İngilizce Türkçe Sözlük







17 Şubat 2018 Cumartesi

Lana Del Rey – Mermaid Motel (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 2


Çevirileri daha rahat takip etmeniz için tüm ”Lana Del Ray a.k.a. Lizzy Grant” albümünün çevrilerini alt yazılı olarak youtube’a ekledim. Buradan bakmak istediğiniz şarkıyı bulabilirsiniz. Üsteki video da Türkçe alt yazılı.

Maybe we could go to Coney Island
Belki Coney adasına gidebiliriz
Maybe I could sing the national anthem
Belki Milli marşını söyleyebilirim
Buy a white sweater for the last white day Of the summer
Yaz ayının son White gününde bana beyaz kazak alırsın – white day = erkeklerin kız arkadaşlarını hediye aldıkları gün.

Buy my purple wig for my mermaid video
Deniz kızı cosplay’im için mor peruk alırsın
Walk back to where we live in my motel on Neptune Avenue
Neptune caddesinde olan otelime beraber geri yürürüz

You call me lavender, you call me sunshine
Bana lavanta diyorsun, bana gün ışığı diyorsun
You say take it off, take it off
Üstündekileri çıkar diyorsun, çıkart o zaman
You call me lavender, you call me sunshine
Bana lavanta diyorsun, bana gün ışığı diyorsun
You say take it off, take it off
Üstündekileri çıkar diyorsun, gel de çıkart

Maybe we could go to Suede Tokyo
Belki Suede Tokyo’ya
Or see Van Halen at their reunion show
Yada onların Van Halen’da olan yeniden birleşme gösterisini görmeye gidebiliriz
Heavy metal hour on T.V. Diamond Dave and Ray Lee
Televizyonda heavy metal söyleyen Diamond Dave ve Ray Lee var
And you salute me, Miss America
Ve sen bana ”Bayan Amerika” diye selam veriyorsun
Because I am, I am
Çünkü öyleyim, Amerikayım

You call me lavender, you call me sunshine
Bana lavanta diyorsun, bana gün ışığı diyorsun
You say take it off, take it off
Üstündekileri çıkar diyorsun, çıkar
You call me lavender, you call me sunshine
Bana lavanta diyorsun, bana gün ışığı diyorsun
You say take it off, take it off
Üstündekileri çıkar diyorsun, çıkar

Maybe we could go to Coney Island
Belki Coney adasına gidebiliriz
Maybe I could sing you to sleep
Belki sana ninni söyleyebilirim
God bless the universe, god bless the ocean
Tanrı evreni korusun, tanrı okyanusu kutsasın
God bless you and god bless me
Tanrı seni, sonra beni korusun
God bless you and god bless me
Tanrı seni ve beni kutsasın

You call me lavender, you call me sunshine
You say take it off, take it off
You call me lavender, you call me sunshine
You say take it off, take it off

Jessie J – Gold (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 12

Gold (Altın)

Everyone dies, but not everyone lives
Herkes ölür, ama herkes yaşamaz
Everyone takes, but not everyone gives
Herkes alır, ama herkes vermez
I wanna see my name written across the sky
İsmimin gökyüzünün üstünde yazıldığını görmek istiyorum
I’m not going up in flames, I choose to survive
Alevlerin içine gitmeyeceğim, hayatta kalmayı seçtim

So tonight we dance this rhythm
Bu yüzden bu gece bu ritimde dans ederiz
Till the light of morning hits us
Üstümüze sabah ışığı düşene kadar
We may never see a moment
Hiçbir zaman göremeyebiliriz
As magical as this one
Bunun kadar büyleyici

Like gold
Altın gibi
You make me feel like gold
Bana altın gibi hissettiriyorsun
You make me feel like gold
Bana altın gibi hissettiriyorsun
You make me feel like gold
Bana altın gibi hissettiriyorsun
Show me love like I’ve never known (oh woah oh)
Bana hiç tanışmadığım sevgiyi göster
Baby you make me feel like gold
Bebek sen beni altın gibi hissettiriyorsun

Some people wait, for love to come
Bazı insanlar aşkın gelmesini bekliyor
Till it’s too late, that won’t be us
Çok geç olana kadar,bu biz olmayacağız
Cause there’s an energy, pulling me to you
Çünkü burada beni sana çeken bir enerji var
We are two hearts beating, together now, its true (oohh woah oohh)
Biz atan iki kalbiz, birlikte şimdi, bu doğru

So tonight we dance this rhythm
Bu yüzden bu gece bu ritimde dans ederiz
Till the light of morning hits us
Üstümüze sabah ışığı düşene kadar
We may never see a moment
Hiçbir zaman göremeyebiliriz
As magical as this one
Bunun kadar büyleyici

Like gold
Altın gibi
You make me feel like gold
Bana altın gibi hissettiriyorsun
You make me feel like gold
Bana altın gibi hissettiriyorsun
You make me feel like gold
Bana altın gibi hissettiriyorsun
Show me love like I’ve never known (oh woah oh)
Bana hiç tanışmadığım sevgiyi göster
Baby you make me feel like gold
Bebek sen beni altın gibi hissettiriyorsun

The way you make me feel you know it really tears me up
Beni gerçekten koparacağını hissetireceğini biliyorsun
And every single day I pray I always give enough
Ve ger gün her zaman yeterince verebilmek için dua ediyorum
Cause baby how you say my life is love and its fact
Çünkü bebeğim nasıl hayatımın aşk olduğunu söyledin ve bu doğru
And I just wanna give it all back
Ve ben her şeyi geri vermek istiyorum

Like gold
Altın gibi
You make me feel like gold
Bana altın gibi hissettiriyorsun
You make me feel like gold
Bana altın gibi hissettiriyorsun
You make me feel like gold
Bana altın gibi hissettiriyorsun
Show me love like I’ve never known (oh woah oh)
Bana hiç tanışmadığım sevgiyi göster
Baby you make me feel like gold
Bebek sen beni altın gibi hissettiriyorsun

Jessie J ft. Dizzee Rascal, Big Sean – Wild (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 40

Wild (Vahşi)

If I go hard, let me tell you that it’s worth it
Eğer zorlarsam buna değdiğini söylememe izin ver
Play the right cards, I ain’t afraid to work it
Doğru kartları oyna, çalışmasından korkmuyorum
Brush em right off, when they say I don’t deserve it
Onlara sadece aldırma, onlar hak etmediğimi söylediklerinde
Hands on my heart, you keep my fire burning
Ellerim kalbimin üstünde, sen ateşimi harlıyorsun

Ooh it feels so crazy when you scream my name
Sen adımı bağırdığında çok çılgın hissettiriyor
Love it when you rock me over every day
Sen beni her gün sarstığında bunu seviyorum
When I think about it I could go insane
Bunun hakkında düşündüğümde delirebilirim
Here we are as beautiful, I’m blown away
İşte biz güzeliz, uçuruldum (hayallere daldım)

If this is a dream won’t open my eyes
Eğer bu bir rüyaysa gözlerimi açmayacağım
Am I asleep? No, I’m alive
Uyuyakaldım mı? Hayır yaşıyorum
I just can’t believe that this is my life
Sadece bunun benim hayatım olduğuna inanamıyorum
In my fantasy we’re running wild
Hayallerimde vahşice koşuyoruz

If this is a dream won’t open my eyes
Eğer bu bir rüyaysa gözlerimi açmayacağım
Am I asleep? No, I’m alive
Uyuyakaldım mı? Hayır yaşıyorum
I just can’t believe that this is my life
Sadece bunun benim hayatım olduğuna inanamıyorum
In my fantasy we’re running wild
Hayallerimde vahşice koşuyoruz

When it get rough, then the rain starts pouring
Zor olduğunda, sonra yağmur yağmaya başladığında
I turn up the heat cause the drama ain’t important
Tarih oluyorum çünkü drama önemli değil
Let em all talk talk, I’mma just ignore it
Bırak konuşsunlar, konuşsunlar, ben sadece aldırmayacağım
Hands on my heart, you you keep me moving forward
Eller kalbimin üstünde, sen beni ileri taşıyorsun

Ooh it feels so crazy when you scream my name
Sen adımı bağırdığında çok çılgın hissettiriyor
Love it when you rock me over every day
Sen beni her gün sarstığında bunu seviyorum
When I think about it I could go insane
Bunun hakkında düşündüğümde delirebilirim
Here we are as beautiful, I’m blown away
İşte biz güzeliz, uçuruldum (hayallere daldım)

If this is a dream won’t open my eyes
Eğer bu bir rüyaysa gözlerimi açmayacağım
Am I asleep? No, I’m alive
Uyuyakaldım mı? Hayır yaşıyorum
I just can’t believe that this is my life
Sadece bunun benim hayatım olduğuna inanamıyorum
In my fantasy we’re running wild
Hayallerimde vahşice koşuyoruz

If this is a dream won’t open my eyes
Eğer bu bir rüyaysa gözlerimi açmayacağım
Am I asleep? No, I’m alive
Uyuyakaldım mı? Hayır yaşıyorum
I just can’t believe that this is my life
Sadece bunun benim hayatım olduğuna inanamıyorum
In my fantasy we’re running wild
Hayallerimde vahşice koşuyoruz

Big Sean

Today I woke up feeling like the mayor
Bugün belediye başkanı gibi hissederek uyandım
I spend about an hour looking in the mirror
Aynaya bakarak yaklaşık bir saat harcıyorum
As I should, as much as I’ve been through
Yapmam gereken kadarıyla, geçtiğim kadarıyla
It’s a wonder I look this damn good
Kahretsin böyle iyi göründüğümü düşündürtüyor
I could probably make it out any situation that you try to put me into
Muhtemelen beni içine koymaya çalıştığınız her durumu düzeltirim
If I swim with the piranhas, guarantee that I’mma probably have a fish dinner
Eğer piranalarla yüüyorsam akşam yemeğinde muhtemelen balık olacağını garanti edebilirim
I meet a young girl with a sexy shape
Seksi kıvrımlı genç bir kızla tanıştım
Like Jessie J, we escapade
Jessie J gibi, kaçamak yaptık
Where its extra shade, she make me want to give in
Ekstra gölge nerede? O bana içinde vermek istiyor
Not take in like collection plates
Toplama plakalar gibi kabul etmeyin
Wow, all these wars, bras, cars, wall to wall, was all a mirage
Bütün bu savaşlar, göğüsler, arabalar, duvar duvara, hepsi bir seraptı
And I could lose it all tonight just to show the world I could do it twice
Ve dünyaya bunu iki kez yapabileceğimi göstermek için  tüm bunları bu gece kaybedebilrim
It’s my life
Bu benim hayatım

If this is a dream won’t open my eyes
Eğer bu bir rüyaysa gözlerimi açmayacağım
Am I asleep? No, I’m alive
Uyuyakaldım mı? Hayır yaşıyorum
I just can’t believe that this is my life
Sadece bunun benim hayatım olduğuna inanamıyorum
In my fantasy we’re running wild
Hayallerimde vahşice koşuyoruz

If this is a dream won’t open my eyes
Eğer bu bir rüyaysa gözlerimi açmayacağım
Am I asleep? No, I’m alive
Uyuyakaldım mı? Hayır yaşıyorum
I just can’t believe that this is my life
Sadece bunun benim hayatım olduğuna inanamıyorum
In my fantasy we’re running wild
Hayallerimde vahşice koşuyoruz

Rascal

Rascala?, double the dollar
Rascala? Doların iki katı
I’m a jet-settin’ bredda, more hits than a white collar
Ben sürekli seyahat eden breddayım*, beyaz yakadan daha vurucu
But I can’t be boxed, flow tight like Bob Marley’s locks
Ama kutuya koyamam, Bob Marley’in kilitleri gibi akıcı
I can’t be dropped, I’m at the peak and I can’t be topped
Bırakılamam, zirvedeyim ve zirve olamam
I’m wilding out, I’ve lost the plot, I can’t be stopped
Vahşileşiyorum, arsayı kaybettim, durdurulamadım
Pull up in a gnarly ‘Rari, barmy, what
Tehlikeli ferraride kaldır, kaçık, ne
Opposite of calmly, I bet I’ll get the party hot
Sakince karşısında, bahse girerim partiyi tazelerim
I can’t be blocked, 10 years plus running the game
Engellenemiyorum, 10 yıl artı oyunu koşturuyor
You breddas just come in the game, but now I’m coming again
Sen breddasın sadece oyuna gel, ama şimdi ben tekrar geliyorum
To get the people going dumb and insane
İnsanları aptallaştırıyorum ve çılgınlaştırıyorum
Hundred thousand people going bonkers in the mud and the rain
Yüz bin insan çamurda ve yağmurda çıldırıyorlar
Women on shoulders, tops off, shouting my name
Kadınlar omuzlarda, üstler çıkarılmış, ismimi haykırıyorlar
I’m all in their brain, why would I complain?
Hepsinin beyinlerindeyim, Nasıl sızlanabilirim?
I thought I was the Boy in da Corner
Köşedeki çocuk olduğumu düşünüyordum
But I’m in a penthouse, now your boy is a baller
Ama ben çatı katındayım, şimdi senin oğlun balerin
I’m living
Yaşıyorum

If this is a dream won’t open my eyes
Eğer bu bir rüyaysa gözlerimi açmayacağım
Am I asleep? No, I’m alive
Uyuyakaldım mı? Hayır yaşıyorum
I just can’t believe that this is my life
Sadece bunun benim hayatım olduğuna inanamıyorum
In my fantasy we’re running wild
Hayallerimde vahşice koşuyoruz

 *Jamaika erkeklerinin nigga yerine kullandığı kelime

Au Bout De La Nuit Türkçe çevirisi

Beau
Güzel

C’est si beau !
O kadar güzel ki

Ton corps glissant sur ma peau
Tenimin üzerinde kayıp giden vücudun

Chaud
Sıcak

Que c’est chaud !
Ne kadar da sıcak !

Ta bouche soufflant sur mes mots
Sözlerime,nefesini üfleyen ağzın

Long
Uzun

Oh, c’est long !
Ah, uzundur

Le temps du dernier frisson
Son ürpertinin zamanı

Froid
Soğuk

Qu’il est froid
Ne kadar da soğuk

Ce silence qui grelotte en moi
içimde tir tir titreyen bu sessizlik

Au bout de la nuit
Gecenin sonunda

Sans vie, j’m’enfuis
Hareketlilik olmadan kaçıyorum

Au bout de l’envie
Arzunun sonunda

Tout meurt sans cri
Herşey ölüyor feryatsız

Chut !
Şşşt !

Tout est vide
Her şey boş

Tout est ride
Her şey kırışık

Suicide
intihar

J’t’aime
Seni seviyorum

Oh, je t’aime
Ah,seni seviyorum

Sans toi
Sen olmadan

Il me reste quoi ?
Bana ne kalır ?

Au bout de la nuit
gecenin sonunda

Sans vie, j’m’enfuis
Hareketlilik olmadan kaçıyorum

Au bout de l’envie
Arzunun sonunda

Tout meurt sans cri
Her şey ölüyor feryatsız

J’t’aime…
seni seviyorum

Prince Fox ft. Hailee Steinfeld – Fragile (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 13

Listen boy, what if I told you

Dinle oğlum, farzedelim sana söyledim

Everything that’s on my mind

Aklımdaki her şeyi 

Do you think you could understand me

Beni anlayabileceğini düşünüyor musun?

Would you even bat an eye?

Tepki verebilecek misin?

I know that I can be mistaken

Yanılıyor olabileceğimi biliyorum

But you know we all make mistakes

Ama biliyorsun hepimiz hatalar yaparız

I know you’re running out of patience

Sabrın tükeniyor biliyorum

And I’m running out of things to say

Ve benim de söyleyeceğim şeyler tükeniyor

I’m just as fragile as you

Ben de senin kadar kırılganım

I’m just as fragile as you

Ben de senin kadar kırılganım

I’m just as fragile as you

Ben de senin kadar kırılganım

And if you still don’t hate me

Ve eğer hala benden nefret etmiyorsan

I’mma let you break me

Beni kırmana izin vereceğim

I’m just as fragile as you

Ben de senin kadar kırılganım

Listen boy, I know I messed up

Dinle oğlum, biliyorum batırdığımı

When I shattered something good

Güzel bir şeyi mahvettiğimde

Said some things that I regret now

Şimdi pişman olduğum şeyler söyledim

Left these feels, misunderstood

O duyguları bıraktım, yanlış anlaşıldım

I know that I can be mistaken

Yanılıyor olabileceğimi biliyorum

But you know we all make mistakes

Ama biliyorsun hepimiz hatalar yaparız

I know you’re running out of patience

Sabrın tükeniyor biliyorum

And I’m running out of things to say

Ve benim de söyleyeceğim şeyler tükeniyor

I’m just as fragile as you

Ben de senin kadar kırılganım

I’m just as fragile as you

Ben de senin kadar kırılganım

I’m just as fragile as you

Ben de senin kadar kırılganım

And if you still don’t hate me

Ve eğer hala benden nefret etmiyorsan

I’mma let you break me

Beni kırmana izin vereceğim

I’m just as fragile as you

Ben de senin kadar kırılganım

I know you’re running out of patience

Sabrın tükeniyor biliyorum

And I’m running out of things to say

Ve benim de söyleyeceğim şeyler tükeniyor

I’m just as fragile as you

Ben de senin kadar kırılganım

I’m just as fragile as you

Ben de senin kadar kırılganım

I’m just as fragile as you

Ben de senin kadar kırılganım

And if you still don’t hate me

Ve eğer hala benden nefret etmiyorsan

I’mma let you break me

Beni kırmana izin vereceğim

I’m just as fragile as you

Ben de senin kadar kırılganım

I’m just as fragile as you

Ben de senin kadar kırılganım

I’m just as fragile as you

Ben de senin kadar kırılganım

I’m just as fragile as you

Ben de senin kadar kırılganım

And if you still don’t hate me

Ve eğer hala benden nefret etmiyorsan

I’mma let you break me

Beni kırmana izin vereceğim

I’m just as fragile as you

Ben de senin kadar kırılganım

Sheppard – Coming Home (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 14

I’ve been stuck in motion

Harekette takılıp kaldım

Moving too fast

Çok hızlı hareket ediyorum

Tryna catch a moment but it slips through my hands

Anı yakalamaya çalışıyorum ama ellerimden kayıp gidiyor

All I see are long days and dark nights

Tek görebildiğim uzun günler ve karanlık geceler

I’m lost without you, but I’m on my way, so hold tight

Sensiz kayıbım ama kendi yolumdayım, bu yüzden sıkı tutun

I’m coming home tonight

Eve geliyorum bu akşam

Meet me in the valley where the kids collide into the morning

Benimle vadide buluş, çocukların günle çatıştığı

Oh my god, my town is coming alive

Aman tanrım, şehrim canlanıyor

I’m coming home tonight, I know you’re ready for the sparks to fly

Eve geliyorum bu akşam, biliyorum hazırsın kıyamete

Into the morning

Sabahın içinde

Oh my god, my town is coming alive

Aman tanrım, şehrim canlanıyor

Cause I’m coming home tonight

Çünkü eve geliyorum bu akşam 

Cause I’m coming home tonight

Çünkü eve geliyorum bu akşam 

Don’t wanna spend my whole life catching my breath

Tüm hayatımı soluklanarak harcamak istemiyorum

Cause I’ve been running ’round and ’round and ’round

Çünkü etrafta koşup koşup duruyorum

And I’ve got nothing left

Ve hiçbir şeyim kalmadı

There’s nothing like a sunset skyline

Gün batımındaki ufuk çizgisi gibisi yok

To let you know you’re almost home

Neredeyse eve vardığını sana hatırlatacak

So breathe in, and hold tonight

Yani nefes al ve bu akşama tutun

I’m coming home tonight

Eve geliyorum bu akşam

Meet me in the valley where the kids collide into the morning

Benimle vadide buluş, çocukların günle çatıştığı

Oh my god, my town is coming alive

Aman tanrım, şehrim canlanıyor

I’m coming home tonight, I know you’re ready for the sparks to fly

Eve geliyorum bu akşam, biliyorum hazırsın kıyamete

Into the morning

Sabahın içinde

Oh my god, my town is coming alive

Aman tanrım, şehrim canlanıyor

Cause I’m coming home tonight

Çünkü eve geliyorum bu akşam 

Yes, I’m coming home tonight

Evet, eve geliyorum bu akşam 

Time has a way of diluting emotions

Zamanın duyguları seyreltme gibi bir huyu var

But I won’t let distance get in between us, no

Ama ben mesafelerin aramıza girmesine izin vermeyeceğim, hayır

I’m coming home tonight

Eve geliyorum bu akşam

Meet me in the valley where the kids collide into the morning

Benimle vadide buluş, çocukların günle çatıştığı

Oh my god, my town is coming alive

Aman tanrım, şehrim canlanıyor

I’m coming home tonight, I know you’re ready for the sparks to fly

Eve geliyorum bu akşam, biliyorum hazırsın kıyamete

Into the morning

Sabahın içinde

Oh my god, my town is coming alive

Aman tanrım, şehrim canlanıyor

Tonight

Bu akşam

Cause I’m coming home tonight

Çünkü eve geliyorum bu akşam 

Jessie J – Square One (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 25

Square One (Başa Dönmek)

Roll the dice, double two
Zarı at, çift iki
No more us, no me and you
Bizden fazlası yok, sen ve ben yok
What a struggle, I took a risk
Ne mücadele, risk aldım
Another life another kiss
Başka bir hayat başka bir öpücük
I start again, it keeps going
Yeniden başlıyorum, devam ediyor
We’re best friends, not even knowing
Biz yakın arkadaşız, bilmeden bile
I win the race and then I fall
Yarışı kazandım ve sonra düştüm
I gave it up, to have it all
Hepsine sahip olmak için vazgeçtim

We let go so we can go again
Bırakalım bu yüzden tekrar gelebiliriz
We don’t hesitate to let somebody in
Birilerini içeri sokmaktan çekinmiyoruz
To build a home just to get lost
Sadece kaybolmak için bir ev inşa etmek
We fire it up just to burn it off
Sadece yakmak için ateşleyelim

I don’t wanna hold hands with a stranger
Bir yabancının elini tutmak istemiyorum
I don’t wanna walk when I just learnt how to run
Koşmayı öğrendiğim zaman yürümek istemiyorum
I don’t wanna care cause it’s human nature
Umursamak istemiyorum çünkü bu insan doğası
I don’t wanna go go go go back to square one
Ben başa dönmek istemiyorum

Said she don’t don’t wanna go back to square one
O başa dönmek istemediğini söyledi
I just wanna be the one
Sadece bir tane olmak istiyorum

In the dark, it’s brand new
Karanlıkta, bu yepyeni
You’re teaching me, I’m teaching you
Sen bana öğretiyorsun, ben sana öğretiyorum
Imagination I wanna please
Lütfen hayal etmek istiyorum
But I’m tired of the tease
Ama kızdırmaktan bıktım
Give me substance, I need soul
Bana öz ver, ruha ihtiyacım var
Not just a moment to come and go
Sadece geliş ve gidiş bir adım değil
It’s not simple, it never is
Bu basit değil, asla olmadı
Another lie, another kiss
Başka bir yalan, başka bir öpücük

We let go of love so we can go again
Sevgiden vazgeçtik böylece geri dönebiliriz
We don’t hesitate to let somebody in
Birilerini içeri sokmaktan çekinmiyoruz
To build a home just to get lost
Sadece kaybolmak için bir ev inşa etmek
We fire it up just to burn it off
Sadece yakmak için ateşleyelim

I don’t wanna hold hands with a stranger
Bir yabancının elini tutmak istemiyorum
I don’t wanna walk when I just learnt how to run
Koşmayı öğrendiğim zaman yürümek istemiyorum
I don’t wanna care cause it’s human nature
Umursamak istemiyorum çünkü bu insan doğası
I don’t wanna go go go go back to square one
Ben başa dönmek istemiyorum

Said she don’t wanna go go back to square one
O başa dönmek istemediğini söyledi
She just wanna find the one
O sadece birini bulmak istiyor
Someone that she needs, she needs, she needs
İhtiyacı olan biri, ihtiyacı, ihtiyacı
(Everybody sing)
(Herkes söylesin)
She don’t wanna go go back to square one
O başa dönmek istemediğini söyledi
She just wanna find the one someone that she needs, she need, she needs Jessie
O sadece ihtiyacı olan birini bulmak istiyor, ihtiyacı olan, ihtiyacı olan, Jessie

I don’t wanna hold hands with a stranger
Bir yabancının elini tutmak istemiyorum
I don’t wanna walk when I just learnt how to run
Koşmayı öğrendiğim zaman yürümek istemiyorum
I don’t wanna care cause it’s human nature
Umursamak istemiyorum çünkü bu insan doğası
I don’t wanna go go go go
Ben gitmek istemiyorum

I don’t wanna hold hands with a stranger
Bir yabancının elini tutmak istemiyorum
I don’t wanna walk when I just learnt how to run
Koşmayı öğrendiğim zaman yürümek istemiyorum
I don’t wanna care cause it’s human nature
Umursamak istemiyorum çünkü bu insan doğası
I don’t wanna go go go go back to square one
Ben başa dönmek istemiyorum
Don’t take me back now
Şimdi beni geri götürme

She says she don’t wanna go go back to square one
O başa dönmek istemediğini söyler
She just wanna find the one
O sadece birini bulmak istiyor
Someone that she needs, she need, she needs
İhtiyacı olan birini