hopeless romantic
Not giving up, no
‘Cause I deserve to find my own
I can feel it in my bones
Yes, I know you’re somewhere close
Giving me hope, oh yes, you are

Ben sadece umutsuz bir romantiğim
Aşkı arayan
Ona sahip olmak için neyim var neyim yok veririm
Onu hafife almam
Ben sadece umutsuz bir romantiğim
Vazgeçmek yok,hayır
Çünkü kendi başıma bulmayı hak ediyorum
Kemiklerimde hissediyorum
Evet, biliyorum buralarda bir yerlerdesin
Bana umut veriyorsun,ah evet,sen

Under these stars and under the moon
Searching for me and I’m looking for you
Show me you’re out there
Tell me you

Şu yıldızların ve ayın altında
Beni arıyorsun ve ben seni arıyorum
Orada olduğunu göster bana
Bana söyle

You’re just a hopeless romantic
And you’re looking for love
You’d risk it all just to have it (Wouldn’t you baby)
You wouldn’t take it for granted
No

Sadece umutsuz bir romantiksin
Aşkı arayan
Ona sahip olmak için neyin var neyin yok verirsin (değil mi bebeğim)
Onu hafife almazsın
Hayır

I’m just a hopeless romantic
Looking for love
I’d risk it all just to have it
I wouldn’t take it for granted
I’m just a hopeless romantic
Not giving up, no
‘Cause I deserve to find my own
I can feel it in my bones
Yes, I know you’re somewhere close
Giving me hope

Ben sadece umutsuz bir romantiğim
Aşkı arayan
Ona sahip olmak için neyim var neyim yok veririm
Onu hafife almam
Ben sadece umutsuz bir romantiğim
Vazgeçmek yok,hayır
Çünkü kendi başıma bulmayı hak ediyorum
Kemiklerimde hissediyorum
Evet, biliyorum buralarda bir yerlerdesin
Bana umut veriyorsun

22 Aralık 2017 Cuma

Camila Cabello & Grey – Crown (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 15

Been sitting on your tongue for ages
Words dripping off your mouth, contagious, uh-oh, uh-oh
No skin off your back to blame us
Now waiting on the world to save us, uh-oh, uh-oh

Asırlardır dilinin üzerinde oturuyorum
Kelimeler ağzımdan dökülüyor,yayılıyor,uh-oh, uh-oh
Bizi suçlamaları senin umrunda değil
Şimdi dünyanın bizi kurtarması için bekliyorsun ,uh-oh, uh-oh

Baby on fire
I see you when I close my eyes
I think it’s time
A kingdom that is mine
Oh me, oh my
That way you move is serpentine
Think it’s time

Bebeğim seni ateşte
Görüyorum gözlerimi kapadığımda
Sanırım artık zamanı geldi
Benim olan bir krallığın
Ah ben,ah ben
Hareketlerin yılan gibi kıvrılıyor
Sanırım zamanı geldi

I’m running for the crown
Running for the crown
So hit me on, hit me on my bones
When I’m sitting on, I’m sitting on my throne
I’m running for the crown
Running for the crown
Now
I’m running for the–

Ben tahtın peşindeyim
Tahtın peşindeyim
Haydi vur,kemiklerime kadar vur
Oturduğumda,tahtıma oturuyorum
Ben tahtın peşindeyim
Tahtın peşindeyim
Şimdi
Peşindeyim-

I’m running for the crown
Running for the crown
Now
I’m running for the–

Ben tahtın peşindeyim
Tahtın peşindeyim
Şimdi
Peşindeyim-

Too heavy on my eyes to wake up
Too heavy on your mind to face it
I-I-I-I
Too high, got your body burning (body burning)
Heads spinning, all the tables turning (tables turning)
Uh-oh, uh-oh

Gözlerim uyanmak için fazla ağır
Aklın yüzleşmek için fazla ağır
Ben-ben-ben-ben
Çok yüksekte bedenini ateşe veriyorum
Kafalar dönüyor,tüm durumlar lehime çevriliyor
Uh-oh, uh-oh

Baby on fire
I see you when I close my eyes
Think it’s time

Bebeğim seni ateşte
Görüyorum gözlerimi kapadığımda
Sanırım artık zamanı geldi

I’m running for the crown
Running for the crown
So hit me on, hit me on my bones
When I’m sitting on, I’m sitting on my throne
I’m running for the crown
Running for the crown
Now
I’m running for the–

Ben tahtın peşindeyim
Tahtın peşindeyim
Haydi vur,kemiklerime kadar vur
Oturduğumda,tahtıma oturuyorum
Ben tahtın peşindeyim
Tahtın peşindeyim
Şimdi
Peşindeyim-

The Weeknd – Pretty (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 3

Şarkı YouTube Video Link ——-> https://www.youtube.com/watch?v=Bnxe1_2wnmY

Somebody told me it was pointless for me to come back into your arms
Birisi bana senin kollarına geri dönmek anlamsız demişti
Said you fucked another man
Başka bir adama siktirdiğini söylemişti
Finally, I knew this day would come
Bu günün en sonunda geleceğini biliyordum
Cause I see fear in your eyes
Çünkü gözlerinde korku görüyorum
You’ve been living out your life
Kendi hayatının dışında yaşıyordun
As long as you know that when I land you’re mine
İndiğimde artık benim malım olduğunu bildiğin sürece

It’s been exactly 365 since I’ve seen your face
Yüzünü görmeyeli aradan tam 365 gün geçti
I’ve been living on the road
Ben yollarda yaşarken
And you’ve been living all alone, at home
Sen bir başına evde yaşıyordun
Girl I hope, he made you satisfied
Kızım umarım o adam seni tatmin etmiştir
Well baby I won’t cry
Bebeğim ben ağlamayacağım
As long as you know that when I land you’re mine
İndiğim zaman bana ait olduğunu bildiğin sürece

And you will never feel so pretty
Kendini hiç bu kadar tatlı hissetmeyeceksin
And you will never feel this beautiful
Ve kendini hiç bu kadar güzel hissetmeyeceksin
When I make it there
Oraya geldiğim zaman
Oh when I make it there
Oh, oraya geldiğim zaman

There are certain things that I’ve come to understand
Anlayışa vardığım bazı kesin şeyler var:
Expectations can kill a simple man, simple man
Beklentiler sıradan bir adamın sonunu getirebilir
I try to master the heart – of that far away love – only so much can keep a woman warm
Kalbe, o uzaktaki aşkın sadece bir kadını bu kadar çok canlı tutabileceğini öğretmeye çalışıyorum
Now it’s times like this that I say to myself
Şimdi böyle zamanlarda kendime şöyle diyorum:
We’ve been living in a cold cold, cold world
Ölü bir dünyada yaşıyoruz, ölü bir dünya
But at least I have you to rely
Ama en azından güveneceğim sen varsın
Even if for a short time
Kısa bir süre için olsa bile
As long as you know that when I land you’re mine
Oraya geldiğim zaman senin benim malım olduğunu bildiğin sürece

And you will never feel so pretty – and you will never feel this beautiful – when I make it there
Oraya geldiğim zaman kendini hiç bu kadar tatlı, hiç bu kadar güzel hissetmeyeceksin
Oh when I make it there
Oraya geldiğim zaman
And he can’t make you feel this pretty
Ve o adam seni benim sana kendini tatlı hissettirdiğim kadar tatlı hissettiremeyecek
No, he won’t make you feel this beautiful
Hayır, o adam seni benim sana kendini güzel hissettirdiğim kadar güzel hissettiremeyecek
When I make it there
Oraya geldiğim zaman
Oh when I make it there
Oh, oraya geldiğim zaman
[x3] [Ontro (French)] Quand une putain de colombe chante sa chanson, c’est tout ce qu’on entend.
Anasını siktiğimin beyaz bir güvercini şarkısını söyleyince, tek duyduğumuz şey o
Les jours se défilent comme de la ficelle dans le vent.
Günler sanki rüzgardaki ipmiş gibi yuvarlanıyor
Embobiné dans ma toile, je les dévoile à nouveaux.
Günleri ağıma yakalar, tekrar ifşa ederim
10 ans mon ami, que ne rien d’autre compte.
10 gün birader, başka hiç bir şeyin önemi yok
Elle n’était qu’une gamine à ce moment.
O zamanlar o kız sadece bir çocuktu
Souffrant d’un cœur brisé. Une douleur très profonde.
Kırık bir kalpten acı çekiyordu, çok derin bir acı
C’est là où je l’ai aperçue. Seule. Prête à entamer ses 17 ans.
Onu işte burada gördüm, yapayalnız, önündeki 17 yıla hazır

Bonus:

The Weeknd – Live For (Feat. Drake) [Türkçe Çeviri] (Çeviri)

Görüntülenme: 3

Şarkı YouTube Video Link ——> https://www.youtube.com/watch?v=d8PoegiaBII

[Verse 1: The Weeknd]
Getting sober for a day
Bir gün için ayık kalmak
Got me feeling too low
Beni çok güçsüz hissettirdi
They tryna make me slow down
Beni yavaşlatmaya çalışıyorlar
Tryna tell me how to live
Nasıl yaşayacağımı söylemeye çalışıyorlar
I’m ’bout to lose control
Hakimiyeti kaybetmek üzereyim
Well, they can watch me fuck it up all in one night
Her şeyi bir gecede bok edişimi izleyebilirler
I’m in my city in the summer camo’d out, leather booted
Yazın şehrimde deri bot giymiş, gizlenmeden
Kissing bitches in the club
Kulüpte orospu öpüyor olacağım
They wanna threesome, then some
Üçlü istiyorlar, sonra biraz daha
Spend whatever come in, fuck an income
Eline ne geçerse harca, gelirin amına koy
Me and my niggas we ain’t never going broke
Ben ve zencilerim, biz asla iflasa geçmeyiz
And you – have to – do it all Just to know where it gets you
Ve sen hepsini sadece seni nereye götüreceğini öğrenmek için yapmalısın
Living dreams we can never afford
Hiç parasını ödeyemeyeceğimiz rüyaları yaşıyoruz
Now we sitting in the back saying
Şimdi de arkada oturmuş şunu diyoruz:

This the shit that I live for, this the shit that I live for
Yaşadığım şey bu bok için, yaşadığım şey bu bok için
This the shit that I live for, with the people I’d die for
Canımı vereceğim insanlar ile birlikte yaşadığım şey bu bok için
This the shit that I live for, this the shit that I live for
Yaşadığım şey bu bok için, yaşadığım şey bu bok için
This the shit that I live for, with the people I’d die for
Canımı vereceğim insanlar ile birlikte yaşadığım şey bu bok için
This the shit that I live for, this the shit that I live for
Yaşadığım şey bu bok için, yaşadığım şey bu bok için
This the shit that I live for, with the people I’d die for
Canımı vereceğim insanlar ile birlikte yaşadığım şey bu bok için
This the shit that I live for, this the shit that I live for
Yaşadığım şey bu bok için, yaşadığım şey bu bok için
This the shit that I live for, with the people I’d die for
Canımı verebileceğim insanlar ile birlikte yaşadığım şey bu bok için

[Verse 2: Drake]
This the shit that I live for, this the shit that I’d die for
Yaşadığım şey bu bok için, ölebileceğim şey bu bok için
This the shit you can’t fake dawg, this the shit you need God for
Yalandan yapamayacağın şey bu bok kardeş, tanrı için ihtiyaç duyacağın şey bu bok
How long do you think it’s gon’ take for y’all to fall
Hepinizin düşmesi için ne kadar zaman süreceğini düşünüyorsunuz
That’s a serious question because I seriously question all of y’all
Bu ciddi bir soru çünkü cidden hepinizi sorguluyorum
Been touring the world man, I’ve done spent racks in all the malls
Dünyayı turluyordum birader, alışveriş merkezlerinde para harcamayı bıraktım
And they know my story, flaws and all
Ve onlar benim hikayemi, hatalarımı filan hepsini biliyor
I still got plaques hanging wall to wall dawg
Hala duvardan duvara asılan plakalarım var kardeş
She just offered a striptease, but she don’t look like Demi Moore
Kız daha demin striptease teklif etti ama Demi Moore’a benzer hiç bir tarafı yok – striptease = birinin başka birini tahrik edecek şekilde üstündekileri çıkarması

Hips all on 45, waist all on 24
Kalçalar 45, bel 24
And it’s all love in the city, still scream XO, when that Henny pour
Ve bütün aşkı şehirde, o cognac dökülürken hala XO diye bağırıyor
But I’m that boy, not just any boy, what the fuck you think that I’m in it for
Ama ben o oğlanım, sadece sıradan bir oğlan değil, niye içeride olduğumu zannettin amına koyayım
Roll up in that thing, got hoes like Prince, but they know I’m king
O şeyin içinde yuvarlan, prenses gibi orospuları var ama kralın ben olduğunu biliyorlar
Chubbs might hold that thing, if he get caught, he’ll be home by spring
Yarraklar o şeyi tutabilir, eğer yakalanırsa ilkbahara evde olur
Things I shouldn’t share, I mean for the sake of my career
Bunlar, kariyerimin hatırı için paylaşmamam gereken şeyler
I’m not trynna stunt, I’m just tellin’ you the truth, I swear
Artistlik yapmaya çalışmıyorum; sadece gerçekleri anlatıyorum, yemin ederim
This the shit that I live for with the people I’d die for
Canımı vereceğim insanlar ile birlikte yaşadığım şey bu bok için
This the shit you can’t fake dawg, this the shit you need God for
Yalandan yapamayacağın şey bu bok kardeş, tanrıya ihtiyaç duyacağın şey bu bok
This that shit we really gotta talk about in person
Özel olarak konuşmamız gereken bir bok
There’s some shit I need to work on, but I know you see me working
Üzerinde çalışmam gereken bazı şeyler var ama senin beni çalışırken gördüğünü biliyorum
Nigga, champagne…
Nigga, champagne

This the shit that I live for, this the shit that I live for
Yaşadığım şey bu bok için, yaşadığım şey bu bok için
This the shit that I live for, with the people I’d die for
Canımı vereceğim insanlar ile birlikte yaşadığım şey bu bok için
This the shit that I live for, this the shit that I live for
Yaşadığım şey bu bok için, yaşadığım şey bu bok için
This the shit that I live for, with the people I’d die for
Canımı vereceğim insanlar ile birlikte yaşadığım şey bu bok için
This the shit that I live for, this the shit that I live for
Yaşadığım şey bu bok için, yaşadığım şey bu bok için
This the shit that I live for, with the people I’d die for
Canımı vereceğim insanlar ile birlikte yaşadığım şey bu bok için
This the shit that I live for, this the shit that I live for
Yaşadığım şey bu bok için, yaşadığım şey bu bok için
This the shit that I live for, with the people I’d die for
Canımı vereceğim insanlar ile birlikte yaşadığım şey bu bok için

Bonus:

The Weeknd – Professional (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 4

It’s ideal
Bu bir gaye
You need someone to tell you how to feel
Sana, nasıl hissedeceğini söyleyecek birisi lazım
And you think your happiness is real
Ve mutluluğunun gerçek olduğunu zannediyorsun
There’s so much more the world has to reveal
Dünyanın açığa çıkaracak çok daha şeyi var
But you choose to be concealed
Ama sen saklı kalmayı tercih ediyorsun
So you’re somebody now
Demek şimdi biri olmuşsun
But what’s a somebody in a nobody town
Ama kimsesiz bir yerde ”biri” nedir ki?
I don’t think you even know it
Bildiğini hiç sanmıyorum
So you’re somebody now
Demek sen şimdi biri olmuşsun
But what’s a somebody in a nobody town
Ama kimsesiz bir yerde biri ne oluyor?

You made enough to quit a couple years ago
Bir iki yıl önce bırakmaya yetecek kadar ”biri” olmuşsun
But it consumed you It’s everywhere you go
Ama gittiğin her yerde seni yakıp bitirmiş
And just the thought alone got you trippin’
Ve yalnız başına düşünmek seni düşürüyor/tökezletiyor/duraksatıyor/yanlış yaptırıyor
Got you losing your mind
Seni delirtiyor
And I don’t blame you
Ve seni suçlamıyorum da
It’s everything you know
Bildiğin her şey
But I own this time, this ain’t new
Amu bu sefer bana ait, bu yeni değil
I decide when we’re through
İşimiz bittiğinde ben belirleyeceğim

I love, you love
Ben seviyorum, sen seviyorsun
This love
Bu sevgi
We’re professional
Biz profesyoneliz
I know, you know
Ben biliyorum, sen biliyorsun
We’re sophisticated at lovin’
Biz sevmek konusunda çok tecrübeliyiz
We’re professional at lovin’
Biz sevmek konusunda profesyoneliz

What does it mean
Ne anlama gelir ki
When your heart’s already numb
Kalbin çoktan hiç bir şey hissetmiyorsa
You’re professional
Sen profesyonelsin
Won’t treat it like it’s personal
Sanki kişisel bir şeymiş gibi ilgi göstermiyorsun
No, cause it’s just love
Hayır, çünkü burada sadece sevgiden bahsediyoruz
It always makes its way back around
Her zaman geri dönüş yolunu bulur
It’s dispensable to fall is unacceptable
Vazgeçilebilir düşüş için kabul edilir değil
Cause everything you’ve been through made you stronger
Çünkü yaşayıp geçirdiğin her şey seni daha da güçlü yaptı
And every day you learn about yourself
Ve her gün kendi hakkında bir şey öğreniyorsun
And nothing really played out how it’s supposed to
Ve aslında hiçbir şey olması gerektiği gibi olmuş değil
Depending on somebody else’s wealth
Ayrıca başka birinin parasına bağlısın
But now you know the value of a dollar
Ama şimdi bir doların değerini biliyorsun
And girl I make enough of it to spend
Ve kızım ben harcamaya yetecek kadar para yapıyorum
I love the way you’ve put yourself together
Kendini toparlama şekline bayılıyorum
I love the way you make that body bend for me again
O vücudunu tekrar benim için bükme şekline bayılıyorum

I love, you love
Ben seviyorum, sen seviyorsun
This love
Bu sevgi
We’re professional
Biz profesyoneliz
I know, you know
Ben biliyorum, sen biliyorsun
We’re sophisticated at lovin’
Biz sevmek konusunda çok tecrübeliyiz

All of those nights you were up barely holding your own
Ayakta olup kendine zar zor tutunduğun tüm o geceler…
Girl, you’ve got it made
Kızım sağ salim çıkabilmeyi başardın
Had you blaming yourself for when life did you wrong
Hayat sana yanlış yaptığı zaman kendini suçladığında…
Now, you’ve got it made
Şimdi sağ salim çıkabilmeyi başardın
Getting rich to the drums of your favorite song
Favori şarkına ritim oluyorsun
Girl, you’ve got it made
Kızım sen başardın
Cause your freedom was here in this cage all along
Çünkü özgürlüğün başından beri bu kafesin içindeydi
Ooh, how’d you drain all the soul from your eyes
Ooh, tüm ruhunu gözlerinden nasıl çekip bitirmeyi başardın
How’d you teach
Kendine nasıl öğrettin?
Teach yourself how to smile – in a world – where your dreams – can’t be real, no
Rüyaların gerçek olamayacağı bir dünyada kendine gülümsemeyi nasıl öğrettin?
Every touch that you sell is a lie
Verdiğin her bir dokunuş yalandan ibaret

I love, you love
Ben seviyorum, sen seviyorsun
This love
We’re professional
I know, you know
We’re sophisticated
At lovin’…