İngilizce Türkçe Sözlük







26 Nisan 2016 Salı

Pink – Just Like Fire (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

I know that I’m running out of time (Zamanımın tükendiğini biliyorum)
I want it all, mmm, mmm (Hepsini istiyorum)
And I’m wishing they’d stop tryna turn me off (Ve umuyorum, beni kapatmaya çalışmayı bırakırlar)
I want it all, mmm, mmm (Hepsini istiyorum)
And I’m walking on a wire, trying to go higher (Bir telin üstünde yürüyorum, yükseğe gitmeye çalışıyorum)
Feels like I’m surrounded by clowns and liars (Paylançolar ve yalancılarla etrafım sarılmış gibi hissediyorum)
Even when I give it all away (Hepsini uzağa vermiş olsam bile)
I want it all, mmm, mmm (Hepsini istiyorum)

We can get ’em running, running, running (Onların koşmasını, koşmasını, koşmasını sağlayamayız)
We can get ’em running running, running (Onların koşmasını, koşmasını, koşmasını sağlayamayız)

Just like fire, burning out the way (Tıpkı ateş gibi, çıkış yolu yanıyor)
If I can light the world up for just one day (Eğer dünyayı bir günlüğüne aydınlatabilseydim)
Watch this madness, colorful charade (Bu deliliği izle, renkli saçmalık)
No one can be just like me any way (Hiç kimse benim gibi olamaz zaten)
Just like magic, I’ll be flying free (Tıpkı sihir gibi, özgür uçacağım)
I’mma disappear when they come for me (Onlar benim için geldiklerinde gözden kaybolacağım)
I kick that ceiling, what you gonna say? (Bu tavanı tekmeleyeceğim, ne diyeceksin?)
No one can be just like me any way (Hiç kimse benim gibi olamaz zaten)
Just like fire, uh (Tıpkı ateş gibi)

And people like to laugh at you cause they are all the same, mmm, mmm (Ve insanlar sana gülmeyi seviyor çünkü onların hepsi aynı)
See I would rather we just go our different way than play the game (Gör ben oldukça biz sadece farklı yollarımıza gideceğiz sonra da oyunu oynayacağız)
And no matter the weather, we can do it better (Havanın nasıl olduğu fark etmez, daha iyi yapabiliriz)
You and me together, forever and ever (Sen ve ben birlikte, sonsuza kadar ve her zaman)
We don’t have to worry about a thing, not a thing (Bi rşey hakkında endişelenmemiz gerekmiyor, bir şey hakkında bile)

We can get ’em running, running, running (Onların koşmasını, koşmasını, koşmasını sağlayamayız)
We can get ’em running, running, running (Onların koşmasını, koşmasını, koşmasını sağlayamayız)

Just like fire, burning out the way (Tıpkı ateş gibi, çıkış yolu yanıyor)
If I can light the world up for just one day (Eğer dünyayı bir günlüğüne aydınlatabilseydim)
Watch this madness, colorful charade (Bu deliliği izle, renkli saçmalık)
No one can be just like me any way (Hiç kimse benim gibi olamaz zaten)
Just like magic, I’ll be flying free (Tıpkı sihir gibi, özgür uçacağım)
I’mma disappear when they come for me (Onlar benim için geldiklerinde gözden kaybolacağım)
I kick that ceiling, what you gonna take? (Bu tavanı tekmeleyeceğim, ne diyeceksin?)
No one can be just like me any way (Hiç kimse benim gibi olamaz zaten)
Just like fire, fire, fire (Tıpkı ateş,ateş,ateş gibi)
Running, running, running (Koş, koş, koş)
We can get ’em running, running, running (Onların koşmasını, koşmasını, koşmasını sağlayamayız)

So I can get it running (Koşu alabilirim)
Just cause nobody’s done it (Sadece başka kimse yapmadığı için)
Y’all don’t think I can run it (Hepinizi koşamayacağımı düşünüyorsunuz)
But look, I’ve been here, I’ve done it (Ama bak, burdaydım, başardım)
Impossible? Please (İmkansız? Lütfen)
Watch, I do it with ease (İzle, kolaylaştırıp yapacağım)
You just gotta believe (Sen sadece inanmalısın)
Come on, come on with me (Benimle gel, gel)
Oh, what you gonna do? (Oh , ne yapacaksın?)
(What, what?) (Ne, ne?)
Oh, what you gonna do? (Oh , ne yapacaksın?)
(What, what?) (Ne, ne?)
Oh, what you gonna do? (Oh , ne yapacaksın?)
(What, what?) (Ne, ne?)
Oh, what you gonna do? (Oh , ne yapacaksın?)

Just like fire, burning out the way (Tıpkı ateş gibi, çıkış yolu yanıyor)
If I can light the world up for just one day (Eğer dünyayı bir günlüğüne aydınlatabilseydim)
Watch this madness, colorful charade (Bu deliliği izle, renkli saçmalık)
No one can be just like me any way (Hiç kimse benim gibi olamaz zaten)

Just like fire, burning out the way (Tıpkı ateş gibi, çıkış yolu yanıyor)
If I can light the world up for just one day (Eğer dünyayı bir günlüğüne aydınlatabilseydim)
Watch this madness, colorful charade (Bu deliliği izle, renkli saçmalık)
No one can be just like me any way (Hiç kimse benim gibi olamaz zaten)
Just like magic, I’ll be flying free (Tıpkı sihir gibi, özgür uçacağım)
I’mma disappear when they come for me (Onlar benim için geldiklerinde gözden kaybolacağım)
I kick that ceiling, what you gonna take? (Bu tavanı tekmeleyeceğim, ne diyeceksin?)
No one can be just like me any way (Hiç kimse benim gibi olamaz zaten)
Just like fire, fire (Tıpkı ateş, ateş gibi)

Running, running, running (Koş, koş, koş)
Just like fire (Tıpkı ateş gibi)
Running, running, running(Koş, koş, koş)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder