İngilizce Türkçe Sözlük







22 Haziran 2021 Salı

Post Malone – Saint-Tropez İngilizce Şarkı Sözleri Türkçe Anlamları

Ooh, yeah, yeah, hey
– Ooh, Evet, Evet, hey

Such a long time
– Böyle uzun bir süre
I’ve been waitin’, I’ve been waitin’ for a long time
– Uzun zamandır bekliyorum, uzun zamandır bekliyorum
Such a long time
– Böyle uzun bir süre
I’ve been waitin’, I’ve been waitin’ for a long time
– Uzun zamandır bekliyorum, uzun zamandır bekliyorum
Such a long time (oh)
– Böyle uzun bir süre (oh)

Ooh, this- bliss, I’m so rich (turnt as -, ooh)
– Ooh, bu-mutluluk ,ben çok zenginim (turnt as -, ooh)
Abs like Abercrombie Fitch (Damn, ooh)
– Abercrombie Fitch gibi Abs (Lanet olsun, ooh)
Mille, on my (whoa, wrist, wrist)
– Mille, benim (whoa, bilek, bilek)
Versace boxers on my – (on my -, damn)
– Versace boksörler benim- (benim -, lanet olsun)
Bud Light runnin’ through my piss (oh)
– Tomurcuk ışık (oh) benim işemek ile koşuyor)
On a yacht, fifty meters, it’s a fish (it’s official)
– Bir yatta, elli metre, bu bir balık (resmi)
Fifty carats on my fist (oin my fist)
– Yumruğumda elli karat (oin benim yumruk)

The roof go down when I hit switch (oh)
– Anahtara bastığımda çatı aşağı iniyor (oh)
I money ball like Bradley Pitt (Bradley Pitt, ay)
– Bradley Pitt (Bradley Pitt, ay) gibi para topum var)
I worked so hard for all this –
– Bütün bunlar için çok çalıştım –
Pumpin’ out classics
– Klasikleri pompalamak
In the Batmobile, goin’ bat –
– Batmobilde, yarasa gidiyor –

Such a long time (damn)
– Böyle uzun bir süre (lanet olsun)
I’ve been waitin’
– Seni bekliyordum
I’ve been waitin’ for a long time (such a long time)
– Uzun zamandır bekliyorum (çok uzun zaman)


Such a long time (such a long time)
– Böyle uzun bir süre (böyle uzun bir süre)
I’ve been waitin’, I’ve been waitin’ for a long time
– Uzun zamandır bekliyorum, uzun zamandır bekliyorum
Such a long time
– Böyle uzun bir süre

I’m in Saint-Tropez, I had to check wrist (wow)
– Saint-Tropez’deyim, bileğimi kontrol etmek zorunda kaldım (vay canına)
I just bought my girl a new necklace (a new necklace)
– Kızıma yeni bir kolye aldım (yeni bir kolye)
One, two, three, four, five, six (five, six)
– Bir, iki, üç, dört, beş, altı (beş, altı)
I’ll take ’em all, don’t matter what the price is
– Hepsini alacağım, fiyatı ne olursa olsun
I said I’m sorry mama for my vices (for my vices)
– Kötü alışkanlıklarım için özür dilerim anne dedim (kötü alışkanlıklarım için)
You’ll never understand what my life is (my life is)
– Hayatımın ne olduğunu asla anlayamayacaksın (hayatım)
One, two, three, four, five, six (damn)
– Bir, iki, üç, dört, beş, altı (lanet olsun)

I’m checking off my bucket list (my bucket list)
– Kova listemi kontrol ediyorum (kova listem)
You try to give advice, I don’t need it
– Tavsiyede bulunmaya çalış, buna ihtiyacım yok
I’ve been doin’ what I want since fetus
– Fetustan beri istediğimi yapıyorum.
What you call holiday, I call another day (yeah)
– Tatil dediğin şey, başka bir gün ararım (Evet)
And I ain’t ever stoppin’, no apologies
– Ve asla durmayacağım, özür dilemeyeceğim

Such a long time (such a long time)
– Böyle uzun bir süre (böyle uzun bir süre)
I’ve been waitin’
– Seni bekliyordum
I’ve been waitin’ for a long time (such a long time)
– Uzun zamandır bekliyorum (çok uzun zaman)
Such a long time (such a long time)
– Böyle uzun bir süre (böyle uzun bir süre)
I’ve been waitin’, I’ve been waitin’ for a long time
– Uzun zamandır bekliyorum, uzun zamandır bekliyorum
Such a long time
– Böyle uzun bir süre
I’m in Saint-Tropez, I had to check wrist
– Saint-Tropez’deyim, bileğimi kontrol etmek zorunda kaldım

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder