İngilizce Türkçe Sözlük







28 Şubat 2018 Çarşamba

Maroon 5 – Girls Like You (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 2

Spent 24 hours, I need more hours with you

24 saat harcadım, seninle daha fazla saate ihtiyacım var

You spent the weekend getting even, ooh

Sen de haftasonunu harcadın eşitledin

We spent the late nights making things right between us

Aramızdaki şeyleri düzeltmek için gece geç saatleri harcadık

But now it’s all good, babe

Ama şimdi her şey yolunda bebeğim

Roll that back wood, babe

Backwood’u (sigara markası) sar bebeğim

And play me close

Ve benimle yakın oyna

‘Cause girls like you run ’round with guys like me

Çünkü senin gibi kızlar benim gibi adamlarla takılırlar

‘Til sun down when I come through

Güneş batana kadar başarıyorum

I need a girl like you, yeah yeah

Senin gibi bir kıza ihtiyacım var, evet 

Girls like you love fun, and yeah, me too

Senin gibi kızlar eğlenmeyi sever, ve evet, ben de severim

What I want when I come through

İstediğim şey başardığımda

I need a girl like you, yeah yeah

Senin gibi bir kıza ihtiyacım var, evet 

I need a girl like you, yeah yeah

Senin gibi bir kıza ihtiyacım var, evet 

I need a girl like you

Senin gibi bir kıza ihtiyacım var, evet 

I spent last night on the last flight to you

Dün geceyi sana giden son uçuşta geçirdim

Took a whole day up tryna get way up, ooh

Tüm günümü aldı mutlu olup hiçbir şeyi takmamaya çalışmak

We spent the daylight tryna make things right between us

Gün ışığını harcadık aramızdaki şeyleri düzeltmeye çalışarak

But now it’s all good, babe

Ama şimdi her şey yolunda bebeğim

Roll that back wood, babe

Backwood’u (sigara markası) sar bebeğim

And play me close

Ve benimle yakın oyna

‘Cause girls like you run ’round with guys like me

Çünkü senin gibi kızlar benim gibi adamlarla takılırlar

‘Til sun down when I come through

Güneş batana kadar başarıyorum

I need a girl like you, yeah yeah

Senin gibi bir kıza ihtiyacım var, evet 

Girls like you love fun, and yeah, me too

Senin gibi kızlar eğlenmeyi sever, ve evet, ben de severim

What I want when I come through

İstediğim şey başardığımda

I need a girl like you, yeah yeah

Senin gibi bir kıza ihtiyacım var, evet 

I need a girl like you, yeah yeah

Senin gibi bir kıza ihtiyacım var, evet 

I need a girl like you, yeah yeah

Senin gibi bir kıza ihtiyacım var, evet 

I need a girl like you, yeah yeah

Senin gibi bir kıza ihtiyacım var, evet 

I need a girl like you

Senin gibi bir kıza ihtiyacım var 

Maybe it’s 6:45

Belki saat 6:45’tir

Maybe I’m barely alive

Belki zar zor yaşıyorumdur

Maybe you’ve taken my shit for the last time

Belki derdimi son kez çekiyorsundur 

Maybe I know that I’m drunk

Belki sarhoş olduğumu biliyorumdur

Maybe I know you’re the one

Belki senin doğru kişi olduğunu biliyorumdur

Maybe you’re thinking it’s better if you drive

Belki senin sürmenin daha iyi olacağını düşünüyorsundur

‘Cause girls like you run ’round with guys like me

Çünkü senin gibi kızlar benim gibi adamlarla takılırlar

‘Til sun down when I come through

Güneş batana kadar başarıyorum

I need a girl like you, yeah yeah

Senin gibi bir kıza ihtiyacım var, evet 

Girls like you love fun, and yeah, me too

Senin gibi kızlar eğlenmeyi sever, ve evet, ben de severim

What I want when I come through

İstediğim şey başardığımda

I need a girl like you, yeah yeah

Senin gibi bir kıza ihtiyacım var, evet 

I need a girl like you, yeah yeah

Senin gibi bir kıza ihtiyacım var, evet 

I need a girl like you

Senin gibi bir kıza ihtiyacım var, evet 

Leona Lewis – A Moment Like This (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 18

A Moment Like This (Böyle Bir An)

What if I told you it was all meant to be
Sana ne söylediysem bu sana tüm demek istediğim
Would you believe me?
Bana inanır mısın?
Would you agree?
Katılıyor musun?
It’s almost that feeling that we’ve met before
Bu neredeyse daha önce tanışmışız gibi hissettiriyor
So tell me that you don’t think I’m crazy
Bu yüzden bana çılgın olduğumu düşünmediğimi söyle
When I tell you that love has come here and now
Sana bunu söylediğim zaman aşk buraya geliyor ve şimdi

A moment like this
Bunun gibi bir an
Some people wait a lifetime for a moment like this
Bazı insanlar bunun gibi bir an için bir ömür bekliyor
Some people search forever for that one special kiss
Bazı insanlar sonsuza dek bu özel öpücüğu arıyor
Oh, I can’t believe it’s happening to me
Bunun başıma geldiğine inanamıyorum
Some people wait a lifetime for a moment like this
Bazı insanlar bunun gibi bir an için bir ömür bekliyor

Everything changes, but beauty remains
Her şey değişiyor, ama güzel izler
Somethings so tender, I can’t explain
Bazıları çok hasas, açıklayamıyorum
Oh, well I may be dreaming, but ’til I awake
Peki, hayal kuruyor olabilirim ama uyanana kadar
Can’t we make this dream last forever
Bu rüyayı sonsuza dek sürdürebilir miyiz
And I cherish all the love that we shared
Ve paylaştığımız bütün aşkı beslerim

A moment like this
Bunun gibi bir an
Some people wait a lifetime for a moment like this
Bazı insanlar bunun gibi bir an için bir ömür bekliyor
Some people search forever for that one special kiss
Bazı insanlar sonsuza dek bu özel öpücüğu arıyor
Oh, I can’t believe it’s happening to me
Bunun başıma geldiğine inanamıyorum
Some people wait a lifetime for a moment like this
Bazı insanlar bunun gibi bir an için bir ömür bekliyor

Could this be the greatest love of all?
Bu herkesin en büyük aşkı olabilir mi?
I wanna know that you will catch me when I fall
Düştüğümde beni tutacağını bilmek istiyorum
So let me tell you this…
Yani sana bunu söylememe izin ver

A moment like this
Bunun gibi bir an
Some people wait a lifetime for a moment like this
Bazı insanlar bunun gibi bir an için bir ömür bekliyor
Some people search forever for that one special kiss
Bazı insanlar sonsuza dek bu özel öpücüğu arıyor
Oh, I can’t believe it’s happening to me
Bunun başıma geldiğine inanamıyorum
Some people wait a lifetime for a moment like this
Bazı insanlar bunun gibi bir an için bir ömür bekliyor

A moment like this
Bunun gibi bir an
Some people wait a lifetime for a moment like this
Bazı insanlar bunun gibi bir an için bir ömür bekliyor
Some people search forever for that one special kiss
Bazı insanlar sonsuza dek bu özel öpücüğu arıyor
Oh, I can’t believe it’s happening to me
Bunun başıma geldiğine inanamıyorum
Some people wait a lifetime for a moment like this
Bazı insanlar bunun gibi bir an için bir ömür bekliyor

Ruth Lorenzo – My Last Song (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 16

My Last Song (Son Şarkım)

If this was my last song
Eğer bu bizim son şarkımız olsaydı
Would you know that it’s for us?
Bunun bizim için olduğunu bilir miydin?
Would you recognize the words I’m gonna sing?
Söylediğim sözcükleri fark eder miydin?
Would you ever let it stop?
Hiç durmasına izin verir miydin?

If this was my last song
Eğer bu benim son şarkım olsaydı
Would you know that it’s for you?
Senin için olduğunu bilir miydin?
The same as every other one I wrote before
Önce yazdıklarım gibi
Would you hear every word as true?
Bütün sözcükleri doğru duyuyor musun?

If you got somethin’ to tell me, then tell me
Eğer bana söyleyecek bir şeyin varsa, sonra söyle
‘Cause I’m telling you we’re running, we’re running out of time
Çünkü ben biz kaçarken söylüyorum, zamandan kaçıyoruz

If this was my last song
Eğer bu benim son şarkım olsaydı
Before I fall asleep
Uyumadan önce
Before they lay me down in the bed that we made
Beni yatağımıza yatırmadan önce
Before it’s history
Tarihten önce
There’s a thousand words to say
Söyleyecek bin kelime var
But only three to keep
Ancak sadece üç kişi
The details wash away on the pavement like the rain
Detaylar kaldırımda yağmur gibi yıkanır
Now I know what’s left to say
Şimdi ne söylemeyeceğini bıraktığını biliyorum
If this was my last song…
Eğer bu benim son şarkım olsaydı

I’d apologise for being me
Ben olduğum için özür dilerim
The wrinkles printed on your face
Yüzüne kırışıklıklar çıkmış
That everytime you ride a wave out on the sea
Denizde her dalga çıktığında
You want to feel me underneath
Beni altında hissetmek istiyorsun

If you got somethin’ to tell me, then tell me
Eğer bana söyleyecek bir şeyin varsa, sonra söyle
‘Cause I’m telling you we’re running, we’re running out of time
Çünkü ben biz kaçarken söylüyorum, zamandan kaçıyoruz

If this was my last song
Eğer bu benim son şarkım olsaydı
Before I fall asleep
Uyumadan önce
Before they lay me down in the bed that we made
Beni yatağımıza yatırmadan önce
Before it’s history
Tarihten önce
There’s a thousand words to say
Söyleyecek bin kelime var
But only three to keep
Ancak sadece üç kişi
The details wash away on the pavement like the rain
Detaylar kaldırımda yağmur gibi yıkanır
Now I know what’s left to say
Şimdi ne söylemeyeceğini bıraktığını biliyorum

If you got something to tell me, then tell me
Eğer bana söyleyecek bir şeylerin varsa, sonra söyle
It feels like we’re just running, we’re running, we’re running
Bu sadece kaçıyormuşuz gibi hissettirir, kaçıyoruz, kaçıyoruz
Oh, so if you’ve got something to tell me, tell me
Bu yüzden eğer bana söyleyecek bir şeylerin varsa, söyle bana
We’re running out of time
Biz zamanın dışına koşuyoruz

Cause this was my last song
Çünkü bu benim son şarkım olsaydı
Before I fall asleep
Uyumadan önce
Before they lay me down in the bed that we made
Beni yatağımıza yatırmadan önce
Before it’s history
Tarihten önce
There’s a thousand words to say
Söyleyecek bin kelime var
But only three to keep
Ancak sadece üç kişi
The details wash away on the pavement like the rain
Detaylar kaldırımda yağmur gibi yıkanır
Now I know what’s left to say
Şimdi ne söylemeyeceğini bıraktığını biliyorum

Cause this was my last song
Çünkü bu benim son şarkım olsaydı
Before I fall asleep
Uyumadan önce
Before they lay me down in the bed that we made
Beni yatağımıza yatırmadan önce
Before it’s history
Tarihten önce
There’s a thousand words to say
Söyleyecek bin kelime var
But only three to keep
Ancak sadece üç kişi
The details wash away on the pavement like the rain
Detaylar kaldırımda yağmur gibi yıkanır
Now I know what’s left to say
Şimdi ne söylemeyeceğini bıraktığını biliyorum
If this is my last song
Eğer bu benim son şarkımsa
‘Cause this is my last song
Çünkü bu benim son şarkım

27 Şubat 2018 Salı

Lewis Capaldi – Lost On You (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 4

Lately I’m getting lost on you

Son zamanlarda sende kayboluyorum

You got me doing things I never thought I’d do

Bana asla yapmayacağımı düşündüğüm şeyleri yaptırıyorsun

Never spent so long on a losing battle

Kaybettiğim bir savaşta hiç bu kadar vakit harcamamıştım

But lately giving up don’t seem to matter

Ama son zamanlarda pes etmenin hiç önemi yok

Everyday I’m a slave to the heartache

Her gün kalp ağrısının kölesiyim

And you’re wasting away every night

Ve sen her geceyi tüketiyorsun

I don’t wanna leave you lonely

Seni yalnız bırakmak istemiyorum

But I’ve run out of love this time

Ama bu kez benim aşkım tükendi

You know that I adore you

Seni taptığımı biliyorsun

Though I couldn’t give enough

Buna rağmen sana yeterince veremiyorum

Hope you’ll be safe in the arms of another

Umarım başkasının kollarında güvende olursun

‘Cause I can’t take the weight of your love

Çünkü senin aşkının yükünü kaldıramıyorum

Lately I’m getting lost on you

Son zamanlarda sende kayboluyorum

I tore your world apart like it was nothing new

Dünyanı parçaladım sanki bu yeni bir şey değilmiş gibi

Never bled so much when I didn’t have to

Zorunda kalmadığımda hiç bu kadar kanamamıştı 

I’ve given up on a life lived after

Sonra yaşanmış bir hayattan vazgeçtim

Everyday I’m a slave to the heartache

Her gün kalp ağrısının kölesiyim

And you’re wasting away every night

Ve sen her geceyi tüketiyorsun

I don’t wanna leave you lonely

Seni yalnız bırakmak istemiyorum

But I’ve run out of love this time

Ama bu kez benim aşkım tükendi

You know that I adore you

Seni taptığımı biliyorsun

Though I couldn’t give enough

Buna rağmen sana yeterince veremiyorum

Hope you’ll be safe in the arms of another

Umarım başkasının kollarında güvende olursun

‘Cause I can’t take the weight of your love

Çünkü senin aşkının yükünü kaldıramıyorum

I had a hold on your soul

Senin ruhuna tutuyordum

But I lost my grip, let you go

Ama artık üstesinden gelemedim, gitmene izin verdim

I should’ve carried us both

İkimizi de taşımalıydım

Everyday I’m a slave to the heartache

Her gün kalp ağrısının kölesiyim

And you’re wasting away every night

Ve sen her geceyi tüketiyorsun

I don’t wanna leave you lonely

Seni yalnız bırakmak istemiyorum

But I’ve run out of love this time

Ama bu kez benim aşkım tükendi

You know that I adore you

Seni taptığımı biliyorsun

Though I couldn’t give enough

Buna rağmen sana yeterince veremiyorum

Hope you’ll be safe in the arms of another

Umarım başkasının kollarında güvende olursun

‘Cause I can’t take the weight of your love

Çünkü senin aşkının yükünü kaldıramıyorum

26 Şubat 2018 Pazartesi

Imagine Dragons – Dancing In The Dark (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 1

Don’t throw my name ’round here like that
You could get us in some trouble
Talking that way and
Monday you got me, that’s a fact
You could get me in some trouble
Talking that way and
I don’t need nobody

Adımı ağzına öyle her yerde alma
Başımızı belaya sokabilirsin
Bu şekilde konuşarak ve
Pazartesi beni avladın, bu bir gerçek
Başımızı belaya sokabilirsin
Bu şekilde konuşarak ve
Ben kimseye muhtaç değilim

If you ever wanna join me baby, I’ll be dancing in the dark
If you ever wanna join me baby, I’ll be dancing in the dark

Eğer bana katılmak istersen bebeğim, karanlıkta dans ediyor olacağım
Eğer bana katılmak istersen bebeğim, karanlıkta dans ediyor olacağım

Dancing in the…
Join me
Dancing in the…
Join me baby
Dancing in the…
Join me baby

Dans ediyor…
Katıl bana
Dans ediyor…
Katıl bana
Dans ediyor…
Katıl bana

Most days I’m keeping to myself, living in my little bubble
Pushing my weight and moving my body through the sea
You could come join with me
Moving like the weekend
I don’t need nobody

Çoğu gün kendi halimde takılırım, kendi küçük dünyamda yaşarım
Kafayı buluyor ve denizin içinden geçiriyorum bedenimi
Bana gelip eşlik edebilirsin
Hafta sonuymuş gibi
Kimseye muhtaç değilim

If you ever wanna join me baby, I’ll be dancing in the dark
If you ever wanna join me baby, I’ll be dancing in the dark

Eğer bana katılmak istersen bebeğim, karanlıkta dans ediyor olacağım
Eğer bana katılmak istersen bebeğim, karanlıkta dans ediyor olacağım

Dancing in the…
Join me
Dancing in the…
Join me baby
Dancing in the…
Join me baby
Dancing in the…
Join me baby

Dans ediyor…
Katıl bana
Dans ediyor…
Katıl bana
Dans ediyor…
Katıl bana
Dans ediyor…
Katıl bana

If you ever wanna join me baby, I’ll be dancing in the dark
Dancing in the, join me baby
If you ever wanna join me baby, I’ll be dancing in the dark
Baby
Dancing in the, baby

Eğer bana katılmak istersen bebeğim, karanlıkta dans ediyor olacağım
Dans ediyorum, katıl bana bebeğim
Eğer bana katılmak istersen bebeğim, karanlıkta dans ediyor olacağım
Bebeğim
Dans ediyorum,bebeğim

Imagine Dragons – Start Over (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 4

Clenched teeth, no words
All this distance taking its toll
Speaking volumes
Silence screaming over your words

Kenetlenmiş dişler, ağzı bıçak açmıyor
Tüm bu mesafe durumu daha da kötüleştiriyor
Bakışların konuşuyor
Sessizlik kelimelerini haykırıyor

I never did you right, I know that
Too many sleepless nights, I own that
I said it time and time, I know that
I wanna try again

Sana hak ettiğin gibi davranmadım biliyorum
Çok fazla uykusuz geceler oldu, kabul ediyorum
Bunu tekrar tekrar söylüyorum biliyorum
Tekrar denemek istiyorum

Can we start over?
Can we start over?
Can we start over
Before it’s over, over?

Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Bitmeden önce, bitti mi?

Cold nights, cold sheets
One more lonely empty hotel room
What I’d give to
Find my way back into you

Issız geceler, soğuk nevresimler
Kimsesiz boş bir otel odası daha
Nelerimi vermezdim
Sana geri gelen yolları bulabilmek için

I never did you right, and I know that
Too many sleepless nights, I own that
I said it time and time, I know that
I wanna try again

Sana hak ettiğin gibi davranmadım biliyorum
Çok fazla uykusuz geceler oldu, kabul ediyorum
Bunu tekrar tekrar söylüyorum biliyorum
Tekrar denemek istiyorum

Can we start over?
Can we start over?
Can we start over
Before it’s over, over?
Can we start over?
Can we get closer?
Can we start over
Before it’s over, over?

Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Bitmeden önce, bitti mi?
Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Bitmeden önce, bitti mi?

Come alive, come alive, come alive again
Come alive, come alive, come alive again
Come alive, come alive, come alive again
Come alive, come alive, come alive again

Hayat bul, hayat bul, tekrar hayat bul
Hayat bul, hayat bul, tekrar hayat bul
Hayat bul, hayat bul, tekrar hayat bul
Hayat bul, hayat bul, tekrar hayat bul

Can we start over?
Can we start over?
Can we start over
Before it’s over, over?
Can we start over?
Can we get closer?
Can we start over
Before it’s over, over?

Baştan, baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Bitmeden önce, bitti mi?
Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Baştan başlayabilir miyiz?
Bitmeden önce, bitti mi?

Delta Goodrem – The River (Türkçe Çeviri) (Çeviri)

Görüntülenme: 12

The River (Nehir)

Preacher, take me down
Vaiz beni götür
Take me down the river, river
Vaiz beni nehre götür*

It’s not what I had planned when I was walking in
İçeri yürüdüğümde bu planladığım değildi
I didn’t know what I’d see, stepping through the door
Kapıdan adım attığımda ne göreceğimi bilmiyordum
Their clothes were on the floor
Onların kıyafetleri yerdeydi
Was something like a bad dream
Bir şeyler sanki kötü bir rüya gibiydi

And then in just a blink, before I could think
Ve sonra göz kırptığında, düşünebildiğimden önce
I didn’t know what happened
Ne olduğunu bilmiyordum
All I knew was this
Bütün bildiğim buydu
How could he commit, a crime against our passion?
O nasıl bu suçu işleyebildi, tutkumuza karşı suç mu var?

Oh, the moment that I saw them kiss
Onların öpüştüğünü gördüğüm an
Oh, I knew it had to end like this
Böyle bitmek zorunda olduğunu biliyordum

Preacher, take me down
Vaiz, beni götür
Take me down the river, river
Beni nehre götür, nehre
I couldn’t help myself
Kendime yardım edemezdim
When I saw him with her, with her
Onu gördüğümde, onunla
I took that loaded gun
Bu doldurulmuş silahı aldım
Forgive what I have done
Yaptığımı affet
So preacher, take me down
Bu yüzden vaiz, beni götür
Take me down the river, river
Beni nehre götür, nehre
(river, river)
(nehir, nehir)
(river, river)
(nehir, nehir)

The writing’s on the wall, but it was his fault
Böyle olacağını hissediyordum ama bu onun hatasıydı
How could anybody blame me
Beni nasıl suçlayabilirdi
I swear to tell the truth, and if you only knew
Gerçeği söylediğime yemin ederim, ve eğer sadece bilseydin
I swear, you’d do the same thing
Yemin ederim sen de aynı şeyi yapardın

Oh, if you give me one more chance
Eğer bana bir şey daha verseydin
Oh, I’ll never shoot him down again so…
Onu asla vurmazdım bu yüzden…

Preacher, take me down
Vaiz, beni götür
Take me down the river, river
Beni nehre götür, nehre
I couldn’t help myself
Kendime yardım edemezdim
When I saw him with her, with her
Onu gördüğümde, onunla
I took that loaded gun
Bu doldurulmuş silahı aldım
Forgive what I have done
Yaptığımı affet
So preacher, take me down
Bu yüzden vaiz, beni götür
Take me down the river, river
Beni nehre götür, nehre
(river, river)
(nehir, nehir)
(river, river)
(nehir, nehir)

Take me down
Beni götür
Take me down
Beni götür
Take me down
Beni götür
River, river
Nehre, nehre
Take me down
Beni götür

Preacher, take me down
Vaiz, beni götür
Take me down the river, river
Beni nehre götür, nehre
I couldn’t help myself
Kendime yardım edemezdim
When I saw him with her, with her
Onu gördüğümde, onunla
I took that loaded gun
Bu doldurulmuş silahı aldım
Forgive what I have done
Yaptığımı affet
So preacher, take me down
Bu yüzden vaiz, beni götür
Take me down the river, river
Beni nehre götür, nehre
(river, river)
(nehir, nehir)
(river, river)
(nehir, nehir)

I took that loaded gun
Bu doldurulmuş silahı aldım
Forgive what I have done
Yaptığımı affet
So preacher, take me down
Bu yüzden vaiz, beni götür
Take me down the river, river
Beni nehre götür, nehre